32. İstanbul Film Festivali’nin ‘Sinemada İnsan Hakları Yarışması’ hızlı başladı. Aday filmlerden biri olan, son Berlin Film Şenliği’nden iki ödüllü (En İyi Erkek Oyuncu ve Jüri Büyük Ödülü) ‘Bir Hurdacının Hayatı / Epizoda U Zivotu Beraca Zeljeza’, Bosna Hersekli tanınmış sinemacı Danis Tanovic’in neredeyse bütçesiz çekilmiş son filmi. Berlin’den sıcağı sıcağına festivalimize gelen bu mucizevi küçük film tümüyle gerçek kişilerle çekilmiş, gerçekten yaşanmış olayları anlatıyor. Şehir merkezinden uzak bir çingene köyünde ailesiyle birlikte yaşayan Nazif, tıpkı komşuları Kasım ve Rıfkı gibi hayatını hurda demir toplayıp satmak suretiyle güç belâ sürdürmektedir. Hiçbir güvencesi yoktur ancak kazandığı üç beş kuruşla karınları doyar, ocakları tüter. Lâkin gün gelip karısı düşük yaptığında yolları şehrin soğuk hastane kapısına düşmek zorunda kalır. Hamile kadının ölü bebeğinin bir operasyonla alınması gerekmektedir, ancak sağlık karnesi olmadığı ve ameliyat parasını da ödeyemedikleri için doktorlar Nazif’in karısına müdahale etmeyi reddeder.
Filminin Beyoğlu Atlas Sineması’ndaki ilk gösterimine katılan Tanovic, bu iç acıtan gerçek hikâyeyi bir gazete haberinden öğrenmiş. Çok öfkelenmiş önce. Daha sonra haberin gerçek olup olmadığını araştırmış. Ve nihayet aileyi ziyaret ederek onları bu filmi çekmeye ikna etmiş. Proje aşamasında zor bir süreç yaşamışlar. Filmin finansmanı uzun vakitlerini almış. Sonunda 17.000 avro gibi çok düşük bir mali kaynakla, bütçesiz denebilecek bu projeyi hayata geçirmişler. Şöför dahil 9 kişilik bir ekip, üç kamera ve 10 günlük bir çekimle çıkmış ortaya bu mucizevi yapım. Motor dendiğinde orta metrajlı bir belgesel yapma düşüncesindeymiş Tanovic. Çekim ilerledikçe sinemanın kendine özgü mucizeleri bir bir gerçekleşmiş. Hiçbir deneyimi olmayan Nazif ve ailesi tüm doğallıklarıyla değme oyuncuları aratmamış. Çekimin son günü yağan kar, o güzelim finale beklenmedik bir armağan olmuş.
‘Bir Hurdacının Hayatı’ festivaldeki diğer filmlere hiç benzemeyen, bizlere 60 küsur yıl öncesinden İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin unutulmaz örneklerini hatırlatan çok etkileyici bir film. Festivalde iki kez daha gösterilecek, kaçırmamaya çalışın. (Kadıköy Reks / 10 Nisan Çarşamba, 19.00; Beyoğlu Atlas / 11 Nisan Perşembe, 11.00)
(09 Nisan 2013)
Ferhan Baran