Bal ve Kan Diyarında Trajediler

Kan ve Aşk (In the Land of Blood and Honey)
Yönetmen-Senaryo: Angelina Jolie
Müzik: Gabriel Yared
Görüntü: Dean Semler
Oyuncular: Zana Marjanoviç (Ayla), Goran Kostiç (Danijel), Vanessa Glodjo (Leyla), Rade Serbedzija (Vukojeviç), Nicola Djuricko (Darko), Branco Curiç (Aleksandar), Fedja Stukan (Petar), Dzana Pinjo (Nadja), Alma Terziç (Hana)
Yapım: GK Films (2011)

Hollywood’un ünlü kadın oyuncularından Angelina Jolie’nin yazıp yönettiği “Kan ve Aşk”, Bosna’nın iç savaşındaki trajedileri etkileyici bir görsellikle anlatıyor. Yönetmen, ölümü ve korkuyu seyircisine hissettirebiliyor.

Film, 1992 yılında açılıyor. Ressam Ayla, bebeği olan ablası Leyla’nın resmini yapıyor. Sonra, Boşnak Ayla, Sırp polis Danijel’le disko barda buluşuyor. Dans ederlerken mekânda bomba patlıyor. Disko barda bombayı Boşnaklar mı koymuş? Bal ve kan ülkesi Bosna, kanlı bir iç savaşın içine düşüyor 1990’ların sonuna kadar. Film birkaç ay sonrasına gidiyor. Sırplar, kadınları topluyorlar. Kendi karargâhlarında hizmet gördürüyorlar. Bir Sırp askerleri, sırada beğendiği Boşnak kadına herkesin önünde tecavüz ediyorlar. Hareket eden her şeye de ateş ediyorlar. Kadınları, yaşlıları ve çocukları, hatta bebekleri hiç acımadan ve vicdanı sızlamadan öldürebiliyorlar. Sırada duran Ayla’ya Sırp askeri tecavüz edecekken, şimdi yüzbaşı olan Danijel, Ayla’yı fark ediyor ve onu himayesine alıyor. Bu bir aşk mı yoksa daha başka bir şey mi? Sevişme sanki daha önde. Çünkü, hayatta kalmak her şey. Özellikle Boşnaklar için. Danijel, duygusal gibi görünüyor. Hatta bir aşık. Ama sonuçta o, Nebojsa Vukojeviç’in oğlu. Vukojeviç, Danijel’in aşırı milliyetçi babası. Vukojeviç, bir Bosna’daki Sırp askerlerinin komutanı. Sırp faşistlerine “Çetnik” deniyor. Vukojeviç, elinden gelse Boşnakların tümüyle yerryüzünden silebilecek bir Nazi ruhunu taşıyan bir faşist. Yönetmen sadece Sırp şiddetini göstermiyor. Yer yer Boşnak direnişçilerin bombalı saldırılarını da gösteriyor. Tek bir bakış açısıyla yansıtmak istememiş filmini yönetmen. Ama Boşnaklara karşı sıcaklığı da hissediliyor. Zaman zaman Boşnak direnişçiler de yansıyor içeriden. Sırp karargâhı alabildiğine soğuk ve korkuyu hissediyorsunuz. Ellerinde gelişmiş makinelileriyle her an her şeyi yaparlar diyorsunuz içinizden Sırpları gördüğünüzde. Danijel, Ayla’nın hayatta kalması için kaçmasını bile teşvik ediyor. Bir türlü kaçış plânlandığı gibi gitmiyor. Ayla’yla ilişkisi, babası Vukojeviç’in de kulağına gidiyor Danijel’in. Filmin finali, onca trajidilerden sonra bile yine de trajik. Hikâyeyi seyircilere Danijel anlattığını da belirtelim.

Gerçek savaş atmosferi gibi…

Sinemaskop çekilmiş bu filmde, enkaza dönüşmüş mekânlar savaşın atmosferinin içine alıyor seyircileri. Yönetmen Angelina Jolie, filmini Bosna’nın yanında Macaristan’da çekmiş. Macaristan’da sinema altyapısı gerçekten sağlam. Hollywood, hem gelişmiş hem de ucuz maliyetli Macaristan’da istedikleri atmosferi yaratabiliyorlar. Aslında bu filmde unutulmaz ve insanı titreten, hatta insan olduğu için utandıran sahneler var. İnsanın zihnine yerleşiyor. Sırp askerlerinin öldürdüğü ve karlar üzerinde yatan Leyla’nın bebeğinin ölüsü. Sırp askerlerinin Boşnak kadınlara herkesin gözü önünde tecavüz etmeleri. Hem insan onuru açısından hem de insanlık açısından sarsıcı. Dünya bu soykırıma yıllarca sessiz kaldı. Sırplar, Nazilerin toplama kampları gibi gibi Boşnakları da topluyorlar. Açlık ve sefalete tanıklık ediyorsunuz. Vukojeviç’in Ayla’nın odasına girdiği sahnede korkuyu gerçek anlamda iliklerinizde hissediyorsunuz. Zaman birden yavaşlıyor, tedirginlik usul usul yükseliyor. İnsanın nefesi kesiliyor bu sahnede.

Müziklere dikkat…

Müteveffa Anthony Minghella’nın Oscarlara boğulmuş 1996 yapımı “The English Patient-İngiliz Hasta” filmiyle “En İyi Özgün Müzik” dalında Oscar kazanmış Beyrut doğumlu Fransız besteci Gabriel Yared’in müzikleri Joli’nin filminde de muhteşem. Fonda, Emir Kusturica filmlerinden aşina olduğumuz Balkan tınıları da duyuluyor. Kan ve şiddetin doğal olduğu bu atmosferde müziklerde hüzün ve coşku iç içe. Filmin orijinal adı “Bal ve Kan Diyarında” demek. Müziklerde de bunu hissediyorsunuz. Ünlü aktör Jon Voight’un 1975 doğumlu kızı Angelina Jolie, oyunculuğunun ardından yönetmenlik de yapmaya başladı. Jolie, Phillip Noyce’un 1999 yapımı “The Bone Collector-Kemik Koleksiyoncusu” filmiyle öne çıkmıştı. Ardından James Mangold’ın 1999 yapımı “Girl, Interrupted-Aklım Karıştı” filmiyle 2000 yılında “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında Oscar kazanmıştı. Onunla özdeşleşen “Lara Croft” serisi oldu. Aksiyon filmlerinde başarılı işler çıkardı. Kazak yönetmen Timur Bekmambetov’un 2008 yapımı “Wanted” filminde aksiyon sahnelerinde nefesleri kesti. Jolie, 2007’de “A Place in Time-Zamanda Bir Yer” belgeselini de yaptı. Jolie, BM Mülteciler Yüksek Komisyonu (UNHCR) İyi Niyet Elçisi. Faşist Vukojeviç karakterini oynayan 1946 doğumlu Hırvat oyuncu Rade Serbedzija’yı Makedon yönetmen Milcho Manchevski’nin 1994 yapımı “Before the Rain-Yağmurdan Önce” filmindeki fotoğrafçı Aleksander olarak hatırlıyoruz. Filmin İngilizce konuştuğunu da belirtelim.

(Bu yazı 24 Mayıs 2012 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)

(24 Mayıs 2012)

Ali Erden

[email protected]