“Testere V”, yepyeni ve daha şoke edici işkence / öldürme çeşitleri icat edildiği sürece, hemen hemen bu nedenle devam edecek olan bir serinin son filmi olarak, ne etkiliyor, ne de bellekte bir iz bırakıyor: “Testere” manyakları için ideal tabii, özellikle de, kurbanların marangoz hızarı gibi bir alete mecburen ellerini verdikleri sahneye bayılacaklar!
“Sihirli Şehir”, yönettiği ilk film “Monster House” animasyon dalında Oscar adayı olan genç ve yaman Gil Kenan’ın tasarım harikası sürükleyici filmi: Fantastik hikâye yavaş yavaş açılıp ilerlerken, her kademede, doğal ışığa kavuşma arzunuzu arttırıyor!
“Paris”, yaşamayı, yaşamaktan zevk almayı, hangi sınıfa mensup olursanız olun en değerlinin yaşanan her an olduğunu en mükemmel biçimde hissettiren kentlerden biri ve bu duygu perdeden yansıyıp iliklerinize kadar işliyor… Bu filmde, geniş bir yelpazede yer alan karakterlerin en az biriyle duygudaşlık kuracak ve inanın buna, eften püften şeyleri artık dert etmeyeceksiniz!
“Devrim Arabaları”nın gerçek öyküsü, bir grup kararlı, yüreği vatana sevdalı, sabırla direnen ve inat eden insanın, maddi-manevi engellere karşın başarmalarını anlatırken, koşut olarak, Türk Sineması için bir ilki gerçekleştiren film ekibi de aynen onlar gibi başarmış. Meclis bahçesi sahnesinin -teknik yetersizliklerden kaynaklanan- görsel zayıflığını saymazsak, iki arabanın tüm bir üretilme süreci, yönetmenin şefliğinde kusursuza yakın bir sinema duygusu yaşatıyor. Dramatik-teknik kurgunun gerçekçi-akıcı yapısı, yapım tasarımındaki (set ve sanat yönetimi) ayrıntı zenginliği, dijital görüntülerdeki yetkinlik ve oyuncuların görevdeşliği aktarmadaki inandırıcılıkları, sinemamız adına bizleri memnun etti. Devrim sözcüğüne politik anlamlar yükleyen diyaloglar biraz aşırı olsa da, tuhaf günler yaşadığımız şu dönemde, Türkiye için kalbi çarpan herkesi duygulandıracak. İyi ki çekilmiş!
(22 Ekim 2008)
Ali Ulvi Uyanık