Kıyamet Günü

Juan Antonio Bayona’nın yönettiği ve Naomi Watts, Ewan McGregor, Tom Holland ile Samuel Joslin’in oynadığı Kıyamet Günü (The Impossible), 28 Aralık 2012’de Tiglon Film dağıtımıyla Fida Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Maria, Henry üç oğullarıyla beraber Tayland’a kış tatillerini tropikal bir cennette geçirme isteğiyle giderler. 26 Aralık sabahı, Noel kutlamalarının ertesi günü, ailece havuz başında dinlenirlerken dünyanın merkezinden gelen korkunç bir gürültüyle irkilirler. Maria korkudan donakalmışken, otelin duvarları ardından kara bir su üzerine doğru yükselmektedir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Türkçe Altyazılı / Fragman
  • IMDb
  • Diğer basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kıyamet Günü yazısına devam et
  • Ben Uçtum Sen Kaldın

    Mizgin Müjde Arslan’ın yapımcı ve yönetmenliğini yaptığı belgesel filmi Ben Uçtum Sen Kaldın, 1. Uluslararası Van Gölü Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazandı. Ben Uçtum Sen Kaldın (Ez Firiyam Tu Ma Li Cih), bir kadının hiç görmediği babasını arayışını anlatıyor. İstanbul’dan Mahmur Mülteci Kampı’na uzanan yolculukta babasının nasıl biri olduğunu, geçmişini, O’nu sevip sevmediğini araştırıyor. Öğrencilik yıllarında yaptığı gazetecilik sonrasında ilk kısa filmi Son Oyun’u 2006 yılında gerçekleştiren Arslan, Büst adlı uzun metraj film projesi üzerinde çalışıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer haber ve bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ben Uçtum Sen Kaldın yazısına devam et
  • Sine-Sen – Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası, Setlerdeki Ağır Çalışma Koşullarını Protesto Ediyor

    4 yıl önce iş cinayetinde yitirilen sinema emekçileri Zehra Sezgin ve Tülay Ergeldi 24 Aralık 2012 Pazartesi günü saat 15:00’de Galatasaray Lisesi önünde Sine-Sen – Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası tarafından anılacak ve setlerdeki ağır çalışma koşulları protesto edilecek. Sine-Sen, “Sine-Sen’e güç ver; Sine-Sen’in gücü senin gücündür.” sloganıyla tüm üyelerini Galatasaray Lisesi önündeki anma ve protestoya katılmaya davet ediyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Logoya haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sine-Sen – Türkiye Sinema Emekçileri Sendikası, Setlerdeki Ağır Çalışma Koşullarını Protesto Ediyor yazısına devam et
  • Ezber Bozacak Bir Korku Filmi Htr2b: Dönüşüm Sinema Kapattıracak

    Türkiye’de türünün ilk ve tek örneği olan Osman Evre Tolga’nın yönettiği Htr2b: Dönüşüm’den bir çift şanslı sinemasevere hoş bir sürpriz yapılacak. 28 Aralık 2012 Cuma günü vizyona girecek olan film için bir şanslı çifte Atlas Sineması’nı kapatacak. Filmin resmi facebook sayfanında bulunan “özel gösterim” penceresini ‘tık’layan 50 bininci şanslı kişi 27 Aralık 2012 Perşembe gecesi saat tam 24:00’te partneriyle birlikte herkesten önce filmi izleme şansını elde edecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Osman Sınav Dur Durak Bilmiyor, Aşk Kırmızı Diyor

    Usta yönetmen Osman Sınav, son filmi Uzun Hikaye’nin sinemalarda gösterimi sürerken senaryosu kendisine ait olan yeni filmi Aşk Kırmızı’nın çekimlerine başladı.
    Aşkın hüzünlü, sarsıcı ve tutku dolu hikayesini seyirciyle buluşturacak olan Aşk Kırmızı, oyuncu kadrosuyla da dikkatleri çekiyor. Aşk Kırmızı’da başrolleri Nurgül Yeşilçay, Tayanç Ayaydın, Ezgi Asaroğlu ve Teoman Kumbaracıbaşı paylaşıyor.
    Nazlıgül, Zeynep ve Ferhat’ın, iç içe geçen aşk hikâyesini anlatan ve çekimleri 4 hafta sürecek olan Aşk Kırmızı’da usta oyuncular Ayda Aksel ve Burak Sergen de konuk oyuncu olarak yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Aşk Kırmızı

    Osman Sınav’ın yönettiği ve Nurgül Yeşilçay, Tayanç Ayaydın, Ezgi Asaroğlu ile Teoman Kumbaracıbaşı’nın oynadığı Aşk Kırmızı, 15 Mart 2013′de UIP Filmcilik dağıtımıyla Sinegraf Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yıllar önce ilk aşkı Nazlıgül’ü kaybettiğinde çok acı çeken, yaralarını çok sevdiği Zeynep’le saran Ferhat, yarım kalan aşkını kalbine gömen, Ferhat’tan sonra seviştiği hiçbir erkeğin gözlerine bakmayan Nazlıgül ve kocasına deliler gibi aşık, bir gece bile ondan ayrı uyumaya dayanamayan Zeynep; şimdi, hiç akıllarına gelmeyen sorulara cevap arıyorlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • Web Sitesi
  • IMDb
  • Diğer haber ve bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Aşk Kırmızı yazısına devam et
  • 1. Uluslararası Van Gölü Film Festivali Sona Erdi, Ödüller Açıklandı

    1. Uluslararası Van Gölü Film Festivali, Rescate Otel’de yapılan kapanış töreniyle sona erdi, ödüller açıklandı. Yeşim Ustaoğlu’nun başkanlığında, Mehmet Güleryüz, Mustafa Biber, Suna Yıldızoğlu ve Yücel Ünlü’den oluşan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması jürisinin kararına göre Hatice Yakar’ın yönettiği Öfkeli Çılgınlık Karamsar Çile En İyi Film, Yönetmen ve Görüntü Yönetmeni ödüllerini kazandı. En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü Raşit Çelikezer’in Can adlı filmdeki performansıyla Selen Uçer alırken, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü ise Seyfettin Tokmak’ın Kırık Midyeler filminin oyuncuları Uğur Mehmetoğlu ve Seydo Çelik paylaştı.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ödül kazananlar listesine ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    1. Uluslararası Van Gölü Film Festivali Sona Erdi, Ödüller Açıklandı yazısına devam et
  • Arka Pencere Dergisi Brad Pitt’e Teslim

    Arka Pencere Dergisi, 165. sayısında, kapağına, Kibarca Öldürmek’in yıldızı Brad Pitt’i yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, Tepenin Ardı’nı Ron Fricke’nin Baraka’sındaki ortak bir sahneyle benzerliği üzerinden değerlendiriyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Kibarca Öldürmek, Jack Reacher, F Tipi Film, Elveda Katya, Cherry’nin Hikayesi, Bekarlığa Veda ve Kod Adı: Venüs yer alıyor. Sapık köşesiyle devam eden Arka Pencere Dergisi’nin 165. sayısı bir Alfred Hitchcock alıntısıyla nihayete eriyor: “Cinayet Var’ı (Dial M For Murder) para kazanmak için yapmıştım.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi Brad Pitt’e Teslim yazısına devam et
  • 2012 Yılının En İyi On Filmi

    2012 yılı çok sayıda iyi film izlemenin keyfini yaşadığımız, sinema açısından hayli bereketli bir yıldı. Sinema sezonu yıl bitiminde sona ermiyor kuşkusuz, ancak her yazardan geleneksel bir değerlendirme ve en iyiler listesi vermesi beklenir.

    2012 yılı içinde izlediğim en iyi 10 film sırasıyla şunlardır:

    1- THE MASTER / PAUL THOMAS ANDERSON

    Anderson’ın altı numaralı opus’u, tüm yapıtı boyunca izini sürdüğü erkeklik halleri ve iktidar ilişkileri üzerine hayranlık uyandırıcı bir sinema deneyimi, çağdaş sinemanın önemli başyapıtlarından.

    2- HOLY MOTORS / LEOS CARAX

    Fransızların asi çocuğu Carax’ın 13 yıllık aradan sonra çektiği uzun metrajlı son filmi sinemanın geçmişine ve oyunculuk sanatına yaman bir ağıt, yenilikçi bir deneysel sinema örneği.

    3- ALPLER (ALPEIS) / GIORGOS LANTHIMOS

    Yunanlı ustanın ‘Köpek Dişi’ ve ‘Attenberg’den sonra çektiği üçlemeyi tamamlayan son filmi, iktidar ilişkileri üzerine sıra dışı bir gözlem. Geçtiğimiz 31. İstanbul Film Festivali’nin en iyilerindendi.

    4- AŞK (AMOUR) / MICHAEL HANEKE

    Bu yıl birçok sinema yazarının listesinde yer alması beklenen, Haneke’nin aşk ve ölüm üzerine mesafeli olduğu ölçüde dokunaklı son başyapıtı.

    5- FAUST / ALEKSANDR SOKUROV

    Rus ustanın Goethe’nin yapıtına kendi penceresinden bakışı sinemanın son dönemdeki en yaratıcı örneklerinden.

    6- DÜŞLER DİYARI (BEASTS OF THE SOUTHERN WILD) / BEHN ZEITLIN

    Sundance şenliğindeki ilk gösteriminin ardından ünü çığ gibi yayılan, şaşırtıcı. hatta devrimci nitelikte bir ilk film. İlk kez 11. Filmekimi’nde gösterilen film Ocak ortasında vizyona giriyor.

    7- ELENA / ANDREY ZVYAGINTSEV

    ‘Dönüş’ ve ‘Sürgün’ün usta yönetmeninin günümüz Rus toplumundaki sınıf ilişkilerinden yola çıkan kara filmi, çağdaş insanlık durumu üzerine etkileyici bir evrensel anlatıya dönüşüyor.

    8- ACI (PIETA) / KIM KI-DUK

    Uzun bir inzivanın ardından Güney Kore’li yönetmenin parlak dönüşü. Kendine özgü dünyasını bu kez bir ana oğul ilişkisi çerçevesinde kurmuş, sonuç mükemmel.

    9- YUKARDAKİ ÇOCUK (L’ENFANT D’EN HAUT) / URSULA MEIER

    İsviçre’deki lüks kayak merkezinin konuklarıyla yamacın dibindeki kasaba sakinleri arasındaki sınıf ilişkilerini ‘Metropolis’ göndermesiyle aktaran yılın önemli filmlerinden. Ocak ayında İstanbul Modern’de yeniden gösteriliyor.

    10- MASUM CUMARTESİ (V SUBBOTU) / ALEKSANDR MINDADZE

    Çernobil faciası üzerine izleyiciyi nefessiz ve çaresiz bırakan bir deneme. Etkileyici sinema diliyle 11. İf İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin en çarpıcı filmlerindendi.

    Film sayısını 10 ile sınırladığım için beğenimi kazanan birçok filmi liste dışı bırakmak zorunda kaldığımı vurgulamak isterim.

    2013’te heyecan verici yeni filmlerle birlikte olmak dileğiyle tüm sinemaseverlere mutlu yıllar diliyorum.

    (29 Aralık 2012)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    Romandan Beyazperdeye Pi’nin Yaşamı

    Soluk soluğa okuduğunuz, elinizden bırakamadığınız bir romanın beyazperde uyarlamasını izleme öncesinde ruh haliniz ne durumdadır. Bir yandan merak edersiniz, öte yandan hayal kırıklığına uğramaktan korkarsınız. (Hele bir de aynı günlerde içi boşaltılmış bir ‘Anna Karenina’ uyarlaması izlemişseniz). Yönetmen koltuğunda Ang Lee’nin oturması rahatlatıcıdır gerçi. ‘Dikkat, Şehvet (Lust, Caution)’ın yeri bir başkadır ama Çin asıllı ustanın bütün filmlerini seversiniz.

    Yann Martel’in Booker ödüllü romanına büyük ölçüde sadık bir uyarlama izlediğimiz. Kitabın deniz kazası öncesini kapsayan ve ergenlik dönemindeki Hintli kahramanımız Piscine Molitor Patel’in (kısaca Pi) yaşamı ve evreni kavrama yolundaki farklı dinlerle olan alışverişini içeren ilk üçte birlik kısmı neredeyse bölüm atlamadan aktarılmış. Genç Patel doğuştan Hindu dinine mensuptur, ancak diğer inanç sistemlerine de açıktır. Vishnu kadar İsa’nın öğretisine de değer verir, daha sonra İslâm’la tanışır. Dinin batıl inançtan başka bir şey olmadığını savunan bilimsel düşünce adamı baba Patel oğlunu eleştirir, alay konusu yapar ama dinsel yönelimine mani de olmaz. Farklı dinsel öğretileri bir inanç potasında eritmiş genç Patel’in hikâyesi asırlardan beri süregelen ve halen günümüzde tüm şiddetiyle devam etmekte olan dinsel hoşgörüsüzlüğe, dinsel ötekileştirmeye esaslı bir karşı duruştur. Lee filmin ilk yarısında bunu iyi değerlendirmiş.

    Filmin ikinci bölümü, Pasifik’teki şiddetli fırtınada trajik bir biçimde batan yük gemisinde ailesini yitiren genç Patel’in yaşam mücadelesi üzerinedir. Sığındığı filikanın davetsiz misafiri erişkin bir Bengal kaplanıdır. Dolayısıyla Patel sadece açlık ve susuzlukla değil korkuyla da mücadele edecek, nam-ı diğer Richard Parker ile bir güç ve iktidar savaşına girişecektir.

    Filmin okyanus ortasında geçen bundan sonraki bölümü 3D teknolojisinin de katkısıyla görkemli bir biçimde anlatılmış. Başta Bengal Kaplanı olmak üzere tüm vahşi hayvanlar ve deniz yaratıkları bilgisayar marifetiyle yaratılmış. Geçmişin Moby Dick’i, hatta daha yakın Jaws gibi örnekler düşünüldüğünde sinema teknolojisinin ulaştığı nokta göz kamaştırıcı. Lee’nin zaman zaman bu 3D ihtişamına kapıldığını ya da büyük stüdyo (Fox) yetkililerinin talebiyle National Geographic tarzı çekimlere itibar ettiğini görüyoruz. Romandaki çok daha sert bölümler ise muhtemelen PG-13 sınıflandırması (13 yaşından küçükler aile büyükleriyle izleyebilir) alabilmek için yumuşatılmış. Bütün bunlar filmin, Patel’in yedi ay gibi uzun bir süre zarfında ne denli insanlıktan çıktığını, yaşam mücadelesinde ne denli vahşi bir hayvana dönüştüğünü yansıtmaktan hayli uzak kalmasına neden olmuş.

    Sonuç olarak, ‘Pi’nin Yaşamı’ Ang Lee’nin en iyi filmlerinden biri değil. Ancak görkemli 3D kullanımı ve inançlar üzerine hoşgörülü mesajıyla ilgiyi hak ediyor. Salondan çıktıktan sonra bile kulağımızdan gitmeyen Mychael Danna’nın Hint ezgileriyle bezeli Altın Küre adayı enfes müzik çalışması da cabası.

    (29 Aralık 2012)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    Ruhi Karadağ ve Simurg, 1. Uluslararası Van Gölü Film Festivali’nde

    16 Aralık 2012 tarihinde başlayan 1. Uluslararası Van Gölü Film Festivali’nde 21 Aralık Cuma günü Yücel Ünlü ve Fatin Kanat katıldığı Sinemada Yeni Teknolojilerle Birlikte Film Yapmanın Demokratikleşmesi başlıklı panel yapıldı. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle küçük bütçelerle de yararlı filmler yapılabileceğinin altı çizildi. Gün içinde yapılan gösterimlerde Elif Refiğ’in yönettiği Ferahfeza, Raşit Çelikezer’in yönettiği Can ve Ruhi Karadağ’ın yönettiği Simurg adlı filmler gösterildi. Simurg’a yoğun ilgi gösteren Van Barosu avukatları gösterim sonrasında konuya ilgi çektiği için yönetmene teşekkür ettiler.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Filmler hakkında geniş bilgilere ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ruhi Karadağ ve Simurg, 1. Uluslararası Van Gölü Film Festivali’nde yazısına devam et
  • Medyum

    Rodrigo Cortes’in yönettiği ve Robert De Niro, Cillian Murphy, Sigourney Weaver ile Elizabeth Olsen’ın oynadığı Medyum (Red Lights), 28 Aralık 2012’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Psikolog Dr. Margaret ve asistanı Tom metafizik olaylar üzerine çalışmaktadırlar. Yüzlerce medyumun kirli çamaşırlarını açığa çıkarmışlardır. Tom ünlü medyum Simon’ın 30 yıl sonra tekrar gösteriye çıkacağını öğrenmiştir. Tom, Simon ile tanıştıktan sonra onu saplantı haline getirecek, gerçeği öğrendiğinde çok etkilenecektir ama işin peşini de bırakmayacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: Türkçe Altyazılı / Orijinal
  • IMDb
  • Diğer basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Medyum yazısına devam et
  • Pasifik Savaşı’nın Türkçe Altyazılı Fragmanına Ait Yayın Linkleri Açıklandı

    Ülkemizde 19 Temmuz 2013’te vizyona girmesi plânlanan Pasifik Savaşı (Pacific Rim) filminin Türkçe altyazılı fragmanına ait yayın linkleri açıklandı. Guillermo Del Doro’nun yönettiği ve Charlie Hunnam ile Idris Elba’nın oynadığı filmin konusu şöyle: Denizden Kaiju adı verilen yaratıklar yükselmeye başlayınca büyük bir savaş başlar, özel bir silâh üretilir. Jaeger adı verilen büyük robotlar beyin gücüyle yönetilir ama onlar bile Kaijuların yanında savunmasız kalırlar. Yenilmenin eşiğindeki insanoğlunun son çaresi eski pilot ve deneyimsiz stajerdir. Birlikte, kıyamete karşı insanlığın son umudu olacaklardır.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Film Arası Dergisi’nde Hüseyin Karabey: F Tipi, Eskisinden Daha Beter

    Hüseyin Karabey, bir işçi ailesinin çocuğu, Gitmek: Benim Marlon ve Brandom, Unutma Beni İstanbul, Boran gibi bol ödüllü filmlerin yönetmeni ve F Tipi Film’in dokuz yönetmeninden ilki. Film Arası Dergisi, Hüseyin Karabey ile F Tipi Film’in ilk bölümü olan ve başarılı oyuncu Gizem Soysaldı’nın yer aldığı kısa filmi üzerine konuştu. Avrupa’nın bol ödüllü yönetmeni ve bizim mahallenin çocuğu Hüseyin Karabey, “Bıraktığı izler pansumanla kapanmayan işkence olan tecrit” ve F Tipi ile ilgili düşüncelerini Film Arası Dergisi’nin okurlarıyla paylaştı. Röportajın tamamını, www.filmarasidergisi.com adresinden okuyabilirsiniz.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Film Arası Dergisi’nde Hüseyin Karabey: F Tipi, Eskisinden Daha Beter yazısına devam et