Bourne’un Mirası (The Bourne Legacy)
Yönetmen: Tony Gilroy
Senaryo: Dan Gilroy-Tony Gilroy
Müzik: James Newton Howard
Kurgu: John Gilroy
Görüntü: Robert Elswit
Oyuncular: Jeremy Renner (Aaron), Edward Norton (Eric), Rachel Weisz (Dr. Marta), Stacy Keach (Mark),Scott Glenn (Ezra), Donna Murphy (Dita), Michael Chernus (Arthur), Corey Stoll (Zev), Ali Reza (Dr. Talvar), Zeljko Ivanek (Dr Donald), David Strathairn (Noah), Louis Ozawa Changchien (ARX 03), Joan Allen (Pamela), Oscar Isaac (Üç Numara)
Yapım: Universal (2012)
Tony Gilroy’un yönettiği casusluk gerilim macerası “Bourne’un Mirası”, gerçekten bu mirasa sahip çıkıyor. Kurgusu ve kaçıp kovalamacalarıyla seyircilerine gerilim yüklü macera yaşatan film eski usül casusluk filmlerini sevenleri memnun etmeyebilir.
Ajan Jason Bourne, yazar Robert Ludlum’un (1927-2001) Bourne casusluk seri romanının karakteri. Matt Damon’ın Bourne’u oynadığı bu seri 2002’de Doug Liman’ın “The Bourne Identity-Geçmişi Olmayan Adam” adıyla beyazperdeye aktarıldı. Seriyi 2004’ten itibaren Paul Greengrass yönetmeye başladı. İlk gelen “The Bourne Supremacy-Medusa Darbesi” filmiydi. Ardından 2007’de “The Bourne Ultimatum-Son Ültimatom” geldi. Tony Gilroy’un yönettiği 2012 yapımı “The Bourne Legacy-Bourne’un Mirası”, gerçekten bu mirası sürdürüyor. Edebiyatın ve sinemanın son casuslarından Jason Bourne’un hayaleti bu son filmde hissediliyor. Arada fotoğrafları görünüyor. Kimileri şehirde dolaşırken görüldüğünü söylüyor. Sonuçta istihbarat örgütünün amacı değişmiyor. İşi biten ajanları yok etmek. Bourne’u da yok ettiklerini sanıyorlar. Bunların cevabı gelecek filmlerde olabilir. Alaska’nın soğuğunda ajan Aaron Cross, yeşil ve mavi hapları yutup kendi kendine eğitim yapıyor. Aaron, Alaska’nın buz gibi ortamında tek başına çalışırken, bir dolu an peş peşe yansıyor perdeye. Aaron’ın da çalıştığı Outcome Operasyonu’nda da hareketlilik sürüyor. Çünkü bir operasyon sürüyor. Tek başlarına eğitim yapan ajanların infazı sürüyor. Kimileri değişik haplar içiyor ve ölüyor. Aaron gibilere de yerinde infaz yapmak gerekiyor. Ajanlar, eğitimleri süresince yeşil ve mavi hap kullanmak zorundalar. Yeşil hap fiziksel, maviyse alışkanlık yapıyor ve daha çok zihinsel. Ajanların arada bir muayene için geldikleri tıbbi laboratuvarda Dr. Donald Foite, ruhsal çöküntü halindeyken laboratuvarda katliam yapıyor ve oradan tek kurtulan da Dr. Marta Shearing oluyor. Öte tarafta beş numara Aaron, ormanın içinde başka bir ajanın, üç numaranın kulübesine geliyor. Çünkü hapları tükenmiş. Aaron’ın peşinde alfa kurdu da var. İnsansız uçak kulübeye roket atınca üç numara ölüyor, Aaron kendini kurtarıyor. Sonunda yolu Marta’yla buluşuyor Aaron’ın. Marta, orman içindeki evinden taşınmak üzereyken CIA ajanları geliyor ve onu sorguluyorlar. Sonuçta Marta’yı ortadan kaldırmak için oradalar. Aaron, ortaya çıkıyor ve ikisinin muhteşem macerası da başlıyor. Aaron’ın hap bağımlılığından kurtulabilmesi için Manila’ya gitmeleri gerekiyor. Manila’daki ilâç fabrikasında Marta bunu başarıyor. Aaron, geçmişine dair bir şeyleri de hatırlamaya başlıyor. Irak Savaşı’nda savaşmış, adı da Kenneth J. Kitsom. Elbett Manila’da elbette Outcome da peşlerinde. Orada ARX 03 onları takip ediyor.
Heyecan dolu aksiyon…
Aslında bu filmi seyredeken, kurgusu ve karakterlerin çokluğu insanın zihnini karıştırıyor. Bir yerden sonra Aaron ve Marta’nın maceralarının peşine takılınca birçok şey toparlanabiliyor. Bu filmde sinemaskop görüntülerle seyredilmesine doyulmaz aksiyon anları var. Öncelikle Manila sokaklarındaki takip sahneleri nefes kesiyor. Motosikletle kaçan Aaron ve Marta’yı ARX 03’ün takip etmesi filmin özel anlarından. Otomobillerin üzerine tırmanan motosiklet, yol merdivenlerinden de tırmanıyor yokuş yukarı. Alaska’da Aaron’ın eğitimi de çarpıcı. Alaska’da peşindeki insansız uçakla girdiği ölüm kalım mücadelesi de heyecanlı. Bir de alfa kurdu ortaya çıkınca gerilimli macera daha da artıyor. Bu sahneler övgümüze değiyor. Perdede görmek heyecan verici olabilir. Pasifik’te açıklara yol alan Aaron ve Marta’nın maceralarını gelecek filmlerde izlemeye devam edeceğinizi anlıyorsunuz. Film bitiyor, ama macera bitmiyor. Filmdeki müzikler de yüksek sesli ve insanı sürekli gerilim içinde tutuyor. Eski usül casusluk filmlerinden hoşlananlar bu filmin hızını sevmeyecekler belki. Her devrin kendine has anlatım biçimleri oluyor işte. Sean Connery’nin 1960’larda oynadığı “007 James Bond” serisisni sevenler son “007 James Bond” filmlerine ısınamamışlardır. Soğuk savaş bitti, başka savaşlar var şimdi. Gilroy kardeşler, “Bourne’un Mirası” filmine tam anlamıyla damga vurmuşlar. Dan ve John, 1959 doğumlu ikizler. Yönetmen abileri Tony Gilroy 1956 yılında doğmuş. Yönetmen, 2007 yapımı “Michael Clayton-Avukat” filmiyle hatırlanıyor.
(31 Ağustos 2012)
Ali Erden
[email protected]