Müzeler günümüzde ekonomik, siyasal, kültürel küreselleşme ve dolayısıyla kitle iletişim teknolojisindeki hızlı gelişmelere, bilgi ve insan hareketliliğine bağlı olarak oldukça önemli bir işleve sahiptir. Küreselleşme sonucu kültürlerin müzelere tıkılan folklorik bir nesne durumuna düşeceği yönündeki karamsar anlayışlar bir yana; bugün için turizm, eğitim, iş gücü göçü gibi birçok nedenlere bağlı olarak yaşanan insan hareketliliğinde ülkelerin, toplumların resim, müzik, edebiyat, sinema gibi birçok sanat dalını ve toplumsal, kültürel, ekonomik, tarihsel, dinsel yaşanmışlıklarının geçmişe ve bugüne ilişkin somut örneklerinin sergilendiği ve kuşaktan kuşağa olduğu gibi, dünya insanlarına da aktarılmasında müzelerin işlevi yadsınamaz.
Bugün, ülkelerin tarihsel, sanatsal, ekonomik ve kültürel birikimlerinin sergilendiği müzeler, bulundukları kentle birlikte anılır hale gelmiştir (Paris – Musee du Louvre, New York – Metropolitan Museum of Art, London – Britisch Museum, Madrid – Prada, Berlin – Pergamon, İstanbul – Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Müzesi). Bunun dışında farklı ülkelerden insanların yakından takip ettiği ressam ya da yazarlara, önemli devlet adamları ve tarihi kişiliklere ilişkin müzeler de yer almaktadır (Paris – Rodin, Prag – Franz Kafka, Dublin – James Joyce, Amsterdam – Van Gogh). Müzecilik alanında bir diğer kabûl ise belli alanlara ilişkin konulu müzelerdir (Transport Müzesi, Camera Obscura Müzesi, Kommunikation Müzesi, Bilim, Jeoloji, Doğa Tarihi, Sualtı müzesi, Sinema ve Film Müzesi gibi). Günümüzde sinema ve filmleri konu alan müzelerin sayısı da hızla artmaktadır. Bu müzeler sadece filmlerin ve resimlerin arşivlendiği ve sergilendiği yerler olmaktan öte, film-medya pedagojisi, film restorasyonu, halka açık sinema kütüphanesi, film izleme günleri gibi etkinliklere imza atmaktadır. (Örneğin “ulusal miras” olarak tanımlanan Hollanda Film Müzesi’nde yaklaşık 36 bin film bulunmaktadır. Bu koleksiyonda sinemanın başlangıcından günümüze -35 mm, 9,5 mm, 68 mm ve üç boyutlu elle boyanmış filmler- ünlü filmlerin orijinal senaryolarından, dekorlarına hatta hayatta olmayan ünlü yönetmenlerin kişisel eşyalarına, eski film afişlerine kadar birçok obje bulunmaktadır.) Frankfurt Film Müzesi, geçen 25 yıl içinde toplam üç milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Bu süre içinde müze, 170’ten fazla film gösterimi, sergi ve festivale imza atmıştır. Türkiye’de ise TÜRVAK bünyesinde İstanbul’da Sinema, TV ve Tiyatro Müzesi geç de olsa kurulmuştur. Müzede Türk sinemasının 100 yılına ait afiş, fotoğraf, ilân, senaryo ve sinemayla ilgili kitap ve dergiler sergilenmektedir.
Lumiere kardeşlerin 18 Aralık 1895 yılında Paris’te resmi olarak gerçekleştirdikleri ilk film gösterimlerinin ardından tüm dünyayı fetheden yedinci sanatın insan yaşamında sanatsal, kültürel, eğlence ve kitle iletişim aracı olarak önemi tartışılmaz. Giderek hem dünyanın birçok ülkesinde hem de Türkiye’nin farklı kentlerinde yaygınlaşan film festivalleri bu gelişmelerin bir devamıdır. Antalya Altın Portakal Film Festivali hem ulusal hem de uluslararası arenada uzun soluklu çabalarla bugüne kadar gelmiş ve kentin bir parçası olmuştur. Böylesi bir potansiyelin kentimizde oluşturulacak Antalya Altın Portakal Film Müzesi ile arşiv altına alınması ve bu arşivin hem Antalya halkının hem de kenti ziyarete gelenlerin hizmetine sunulması, festivalin kalıcılığına ve gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlayacaktır.
Böylelikle Antalya’da açılacak olan olası film müzesinde hem filmlerin, müziklerin, posterlerin, fotoğrafların arşivlenmesi, hem de festivale ilişkin tüm görsel materyallerin sergilenmesi mümkün olabilecektir. Ayrıca Altın Portakal Film Festivali katalogları ve yayınlarının bir araya getirildiği bir kütüphanenin oluşturulması, bu bağlamda kurulacak olan fotoğraf ve film atölyesi aracılığıyla çocuk ve gençlerin film yapımı ve çekimi üzerine uygulama yapabilecekleri eğitim ortamlarının hazırlanması, sergilenmesi, okullarla işbirliği yapılarak gelecek kuşakların Antalya’nın kültürel etkinlikleri hakkında bilgilenmesi ve festival çalışmalarına etkin olarak katılabilmeleri sağlanabilecektir.
Köklerinde yarım asırlık kültürel ve sanatsal birikim bulunan, Antalya’yla özdeşleşmiş devasa bir çınarın gölgesinde varolmaktan onur duyan, Altın Portakal’ı yalnızca bir film festivali olmanın ötesinde; sosyal, siyasal ve kültürel yaşamımızın en önemli değerlerinden biri olarak nitelendiren bizler, bu etkinliğin hiç değilse 50. yılında, lâyık olduğu bir Film Müzesi ile taçlandırılmasını diliyor; aydın, sanatçı, yazar ve çizerlerimizin yanı sıra, tüm duyarlı kamuoyunu konu üzerinde tartışmaya davet ediyoruz.
(10 Ekim 2010)
Tuncer Çetinkaya
Modern Zamanlar Sinema Dergisi
[email protected]
www.modernzamanlar.com