Tenten’le Maceradan Maceraya

Tenten’in Maceraları (The Adventures of Tintin)
Yönetmen: Steven Spielberg
Eser: Hergé
Senaryo: Steven Moffat-Edgar Wright-Joe Cornish
Müzik: John Williams
Görüntü: Janusz Kaminski
Seslendirenler: Jamie Bell (Tenten), Daniel Craig (Sakharin), Andy Serkis (Kaptan Haddok), Toby Jones (Yankesici), Nick Frost (Müfettiş Dupont), Simon Pegg (Müfettiş Dupond)
Yapım: Columbia-Paramount (2011)

Belçikalı çizer Hergé’nin yarattığı “Tenten”, sinemanın önemli yönetmenlerinden Steven Spielberg tarafından sonunda “Tenten’in Maceraları” olarak sinemaya üç boyutlu uyarlanabildi. Devamı gelecek gibi.

Ünlü çizgi roman kahramanı Tenten, sonunda Steven Spielberg tarafından sonunda sinemaya uyarlanabildi. Üç boyutlu çekilen 2011 yapımı “The Adventures of Tintin – Tenten’in Maceraları”, bir hazine peşinde seyircileri maceradan maceraya koşturuyor. Neredeyse nefes nefese bırakıyor insanı bu macera. Brüksel’de sıradan bir günde genç gazeteci Tenten, yanında sevimli köpeği Milu, ressama resim çizdirirken Yankesici, rahatça insanların cüzdanlarını yürütüyor. Tenten, resmi çizdirdikten sonra bitpazarında “Tekboynuz” adında bir gemi maketine vurulup satın alıyor. Peşi sıra Sakharin, nam-ı diğer “Kızıl Rackam” bitiyor maketi ondan almak için. Tenten maketi vermeyi reddedince tadına doyulmaz macera da başlıyor böylece. Spielberg bu filmini, Hergé’nin “Le Crabe aux Pinces d’Or – Altın Kıskaçlı Yengeç” (1941), “Le Secret de la Licorne – Tekboynuzun Esrarı” (1943) ve “Le Trésor de Rackham le Rouge – Kızıl Korsanın Hazinesi” (1944) eserlerinden çekmiş. Hergé’nin bu çizgi romanlarını bilince daha heyecanlı oluyor sanki. Bilmeseniz de, Spielberg sinemasal tat almanıza yardımcı oluyor. Gemi maketiyle eve gelen Tenten, geminin direğinin içinden çıkan metal parçasının farkında olmadan geminin hikâyesini öğrenmek istiyor. Kendisi yokken evi darmadağın olan Tenten, Milu’nün yardımıyla metal parçasını buluyor ve gizemin içine dalıyor. Shakharin, Tenten’i kaçırtıp yola çıkan gemisine esir alıyor. Ama unuttuğu bir şey var Sakharin’in. O da Milu… Sakharin, metalin içindeki parşömende yazılı şiirin peşinde. İlk maket gemiyi bulan Sakharin, Tenten’deki şiiri ele geçiremeden üçüncü maket geminin peşine düşüyor. O da Fas’ta. Müzik tutkunu Ömer Bin Salad (Gad Elmaleh) adında bir Arap kaçakçı. Sesiyle kırılmaz denilen camları kıran soprano Bianca Castafiore (Kim Stengel) hayranı bu kaçakçı. Gemideki esaretinden Milu’nün yardımıyla kurtulan Tenten, bir kamaraya hapsedilmiş ve kendini içkiye vurmuş Kaptan Haddok’la tanışıyor. Kaptana cesaret veren Tenten, beraberce gemiden kaçıp Sahra çölüne düşüp Fas’a geliyorlar. Ama her şey bu kadar basit değil tabii ki. Seyredilmeye doyulmaz bir dolu maceradan sonra hazineye, Kaptan Haddok’un çocukluğunda yaşadağı Mulensar Şatosu’na ulaşıyor kahramanlarımız. Amerikalıların, Thompson ve Tomson olarak adlandırdıkları polis müfettişleri Dupont ve Dupond, filmdeki en keyifli ve eğlenceli karakterler.

Hergé’nin Tenten macerası…

Filmin görselliğinin tadına ancak sinema perdesinde varılıyor. Okyanusta ve Sahra’da geçen sahneler gerçekten büyüleyici. Elbette Fas sahneleri de. Aksiyon sahneleri o kadar heyecanlı ki, takip etmekten yoruluyorsunuz. Bu sahneleri seyirciler keşfetmeli ve yaşamalı. Hem de sinemaskop ve üç boyutlu olarak. Bilgisayar teknolojisinin bu kadar kuşattığı sinema bir yerlere gidiyor. Bilgisayar animasyonlu bu filmde, arka plândaki mekânlar sahici gibi bir duygu uyandırıyor insanda. Üç boyutlu hareket yakalama (live-action) tekniğinin kullanıldığı filmde, tüm karakterler animasyon. Mekânlarsa belirlediğimiz gibi gerçeklik duygusu veriyor. Meraklıları “weta digital” tekniğini araştıracaktır belki. Bu filmde gördüğünüz her teknolojik yansıma yakın gelecekte sinemayı tamamiyle kuşatacak. Sinema bambaşka bir yere gidecek.

Asıl adı Georges Remi Prosper olan Hergé’nin 1929’da yarattığı “Tintin”, Brüksel’in de simgesi. Bir gün yolunuz muhteşem Brüksel’e düşerse birçok yerde “Tenten”le karşılaşabilirsiniz. Hergé, Brüksel’i çok seven bir çizgi romancı. Belçikalı Hergé, çok sevdiği Brüksel’de doğdu ve öldü. 1907’de doğan ve 1983’te ölen Hergé, 1929’da yayımlanan “Les Aventure de Tintin – Tenten’in Maceraları” çizgi romanı tüm dünyada üne kavuştu. İlk Tenten, 1929’da çocuk dergisinde görüldü. Bir sipariş üzerine. “Pays de Soviets”, 2000 yılında YKY’den “Tenten Sovyetler’de” adıyla yayımlandı. 1998’de İnkilâp Yayınları’ndan “Tintin au Congo” Türkçeye “Tenten Kongo’da” adıyla kazandırıldı. “Tenten’in Maceraları” serisinden 1998’de yine YKY’den “Tintin en Amérique” eseri “Tenten Amerika” adıyla yayımlandı. “Les Cigares du Pharaon” çizgi romanı “Firavunun Puroları”, ülkemizde 1958, 1964 ve en son olarak 1994’te yayımlandı. Hergé, “Tenten” serisinde Yahudi düşmanlığı, cinsel ayrımcılık, ırkçılık, anti-komünist olarak değerlendirildi. Ama, Tenten ve teriyer cinsi köpeği Milu’yle maceradan maceraya koşarken dünyada çok sevildi. Büyük bölümü Türkiye’de geçen Jean-Jacques Vierne’in yönettiği 1961 yapımı “Tintin et le Mystere de la Troison d’Or – Tenten ve Altın Postun Sırrı” filmi “Tenten İstanbul’da” adıyla ülkemizde Nisan 1963’te gösterime çıkmıştı.

Dahi yönetmen: Spielberg…

Ohio’nun Cincinnati şehrinde 1946’da doğan yönetmen Spielberg, sinemada “harika çocuk” diye anılıyor. Spielberg, 1971’de henüz 25 yaşındayken televizyon için “Duel – Bela” filmini çekti. “Technicolor” çekilmiş bu yol geriliminden çok etkilenen büyük film stüdyosu Universal, iyi çekilmiş bu filmi hemen sinemalarda gösterime soktu ve önemli bir yönetmenin doğuşuna neden oldu. Spielberg, 1974’te bugünden bakınca bile araba takip sahneleriyle büyüleyen “The Sugarland Express – Sugarland Ekspresi” filmini “technicolor” ve sinemaskop çekebilme fırsatını yakaladı. Bu filmin orijinal afişinin etkileyici bir sanat eseri olduğunu belirtmeliyiz. 1975’te “Jaws – Denizin Dişleri” deniz gerilimiyle dahi konumuna yükseldi. 1977’de çektiği “Close Encounters of the Third Kind – Tehlikeli İlişkiler”, onun ilk bilimkurgusuydu ve 1982’de çekeceği “E .T.”ye de ilham verdi. Bu bilimkurgunun bir özelliği de büyük yönetmen François Truffaut’nun başrolde olmasıydı. 1985’te kölelik üzerine filmi “The Color Purple – Mor Yıllar”, Akademi’den hak ettiği ödülü alamayınca kırgınlık yaşasa da, 1993 yapımı siyah-beyaz ve renkli “Schindler’s List – Schindler’in Listesi” Yahudi soykırımı filmiyle “En İyi Yönetmen” dalında Oscar aldı. Bir başka savaş filmi, 1998 yapımı “Saving Private Ryan – Er Ryan’ı Kurtarmak” filmi milliyetçilikle suçlanmıştı. Amerikan tarihinde unutulmuş, ama iç savaşı başlatan kölelilik zamanındaki siyahların mahkemede yargılanmasını anlatan 1997 yapımı “Amistad” filmi de DVD arşivine alınmalı üstadın. 2005 yapımı “Munich – Münih” filmi, “Schindler’in Listesi” gibi onun en vicdanlı filmi olarak değerlendiriliyor. Bu filmde şiddeti iki açıdan da gösteren yönetmen, İsrailli yetkililer, Mossad ajanlarının da “terörist” olarak yansıtılmasından rahatsızlık duydular ve yönetmenin üzerine çizgi çektiler. Yahudi kökenli Spielberg, Amerikan sinemasının yaşayan en büyük yönetmenlerinden. Birçok filmi sinema tarihine kaldı. Elbette “Indiana Jones” ve “Jurassic Park” seriyalleri de var. Spielberg, sinemada yeni olan her şeyi hemen içselleştiren ve filmlerinin ruhuna katan bir yönetmen. Onun filmlerinde yaşama sevinci gibi sinema sevgisi bulursunuz. “Tenten’in Maceraları” filmi, kimse farkına varmadan bir devrim de yapmış olabilir sinemada.

(04 Kasım 2011)

Ali Erden

[email protected]