Evim Sensin Filmi Avrupa’da Rekora Gidiyor

Vizyona girdiği ilk haftasında Almanya Box Office listesinde 6. sıraya çıkan ve 120.000 kişi tarafından izlenen Evim Sensin, ikinci haftasında bu başarısını daha da arttırarak 220.000 seyirciye ulaştı. Avşar Film ve DNZ Film imzasını taşıyan film, Box Office listesinde ikinci haftada 6. sırasını korumaya devam ediyor. Filmi izlemek isteyen sinemaseverlerlerin taleplerini değerlendiren dağıtımcı AF Media, Avrupa’nın yanısıra diğer ülkelerde de filmin vizyona gireceğini belirtti. Evim Sensin filmi şu anda Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda, Fransa, Danimarka, İsviçre ve İngiltere’ de vizyonda.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Tür’lerinin En İyi Örnekleri Sinepark’ta, Sinepark, Pera Müzesi ve İstanbul Modern’de

    Kısa filmcileri Türkiye’de son yıllarda canlanan “tür” sinemasına teşvik etmek amacıyla Galatasaray Üniversitesi MEDİAR (Medya Çalışmaları, Araştırma ve Uygulama Merkezi) tarafından düzenlenen Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali’nde, bu yıl toplam altı kategoride başvuran 162 film arasından belirlenen 32 finalist yarışıyor. 17 – 21 Aralık tarihleri arasında ilk kez T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleştirilecek 6. Sinepark; “tür”lerinin en iyilerini izleyici ile buluşturken, dünyada ve Türkiye’de tür sinemasını da uluslararası panel, atölye, söyleşi ve özel gösterimlerle masaya yatırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Tiglon Film Dağıtımındaki 4 Film, 70. Altın Küre Ödülleri’nde 13 Dalda Aday

    Tiglon Film tarafından önümüzdeki günlerde gösterime çıkarılacak 4 film, 70. Altın Küre Ödülleri’nde 13 dalda aday oldu. 28 Aralık 2012′de gösterime girecek olan Pi’nin Yaşamı (Life Of Pi), En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Orijinal Müzik; 01 Şubat 2013′de gösterime girecek olan Hitchcock, En İyi Kadın Oyuncu (Helen Mirren); 08 Şubat 2013′de gösterime girecek olan Lincoln ise En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Daniel Day Lewis), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Tommy Lee Jones), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Sally Fields) ve En İyi Senaryo dallarında aday oldu.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • 7. Boston Belgesel ve Kısa Film Yarışması’nın Sonuçları Açıklandı

    Kuzey Amerika’nın ilk Türk belgesel ve kısa film yarışması niteliğindeki Boston Belgesel ve Kısa Film Yarışması’nın sonuçları açıklandı. Bu yıl yarışma filmleri Boston Güzel Sanatlar Müzesi ve Boston Üniversitesi’nin yanısıra ilk kez Goethe Enstitüsü’nde de gösterildi. 36 filmin finalist olduğu kısa film yarışmasında En İyi Kısa Film Ödülü yönetmenliğini Serhat Karaaslan’ın yaptığı Musa ve yönetmenliğini L. Rezan Yeşilbaş’ın yaptığı Sessiz (Bé Deng) adlı kısa filmler arasında paylaştırıldı.

    7. Boston Belgesel ve Kısa Film Yarışması’nın Sonuçları Açıklandı yazısına devam et

    4. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali Diyarbakır’da

    Hangi İnsan Hakları? Film Festivali, İstanbul’dan sonra Diyarbakır’a uğruyor. İstanbul’da 5 gün boyunca dolu salonlara oynayan festival programından bir seçki 14 – 16 Aralık tarihleri arasında Amed Cegerxwin Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak izleyicilerle buluşuyor. Seçkide, Sizden Korkmuyoruz (We Are Not Afraid), Savaş Muhabiri (War Reporter), Ben Temiz Paralı Bir Askerim (I am a White Mercenary), Salah’ın Yeri (Chez Salah), Bilmek İstiyoruz (We Want (U) to Know), Sinema Aşkı (Her Sinema Love), Reality 2.0, Ich Liebe Dich, Hala, Goristan ve Ağlama Anne Güzel Yerdeyim adlı filmler gösterilecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    4. Hangi İnsan Hakları? Film Festivali Diyarbakır’da yazısına devam et
  • G.D.O. Kara Kedi

    Murat Aslan’ın yönettiği ve Şafak Sezer, Serkan Şengül, Volkan Başaran ile Seda Yıldız’ın oynadığı G.D.O. Kara Kedi, 25 Ocak 2013’de Pinema Film dağıtımıyla Setra Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Anne ve babası rahmetli olmuş olan Gürkan’ın, kardeşleri Duran ve Orhan’dan başka kimsesi yoktur. Duran, sevdiği kızı düğün günü kaçırır. Orhan her zamanki gibi pilâv satmaktadır. Müşterilerine sipariş götürürken mafya kuryesi Cengiz’le çarpışır. Sivil polislerden kaçmakta olan Cengiz elmasları, Orhan’ın önlüğüne bırakır. Bir yanda, peşine düşen kızın abileri, diğer yanda mafya babası.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Diğer haber ve bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    G.D.O. Kara Kedi yazısına devam et
  • Doğanın Arzu Nesnesi İsimli Resim Sergisi Art Suites Gallery Beyoğlu’nda Devam Ediyor

    Doğanın Arzu Nesnesi isimli karma resim sergisi Art Suites Gallery Beyoğlu’nda 05 Ocak 2013 tarihine kadar devam ediyor. Doğa bize sunduğu nimetlerin yanında, hiç beklemediğimiz bir anda bize karşı yıkıcı gücünü de göstermesine rağmen insan ve doğa arasındaki ilişki kapital sistem sayesinde genel olarak parçalanmış görünüyor. Olga Alexopoulou, daha önce duvarlara graffiti olarak yaptığı çalışmalarının bazılarını, aynı uygulama biçiminde galeri mekânına tuval yüzeyinde yeniden üretiyor; Sedat Akdoğan, dijital çağda doğa üzerine düşünmemizi gerektirecek nedenleri sorguluyor; Serkan Çalışkan, cinsiyet, kimlik ve ötekinin ne olduğuna dair resimlerinde simgesel formlar ile dikkat çekiyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü resimlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Doğanın Arzu Nesnesi İsimli Resim Sergisi Art Suites Gallery Beyoğlu’nda Devam Ediyor yazısına devam et
  • F Tipi Film’in Basın Gösterimi Yapıldı

    9 yönetmenli F Tipi Film’in basın gösterimi 13 Aralık 2012 Perşembe günü Beyoğlu Atlas Sineması’nda yapıldı. Basın tarafından genel beğeniyle karşılanan filmin gösterimine yönetmen Hüseyin Karabey, Grup Yorum’dan Cengiz Bozkurt, oyuncu Gizem Soysaldı ve filmin ekibinden diğer oyuncu ve sanatçılar katıldı. Ezel Akay, Sırrı Süreyya Önder, Barış Pirhasan, Aydın Bulut, Hüseyin Karabey, Reis Çelik, Vedat Özdemir, Mehmet İlker Altınay ile Grup Yorum yönetiminde çekilen, F tipi hapishanelerdeki tecrit uygulamalarını konu alan 10’ar dakikalık kısa filmler birbirine bağlandı ve uzun metraj film oluşturuldu.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    F Tipi Film’in Basın Gösterimi Yapıldı yazısına devam et
  • Kerem Akça, Klak Sinema Programı’nda

    Bugün TV, Klak Sinema Programı’nın bu haftaki stüdyo konuğu, sinema yazarı Kerem Akça. Akça, 2012’nin en iyi yerli ve yabancı yapımlarını, Oscar tahminlerini Klak Stüdyosu’nda anlattı. Hobbit: Beklenmedik Yolculuk; Penelope Cruz ve Saadet Işıl Aksoy’u bir araya getiren bir yapım, Sen Dünyaya Gelmeden; bugüne kadar katıldığı her festivalden ödülle dönen sinemamızın medar-ı iftiharı Tepenin Ardı; hepsi Gizem Ertürk’ün hazırladığı Klak Sinema Programı’nda. Klak, 15 Aralık Cumartesi günü saat 13:20’de Bugün TV ekranında sizlerle.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kerem Akça, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et
  • Fida Film, DreamWorks’un Türkiye Temsilcisi Oldu

    Fida Film, dünyanın en büyük film stüdyolarından biri olan DreamWorks ile 2013 yılından itibaren geçerli olacak stratejik işbirliği anlaşması imzaladı. DreamWorks, 1994 yılında Steven Spielberg, Jeffrey Katzenberg ve David Geffen tarafında kuruldu. Şirketin yapımcısı olduğu, büyük gişe başarısı elde eden filmler arasında, Tom Hanks’in oynadığı Er Ryan’ı Kurtarmak (Saving Private Ryan), Kevin Spacey’in oynadığı Amerikan Güzeli (American Beauty), Russell Crowe’un oynadığı Gladyatör (Gladiator) ve Tom Cruise’un oynadığı Dünyalar Savaşı (War Of The Worlds) gibi filmler mevcut.

  • Basın Bülteni
  • Logolara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Fida Film, DreamWorks’un Türkiye Temsilcisi Oldu yazısına devam et
  • Jackie: Amerika Ülke Değil, Bir Şirket…

    Kibarca Öldürmek (Killing Them Softly)
    Yönetmen-Senaryo: Andrew Dominik
    Roman: George V. Higgins
    Görüntü: Greig Fraser
    Oyuncular: Brad Pitt (Jackie), Richard Jenkins (Avukat), James Gandolfini (Mickey), Ray Liotta (Markie), Sam Shepard (Dillon), Scoot McNairy (Frankie), Ben Mendelsohn (Russell), Vincent Curatola (Amato), Max Casella (Barry), Slaine (Kenny)
    Yapım: Weinstein-Inferno (2012)

    Andrew Dominik’in üçüncü filmi “Kibarca Öldürmek”, ABD başkanlık seçimi ve ekonomik buhranın kıyısında New Orleans’taki suç dünyasına bakıyor. Filmde, Katrina’nın ve ekonomik çöküntünün her yerde hissedildiği şehrin yeraltına bakılıyor.

    Her şey bir kumarhane soygunuyla başlıyor. Johnny “Sincap” Amato, iki işsiz güçsüz Frankie ve Russell’ı soygun için ikna ediyor. Amato’ya göre soygun basit olacak ve kimse de ölmeyecek. Gizli poker oynatan İtalyan mafyası, daha önce vukuatı olan Markie Trattman’dan şüphelenecek. Mafya, masaların sorumlusu olarak kiralık katil Dillon’ı Markie’nin üzerine yollamış, ama sonuç alamamış. Russell bir “junkie”, yani uyuşturucu müptelâsı. Frankie klâsik arabaları seven ve yırtmak isteyen bir genç. Gecenin derinliğinde Frankie ve Russell, heyecanlı, ama kolay bir soygun yapıp kazandıkları paralarla biraz rahata ulaşıyorlar. Russell, bolca uyuşturucu kullanırken, uyuştırucu işine girmeyi istiyor. Russell’ın, enkaza dönmüş evinde eroini enjekte ettiği sahne gerçeküstüydü ve görüntü Russell’ın zihinsel bulanıklığıyla yansıyordu. Frankie de, mutlu şekilde klâsik arabasının içinde yol alırken fonda da Petula Clark’ın söylediği “Windmills of Your Mind” adlı şarkı duyuluyor. Bu şarkıyı Michel Legrand, Norman Jewison’ın 1968 yapımı “The Thomas Crown Affair-Kibar Soyguncu” için yapmıştı ve bu tema şarkısı Oscar kazanmıştı. Elbette mafya da boş durmuyor. Bu da iş için Dillon yerine Kackie Cogan geliyor. Seyirci Jackie Cogan’ı arabasında Johhny Cash’in “The Man Comes Around” şarkısını dinlerken tanışıyor gökten aşağıya yağmur boşanırken. Jackie, “Sürücü” diye anılan mafyanın avukatıyla konuştuktan sonra araştırmalarına girişiyor. Jackie, kuralları olan “kibar” bir kiralık katil. Yakın mesafeden kurbanlarını öldürmüyor. Çünkü duygusal mesafe bırakıyormuş öldürürken. Jackie, ilk şüpheli Markie’nin üzerine Barry’yi salıyor. Geceleyin yağmur altında Barry, Markie’yle dövüşüyor. Jackie, bir şekilde poker soygununu yapanları öğrense de Markie’yi ortadan kaldırıyor. Gecenin derinliğinde Jackie’nin Markie’yi öldürdüğü an görsel anlamda da çok çarpıcı. Gecenin karanlığında sağanak yağmurun altında Jackie, arabasının içindeki Markie’ye yaklaşıyor. Yavaş çekimle kurşun tabancadan çıkıyor, arabanın camını parçalıyor ve altta da Ketty Lester’ın 1964’te söylediği “Love Letters” şarkısı duyuluyor. Yönetmen, andığımız bu dört şarkıyı da ironik kullanmış. Bu anları perdede yaşadığınızda fark ediyorsunuz. Jackie’nin hedefindeki adamsa soygunu yaptıran Amato. O da Jackie’yi tanıyor. Jackie, Amato’yu öldürmesi için Mickey’i çağırıyor. Hapse girmekten ve karısından ayrılmaktan korkan Mickey bir alkolik. Sonunda işi Jackie tamamlıyor.

    Mekânlar New Orleans’tan…

    Filmin hikâyesi, 2008’deki ABD’nin başkanlık seçimleri sırasında geçiyor. Televizyon ekranlarında ve radyolarda Barack Obama’yla John McCain’in sesleri duyuluyor çoğunlukla. Hatta araya George W. Bush bile giriyor. Obama, ekonomik çöküntüdeki Amerikalılara umut veriyor ve sürekli “değişim”in altını çiziyor. Filmin finalinde, barda avukatla Jackie hesabı kapatırken televizyonda Obama’nın “Amerika, tekken çoğul olanların ülkesi diyen sesi duyuluyor. Jackie’yse buna, “Amerika teklerin ülkesi. Amerika ülke değil, bir şirket” diyerek öfkeyle karşılık veriyor Obama’ya. Yani, Amerika Birleşik Şirketleri… Jackie, Noam Chomsky ruhuyla konuşuyordu sanki. Filmde politikaya ironik bakılmış. Zaman zaman şiddet yüklü bu filme liberal sol ruh da sinmiş diye düşünüyorsunuz. Finansal kriz öyle derin ki, mafya bile masrafların altından kalkmakta zorlanıyor bu krizde. Film, George V. Higgins’in 1974’te Amerika’da yayımlanmış “Cogan’s Trade” (Cogan’ın Ticareti) romanından uyarlanmış. Massachusetts’ta 1939’da doğup 1999’da ölen yazar Higgins’in sinemaya uyarlanan ikinci romanı bu. Senaryoyu da yönetmen yazmış. Yazarın “Erkete” romanı Uycan Yayınları’ndan 1972’de çıkmış vakti zamanında. 1967’de Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’da doğan yönetmen Andrew Dominik’i 2007 yapımı “The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford-Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikastı” western filmiyle biliniyor. Şu ana kadar üç film çeken yönetmenin ilk filmi 2000 yapımı “Chopper-Kasap” filmi. Dominik’in görselliği çarpıcı ve insanı estetik anlamda etkiliyor. Yönetmen, filmine kara film ruhunu taşımış. Öncelikle kasvetli ve yağmurlu atmosferiyle. Filmdeki renk tonları da mat yansıyor perdeye.

    1975 doğumlu Avustralyalı kameraman Greig Fraser’ı da tanımalı. Kameraman, yönetmen Rupert Sanders’ın 2012 yapımı “Snow White and the Huntsman-Pamuk Prenses ve Avcı” filminde de çalışmıştı. Akademi’yi etkilemesi muhtemel 2012 yapımı “Zero Dark Thirty” filminin de kameramanı Fraser. “Zero Dark Thirty” filmini, Amerikalı sağcı kadın yönetmen Kathryn Bigelow yönetmiş. Bigelow, 2008 yapımı “The Hurt Locker-Ölümcül Tuzak” filmiyle Akademi’yi ve sağcıları gözyaşına boğmuş, altı Oscar’ı da götürmüştü. Irak’ta acılar, travmalar, korkular yaşayan Amerikalı askerler için “vah vah” diyerek Irak halkının da topyekün terörist olduğunu öğrenmiştik. Hatta acımasız Amerikalı askerler için gözlerinizden yaşlar bile dökülüyordu. Bu kadından korkulmalı. Sinemaskop çekilmiş bu filmin mekânları Louisiana’nın New Orleans şehrinden. Bu şehirde Fransız, blues ve caz kokusu var. Bir de filmdeki bazı karakterler, yoksulluk ve çöküntü içindeki bu şehrin mekânlarıyla örtüşmüş. Biliyorsunuz, 2005 yılında New Orleans’ta Katrina kasırgası yaşanmıştı ve yıkıntıların izleri hâlâ görülüyor. Ayrıca bu filmde kadınlar yok. Zaten romantizm de ölmüştü.

    Filmdeki oyunculuk performansları da üst noktada. Mickey’yi oynayan James Gandolfini’nin havaalanındaki oyunculuk gösterisi seyredilmeye değer. Avustralyalı oyuncu Ben Mendelsohn için sadece mükemmel diyoruz. Elbette Brad Pitt. 1963 Oklahoma doğumlu Pitt, son yıllarda sanatı da öne çıkartan filmlere yüzünü armağan ediyor. Alejandro Gonzalez Inarritu’nun 2006’daki “Babel-Babil”, Coen kardeşlerin 2008’deki “Burn After Reading-Aramızda Casus Var”, David Fincher’ın yine 2008’deki “The Curious Case of Benjamin Button-Benjamin Button’in Tuhaf Hikâyesi”, Quentin Tarantino’nun 2009’daki “Inglourious Basterds-Soysuzlar Çetesi”, Terrence Malick’in 2011’deki “The Tree of Life-Hayat Ağacı” arşivlerde olmalı.

    (20 Aralık 2012)

    Ali Erden

    ailerden@hotmail.com