Hepsi Bir Gecede Oldu

Kapan (Hush)
Yönetmen-Senaryo: Mark Tonderai
Müzik: Theo Green
Kurgu: Victoria Boydell
Görüntü: Philipp Blaubach
Oyuncular: William Ash (Zakes), Christine Bottomley (Beth), Andreas Wisniewski (Kamyoncu)
Yapım: İngiltere (2008)

İngiliz yönetmen Mark Tonderai, ilk yönetmenlik deneyiminde bir gerilim filmi yapmak istemiş. Sinemaskop bu filminde senaryonun iyi işlenmemesinden olmalı gerilim tam anlamıyla yerini bulamıyor.

İngiliz yönetmen Mark Tonderai’in yapmadığı iş kalmamış. Yönetmen, DJ’lik, yazarlık ve oyunculuk da yapmış. BBC’nin radyolarında görev almış. İlk yönetmenlik deneyimi Hush-Kapan”, tek bir gecede geçen bir gerilim filmi. Aslında filmin hikâyesi ve atmosferi her şey için uygun olmasına rağmen filmin senaryosunun zayıf olmasından beklenen gerilim patlamalarını bir türlü yaratamıyor yönetmen. Her şey teorik olarak iyi hesaplanmış, ama bazı şeyler pratikte yolda kalmış sanki. İlişkilerinde sorunlar olduğu görülen iki sevgili, Zakes ve Beth, yağmurlu bir gecede otobanda tartışarak yol alırlar. Kitabını yarım bırakmış Zakes, otoban üzerindeki mola yerlerine afişler asıyor. Beth de asıl işini bırakmış böyle işlerle zaman harcayan sevgilisine kızıp duruyor. Zakes, yağmurun hızlandığı gecede önlerindeki kamyonun arkasında bir kadın görür. Peşlerine düştükleri o kamyon başlarına bir gece boyunca işler açıp duruyor. Bir mola yerinde merakla kamyona giden Zakes, Beth’i kaybediyor. Güvenlik güçleriyle de başı derde giriyor üstelik. Sonra birden işler karışıyor. Beyaz güvenlik görevlisi meraklı olan siyah güvenlik görevlisini öldürünce hikâyenin seyri de değişiyor böylece. Gerilimden çok kanlı bir şiddet filmi olan “Kapan”, Türkçe adına uygun Zakes’in kapanına dönüşüyor. Psikopat kamyon şoförünün kim olduğunu göstermeyen yönetmen, kamyonun arkasındaki kadınların neden kaçırıldığını da bir türlü açıklamıyor.

Bu film, ilhamını Steven Spielberg’ün televizyon için çektiği, ama önce sinemalarda gösterime girmiş 1971 yapımı “Duel-Bela” filmindeki gibi kamyon ve otomobil geriliminden almış gibi sanki. Ortada yardım isteyecek kimse yok ve yolda tek başınasınız. Final bölümü, bu filmin devamının da geleceği hissini veriyor seyirciye. Bir film için en büyük handikap temel bir şeyin anlaşılamaması herhalde. Evet, o kadınların neden kaçırıldığını hiç anlayamadık. Kadınlar neden zincire vurulmuş hapishane gibi o yerde tutuluyordu? Yönetmen, kışkırtıcı bir gizem mi yaratmak istemiş. Bir Hitchcock fanatiği olduğunu söyleyen yönetmenin bu filminde gerilim gerçekten zayıf. Ama, kanlı şiddet sahneleri için öyle diyemeyiz. Öncelikle iki yaşlı çiftin yaşadığı çiftlik evindeki şiddetle, kapşonlu psikopat kamyoncunun vahşi ölümü gerçekten irkiltici. Yönetmen, Hitchcock filmlerinden çok, Hollywood’un “gore film” (kanlı film) diye adlandırdığı türüne yakın durmuş daha çok. Yönetmen, filmdeki kamerayı başlarda video klip estetiğindeki sarsıntılı kullanmış. Ama, hikâyenin derinliğinde biraz olsun sakinleşiyor bu öfkeli kamera. Aslında bu filmde övülecek birkaç şey arıyor insan. Yağmurlu gece atmosferiyle dar mekânlardaki çekimlerin iyi olduğunu belirtmeliyiz. Yönetmen, dar mekânlarda, insana sıkıştırılmışlık duygusu da yaşatabiliyor. Bu da bir şey. “Kapan” gibi kanlı filmlerin de meraklıları vardır belki. Öyleyse tam onlara göre bu film.

(08 Temmuz 2009)

Ali Erden