Zübeyr Şaşmaz ve Mete Horozoğlu, Klak Sinema Programı’nda

Bugün TV, Klak Sinema Programı’nın bu haftaki stüdyo konukları, Açlığa Doymak filminin yönetmeni Zübeyr Şaşmaz ve başrol oyuncusu Mete Horozoğlu. Yılın hit filmlerinden Operasyon: Argo’nun İstanbul setinden görüntüler ve yıldızı Ben Affleck özel röportajı. Haftanın filmlerinden öne çıkanlar ve Hollywood’dan Yeşilçam’a uzanan nostaljik görüntüler Klak’ta sizleri bekliyor. Gizem Ertürk’ün hazırladığı Klak Sinema Programı, 08 Aralık 2012 Cumartesi günü saat 13:20’de Bugün TV ekranında sinemaseverlerle buluşuyor.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Zübeyr Şaşmaz ve Mete Horozoğlu, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et
  • Evim Sensin Filmi Türkiye’nin Ardından Avrupa’da da Rekor Kırıyor

    Vizyona girdiği ilk haftasonu Almanya Box Office Listesi‘nde 6. sıraya yerleşen Evim Sensin başarıya koşuyor. Evim Sensin filmi, aynı hafta vizyona giren Killing Them Softly ve The Man With The Iron Fists gibi Hollywood yapımlarını gişede geride bırakarak büyük bir başarıya imza attı. Avşar Film ve DNZ Film’in yapımcılığını üstlendiği Evim Sensin, vizyona girdiği ilk hafta Avrupa’da 72 sinemada 120.000 kişi tarafından izlendi. Filmin dağıtımcısı AF – Media, yoğun talep üzerine, Evim Sensin’in ikinci haftasında Avrupa’da sinema sayısını 120’ye çıkararak tüm sinemaseverlere ulaşmayı hedefliyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Toprağın İçindeki Oyukta Bir Hobbit Yaşardı

    J. R. R. (John Ronald Reuel) Tolkien’in 1937 yılında yayınlanan ilk romanı ‘Hobbit’, yazımın başlığında yer alan cümleyle başlar. Çocuklar için yazılmış bu masal kitabı, 2000’li yılların başlarında Peter Jackson’ın sinemada yeniden gündeme getirdiği yazarın ünlü fantastik üçlemesi ‘Yüzüklerin Efendisi’nin de öncülüdür. Jackson, yaklaşık 10 yıllık bir özlemden sonra, geniş bir hayran kitlesi edinmiş, yeni versiyonlarıyla toplam uzunluğu 11 saati bulan ilk seride anlatılanların 60 yıl öncesine dönüş yaptığı yeni bir üçlemeye soyunmuş. Bilbo Baggins’in macerayla ve hükmeden yüzükle tanışmasını izleyeceğimiz bu yeni serinin ilk ayağı ‘Hobbit: Beklenmedik Yolculuk / Hobbit: An Unexpected Journey’.

    Film, 100 küsur yaşını sürmekte olan görmüş geçirmiş Bilbo’nun ‘Yüzüklerin Efendisi’ üçlemesinin kahramanı Frodo’ya yazdığı mektupla başlıyor. Prolog bölümünde Bilbo’nun ağzından, Jackson’ın kamerasından Orta Dünya’nın ulu cüce krallıklarından sonuncusunun nasıl yıkıldığını, ejderha Smaug’un krallığın altınlarına nasıl konduğunu ve yersiz yurtsuz kalmış cücelerin dört bir yana nasıl dağıldığına şahit oluyoruz. Bu çarpıcı girişin ardından yaşlı Bilbo / Ian Holm ve Frodo / Elijah Wood ile kısa bir hasret gideriyor, sonrasında yıllar öncesine dönerek genç Bilbo’nun öyküsünü izlemeye başlıyoruz.

    Huzur içinde yaşamayı seven, evcil, etliye sütlüye karışmayı sevmeyen genç Hobbit’in düzeni büyücü Gandalf ve beraberindeki 13 cücenin ziyaretiyle darmadağın olur. Smaug’un çaldığı altınlarına kavuşmak ve eski güzel günlerine dönmek için mücadeleye kararlı olan cüceler bu macerada Bilbo’nun desteğini isterler. Önce reddeder. Daha sonra, Orta Dünya’nın kendi yaşadığı kesimin dışında kalan devasa coğrafyasında olan bitene merakı onu cezbeder ve maceraya ortak olur.

    ‘Yüzüklerin Efendisi’ şaşırtıcı serüvenlerle dolu bir anlatı olmasının yanı sıra iktidar tutkusu üzerine müthiş bir incelemedir. Jackson’ın ilk üçlemesi en mazlumunun aklını başından alan güç ve iktidar bağımlılığının vurgulandığı oldukça karanlık bir yapıya sahiptir. Bir çocuk romanı olarak yazılmış ‘Hobbit’ ise yapısı gereği daha hafif bir dile sahip. Küçük adamların Bilbo’yu ilk ziyaretinden bir ‘Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’ tadı almamak mümkün değil. Kiler talan ediliyor, yemekler yeniyor, şarkılar söyleniyor v.s. (Hobbit’in müzikâl olarak sahnelere taşınması yakındır). Jackson anlatının bu masalsı unsurlarını Tolkien’in sonradan yaptığı eklemeler ve diğer eserlerinden alıntılarla dengelemeye çalışmış. Bu vesileyle ilk seriden Galadriel, Elrond, Saruman gibi kişiliklerin yer aldığı bölümler öyküye dahil edilmiş. Ancak sanırım serinin hayranlarını en fazla mutlu edecek olan, Bilbo ile Gollum’un ilk kez karşılaştıkları ve hükmeden yüzüğün genç Hobbit’e geçtiği bölüm. İlk serinin özgün müziği eşliğinde sahneye çıkan ‘kıymetlimis’ ile özlem gideriyor, 3D’nin nimetlerinden sonuna dek yararlanmış -Jackson’ın saniyede 48 kare çektiğinin bilgisini verdiği- temposu yüksek aksiyon sahnelerinin arasında biraz olsun soluk alıyoruz.

    Orta Dünya’nın huzurlu beldesi Shire’dan yola çıkan Bilbo Baggins’in yaşadıkları yeğeni Frodo’nun yıllar sonra yaşadıklarıyla çok benzerlik taşır. Sonuçta her iki anlatı da bir büyüme öyküsüdür. Karanlık yanlarıyla yüzleşme, cesaret, özgüven kazanma, erdem diye bilinen olguların bilincine varma sürecinin öyküleridir. Bilbo’nun hikâyesi yeni başlıyor. Genç Hobbit’in güç ve iktidar hırsıyla savaşımını, altınlar içinde keyif çatan ejderha Smaug’un akibetini, altın tutkusuyla başı dönmüş cücelerin mücadelesini detaylı olarak daha sonraki bölümlerde izlemeye devam edeceğiz. Kısa bir aradan sonra değil, ikinci bölüm 13 Aralık 2013, son bölüm ise 18 Temmuz 2014’te.

    (14 Aralık 2012)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Murat Şeker ve Timur Acar, Kanal D Cinemania’da

    Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu Kanal D Cinemania’da bu haftanın stüdyo konukları Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede filminin yönetmeni Murat Şeker ve başrol oyuncularından Timur Acar. Murat Şeker neden bu dörtlüden vazgeçmiyor? Çekimlerde en çok hangi sahnelerde zorlandılar? Filmde sosyal medya ile ilgili ne gibi ayrıntılar var? Timur Acar ‘Hastasıyız Dede!’ sloganı için neler söylüyor? Çakallarla Dans filmi bir seri halde devam eder mi? Benim Annem Bir Dinozor ve Uçuş filminin fragmanları ve daha fazlası bu hafta Kanal D’de Ömür Gedik’le Cinemania’da.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Murat Şeker ve Timur Acar, Kanal D Cinemania’da yazısına devam et
  • Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali Yayınları

    Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali Yayınları sinema kitaplarının tanıtım bültenleri ve kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Yeni eklenenler:
    8. Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali (Broşür),
    7. Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali (Broşür),
    6. Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali (Broşür),
    Sinepark Kısa Film Festivali 2009 (Broşür).

    Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali Yayınları yazısına devam et

    12 Milyonluk Dev Prodüksiyon, Karaoğlan 11 Ocak’ta Sinemalarda

    Suat Yalaz’ın ölümsüz kahramanı Karaoğlan, Kudret Sabancı’nın yönetmenliği ve TMC’nin dev bütçeli yapımıyla 11 Ocak 2013’te sinemalarda vizyona giriyor. Karaoğlan çizgi romanı, eserin sahibi Suat Yalaz’ın süpervizörlüğünde Kudret Sabancı, Melek Öztürk ve Rana Mamatlıoğlu tarafından yazılan senaryo ve 12 milyonluk bütçeyle beyazperdeye aktarıldı. Başrollerinde Volkan Keskin, Müge Boz ve Hasan Yalnızoğlu’nun oynadığı filmin fragmanı internet ortamına sunuldu ve kısa sürede binlerce beğeni ve olumlu yorum aldı.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Altın Portakal’da 50. Yıl Afişi İçin Yarış Başladı

    Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle 20 – 27 Eylül 2013 tarihlerinde düzenlenecek 50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin tanıtım materyallerinde kullanılacak festival afişi için yarış başladı. Birincilik ödülü 5.000 TL olarak belirlenen yarışmaya katılmak için son başvuru tarihi 22 Şubat 2013. Birincilik ödülüne değer görülen afiş 50. festivalin tanıtım materyallerinde kullanılırken, sergilenmeye değer görülen 50 afiş, ödüllü afişle birlikte festival programı kapsamında açılacak sergide sinemaseverlerle buluşturulacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Portakal’da 50. Yıl Afişi İçin Yarış Başladı yazısına devam et
  • Tepenin Ardı’na Almanlar ve Fransızlar Daha Yakın

    Medyanın ve sinemaseverlerin tepkisine rağmen Tepenin Ardı’nın 14 Aralık’ta vizyona gireceği salon sayısında henüz bir artış olmamasına rağmen film Almanya’da bağımsız filmler dağıtımcısı Arsenal’in programlamasıyla 16 Kasım’dan itibaren Almanya ve Avusturya’da 16 kentte bağımsız sinemaların gösterim programına girdi. Berliner Zeitung, Der Tagesspiegel, Die Tageszeitung gibi gazetelerin geniş yer ayırdığı film Almanya’nın önde gelen sinema dergilerinden Film Dienst’in de kapağında yer aldı. Fransa vizyon tarihi Nisan 2013 olarak belirlenen film Fransa genelinde 30 salonda gösterilecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • 18. Gezici Festival’de Bugün: 07 Aralık Cuma

    18. Gezici Festival kapsamında 07 Aralık 2012 Cuma günü Sinop Deniz Sineması’nda 20:30’da ve 22:15’de yönetmen Reis Çelik’in katılımıyla Lal Gece adlı film gösteriliyor.
    Başrollerinde İlyas Salman, Dilan Aksüt, Volkan Şirin, Sercan Demirkaya, Ahmet Aydın, Sabri Tutal ve Mayşeker Yücel’in oynadığı filmde, bitip tükenmeyen kan davasını durdurmak için çocuk yaşta bir kızla, gençliği cezaevlerinde bu nedenlerden dolayı tükenmiş bir yaşlı adamın evlenmesi ve gerdek gecesinde yaşadıkları anlatılıyor. Lal Gece, yurtiçinde ve yurtdışında birçok ödül kazandı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    18. Gezici Festival’de Bugün: 07 Aralık Cuma yazısına devam et
  • Suçlar, Kabahatler, Yalan Zaferler

    Otların öfkeyle yolunduğu gerilim yüklü bir sahneyle açılıyor ‘Tepenin Ardı’. Film boyunca yemyeşil doğanın kucağındayız ancak keyif çatılacak, huzur bulunacak bir ortam yok burada. Rüzgârın uğultusu, suyun hışırtısı, börtü böcek vızıltıları bu tekinsiz atmosferin tedirginlik veren efektleri haline gelmiş.Tepelerle sınırı çizilmiş bu cennetten beldeyi mülkü haline getirmiş toprak ağası huzursuz. En küçük sesten irkiliyor. Elinde tüfeği, adamları ve aile fertleriyle düşman belledikleri tepenin ardındakilere karşı toprağını koruma telâşında.

    Akademisyen yönetmen Emin Alper’in zengin simgelerle yüklü bir yapıya sahip filmi ilk okumada Güneydoğu’da sürmekte olan savaşın metaforu görünümünde. Özellikle askerden yeni dönmüş, ironik adıyla tezat bir görünüm sergileyen Zafer’in öyküsüyle algıladığımız bu. Gündemdeki asker intiharlarıyla paralellik taşıyan yoğun bir bunalımın pençesinde genç adam. Tekinsiz dede toprağı zedelenmiş ruhuna şifa olamadığı gibi, kâbus yüklü anıların canlanmasına vesile oluyor.

    İktidarı elinde tutan toprak sahibi dedenin tek kaygısı mülkiyetini korumak. Topluluğun diğer üyeleri de çıkarlarını gözetmek için muktedirin sözünden dışarı çıkmıyor. Silâhlar ardı ardına patlıyor, suçlar ve kabahatler arttıkça bireyler birbirlerine daha sıkı kenetleniyor. İşte bu durumda suçu başkalarına yüklemek, günah keçisi bulmak, düşman yaratmak elzem hale geliyor. Düşman olgusu topluluğun daha da kenetlenmesini ve iç düzendeki aksamaların göz ardı edilmesini sağlıyor. Erkek egemen güç ve iktidar ilişkileri üzerine yaman bir gözlem içeren bu ilk film, erkeklik dayatmaları üzerine de zengin bir çeşitleme sunuyor. Yine ironik bir ad taşıyan Caner’in elinden tüfek düşmüyor, dedeyle atış talimi yapılıyor, kurbağalar taşlanıyor, genç delikanlı rakı içirilip herif yapılmaya çalışılıyor vs.

    Film Konya Ermenek’te çekilmiş. Doğal set olarak kullanılan geniş vadi tipik bir western atmosferi görümünde. Kayalık tepelerle çevrili arazide sanki Arizona’dayız. Alper çocukluğunun geçtiği mekânın bu özelliğinden yararlanmış. Western ikonografisini kullanmış, hayranı olduğu Sergio Leone’nin stilize plânlarını örnek almış. Bu da filmi yerelden evrensele taşıyor. Herhangi bir cemaatin kendi iç düzenindeki aksaklıkları örtbas etmek için bilinçli ya da bilinçsiz tepenin ardındaki düşmanları yarattığı mesajını güçlendiriyor.

    Emin Alper ilk filminde çıtayı hayli yükseğe koymuş. Yıl içinde layık görüldüğü bir dolu prestijli ödül bunun kanıtı. Kendisine ülkemiz ve dünya sinemasına hoş geldin diyor, tepelerde bir yerde o kendisine çok yakışan tebessümüyle bizleri izlediğini düşündüğüm, filme büyük emeği geçmiş sevgili Seyfi Teoman’a buradan selâm gönderiyorum.

    (14 Aralık 2012)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    6. Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali

    Kısa filmcileri “tür” sinemasına teşvik etmek amacıyla Galatasaray Üniversitesi Medya Çalışmaları, Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından 17 – 21 Aralık 2012 tarihleri arasında düzenlenen Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali’nde, altı kategoride başvuran 162 film arasından ön değerlendirme jürisinin belirlediği 32 finalist yarışacak. Festivalin finalistleri, yönetmen Seren Yüce, oyuncu Serdar Orçin, yapımcı Tolga Esmer, sinema yazarı Ceyda Aşar, belgesel sinemacı Melek Özman, görüntü yönetmeni Eyüp Boz ve yapımcı Fuat Erman’dan oluşan jüri tarafından değerlendirilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer haber, basın bültenleri ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    6. Sinepark Kısa Tür Filmi Festivali yazısına devam et