sadibey.com editörü Sadi Çilingir, geçtiğimiz Haziran ayının son günlerinde ilk kez düzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin Ulusal Kısa Film Yarışması jürisinde görev yaptıktan sonra İstanbul’a döndüğünde kardeş web sitesi tersninja.com kendisiyle festival ve basın sponsorlukları hakkında bir röportaj yaptı. Röportajı aşağıda okuyabilirsiniz:
Sadi Çilingir: sadibey.com Festivallerin Basın Sponsorluklarından Çekilebilir!
sadibey.com’un yaratıcısı, editörü, yazarı, işçisi, kısacası her şeyi olan sinema yazarı Sadi Çilingir ile Ayvalık Film Festivali’nde beraberdik. Ters Ninja gibi sadibey.com’da festivalin medya sponsorlarından biriydi. Buna ilâveten Sadi Çilingir de bizim gibi festivalden memnun ayrılan çoğunluğa mensuptu. Biraz bu memnuniyetin bir kez daha ortaya konması, biraz da sinema bloglarının festivallerle ilişkilerini değerlendirmek adına kendisine bazı sorular yönelttik.
Ayvalık Film Festivali’nden yeni döndünüz, nasıl bir festivaldi sizce?
Ayvalık Uluslararası Film Festivali, konuklardan çoğunun ifade ettiği ve benimde aynı kanaatte olduğum gibi çok samimi ve sıcak ilişkilerin olduğu bir festival olarak anılarımızda yerini aldı. O kadarki gördüğümüz samimiyet, festivaldeki bazı küçük aksaklıkları hoş görmemize neden oldu. Neticede festivali gerçekleştirenler yöreden öğretmenler ve İstanbul’da sinema okuyan öğrenciler. Konuya yeni yeni ısınıyorlar ve amatörce gayret gösteriyorlar.
Siz aynı zamanda kısa film yarışmasında jüriydiniz. Finale kalan filmlerin kalitesi oldukça yüksekti gördüğümüz kadarıyla. Jüri olarak zorlandınız mı?
Finalde yarışan tüm filmlerin hepsi birbirinden güzeldi. Jüri olarak önce hepimiz seçimlerimizi yaptık. Tartışmalar sonrasında hemen herkes ikna olduğu için bir – iki dalda kararımızı değiştirdik ve nihai neticeler ortaya çıktı. Çok adil bir değerlendirme oldu.
[Mehmet Bahadır Er, Maryna Gorbach, Zafer Kırşan, Sadi Çilingir ve Tayfun Çetindağ’dan oluşan Ulusal Kısa Film Yarışma Jürisi, Orhan İnce’nin yönettiği “Ali Ata Bak”ı En İyi Kısa Film Ödülü’ne değer gördü. Festival’de En İyi Yönetmen Ödülü ise “Dönüşü Olmayan Yolculuk: Son Durak Frankfurt Havaalanı” ile Güçlü Yaman’a verildi.]
Festival konusunda olumsuz görüşler de var. Haklılık payı buluyor musunuz siz bu eleştirilerde?
Eleştirileri duydum ve okudum. Festivalleri, gelen konuklara veya basın mensuplarına nasıl ilgi gösterildiği veya gösterilmediği şeklinde değerlendirmemek gerektiğini düşünüyorum. Neticede bu konular kişisel faaliyetlerle ilgili. Festivaller, gösterilen filmlerin kalitesi, gösterim şartları gibi sinemasal ve filmsel kriterler baz alınarak incelenmeli. Ayrıca festivallerin basın mensuplarının ulaşım ve konaklama masraflarını karşılamak gibi bir zorunlulukları olduğunu da sanmıyorum. Yurt dışındaki birçok festivalde masraflarınızı kendiniz karşılasanız bile ayrıca festivale akredite olmanız ve kabul edilmeniz gerekiyor.
Son yıllarda film festivallerinin sayısı arttı. Siz nasıl karşılıyorsunuz bu gelişmeyi?
Evet, tespitinize aynen katılıyorum. Kısa olsun, uzun metraj olsun aşırı şekilde film festivali düzenleniyor. Tabiri caizse film festivali enflasyonu var. Çok zaman birkaç festival aynı zaman aralığına rastlıyor. Çoğuna Kültür Bakanlığı destek veriyor. Bakanlığın, verdiği desteğin doğru kullanılıp kullanılmadığını ve sinema sanatına ne kadar katkı verdiğini takip etmesi gerekir. Bir Türkiye Festivaller Takvimi düzenlenmeli.
sadibey.com festivallerin vazgeçilmez bir medya sponsoru. Son yıllarda festivaller blog sponsorlarının sayısını artırdılar. İnternet yayıncılığı artık daha fazla kabul görüyor. Bu durum sadibey.com’u nasıl etkiliyor?
“Vazgeçilmez bir medya sponsoru” ifadenizi iltifat olarak kabul ediyorum. “Film festivali medya sponsorluklarında akla ilk gelen web sitelerinden” diyebiliriz. Festivallerin blog sponsorlarının sayısını arttırdığı şeklindeki ifadenizi ise eksik buluyorum. Çünkü blogların çoğuna festivaller sponsorluk teklif etmiyor, bloglar festivallere sponsor olmayı teklif ediyor. Sinema sektörü, festivaller ve sinema basını mensupları yıllardır birbirlerini tanıyor. Bir bakıyorsunuz bir arkadaş blog kuruyor, 1-2 ay sonra festivalin birine medya sponsoru olmak için başvuruyor. Festival yetkilileri blog sahibini yıllardır tanıdığından kıramıyor, basın sponsoru yapıyor. Bu durumun sadibey.com’u etkilemesi meselesine gelince, mutlaka etkileyecek ama bu etkileme sadibey.com’un basın sponsorluklarından çekilmesi şeklinde olacak gibime geliyor. Neden derseniz, biz şimdiye kadar 26 ayrı festivale basın sponsoru olduk, ki içlerinde İstanbul, Antalya, Adana, Ankara Film Festivalleri var. Hepsi bize sponsorluk teklif etti, biz sadece birisine teklifte bulunduk. sadibey.com 7 senelik mazisi olan bir blog, sadece son 2 senedir sponsor olmaya başladı. Zamanımızda, bakıyorum, 4-5 ay (1-2 ay bile denebilir) önce faaliyete geçmiş blog veya web sitesi festivallerde basın sponsoru olarak alfabetik logo sıralamasında önümüze geçiyor. O nedenle basın sponsorluklarından çekilmeyi düşünmeye başladım. Veya internet ortamında teklif ettikleri ilk 5 içindeysek kabul etmeyi düşünüyorum. Veya yeni başlayan blogların da şevkini kırmamak bakımından 2 tür medya sponsorluğu olabilir. Mesela yıllanmış blog ve web siteleri Bölüm Sponsorları, mazisi birkaç yıllık olanlar Genel Sponsorlar adı altında belirtilebilir.
Bazı bloglar sinema dergilerinden daha çok okunuyor, daha çok takip ediliyor ama hâlâ ilân ya da başka şekillerde bir gelir elde edemiyorlar. Siz de, biz de bu bloglara dahiliz. Ne düşünüyorsunuz, geleceğe yönelik bu konuda ümitleriniz var mı?
Blogların ilân ve gelir elde etme konusunda fevkalâde karamsarım. Reklâm konusunda konuştuğum, merkezi yurtdışında olan bir film şirketi yetkilisi bizim okurlarımızın sinemanın kemikleşmiş izleyicileri, dolayısıyla kazanılmış kitle olduğunu, bu nedenle bizlere verilecek reklâmın film şirketlerine artı bir getirisi olmayacağını belirtmişti. O nedenle sadibey.com olarak biz gelirden vazgeçtik, amiyane tabirle cepten yiyoruz. Neyse ki web sitesi sebebiyle, tutkunu olduğumuz sanatın ürünlerini herkesten önce seyretme imkânına sahip oluyoruz, o da bize yetiyor. Ayrıca film festivalleri bizleri konuk ederek, bir şekilde verdiğimiz emeğin karşılığını barter, yani hizmet takası şeklinde vererek dengeyi sağlıyor. Blog ve web sitelerinin takip edilme ve okunma açısından basılı gazete ve dergilerin önüne geçtiğine inanıyorum. Çünkü basılı aylık dergiyi birkaç gün yanınızda bulunduruyorsunuz, oysa blogların içeriğine cep telefonunuzdan bile ulaşma imkânınız var, hemde yıllar öncesi yazılan yazıları ve haberleri anında okuma imkânına sahipsiniz. Görüşlerimi belirtmeme vesile olduğunuz için teşekkür ederim.
(Bu röportaj http://www.tersninja.com’da 29 Haziran 2012 tarihinde yayınlanmıştır.)
(02 Temmuz 2012)
Landlord / Sadi Çilingir