Genç Yönetmenin Sinemada Sevdiği Her Şey

Hayali Aşklar (Les Amours Imaginaires)
Yönetmen-Senaryo: Xavier Dolan
Görüntü: Stephanie Anne Weber Biron
Oyuncular: Monia Chokri (Marie), Niels Schneider (Nicolas), Xavier Dolan (Francis), Anne-Elisabeth Bosse (Desiree)
Yapım: Kanada (2010)

Henüz yirmi bir yaşında olan Kanadalı yönetmen Xavier Dolan’ın “Hayali Aşklar”ı, Truffaut’nun “Unutulmayan Sevgili” filmini tersine çevirerek eşcinsel aşkını anlatıyor.

Kanada’nın Fransızca konuşulan Quebec bölgesinden genç yönetmen Xavier Dolan’ın ikinci filmi 2010 yapımı “Les Amours Imaginaires – Hayali Aşklar”, eşcinsel tarafları öne çıkmış, bazı anlarda perdeye bakılması sarsıcı filmlerden. Elbette insanlar, cinsel tercihlerinde özgürdür ve kimse onları eleştiremez. Bu ayrımcılık olur sonra. Ardından ırkçılığa kadar gider. Ama, bazı anlar gerçekten insanı zorluyor. 1989 doğumlu genç yönetmen Dolan, daha yirmi yaşında, 2009 yılında “J’ai Tue ma Mere – Annemi Öldürdüm” filmiyle ses getirmişti. “Hayali Aşklar” filmi, estetik açıdan Fransız sinemasının 1960’lardaki “Yeni Dalga” akımıyla buluşuyor. Filmi seyrederken, estetik anlamda kendinizi François Truffaut ve Jean-Luc Godard filmlerinin içindeymiş gibi hissediyorsunuz. Dolan’ın, hafif el kameralı çekimleri Truffaut ruhuna dokunuyor. Sinemada klâsik estetiğe tepki koyan Godard’ın “açı-karşı açı” tekniğine karşı geliştirdiği hiç “kesme” yapmadan, kamerayı karakterler arasında sağa-sola çevirmesini, Kanadalı Dolan da bu filminde sıkça deniyor. Kamera, neredeyse her açıda yalnızca bir defa bulunuyor. Perdede kameraman Stephanie Anne Weber Biron’un çerçevelerini görünce bunları fark ediyorsunuz. Filmin içeriği de, Truffaut’nun tersine çevrilmiş, 1962 yapımı “Jules et Jim – Unutulmayan Sevgili” filmiyle buluşuyor. Truffaut’da iki erkek bir kadına aşıkken, Dolan’ın filminde bir erkekle bir kadın aynı erkeğe aşık. Tersine bir “aşk üçgeni” işte. Filmde Dalida’nın 1966’da söylediği “Bang Bang” şarkısı da duyuluyor. Yönetmen bu şarkıyı birkaç sahnede kullanmış. Fonda bu şarkı duyulunca düello yürüyüşleri de başlıyor.

Onu hayal etmek…

Film, kalbi kırık genç kadınlar ve erkeklerin aşk üzerine konuşmalarıyla başlıyor. Bu konuşmalar zaman zaman filmde kendine yer buluyor. Hikâye Montreal’de geçiyor. Marie’yle Francis iyi dostlar. Marie, aşkı arıyor. Francis, çok duyarlı ve hassas bir genç. Bu iki iyi dostun dünyalarına Nicolas giriyor. Marie ve Francis, sarışın ve erkek güzeli Nicolas’yı arzuluyorlar. Zengin çocuğu Nicolas, ikisini de etkilediğinin farkında. Ama, her şey kır evinde çözülüyor. Marie, Francis’le Nicolas’nın yakınlaştıklarını sanıyor ve onların samimiyetini kıskanıyor. Francis ve Marie’den uzaklaşan Nicolas, geride kırık kalpler bırakıyor. Francis, reddedildiğinde evindeki duvara hep işaretler yapıyor. Bir işaret daha eklemiş oluyor duvarına. Yönetmen Dolan, eşcinsel sevişmelerini estetize ederek yansıtmış filminde. Fonda çello tınıları duyulurken, perdeyi yeşil ve mavi ışık kaplıyor. Yeşil ışık, Francis’in zihinsel olarak Nicolas’ya yönelişini simgeliyor. Mavi ışıksa, Francis’in zihinsel karışıklığını fark ettiriyor. Erkek vücutlarını da eşcinsel bakışıyla yansıtmış yönetmen. Ama, filmdeki en güzel şey, Dalida’nın söylediği “Bang Bang” şarkısı. Bu şarkı fonda çalarken, görüntüler muhteşem yansıyor perdeye. Genç yönetmen kendi filminde Francis karakterini canlandırmış. Evet, herkese göre olmayabilir “Hayali Aşklar” filmi.

(13 Mayıs 2011)

Ali Erden

sinerden@hotmail.com