Behzat Ç. Şimdi Beyazperdede Esiyor

Behzat Ç.: Seni Kalbime Gömdüm
Yönetmen: Serdar Akar
Roman: Emrah Serbes
Senaryo: Emrah Serbes, Serdar Akar
Müzik: Cem Kısmet – Pilli Bebek
Görüntü: Zekeriya Kurtuluş
Oyuncular: Erdal Beşikçioğlu (Behzat Ç.), Tardu Flordun (Red Kit), Cansu Dere (Songül), Fatih Artman (Harun), Ege Aydan (Şevket Ç.), Canan Ergüder (Savcı Esra), İnanç Konukçu (Hayalet), Berkan Sal (Akbaba), Hazal Kaya (Berna Ç.), Hakan Boyay (Süleyman/Ahmet)
Yapım: Adam Film (2011)

Serdar Akar’ın televizyon için çektiği “Behzat Ç.” adlı diziyi sinemaya taşımış ve ortaya eğlenceli bir polisiye film çıkmış. 48. Altın Portakal’da izdihama neden olan film iş yapacağa benziyor.

Ankara’da 1964’te doğan yönetmen Serdar Akar, televizyona çektiği “Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi” dizisiyle doğduğu şehre dönmüştü bir anlamda. Bu dizi film, ilgi görünce, daha özgür alan sinemaya gelmekte gecikmedi. 2011 yapımı “Behzat Ç.: Seni Kalbime Gömdüm”, bu yılki 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Ulusal Yarışma”ya katıldı ve başrol oyuncusu Erdal Beşikçioğlu’na “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazandırdı. Yönetmen Akar, 1998’de “Gemide” filmiyle ilk uzun filmini çekti ve onun gelecek filmlerine umut bağlandı. Ama, 2000 yılında gelen ikinci filmi “Dar Alanda Kısa Paylaşmalar” filmiyle gerilemeye de hemen başladı. Bunun farkına varan Akar, kendini televizyon dizilerine verdi, arada sanatsal değeri az filmler çekmeyi de sürdürdü. Televizyon dizilerini sinemaya uyarlama konusunda Akar hayli mahir bir yönetmen. 2003’te televizyon için çektiği “Kurtlar Vadisi”ni, 2006 yılında “Kurtlar Vadisi: Irak” adıyla sinemaya da uyarladı. Bu film vakti zamanında kapalı gişe oynamıştı.

Behzat Ç. iz peşinde…

Ankara’nın orta yerindeki Gençlik Parkı’nda, tabut içinde bir yaşlı kadının cesedi bulunuyor. Kadın cesedi, Avarel Memduh diye bilinen emekli polisin annesine ait. Suçu, “yalnız kovboy” Red Kit üstleniyor. Ona ulaşmak samanlıkta iğne bulmak gibi Behzat Ç. ve ekibi için. Başkomiser Behzat Ç.’nin ekibi de birbirinden “ilginç” tipler Harun, Hayalet ve Akbaba’dan oluşuyor. Bu ekip, esprili ve çok acımasız. Sorgu odasında zanlıya, bildikleri en iyi iş kötü muameleyi uyguluyorlar hemen. İşkenceden çok dayak anlamında. İki kelimelerinden biri de küfür. Film, bazı anlarda geriye dönüş yapıyor. Red Kit, seri cinayetlerine başlamadan önce mezaklıkta eğitim alıyor. Mezarcı, Ret Kit’in kötü niyetlerini bilmeyince mesleğin ayrıntılarını ona öğretiyor. Ret Kit, usüllere göre mezar kazmasını öğrenirken tabutları da ayarlıyor. Behzat Ç., işin sırrının tabutlarda olduğunu fark ediyor. Hayalet, Behzat Ç.’nin direktfiyle Ankara’nın tabutçularını araştırmaya başlıyor. Bu anlar, sanatsal anlamda en iyi anlar. Hayalet, araştırmalarını sözlü olarak Behzat Ç.’ye rapor ederken, görüntüyü de çizgi roman ruhu sarıyor. Akbaba, Ankara’nın parklarını kazmaya yemin etmiş gibi köstebek gibi kazı işlerine yoğunlaşıyor. Hikâyeye Amerikalarda eğitim ve kurs görmüş Songül de katılıyor. Songül, Olay Yeri İnceleme’nin genç komiserlerinden. Songül’ün, geçmişte polis olan ama şimdi tekerlekli sandalyade yaşayan zihinsel engelli abisi de var. Hikâyeye, kendini Ahmet sanan Süleyman girince her şey karmaşaya dönse de, bir andan sonra olayların çözümüne Süleyman’ın varlığı katkıda buluyor. Behzat Ç. ve ekibi, bu cinayetlerle 1990’lardaki emniyetteki karanlık taraflara da dalıyorlar. Polis içinde hesaplaşmalar başlamış.

Eğlenceli polisiye…

Hikâyenin asıl ortasında Cinayet Büro Amirliğî’nden başkomiser Behzat Ç. var elbette. Behzat Ç., kara filmlerin polisleri gibi hayatın tam içinde. Onun da normal insanlar gibi sorunları var. Yakın geçmişte kızı Berna Ç.’yi kaybetmiş. Kızının hayallerini ve kâbuslarını gören Behzat Ç., teselliyi içkide ve televizyondaki vahşi doğa belgesellerinde arıyor. Dairesinin içinde tavşan bile besliyor Behzat Ç. Kadın savcı Esra’yla ilişki de yaşayan Behzat Ç., tüm sorunlarına rağmen, biraz zekâyla, biraz da kaba kuvvetle karmaşık sorunları çözüveriyor. Filmin finalinin trajik olduğunu belirtmeliyiz. Bu trajedi yeni doğacak bir aşkı da silip götürüyor. Behzat Ç., gerçekten de nevi şahsına münhasır bir başkomiser. Erdal Beşikcioğlu, Behzat Ç.’yle ruh birliği oluşturmuş sanki. Bu durum çoğu zaman bir oyuncu için iyi olmayabiliyor. Bazen de o karakterin nimetlerinden de faydalanabiliniyor. Evet, bu film insanı bir hayli eğlendiriyor ve esprili konuşmalar insanlara kahkahalar attırıyor. Son dönemlerde güldürmeyen komedileri çok gördük perdede. “Behzat Ç.: Seni Kalbime Gömdüm”, bir polisiye olmasına rağmen, insanlar nasıl güldürülür onu da gösteriyor. Biraz televizyon dizisi tadı verse de, özellikle belden aşağı küfürlerle diziden ayrılıyor bu film. Filmin kurgusu da akıcı. Merak duygusunu ve gerilim sürekli ayakta tutuluyor. Son jenerikte hemen dışarı çıkanlar sondaki sürprizi kaçırabilirler. 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Antalyalı sinemaseverler bu filmde çok eğlenmişlerdi, belirtelim. Film, Emrah Serbes’in “Behzat Ç. Son Hafriyat” romanından uyarlanmış. Bu roman, 2010 yılında İletişim Yayınları’ndan çıkmıştı.

(Bu yazı 28 Ekim 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)

(28 Ekim 2011)

Ali Erden

sinerden@hotmail.com