İki İnsanın Birleşen Yolları

Gözetleme Kulesi
Yönetmen-Senaryo: Pelin Esmer
Görüntü: Özgür Eken
Oyuncular: Olgun Şimşek (Nihat), Nilay Erdönmez (Seher), Menderes Samancılar (Patron), Kadir Çermik (Otobüs Şoför), Laçin Ceylan (Anne), Rıza Akın (Baba), Mehmet Mola (Aşçı), Nurettin İpek (Kamyon Şoförü), İzzet Aytaç (Tuhafiyeci), Mehmet Bozdoğan (Şef), Serdar Orçin (Orman Bekçisi)
Yapım: SineFilm (2012)

Belgeselcilikten gelen Pelin Esmer, “Gözetleme Kulesi” filminde gerçekçi bir hikâyeyi yansıtıyor. 19. Uluslararası Adana Altın Koza’da beş ödül kazanan film, genç oyuncu Nilay Erdönmez’i de sinemamıza kazandırıyor.

Kastamonu, Tosya… Nihat, orman bekçiliği yapmak için şehirlerarası otobüsle buraya geliyor. Otobüsün hostesi Seher’le de yolları bir yerlerde kesişiyor. Nihat, yalnız ve sessiz bir insan. İçinde onu yakan bir şeyler var. Bunu dingin anlatımlı hikâyenin derinliklerinde öğreniyorsunuz. Nihat’la üniversite öğrencisi Seher’in anları koşut bir anlatımla perdeye yansıyor. Seher’in de bir sıırı var ve o sır gecikmeden ortaya çıkıyor seyirci için. Her şey Karadeniz dağlarının puslarının ardında sanki. Nihat, ormanda gözetleme kulesi denilen binaya yerleşiyor. İletişimi telsizle hep. Arada bir şefi onu kontrole geliyor. İki katlı bina düzenli ve temiz. Nihat’ın eli de becerikli. Kendine el arabası yapıyor ve onunla eve çalı çırpı, kopmuş dallar toplayıp eski usül şöminesinde ısınıyor. Telsizdeki kod adı da “dipsizgöl” onun. Orada, Dipsizgöl adında mesire yeri de var. Erzak almak için de arada kasabaya iniyor Nihat. Otogarın lokantasında yemek de yiyor bazen. Hostes Seher’le küçük de olsa iletişim de kuruyor burada. Seher’in sırrı da karnında büyüyor. Ailesi onu okuması için annesinin dayısının evinde kalması için baskı yapsa da, Seher karnındaki bebeğin babasının annesinin dayısı olduğunu söylüyor annesine öfkeyle. Aylar geçtikten sonra tek başına bebeği doğuran Seher, nefret duyduğu bebeği dışarı da bir yerlere bırakıyor ve orayı terk ediyor. Olanları gören Nihat, Seher’i ikna edip ormandaki kendi mekânına götürüyor. Sonra da terk edilen bebeği alarak bebeğin yaşamasını sağlıyor. Geçmişte eşini ve çocuğunu kazada yitiren Nihat, belki de kendi vicdan azabından ve suçluluk duygusundan kurtulmaya çabalıyor. Hiçbir şey kolay değil. Bu iki insanın hayatına sessizce girip sessizce terk eden film, açık uçlu finaliyle sinemada önemli bir yerde duruyor.

Kesişen yollar nereye?…

Yönetmen Pelin Esmer, belgeselcilikten gelme deneyimlerini 2012 yapımı “Gözetleme Kulesi” ikinci uzun filminde de başarıyor. Mekânları ve kamerasıyla karakterleri arasında ruh oluşturmuş yönetmen. Dağın tepesindeki gözetleme kulesi, Nihat gibi yalnız ve soğuk başlarda. Oraya Seher geldiğinde bu mekân bambaşkalaşıyor ve yavaş yavaş sıcaklığını seyirciye gönderiyor. Nihat’la Seher’in iletişimi ve ilişkisi, gerçek hayattaki gibi zorlu. Zihninde sürekli çatışan Seher için her şey cehennem. Tecavüz sonunda hamile kalmış ve bu masum bebeği doğurmuş. Onu hemen kabullenmesi elbette zor. Nihat, geçmişindeki derin acıyı unutabilmek için bu anne ve bebeğini birbirine yakınlaştırmaya çabalıyor. Film bittiğinde neyin nasıl olacağını da bilemeyeceksiniz. Belki her şey güzel olacak veya büyük trajediler yaşanacak… Filmin görselliği de gerçek anlamda çarpıcı. Çoğu anda Nihat’ın ruhu gibi dingin kamera, Seher’in zihnindeki fırtınalarla öfkeli hale dönüşüyor. Filmi seyrederken, olumlu anlamda Mike Leigh ruhunu hissettik. Hikâyeyi anlatışı ve hikâyenin içinde dolaşmasıyla. Özellikle Seher’in göründüğü birçok an Leigh ruhunda. Filmde, Ken Loach ruhunu hissettiren bir an da var. Sarsıntılı bir öfkeli kamera uzun plân çekimle Seher ve Nihat’ı takip ediyor. Yönetmen Esmer, İngiliz sinemasının bu iki büyük yönetmeninin gerçeklik yansımalarının kıyılarında dolaşabilmiş. Seher’in doğurma sahnesi de sinema için özel. Yönetmenin kadın olmasına rağmen Seher’in dişiliğini erkek gözüyleymiş gibi yansıtabilmiş bir de. Seher’in terk ettiği bebeği aldığında, bu bir film olmasına rağmen rahatlama hissediyorsunuz bebeğin hayata tutunduğu için. Nihat’ın bebeğe banyo yaptırdığı an etkileyici. Karnı aç bebeğin annesinin memesini emişindeki mutluluğu da seyredilmeye değer bir an.

Filmde, puslu dağlardan estetik fotoğraflar da yansıyor. Zümrüt ormanlarla kuşatılmış dağ ve gri gökyüzü muhteşem bir estetik yaratmış. Yönetmen filminde fon müziği kullanmamış. Duyulan şarkılarsa Seher’in cep telefonundan gelen günümüzün rock şarkıları. Doğal seslerin filme çok şey kattığını da belirtelim. Sosyoloji eğitimi alan yönetmen Esmer, 2005 yılında Mersin’de tiyatro yapan köylü kadınlar üzerine belgeseliyle adını duyurdu. Yönetmen 2009’da “11’e 10 Kala” yapıtıyla ilk konulu filmini yaptı. Bu eğitim yönetmene filmlerindeki karakterlerini gerçekçi yansıtma fırsatı da veriyor. Elbette mekânları da çok iyi kullanıyor bu yönetmen. “Gözetleme Kulesi”, 19. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde tam beş ödül kazandı. “Altın Koza”da Pelin Esmer “En İyi Yönetmen” oldu. Görüntü dalında da Özgür Eken “Altın Koza” aldı. Nilay Erdönmez “En İyi Kadın Oyuncu”, Laçin Ceylan “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu”, Menderes Samancılar “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödüllerini aldı. Nilay Erdönmez ve Olgun Şimşek’in oyunculuklarına da övgü. Görülmesi gereken bir film “Gözetleme Kulesi…”

(15 Kasım 2012)

Ali Erden

ailerden@hotmail.com