Korku eşiğim fena halde düşük… Hâlâ palyaçolardan bile korkarım, tek başıma karanlıkta yürüdüğümde hep peşimde bir gölge olduğunu sanıp arkama bakarım… Siz düşünün artık bu filmi izlerken ne halde geldiğimi… Ama bu filmin korku filmlerinin gerçek müdavimleri için o kadar da korkutucu olacağını pek sanmıyorum. Bu benim korku filmlerine olan zaafım ancak yine de “Pek Yakında”nın vasat bir film olduğunu düşünmüyorum…
Genellikle aksiyon filmleriyle bilinen Tayland sineması, korku türünde de uzakdoğudaki diğer ülkelerle yarışabileceğinin ufak ufak sinyallerini veriyor. Son yıllarda da bu işte ciddi anlamda atak yaptıklarını söyleyebiliriz.
Yönetmen çocukların hayal gücünün genişliğine çok inandığını ve filmi yaparken bu felsefeden hareketle yola çıktığını söylüyor. Çocuklar için asıl korkunun filmin bittiği yerde başladığını düşünüyor ve kendisinin çocukluk hayallerinin de bu yönde olduğunu belirtiyor.
“Pek Yakında”nın hikâyesi ise şöyle: Merakla beklenen korku filmi “Hayaletin İntikamı” pek yakında vizyona girecektir. Ancak yönetmen filmdeki deli kadını linç etme sahnesini yeniden kurgulamak istemektedir. Bu sırada korsanlar para karşılığıyla içeridekilerden filmin bir kopyasını istemektedir. Bu sebeple içeridekiler, filmi bir gece el kamerayla çekmeye yeltenir. Ancak filmi kayda alan çocuk sırra kadem basar. Ortadan kaybolan arkadaşının izini bulmak için araştırmalara başlayan arkadaşı ise korkunç gerçeklerle yüz yüze gelmeye başlar…
Filmin yaratıcı bir hikâyesi var kabûl, ezberbozan sahneleri de mevcut… Hani tam bitti derken başka bir yere kıvrılıyor, manevralar yapıyor ama bu yine de çok sağlam bir korku filmiyle karşı karşıyayız anlamına geliyor. Oyuncuların ortalama performansları bizi hikâyenin gerçekliğinden alıkoyuyor. Siz yine de izlemeden ön yargıda bulunmayınız pek yakında sinemanın yolunu tutunuz…
(26 Haziran 2009)
Gizem Ertürk