Her yılın dinamiği farklı… Geçen sene Hollywood’a uzun süredir görülmemiş bir nostalji rüzgarı damgasını vurmuştu… Hugo, Artist, Demir Leydi (Iron Lady), Marilyn ile Bir Hafta (My Week With Marilyn) Paris’te Gece Yarısı (Midnight in Paris) ve Duyguların Rengi (The Help) de bu rüzgârın en güzel parçalarıydı… Güzel bir yıldı…
Bu yıl ise, adaylar açıklandığı andan itibaren beni çok da heyecanlandırmamıştı. Tabii henüz Steven Spielberg’ün Lincoln’ünü ya da Quentin Tarantino’nun Zincirsiz’ini (Django Unchained) Kathryn Bigelow’un Zero Dark Thirty’sini görmedim.
İzlediğim yapımlar arasında açık ara en iyisi Michael Haneke’nin (Amour) Aşk’ıydı… Eğer En İyi Film Oscar’ını o filme verirlerse akademi karşısında saygıyla eğilirim. Ama ne yazık ki En İyi Yabancı Film ödülüyle yetineceğinden korkarım.
Gelelim Altın Küre’ye… Oscar ödüllerinin bir nevi habercisi sayılan bu kıdemli ödül töreninden çıkan sonuçlar ise bana göre tam bir fiyasko…
Ben Affleck’e zaten ciddi yatırım yapılıyor belli. Zaten Operasyon Argo’nun (Argo) bariz hükümet destekli çekildiğini düşünüyorum. Tüm dünya görsün Amerika’lı ne muhteşem, ne zeki, ne bla bla varlık… Ayrıca filmin İran halkına çok büyük saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Affleck’i zorla otorite yapacaklar yanarım da ona yanarım.
O ifadesiz suratı, zayıf oyunculuğu hatta kötü yönetimiyle üstelik de böyle provokatif bir filmle, En İyi Film üstelik de bir de En İyi Yönetmen ödülü alması… Bence birçok filme ve yönetmene hakaret… Neyseki Oscar’da En İyi Yönetmen dalında aday olamamış Affleck… En İyi Film Oscar’ını da alacağını sanmam… Buradan bir nebze yüreğime su serpiliyor ama Altın Küre de azımsanacak bir şey değil… Buna ancak körler sağılar birbirini ağırlar demek istiyorum çok üzgünüm. Bu Amerika’nın kendini ödüllendirmesinden başka bir şey değil.
Diğer ödüllerde ise Argo kadar şok yaşamadım neyseki. Ama bir de eklemek isterim, Oscar’ın da favorisi olan Umut Işığım (Silver Linings Playbook) filmine dair, her sene böyle gerçekten gereksiz bir Oscar adayı oluyor. Bana göre geçen senenin adaylarından Senden Bana Kalan da (The Descendants) aynen film gibiydi… Umut Işığım yalnızca hoş, güzel vakit geçirilecek bir film… Onun gibi hatta ondan daha iyi onlarca film dururken bu film 7 dalda Oscar’a aday gösterilmesi inanılacak gibi değil…
Her neyse bekleyip göreceğiz. Bir de gönlümden geçen birkaç Oscar’ı da dağıtıp rahatlayayım En İyi Filmi Aşk’a (Amour); En İyi Erkek Oyuncuyu Joaquin Phoenix’e (The Master) En İyi Kadın Oyuncuyu Emmanuelle Riva’ya (Aşk) En İyi Yönetmen’i de Michael Haneke’ye (Aşk) verdim gitti. Ustalara selâm olsun!
(14 Ocak 2013)
Gizem Ertürk