8. Filmmor Kadın Filmleri Festivali, 12 Mart’ta Melek-Filmmor Akşam Festivali Gösterimiyle Başlıyor

Feminist sinema eleştirileri ve Türkiye’de 2008 yılında yayınlanan Feminist Sinema ve Film Teorisi / ve Ayna Çatladı kitabı ile tanıdığımız Hollandalı akademisyen Anneke Smelik, Sinemada Kadınlar: Melek ya da Şeytan, Masum ya da Fettan ya da Hiç Kimse paneliyle 8. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’ne konuk oluyor. 13 Mart Cumartesi günü saat 15:30’da Fransız Kültür Merkezi’nde festival izleyicileriyle buluşacak olan Anneke Smelik, sinemada hafıza ve etki, görsel kültürde Deleuze bakış açısı, multimedya okuryazarlığı üzerine çalışıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sumurun, Alman Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor

    Alman Kültür Merkezi, Ernst Lubitsch’in filmlerini göstermeye devam ediyor. Lubitsch’in Sumurun adlı filmi 12 Mart Cuma günü 19:00’da Türkçe altyazılı ve ücretsiz gösteriliyor. Filmin konusu şöyle: Sumurun olarak da tanınan Zuleika, yaşlı şeyhin en çok sevdiği kadındır. Şeyhin oğlu da bu güzel kadını sevmektedir. Sumurun ise genç Nur-al-Din’e aşık olur. Yaşlı bir hokkabaz çift ile ülkeyi dolaşan çekici dansçı kadın da hem oğlanı hem de babasını teselli etmektedir. Bu aşk düğümünü cinayetin takip etmesi uzun sürmez.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sumurun, Alman Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor yazısına devam et
  • Son Mevsim: Şavaklar, Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Yarışmada

    Yönetmenliğini Kazım Öz’ün yaptığı Son Mevsim: Şavaklar filmi bu yıl 11 – 21 Mart arasında 21.si düzenlenen Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Belgesel Bölümünde yarışmada. Mezopotamya Sinema Kollektifi’nden Kazım Öz, ikinci uzun metraj belgesel filmi Son Mevsim: Şavaklar’ı Nisan ayında tamamladı. ARTE France ve IDFA desteğiyle çekilen film Dersim bölgesinde yaşayan göçebe Şavak topluluğunun yok olmaya yüz tutmuş yaşam tarzlarının, doğayla bağlarının ve kıyasıya mücadelelerinin yanı sıra insani ilişkilerini belgeliyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Kuyu

    Sadi Bey’in Twitter Günlükleri 10

    Azınlıkta da kalsa film gösterimlerinde bazı seyirciler filmin sonundaki jeneriği izlerler. Bu seyirciler 2 çeşittir. Birincileri …

    … jeneriğin bir kısmını izler, sonra çıkar. İkincileri ise sonuna kadar izler. Birincilerin yaptığını saygısızlık olarak görüyorum.

    Ya filmin bittiğini hissettiğinde çık git veya jeneriği izlemek istiyorsan sonuna kadar izle birader.

    Bendeniz yeni vakıf oldum. Ankara’da şehirlerarası otobüslerin şehir içi servislerini kaldırmışlar. Şehir içinde taksiye bindiğimizde …

    … şoförün birisine sordum. Otogarda taksi durağı varmış, durakta çalışan her taksiden 25 TL alıyormuş. Gelgelelim otogardaki …

    … taksi durağının işletmecisi Melih Gökçek’in oğlu imiş. Vallahi elçiye zeval olmaz, ben söylemiş olayım, durumdan memnun olmayan …

    … vatandaş Sayın Başkana -hani tabiri caizse- saydırıyor. Belkide başkan “sayın” vasfına haiz olduğundandır, ben bilemem.

    Bir ara basına yansımıştı, birkaç yıl önce ülkemizde film ithalâtçısı rezervasyonu, devalüasyonu -neydi o- enflasyonu mu ne olmuştu.

    İşte o sıra Avrupalı filmciler bayram etmiş idi. Çünkü bizim yeni yetme ithalâtçılarımızın birisinin 10.000 dolar verdiği filme …

    … diğer ithalâtçı 20.000, bir diğeri 30.000 dolar teklif ediyormuş. Bizim insanımızın bu gereksiz birbirini yeme merakı yüzünden …

    … elin Avrupalısının 10.000 dolarlık filmi ülkemize 30 – 40.000 dolara -pardon yani- giriyormuş. Şimdilerde de kulağıma başka benzer …

    … bir uygalama geldi. Film festivalleri de birbirinin kuyusunu kazmakla meşgûl oluyormuş. Festivalinde göstermek üzere yurt dışından …

    … bir filme talip olan Z festivali, filmi “Türkiye’de başka bir festivale verilmemesi şartıyla” talep ediyormuş. Maşallah, maşallah, …

    … ülkemizdeki film festivallerinin bazılarının şahıs ve kurumların babasının malı gibi anıldığını bilirdik de bu mevzuyu yeni duyduk.

    Atalarımız boşuna dememiş “Türk’e Türk’ten başkasından fayda yoktur” diye. Doğru demişler. Biz birbirimize yeteriz, yeri geldiğinde …

    … birbirimizi de yeriz, birbirimizin kuyusunu da kazarız. Aferim, devam edin arkadaşlar. Coşkun Bey’in dediğine göre twitter da makale …

    … gibi uzun yazılar yazılmazmış. Vallahi ben bilemem, vatandaşın birisi bilmem kaç bin sayfalık romanını twitter’dan okurlarına …

    … sunacağını yazmıştı. Bendenize de ilham oradan geldi. Ben ne yapayım ilham bu, gelir gelir.

    “Dersimiz Atatürk” filmi çekilmeye başlandığında Turgut Özakman ve kitabı “Çılgın Türkler”in sık sık gündeme gelmesi üzerine -hadi …

    … Atatürk demeyelim- Özakman ve kitabının istismar edilmekte olduğu şeklinde bir kanaat edinmekteydim. Nitekim afiş ve diğer tanıtım …

    … materyallerinde en üstte “Turgut Özakman’ın Kaleminden” diye bir oyuncu adı yazıyor. Bu filmde de Atatürk, Halit Ergenç tarafından …

    … yine çatık kaşlı, sert ve ketum birisi gibi canlandırılıyor. “Veda”da da Sinan Tuzcu, Atatürk’ü hep çatık kaşlı canlandırmıştı. Halbuki…

    … Atamızın yüzüne her baktığımda huzur duyarım. Neredeyse hiç bir fotoğrafında filmlerdeki gibi çatık kaşlı değildir. “Veda” ile …

    “Dersimiz Atatürk”ün peşpeşe vizyona girmesi kesinleştiğinde hemen birbiriyle rekabet edecekmiş gibi bir intiba yaratıldı. Nitekim bu …

    … rüzgâra filmin yönetmeni Hamdi Alkan da kapılmış ki basın gösteriminde “Filmin çekimine geçen yıl 10 Kasım’da Anıtkabir törenlerinde …

    … başlamıştık. O zaman ‘Veda’ filmi ortalarda yoktu” mealinde birşeyler söyledi. Bendeniz söylemin sonlarına yetiştiysem de, tuhaf …

    … karşıladığımı belirteyim. “Veda”yı beğenmeyen vatandaşların bu film için ne diyeceklerini doğrusu çok merak ediyorum. Bana sormazsanız …

    … “‘Dersimiz Atatürk’ün yanında ‘Veda’ başyapıt gibi duruyor” demem. Ama sorarsanız, derim. Filmin yapımcısı Mint Prodüksiyon’un …

    … açılımı da bir tuhaf: “Made in Turkey”.

    Yaşlılığın bir ölçüsünün de yolda karşınıza çıkan anketörlerin davranışı olduğunu yeni keşfettim. Daha düne kadar anketörler önümü kesip …

    … birşeyler sorardı. Artık bendeniz gönüllü olarak cevaplandırayım şeklinde yönlensemde hep soldan soldan teğet geçiyorlar. Yaşlandık mı ne, alt tarafı 60 olduk, üst tarafım meçhûl.

    (18 Mart 2010)

    Sadi Çilingir

    sadicilingir@sadibey.com

    19 Mart 2010 Haftası

    “Köprüdekiler”deki karakterler: Beyinleri, sadece, dürüst-namuslu bir şekilde çalışmaya programlı olduğu için geçim sıkıntısı çeken, genç karı – koca… Meslektaşıyla bekâr evini paylaşan, yakında Doğu’daki hizmetine gitmek üzere burayı terk etmeden önce, karşı cinsten biriyle güzel gidecek bir ilişkiye başlamak isteyen trafik polisi… Buralı oldukları halde, eğitim görememiş ve doğru dürüst bir iş bulamamış ‘en diptekiler’den genç insanlar!

    Tümü, İstanbul’un iki kıtayı ve en koyu yoksullukla, tahmin bile edilemeyecek büyüklükte zenginliği birleştiren ‘köprü’lerinden birinde, her gün birbirlerinin sıkıntılarından habersiz, birbirlerini teğet geçiyor… Fakat bu topraklarda ‘her anlamda adaletsizlik’, ‘tuzu kurular’ dışında kimseyi teğet geçmiyor… Aslı Özge, gerçeklikle kurguyu birleştirdiği, hemen hemen tümü ‘kendini oynayan’ kent kahramanlarını istikrarla yönettiği için başarılı (bazı acemilikleri görmesek de olur). İtirazım, öykülerin akışı içinde zaten epey ‘yüklü’ olan filminde, siyasi vurgu da yapmaya çalışırken, seçtiği görüntülerde adil davranmamış olması. Yükselen milliyetçiliğin ne denli önü alınamaz bir tehlike olduğunun bilincinde herkes tabii, zaten yönetmen de köklerinin nasıl beslendiğine dair epey veri sunuyor. Sunmadığı, bunu tetikleyen acılar. Anımsatalım Aslı Hanım’a: Televizyonlar, “ateşin düştüğü yerler”den, annelerin ağıtlarından da görüntüler sunuyor. Sizin o görüntüleri seçmeme hakkınız fakat bizim de sizin seçmemenize itiraz hakkımız var.

    “Özel Kuvvetler”, savaşların, ruhi güçlere sahip askerlerce, düşmana ‘zararsız zararlar’ verilerek yapılabileceği fikrinden ve bu konuda Amerikan Ordusu tarafından yürütülen ‘inanamayacağımız kadar gerçek’ olaylardan yola çıkarak, gerçekten komik, o denli de farklı olaylar dizisini ‘geriye dönüş’lere sıkça başvurarak anlatmakta. Irak işgâlinde geçen hikâye, hâlâ devam eden bu trajik işgâldeki insan hakları ihlâllerine de kocaman bir ‘s.ktir’ çekerek, tavizsiz bir savaş karşıtı filme dönüşüyor. George Clooney, Ewan McGregor, Jeff Bridges, Kevin Spacey gibi, bir araya geldiklerinde dağları devirebilen kadro da, keyif kattıkları rolleriyle, saldırgan militarizmle güzelce dalga geçiyorlar. En ciddi olayları keskince eleştirmenin yolunun zeki mizahtan geçtiğine dair ‘haşarı’ bir örnek.

    “Sevgili John”da, askerden izinli gelmiş erkek kızla tanışır, severler birbirlerini, türlerinin bu iki güzel örneği iki hafta birlikte olur ve sonra ayrılık gelir, genç adam yurt dışı görevine geri döner; mektuplarla süren ilişki 11 / 9 günü ilk darbeyi alır… Vatanperverlik baskın çıkar, askerliğini gönüllü olarak uzatan erkeğe olan hasreti, kız için dayanılmazdır artık… Ve devreye başka insanların girmesiyle hikâye evrilir, hüzünlere gark olur, yalnızlık, acımak, fedakârlık mutlu sonu engeller… Vicdan aşkın önüne geçer. Yıllar sonraki karşılaşmalarında muhasebe yaparlarken gözyaşları yanaklarından süzülür: Onların ve siz seyircilerin! Yetişkinlerin izleyip unutacağı, yeni yetmelerin ise oğlan ve kızla empati kurup biraz daha ‘takılacakları’, formülü belli -fakat hakkını yemeyelim- tastamam bir seyirlik olan bu 25 milyon dolar maliyetli aşk öyküsünü sevmeniz ihtimal dahilinde.

    (19 Mart 2010)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com

    21. Ankara Uluslararası Film Festivali, Açılış Töreni Yapıldı

    Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından gerçekleştirilen 21. Ankara Uluslararası Film Festivali, 10 Mart Çarşamba günü saat 19:30’da, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’nda düzenlenen açılış töreniyle başladı. Festival açılışına Altan Gördüm, Ayça İnci, Aysan Sümercan, Emel Göksu, Engin Çağlar, Irmak Ünal, Mahmut Hekimoğlu, Merve Sevi, Nuri Alço, Serdar Gökhan, Vahide Gördüm, Yusuf Sezgin gibi ünlüler katıldı. Açılış konuşmalarının ardından Festival Kitle İletişim Ödülü, NTV Gece Gündüz Programı sunucusu Yekta Kopan’a verildi. Tören sırasında Orkestra Akademik Başkent mini bir konser verdi.

  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    21. Ankara Uluslararası Film Festivali, Açılış Töreni Yapıldı yazısına devam et