Filmin Adı: Kopyala Yapıştır Emek Sineması

Bugünlerde yıkılma tehlikesi yaşayan tarihi Emek Sineması, Yeşilçam Sokağında kaderine terkedilmiş bir şekilde sonunu bekliyor

Bugünkü Seans: Boş Oda – Yakında: Diriliş

Oyuncular:

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi

Mücella Yapıcı: Sinemanın yıkılıp restorasyonu devam eden Serkildoryan (Cercle d’Orient) Kompleksi’nin üst katına yeniden inşa edilmesine karşı olan şube. Mimarlar 12 Mart’ta yürütmeyi durdurma istemiyle mahkemeye başvurdu.

T. C. Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu

Kurul, yıkım projesini ilke olarak kabûl etti ama henüz onaylamadı. İlke olarak kabûl edilen şeyse, Emek Sineması’nın yıkılması ve yerine yapılacak AVM’nin en üst katına kopyasının yapılması.

Beyoğlu Belediyesi

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan: “O şimdi Anıtlar Kurulu’nun tasdiklediği bir proje. Bina içinde çözülecek bir sorun o, ha bodrumda durmuş ha ikinci katta. Önemli olan Emek Sineması’nın korunması” şeklindeki tarihi konuşmasını yaptı.

Mim Yapı – Mimarlık

Dahiyane projeyi çizen firma.

Sosyal Güvenlik Kurumu

Ev sahibi, mülk sahibi. Onun için paranın nereden geldiğinin bir önemi yok.

MARS Entertainment Group

Kiracı: Sinemanın işletmeciliğini üstlenen Mars Sinemaları Genel Müdürü Semih Hoşgör, Yenileme Kurulu’nun prensipte onayladığı bu projeden haberleri olmadığını belirtiyor. Mars Sinemaları olarak kurula sundukları çeşitli projeler arasında, sinemanın olduğu yerde tadilâtını içeren bir projenin de bulunduğunu vurguluyor.

Filmin Web Sitesi:

http://www.emeksinemasiniyasatalim.org/

Filmin Konusu

Beyoğlu’nun en eski sinemalarından biri olan tarihi Emek Sineması’nın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Tarihi kimliği, barok ve rococo bezeli duvarları, 875 kişilik ihtişamlı salonu, görkemli perdesi ve yüksek duvarları ile diğer sinemalardan ayrılan 86 yıllık Emek Sineması’nın yıkılıp yeniden inşa edilmesi gündemde. Beyoğlu Belediyesi’nin sunduğu bir yenileme projesi, mimarlarla belediyeyi bir kez daha karşı karşıya getirdi…

Türk Sinemasının Merkezi

Türk sinemasının ünlü yönetmenlerinden Atıf Yılmaz’ın ölümünü öğrenen sinema camiası o sabah apar topar Emek Sineması’nda biraraya gelmişti. Bu tamamen refleks olarak gerçekleşen bir toplanmaydı, çünkü Türkiye’de sinemanın adresi Emek Sineması’ydı.

Özgür Bir Dayanışma Bildirgesi

“Türk sinemasıyla özdeş Yeşilçam Sokağındaki 86 yıllık Emek Sineması, yalnızca İstanbul’un değil Türkiye’nin sinema geçmişini barındırmaktadır. Yalnız İstanbul’un değil aynı zamanda Türkiye’nin sembol sineması olan Emek Sineması’nın özelleştirilmesini, ardından yıkılarak alışveriş merkezi içine taşınmasını öngördüğü basında yer alan proje yalnızca bir kültürel mirasımızın yok edilmesi, sinema geçmişimizin bir parçasının silinmesi değildir. Aynı zamanda, bağımsız sinema salonlarının yok oluşu meselesidir, bağımsız sinemaya, sinema sanatının geleceğine vurulan ağır bir darbedir.”

Yeşilçam Sokağı Kaderine Terk Edildi

Beyoğlu semtinin ortasında herkesin bildiği meşhur İstiklâl Caddesi vardır. Bir ucu Taksim’e, diğer ucu Galata kulesine kadar uzanan bu caddenin tam ortasında bir de kendi haline terk edilmiş küçük bir sokak bulunmaktadır. Bu sokak, Türk sinemasının yıllarca kalbi sayılmış, binlerce insana ekmek kapısını açmış, birçok ünlünün keşfedilmesine ön ayak olmuş Yeşilçam Sokağıdır. Sokak da bugün, bomboş, kaderine terk edilmiş bir haldedir.

Yeşilçam Sokağının Tarihi

CHP iktidarı döneminde, 1948 yılında belediye Gelirler Kanunu’nda, yerli filmler için %75 olan vergi, %25′e düşürülünce, para kazanma olasılığını gören yapımcılar, şirket yazıhanelerini Yeşilçam Sokağına kurmaya başlarlar. Bu dönemde yerli filmlerde hızlı bir artış olduğunu görmekteyiz. 10 yılda 50 film üreten Türk sineması aynı sayıya 1 yılda ulaşmaya başlar. 1950′ler Yeşilçam sinemasının ilk büyük yıllarıdır. Yeşilçam kavramı, ilk olarak belirli bir mekân ortaklığını, bu ülkenin ticari sinemasını anlatmaktadır. Bu mekân yaklaşık 30 yıl boyunca Türk sinemasının kalbi olmuş, sinema sanatının ülkemizde yerleşmesini sağlamıştır.

Cumhuriyet Kadar Eski Emek Sineması

Yeşilçam Sokağının tam ortasında, 1924′de kurulmuş ve ilk adı “Melek” olan “Emek” Sineması bulunmaktadır. Sinema adını, sahnenin iki tarafında yer alan sarı-turuncu renkli 2 melek tablosundan alır. Daha sonraları yok olan tabloların yerinde bugün boş nişler bulunmaktadır. Sinemadan önce burada “Skating Palace” adıyla bilinen Pera’nın yegâne buz pateni sahası bulunmakta idi. Ara sıra paten sahasının kimi bölümlerinde film gösterileri yapılmakta idi. Sinemanın ilk sahibi 1945′de iflâs eden A. Saltiel ve H. Arditi idi. Sinema, İstanbul Belediyesi’ne, oradan da Emekli Sandığı’na geçer. 1958′e kadar İpekçi Kardeşler tarafindan işletilir. Sonra Emekli Sandığı, Emek Film’i kurarak işletmeyi üstlenir ve bugünkü adını verir. 1969 yılında Turgut Demirağ’a geçen sinemanın işletmesini 1975 yılından 2009′un sonlarına kadar İsmet Kurtuluş ve Süreyya Kurtuluş yaptı. Daha sonra ise işletmesini Mars Entertainment Group üstlendi. Sinema son olarak 2000 yılında bir restorasyondan geçti. Geçen aylarda perdesinin kapatan sinemanın bulunduğu adanın tümü restore ediliyor.

Atatürk Yeşilçam Sokağında

Yeşilçam Sokağında bir zamanlar, bugün açık olmayan Opera Sineması vardı (1924). Bu sinemada yerler halılarla kaplıydı ve fraklı, beyaz eldivenli teşrifatçılar hizmet verirdi. 21 Ocak 1932′de, İngiliz yapımı olan Çanakkale filmini izlemek üzere Atatürk bu sinemaya gelir ve salondan çok etkilenir. Sinemanın sahibi Mehmet Rauf Sirman’dan sinema sektörünün Türkiye’deki durumu hakkında bilgi alan Atatürk, yüzde 33 olan sinema vergilerini yüzde 10′a indirir. Atatürk, sonraki yıllarda defalarca Opera Sineması’na gelir. Sonradan Şehir Tiyatroları’na geçen Opera Sineması, bir giyim mağazasına kiralanır ve 1970′lerin sonunda yanarak kapanır.

Son Söz Giovannı Usta’dan

“Tarihsel olarak 40′lı yıllarda Türk sinemasını Yeşilçam Sokağında doğmuştur. Bugün Yeşilçam Sokağı bir simge olarak kalmıştır ve ona böylece bakmak gerekiyor. Uzun bir süre merkez görevini yaptı ve sonra doğal olarak yapımevlerinin çoğalması ile başka mekânlar, başka sokaklar daha uygun görüldü. Kala kala bir çeşit mitos olarak kaldı ve kalıyor. ”

(04 Nisan 2010)

Erhan Işık

[email protected]
www.yesilcam.gen.tr