29 Ekim 2010 Haftası

“Son Ayin”, “Race with the Devil” (1975) ile akraba olan bir film. Amerika’nın, modern düşünce sistemlerine direnen fanatik ‘derinliklerinde’, Tanrı’ya inanan çoğunluğun içinde yuvalanan Şeytan’a (ve iblislerine) tapanlara dair, seyircinin, kendi inancı ve durduğu yere göre iki farklı şekilde de ‘görebileceği / yorumlayabileceği’ bir korku öyküsü. Yine el kamerasıyla, gerçekliğin idrak edilebileceği şekilde çekilmiş. Tema etkili mi? Evet! Korkar mısınız? Bilmiyorum!

“Sihirbaz”, 1959 yılında, varyetelerin rock gruplarına yerlerini bıraktığı dönemde, yalnız bir Fransız illüzyonistin, önce İskoçya kıyılarının küçük kasabalarında, sonra yanına takılan genç kızla Edinburgh’da mesleğine devam etmek istemesini, ancak değişen dünyanın sert gerçekleri sonunda yeniden işsizliğine ve üşütücü tek başınalığına dönmesini, muhteşem komedyen Tati’nin (1907 – 1982) kızına yazdığı bir mektuptan yola çıkarak öykülüyor. Canlandırmada çizgilerin gücünün, bir hikâyeyi nasıl salt görüntülerle anlatabileceğini ve bir kentin, bir mekânın, bir karakterin animasyon dünyasından içeriye alındığında, nasıl hem kendine özgü, hem de stilistik bir dokuya kavuşabileceğinin değerli örneklerinden. Pastel bir güzellik… Şefkatin tanımı. Bir film, izleyenin, çoğu kez ‘dondurucuda saklanan’ insani duygularını ancak bu denli başarıyla ısıtabilir.

“Nefes Nefese”, ABD sınırına yakın, dünyanın en tehlikeli kenti Juarez’deki yer altı dünyasında, ölümüne çok az kalmış küçük kızı için yasadışı organ nakli peşinde koşan Amerikalı savcının -bu suç dünyası içinde- hızlanan kalp atışlarını izleyene aynen yansıttığı gerilim. Vicdanının adalet talep eden sesi ile kızının umutsuzca almaya çalıştığı nefes arasında kalan adamın çarpıcı kararına giden süreçte, her unsuruyla başarılı bir dram. Meselesini, hikâyesinin ayrıntılarıyla sağlamlaştıran bir film!
Uzun eleştiri için tıklayınız.

30 Ekim 2010

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]