Lal Gece’ye Kopenhag’dan Ödül

Reis Çelik’in yönettiği Lal Gece, Kopenhag’da düzenlenen Buster Film Festivali’nde Özel Mansiyon’a lâyık görüldü. Festival jürisi ödülü “Yarışmadaki diğer filmlerden çok farklı olan ve hakkında çok az bildiğimiz bir kültür tanımamızı sağlayan bu filmin birçok insan tarafından izlenmesini diliyoruz.” açıklamasıyla gerekçelendirdi. Daha önce de Berlin’de Kristal Ayı Ödülü’nü, Nürnberg’de En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Kadın Oyuncu Ödülleri’ni ve Würzburg’da En İyi Film ödülünü almış olan Lal Gece, Küçük yaşta evlendirilmeye zorlanan bir genç kızın dramını anlatıyor.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Hayatımın Kararı

    Nic Balthazar’ın yönettiği ve Koen De Graves, Ben Segers, Lotte Pinoy ile Felix Maesschalck’in oynadığı Hayatımın Kararı (Tot Altijd – Time Of My Life), 05 Ekim 2012’de M3 Film dağıtımıyla Codex Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
    Gerçek bir olaydan yola çıkan film, Belçika’da ötenazinin yasalaşmasına neden olan olaylar zinciri üzerine kurulu. Gençliklerinden beri birlikte olan dört arkadaştan Mario’ya MS teşhisi konulması hepsinin hayatını alt üst eder. Bunun üzerine başarılı bir politikacı olma yolundaki Mario, ülkesinde ötenazinin yasalaşması için mücadeleye başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hayatımın Kararı yazısına devam et
  • Altın Portakal’ın Açılışı Ömür Gedik’le

    Sinema yazarı, müzisyen Ömür Gedik, 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılışında film şarkılarını seslendirecek. NTV’den canlı yayınlanacak olan gecede üç farklı kostümle sahne alacak olan Ömür Gedik, geçmişten bugüne yerli ve yabancı film müziklerini izleyicilerle buluşturacak. Her şarkı öncesinde ait olduğu filme dair küçük bilgiler verip, barkovizyonda o filmlerin görüntülerini paylaşacak olan Gedik’in programı üç ayrı bölümden oluşuyor. 6 kişilik bir orkestra ile sahneye çıkacak olan Gedik, gecenin tüm gelirini Hayvanları Çaresizlikten ve İlgisizlikten Koruma Derneği’ne (HAÇİKO) bağışlayacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Portakal’ın Açılışı Ömür Gedik’le yazısına devam et
  • İstanbul Modern Sinema’da Güncel Hollanda Sinemasından Bir Seçki: Turuncu Günler

    İstanbul Modern Sinema, 04 – 21 Ekim 2012 tarihleri arasında Hollanda sinemasından bir seçki sunuyor. Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı kutlamaları kapsamında gerçekleşen program beş farklı bölümden oluşuyor: Uzun Metrajlar, Kısa Metrajlar, Frank Scheffer Retrospektifi, Cinedans Filmleri ve Salon filmleri. Turuncu Günler’in bölümleri arasında, 8 uzun metraj film; animasyon ve belgesel türünde 20 kısa film; Cinedans Festivali ile ortak bir program ve SALON/Amsterdam’ın 20 filmlik seçkisi yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İstanbul Modern Sinema’da Güncel Hollanda Sinemasından Bir Seçki: Turuncu Günler yazısına devam et
  • Macera Dolu Bir İstanbul’da

    Takip: İstanbul (Taken 2)
    Yönetmen: Olivier Megaton
    Senaryo: Luc Besson-Robert Mark Kamen
    Müzik: Nathaniel Méchaly
    Görüntü: Romain Lacourbas
    Oyuncular: Liam Neeson (Bryan), Maggie Grace (Kim), Famke Janssen (Lenore), Rade Serbedzija (Murat), Kevork Malikyan (Durmaz)
    Yapım: Fox-EuropaCorp (2012)

    Luc Besson, ilk filmde Paris’e başrolü vermişti. Şimdi sıra İstanbul’da. Fransız yönetmen Olivier Megaton’un “Takip: İstanbul” filmi, macera, aksiyon ve şiddet tarafıyla tam anlamıyla Teksas’a çeviriyor.

    Bu bir acının ve dizginlenemez öfkenin filmi. 2008 yapımı “Taken-96 Saat” filmini Pierre Morel yönetmişti. İlk filmde CIA’in saha ajanı Bryan Mills, kızı Kim’i kaçıran Arnavut insan kaçakçılarına karşı Paris’te kanlı mücadele verince, Olivier Megaton’un yönettiği 2012 yapımı “Taken 2-Takip: İstanbul” devam filminde Arnavut gangsterlerle bu defa İstanbul’da hesaplaşıyor. Başında Murat’ın olduğu Arnavut çete, kadın ticareti yapıyor. Murat, oğullarını öldüren Bryan’a acıyı yaşatmak istiyor. İçinde dindirilemez bir öfkenin intikamı var. Film, Arnavutluk’ta Müslüman mezarlığındaki cenaze töreniyle açılıyor. Şeyh dedikleri Murat, adamlarına Bryan’a kendisinin yaşadığı acıları yaşatması emrini veriyor. Çetenin, Bryan’ın İstanbul’a gideceğinden haberi var. Bryan, Los Angeles’ta İstanbul seyahat öncesi ayrıldığı eşi Lenore ve kızı Kim’le küçük sorunlarıyla uğraşırken bir yandan da İstanbul “tatilini” düşünüyor. Travmadan çıkmaya çalışan Kim, aşık bile olmuş kendi yaşlarındaki bir gence. Bryan, adres ve yön bulmada uzman bir CIA ajanı. Filmin derinliğinde bunun içinde yaşıyorsunuz. Asıl hikâye İstanbul’da başlıyor. Murat’ın başını çektiği Arnavut çete, İstanbul’da Tarlabaşı’na konuşlanıyor. Filmdeki kaçıp kovalamacalar Eminönü, Kapalıçarşı gibi mekânlarda. Bir de İstanbul’un güzelliğini yansıtan tarihi damlarda.

    İstanbul bir Teksas…

    Hemen şunu belirtelim: Bu filmi seyrederken yaşadığımız şehir İstanbul mu, dedik. Kaçıp kovalamacalardan yansıyan, İstanbul sokaklarında kara çarşaflı kadınlarla dolu. Başka giyimli kadınlar pek göze çarpmıyor. Sanki özenle seçilmiş bu fotoğraflar. Buranın İstanbul olduğunu bilmesek, Kahire veya Tahran olduğunu sanabiliriz. Kim, dar şortuyla tazı gibi damlarda koşarken batılı kızların böyle atik ve güzel olduğu vurgulanıyor sanki. Film, Türklere ve kültürlerine saygı göstereyim derken cahilliklere kurban gitmiş. Batıda bu filmi görenler ülkemizin laik değil de dini yasalarla yönetilen bir ülke olduğunu düşünecek elbette. Ulu orta atılan el bombaları ve ortalığa savrulan kurşunlar da buranın Beyrut’un şiddet kardeşi olduğunu düşünecek. Türkiye, tipik bir Ortadoğu ülkesi gibi. İstanbul, vahşi batıdan bir Teksas sanki. Polis nerede derseniz, onlar külüstür arabalarıyla bir takibi bile beceremiyorlar. Filmde ezan sesleri de duyuluyor. Kültürlerötesi bu şehirde tüm inanışlara yer var.

    Ünlü yönetmen, senaryo yazarı ve yapımcı Luc Besson, Fransa’da göçmenlere sıcak bakan yüreği şefkatli biri. Avrupalılar, herhalde bu filmde gördüklerine gülüp geçecekler, ama ya Amerikalılar? Onlardan emin değiliz. Özellikle de 11 Eylül’den sonra. İslamofobi diye bir şey var. Filmdeki bazı içerikleri bir tarafa bıraktığımızda ortada nefes kesen bir gerilim aksiyon var. Tarihi yarımadadaki sahneler görsel anlamda da çarpıcı. Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı’ndaki kaçıp kovalamacalar, damların üzerinde panoramik yansıyan İstanbul, daha sonra bu filmi arşivine katacaklara için ileride muazzam bir görsel belge olacak. Lenore ve Bryan’ın esaret altında tutuldukları mahzenle, kanlı final bölümündeki Türk hamamı filme çok şey katmış. Kim’in, Arnavut çetesinden saklandığı oteldeki anlar da gerilim anlamında nefes kesiyor. 1965 doğumlu Fransız yönetmen Megaton, 2008 yapımı “Transporter 3-Taşıyıcı 3” ve 2011 yapımı “Colombiana-Kolombiyalı: İntikam Meleği” filmleriyle biliniyor. Yönetmenin adını ilginç bulanlar olabilir. Yönetmen, Fontana olan soyadını değştirmiş ve sanat yaşamında Megaton’u kullanıyor. Nedeniyse, Hiroşima’ya atılan atom bombası yüzünden. Yönetmen doğduğunda bu trajedinin yirminci yıldönümüymüş. Megaton’un aksiyon duygusunun, önceki filmlerini düşündüğünüzde akıcılığından bir şey kaybetmediğini görüyorsunuz bu sinemaskop çekilmiş filminde de. Bu filmde bir şeyi hiç anlamadık. Arnavutlar neden İngilizce konuşuyordu? Filmde, İngilizce ve Türkçe kelimeler duyulurken, fonda Türkçe şarkılar da kulağa geliyor. Sabahat Akkiraz’ın “Boşumuş” türküsü de bolca duyuluyor. Filmde duyulan müziklerin iyi olduğunu da belirtelim. Müzisyen Nathaniel Méchaly’yi keşfetmeli.

    (05 Ekim 2012)

    Ali Erden

    ailerden@hotmail.com

    Açlığa Doymak

    Zübeyr Şaşmaz’ın yönettiği ve Mete Horozoğlu, Hazar Ergüçlü, Didem Balçın, Ali Sürmeli, Uğur Çınar, Hakan Boyav, Musa Uzunlar ile Serkan Ercan’ın oynadığı Açlığa Doymak, 07 Aralık 2012’de Tiglon Film dağıtımıyla ZS Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Film, birbirlerinden farklı dünyalarda yaşayan üç insanın sıradan hayatlarının, ölümü dileyecek kadar büyük bir azaba dönüşmesini anlatıyor. Açlığa Doymak, “Ruhsal bir azap bedensel bir acıyla yenilebilir mi? İnsan en temel ihtiyacı olan yeme içme arzusunu bir amaç uğruna kesebilir mi” sorusuna cevap arıyor.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer haber ve bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Açlığa Doymak yazısına devam et
  • Ortaköy Feriye Sineması Perdelerini Tekrar Açıyor

    Ortaköy Feriye Sineması, 05 Ekim 2012 Cuma günü yeni yüzü ile perdelerini açıyor. 03 Temmuz 2008 günü kapanan, ancak bu süre zarfında kendini yenileyen Feriye Sineması, İstanbul’un balkonlu sinema modelinde bir örnek oluşturuyor. İspanyol modeli ergonomik ve rahat koltukları, yeni çağdaş fuaye alanı, muhteşem boğaz manzarası ve dinamik personeli ile seyircisini 05 Ekim Cuma günü Güneş Yanığı 2 (Burnt By The Sun 2) isimli film ile kucaklayacak. Kabataş Kültür Merkezi A Blok’da yer alan Feriye Sineması, ilk kez 15 Mart 1996 tarihinde sinema salonu olarak hizmete girmişti.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ortaköy Feriye Sineması Perdelerini Tekrar Açıyor yazısına devam et
  • Seyirciler Bu Kez Kadınlar

    Bu hafta gösterime giren Steven Soderbergh’in yeni filmi Magic Mike (Muhteşem Mike diye çevirebiliriz) ya da bizdeki adıyla Striptiz Kulübü yönetmenin farklı özelliklerini yansıtan ilgiye değer bir yapım.

    Sinemanın bu harika çocuğu 1989’da henüz 26 yaşındayken çektiği küçük bütçeli bağımsız ilk uzun metrajlı filmi Sex, Lies and Videotape ile Cannes şenliğini ayağa kaldırmış, En İyi Filme verilen Altın Palmiye’nin yanı sıra, erkek oyuncu (James Spader) ve eleştirmenler ödülü Fipresci’yi de kucaklamıştı. Soderbergh’in verimi ilerleyen yıllarda devam etti, sene başına yaklaşık bir filmle hem ana akım sinemanın farklı türlerinde ilginç eserler verdi, hem de başlangıçtaki bağımsız ruhunun doğrultusunda farklı denemelere girişti.

    Soderbergh bu defa pek tanımadığımız farklı bir dünyanın kapılarını aralamış. Striptiz Kulübü’nün dansçıları bu kez yakışıklı erkekler, Weather Girls’ün meşhur ettiği seksenli yılların kült şarkısı It’s Raining Men (Gökten Adam Yağıyor) eşlikli erotik şovla kendinden geçen seyirciler ise kadınlar. Kulübün yöneticisi Dallas, geçkin yaşına rağmen hâlâ formda, Cabaret’nin Joel Grey’i edasında dansçıları sunuyor, şova iştirak ediyor. Matthew McConaughey bu yıllanmış eski dansçı kompozisyonunda çok başarılı, sözlerini yazmış olduğu iki şarkıyı da bizzat kendi seslendirmiş.

    Soderbergh bu renkli şov dünyasını, mesafeli üslûbuyla bir belgeselci titizliğiyle yansıtıyor, ancak bununla yetinmeyerek madalyonun arka yüzüne bakmamızı da istemiş. Baş dansçı Mike (Channing Tatum), kadınların bir gecelik yasal kaçamaklarına hizmet verdiğinin, ancak gençliğinin ve yakışıklılığının geçici olduğunun bilincinde, biriktirdiği parası ve banka kredisiyle yeni bir hayat kurmanın peşindedir. Bir inşaat işinde yollarının kesiştiği ve kulübe aldığı 19 yaşındaki Adam (Alex Pettyfer) ise aniden gelen kadın, para ve eğlence sarhoşluğunda yolunu şaşıracaktır.

    Film Boogie Nights örneğinde olduğu gibi diğer karakterlere ilişkin ayrıntılar üzerinde fazlaca durmuyor, ancak gözalıcı fantezi dünyası ile ekonomik darboğaz tedirginliğini yaşayan günümüz Amerika’sından gerçekçi kesitleri koşut olarak yansıtmada başarılı. Sinema kariyeri öncesindeki erkek striptizci deneyimleri senaryo yazımında esin kaynağı olmuş, aynı zamanda yürütücü yapımcılardan biri olan Tatum’un performansı da öyle.

    (04 Ekim 2012)

    Ferhan Baran

    ferhan@ferhanbaran.com

    Film Arası Dergisi’nde Tunç Başaran: Hükümet Askeri Vesayeti Ortadan Kaldırdı

    Uçurtmayı Vurmasınlar, Piyano Piyano Bacaksız ve Kaçıklık Diploması’nın da aralarında bulunduğu elliyi aşkın filme imza atan ünlü yönetmen Tunç Başaran, Film Arası Dergisi’ne çarpıcı açıklamalarda bulundu. Derginin Türk Sineması’nda Darbeler başlıklı özel sayısına konuşan Başaran, darbe süreçleri ve sonrasında yaşananlarla ilgili olarak çeşitli tespitlerde bulundu. Hükümet için “askeri vesayeti kaldırdı” diyen Başaran, “CHP Atatürk’ün partisi diyorlar, yalan! Atatürk’ün partisi olur mu yahu! Atatürk’ün partisi 10 Kasım 1938’de kapandı. CHP, İsmet Paşa’nın partisi.” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Film Arası Dergisi’nde Tunç Başaran: Hükümet Askeri Vesayeti Ortadan Kaldırdı yazısına devam et
  • 2. Teen International Shorts Festival

    Yepyeni bir sinema oluşumu olan 2. Teen International Shorts Festival – TISFEST, 05 – 09 Şubat 2013 tarihleri arasında düzenleniyor.TISFEST geniş programı olan bir sinema festivali. Festivalde herkese açık masterclasslar düzenlenecek. Bu oturumlara Türkiye’den ve dünyadan ünlü simalar katılacak.
    TISFEST’in 5 günlük programında Fransız Kültür Merkezi, Goethe Enstitüsü ve Pera Müzesi’nde düzenlenecek olan kısa ve uzun metraj film gösterimleri dışında, Beyoğlu’nun yükselen gece kulüplerinden olan Kasette İstanbul’da her gece festivale özel partiler de bulunuyor.

    2. Teen International Shorts Festival yazısına devam et

    Türk ve Dünya Sinemasının Yıldızları, Oscarlı Yönetmenler Suç ve Ceza Film Festivali Açılışında

    Adalet ve sinema ilişkisini ilk kez çok kapsamlı bir kültürel etkinlikle gündeme getirmeyi hedefleyen 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin akademik programı ve festival özel açılış paneli Türk sinemasına emek veren dev sanatçıların katılımları ile devam ediyor. 28 Eylül 2012 Cuma günü yapılacak açılış töreni ve panelde, birbirinden değerli isimler olacak. Türk Sinemasının Sultanı Türkan Şoray, yazar Selim İleri ve ödüllü yönetmen Zeki Demirkubuz açılış panelinde konuşmacı olarak yer alacaklar. Panelin ardından Dal Gibi (Twiggy) isimli film gösterilecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türk ve Dünya Sinemasının Yıldızları, Oscarlı Yönetmenler Suç ve Ceza Film Festivali Açılışında yazısına devam et
  • Yeşilçam’ın Ustaları Karadavut’ta Buluştu

    Çekimleri Bolu’da tamamlanan Karadavut filmi Yeşilçam’ın tanınmış yüzlerini yıllar sonra yeniden biraraya getirdi. Yapımcılığını Payas Film’in, yönetmenliğini de Ömer Korkmaz’ın üstlendiği filmde Necdet Kökeş ve Yavuz Karakaş da rol alıyor. Filmin yapımcılığını üstlenen Hüseyin Türk filmde güzel oyuncu Semra Hülakü’yle başrolü paylaşıyor. İş adamı Hüseyin Türk’ün Payas Film’i kurma hikâyesi de oldukça ilgi çekiyor. Türk, iş yaptığı Hatay’da bir film çekimine denk geldiğinde sponsor olmayı teklif etmiş. Filmde firmasının ismini göremeyince film sektörüne girmeye karar vermiş.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Bodrum Türk Filmleri Haftası Başlıyor

    27 Eylül – 04 Ekim 2012 tarihleri arasında ikincisi gerçekleşecek olan Bodrum Türk Filmleri Haftası’nın tanıtım toplantısı Oasis AVM Cinemarine Sinemaları’nda yapıldı. Yönetmenin en son filminin gösterimi ile yeni filminin tanıtımın yapılacağı, yapımcı, yönetmen ve oyuncuların izleyici ile buluşmasının sağlanacağı 2. Bodrum Türk Filmleri Haftası tanıtım toplantısına, Cinemarine Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Sezgin, Bodrum Türk Filmleri Haftası’nın gerçekleşmesine öncülük eden Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ve Belediye Başkan Vekili Ali Demiröz katıldı.

  • Basın Bülteni
  • Hafta hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Bodrum Türk Filmleri Haftası Başlıyor yazısına devam et