Arka Pencere Dergisi, Genç Yaşta Ölen Oyuncuları Anıyor

Arka Pencere Dergisi, 68. sayısında, henüz gençliğinin baharındayken yitirdiğimiz, ‘hızlı yaşayıp genç ölen’ James Dean’i kapağına taşıyor! Tunca Arslan, “Trendeki Yabancı” köşesinde, yıllar önce çekilmiş ‘yerli malı’ “Aşktan da Üstün” filmini yazdı. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Dövüşçü, Ayin, İncir Reçeli ve Şampiyon yer alıyor. Sapık köşesiyle devam eden derginin 68. sayısı bir Alfred Hitchcock alıntısıyla nihayete eriyor: “Her şeyi akla yatkınlık ve inanılırlık terimleriyle tahlil ederseniz, kurmaca hiçbir senaryo bu yaklaşımla başa çıkamaz ve ancak belgesel yapabilirsiniz.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi, Genç Yaşta Ölen Oyuncuları Anıyor yazısına devam et
  • BAFTA 2011 Ödülleri Sahiplerini Buldu

    İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) ödüllerinin bu yılki sahipleri belli oldu. Bafta’ya bu yıl damga vuran film, En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Müzik ve En Orijinal Senaryo dahil tam yedi dalda ödül alan Zoraki Kral (The King’s Speech) oldu. Film, İngiltere Kralı 6. George’un kekemeliğini konuşma terapisti yardımıyla yenmesini ve tahta çıkışını anlatıyor. Bafta’da En İyi Yönetmen Ödülü ise Sosyal Ağ (Social Network) ile David Fincher’ın oldu. Sosyal Ağ (Social Network) toplam üç, Siyah Kuğu (Black Swan) ise bir ödül kazanabildi.

  • Basın Bülteni
  • Kara Fatma’nın Sinemamızdaki Yansımaları Üzerine Bir Ön Bilgi Yazısı

    sadibey.com’da yapımcı Gonca Elmas Akay’ın Kara Fatma adlı romanı hakkındaki yazıyı okuyunca, romanı okumamış olmama rağmen Kara Fatma (ve diğerleri) hakkında sinemamızın tutumuna bakmak istedim.

    Sayın Akay’ın dikkatini çeker mi veya sinemamızın bu konudaki genel tavrının isim kullanmakta gösterdiği çalışkanlığı, içeriklerde aynı şekilde gösteremediği gerçeğini ne şekilde etkiler, karar veremiyorum. (Bunu şunun için yazıyorum sinemamızın tarihi kişi ve olayları ele aldığı filmler üzerine yaptığım (yapmayı düşündüğüm) bir araştırma için sayın Scognamillo’ya “Sinemamızda ‘tarihi film’ var mı?” şeklindeki soruma, O da, benim gibi yeterli -olumlu- cevap verememişti.)

    Kara Fatma, 1966’da Nuri Akıncı’nın bir filmine konu olur. Konu açıklaması, Özgüç tarafından -hiç bir açıklık taşımayan- “İstiklâl Savaşı kahramanlarından Kara Fatma’nın öyküsü” (Türk Filmleri Sözlüğü, sayfa 299) şeklinde yapılmıştır. Başrolü (Kara Fatma) Sevda Ferdağ oynar. Akıncı, aynı yıl Bombacı Emine isimli bir film daha yapar. “İstiklâl Savaşı’ında geçen bir kahramanlık öyküsü.” (age, sayfa 289) Emine rolünü Birsen Menekşeli oynarken, Yusuf Sezgin, Necdet Çağlar her iki filmin diğer oyuncularıdır. Akıncı, aynı yıl “Kahraman Kadınlarımız” diye bir film daha hazırlar; “hazırlar” diyorum çünkü bu sonuncu film diğer iki filmden oluşturulan, konusu “İstiklâl Savaşı yıllarında düşmanla mücadele eden kadın kahramanların öyküsü” (age, sayfa 298) olarak veriliyor. Hem Ferdağ, hem de Menekşeli (ve Yusuf Sezgin) filmin oyuncuları arasında. Bu üç filmi de görmedim ama sinemamızın olaya / olaylara nasıl baktığını biraz bildiğim için bu çıkarsamamın hatalı olduğu düşüncesinde değilim.

    Kara Fatma ve Bombacı Emine, Saliha Çavuş ve Pembe Hatun’la birlikte bir yıl önce (1965), Tunç Başaran’ın çektiği “On Korkusuz Kadın” filminin de kahramanlarını oluştururlar. “İzmir’in yabancı güçler tarafından işgâli sırasında kurtuluş hareketine katılan Bombacı Emine, Kara Fatma, Saliha Çavuş ve Pembe Hatun’un kahramanlık öyküsü” (age, sayfa 271) şeklinde verilen konu yine hiç bir açıklama taşımamaktadır.

    [“On Korkusuz Kadın” (Başaran / 1964), “On Korkusuz Adam” filminin iş yapması üzerine yapılan bir filmdir. “On Korkusuz Adam Kıbrıs’ta” Rumların yaptığı mezalime mani olmak üzere adaya giden on kişinin serüvenini anlatır. O film ise kuruluş olarak John Sturges’in “The Magnificent Seven / Yedi Silahşör” filminin bir uyarlamasıdır ama aslında Sturges’in filmi de Kurosawa’nın “Shichinin no Samurai / Yedi Samuray” filminin uyarlamasıdır. Japon feodalitesinde yaşanan olaylar önce A. B. D. / Meksika sınırına, sonra da Kıbrıs’a taşınır. “On Korkusuz Adam” filminde Yılmaz Güney’in canlandırdığı tip (hiç konuşmaz -sadece üç kez konuşur ve hepsinde de “benim için fark etmez” der-) çok ilgi çeker, sonradan “Konyakçı” (Başaran / 1965) filminin yapılmasına neden olur. Bu film de George Stevens’ın “Shane” filminin uyarlamasıdır.]

    Açtığımız bu parantezin öncesinde, belirtildiği üzere, bir kısım filmlerimizde ele alınan İstiklâl Savaşı kadın kahramanlarımız olayına yaklaşım yeterli olmamakla beraber biraz açıklık kazanmıştır. “Kahramanlar” hakkında yeterli araştırma yapılmadan, seri şekilde filmler yapılmıştır.

    1973’de Osman F. Seden, Nene Hatun hakkında bir film yapmaya başlar, daha sonra filmde anlatılanların Nene Hatun ile ilgisiz olduğu söylenince filmin adı “Gazi Kadın” olarak değiştirilir. Eleştiriler sonuna kadar haklıdır, çünkü Seden’in yaptığı film Vittorio de Sica’nın “I Girasilo / Sun Flower / Güneş Çiçeği (Çiçekleri)” filminin uyarlamasıdır. De Sica’nın filminde İkinci Dünya Savaşı’nda geçen olay Osmanlı – Rus Savaşı’na (93 Harbi’ne) taşınmıştır. “Gazi Kadın” filminin afişlerinde “Nene Hatun” ibaresi yer almaz ama sinemamızın kaynak kitaplarında “Gazi Kadın” filminin yanında “Nene Hatun” ismi de yer alır (Özgüç / Evren). Nene Hatun ile ilgisi olmayan bu filmin yapılışından yıllar sonra bu kez adı “Nene Hatun” olan film yapılır (Avni Kütükoğlu / 2010). Ciddi bir ilgi görmeyen filmin de Nene Hatun üzerine bir araştırma olmadan yapıldığı, çok az eleştirisinde belirtildi.

    (21 Şubat 2011)

    Orhan Ünser

    Zoraki Kral, Sinemalife’ın Kapağında

    Sinemalife Dergisi, 27 Şubat’ta sahiplerini bulacak olan Ocar heykelciğine tam 12 dalda aday olan Zoraki Kral filmini kapağına taşıdı. Dergi, 1963 Kıbrıs olaylarını ilk kez beyazperdeye taşıyan ve Mart ayında vizyona girecek olan Gölgeler ve Suretler’in yönetmeni Derviş Zaim ile yapılmış bir söyleşiye de yer veriyor. Zoom sayfalarının bu ayki konukları ise, Hilary Swank, Jeff Bridges ve Michel Gondry. Vizyondakiler ve pek yakında gösterime girecek filmlerin de yer aldığı Şubat sayısında gösterimdeki filmlerin eleştirileri de yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğrafına haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Zoraki Kral, Sinemalife’ın Kapağında yazısına devam et
  • Adapazarı Sinemacıları’nın 9. Kısa Film Gösterimleri

    Adapazarı Sinemacıları kısa film gösterimlerine devam ediyorlar. 9. kısa film gösterimlerinde Akbank 6. Kısa Film Festivali’nin ödüllü filmleri, Adapazarı sinemaseverlerinin beğenisine sunulacak. Ücretsiz gösterimler 19 Şubat 2011 Cumartesi günü saat 20:00’de Adapazarı Kültür Merkezi 7. salonda yapılacak. Gösterilecek filmler arasında Soner Yıldırım, Mehtap Köseoğlu’nun Dönüş, Nazlı Elif Duru’nun Güven Bana, Merve Kayan, Zeynep Dadak’ın Bu Sahilde, Tolga Karaçelik’in Rapunzel, Emre Karadaş, Deniz Oğuzsoy’un Duvar ve Anıl Dinç’in En İyi Kurmaca ödüllü Derin adlı filmleri var.

  • Web Sitesi
  • Diğer bağlantılar, önceki etkinlikler hakkında bilgiler ve yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Adapazarı Sinemacıları’nın 9. Kısa Film Gösterimleri yazısına devam et
  • Çalgı Çengi

    Selçuk Aydemir’in yönettiği ve Murat Cemcir, Ahmet Kural, Erdal Tosun ile Tuna Orhan’ın oynadığı Çalgı Çengi, 18 Şubat 2011’de UIP Filmcilik dağıtımıyla PRA Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Müzisyenlik yapan Salih ve Gürkan, yeraltındaki bir düğün salonuna gelirler. Düğün sahibi, hazırlanmaları için onları evin kömürlüğüne bırakır fakat ‘kulis’te başka bir misafir daha vardır. Aynı saatlerde, iki maföz tip de, yakaladıkları banka güvenlik görevlisini sorgulamak üzere bu kömürlüğe getirip tıkmışlardır. Mafya elemanına diklenen güvenlik görevlisi öldürülür ve olaya şahit olan Salih ile Gürkan’ın müzisyenlik hayatları tamamen altüst olur.

    Çalgı Çengi yazısına devam et

    Kan Kokusu (Yönetmen: Jorge Michel Grau)

    Jorge Michel Grau’nun yönettiği ve Francisco Barreiro, Alan Chávez, Paulina Gaitán ile Carmen Beato’nun oynadığı Kan Kokusu (We Are What We Are), 25 Mart 2011’de M3 Film dağıtımıyla Kalinos Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Film, orta yaşlı bir adamın sokakta ölmesiyle başlıyor. Otopside adamın midesinden bir insan parmağı çıkar. Polis olayı incelerken, kanlı ayinler düzenleyerek insan etiyle beslenen aile yemek bulmakta zorlanmaktadır.
    Görev en büyük oğul Alfredo’ya düşer ama o bu göreve hazır değildir. Anne ise panik içindedir çünkü kanlı ‘ayin’ yaklaşmaktadır.

    Chantier Films’den Gelecek Vizyon Filmleri

    Chantier Films önümüzdeki aylarda, merakla beklenen filmler sunuyor. Başrollünde Oscar adayı olan Paul Giamatti, Bond kızı Rosamund Pike, yine Oscar adayı olan Minnie Driver, güzel yıldızı Rachellle Lefevre ve Oscarlı usta oyuncu Dustin Hoffman’ın yer aldığı Benim Hikayem (Barney’s Version), olağanüstü yaşam süren sıradan görünümlü bir adamın, Barney Panofsky’nin esprili öyküsünü anlatıyor. Cherry, çok beğenilen Little Miss Sunshine ve Juno filmlerini andıran sevimli bir film. Erkek egemen bir dünyada, sınıf ve cinsiyet engellerini çökerten bir kadının hikâyesi olan Iron Lady’de Oscar Ödüllü Meryl Streep, Demir Lady lâkaplı eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ı canlandırıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Chantier Films’den Gelecek Vizyon Filmleri yazısına devam et