The X Files: İnanmak İstiyorum

Chris Carter’in yönettiği ve David Duchovny, Gillian Anderson, Amanda Peet ile Billy Connolly’nin oynadığı The X Files: İnanmak İstiyorum (The X Files: I Want To Believe), 12 Eylül 2008’de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
The X – Files: İnanmak İstiyorum, ödüllü dizi The X – Files: Gizli Dosyalar’ın beyazperdeye uyarlanmış 2. filmi.
Filmde ajanlarımız buzlar altında kalmış bir cesedin ve seri şekilde kaybolan bir grup insanın peşindedirler.
Hem de bu sefer psişik güçleri olan bir medyumun yardımıyla.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Pfizer, Kurumsal Film Festivali 2008

    Corporate Film Fest’de geçen yıl Fantastik Film / Uyarlama ve Özel Ödül dallarında toplamda 5 ödülün sahibi olan Pfizer Türkiye, bu yıl İş Yaşamı ve İnsani Değerler ile Reklam kategorilerinde hazırladığı 2 ayrı filmle beraber 25 Ekim’de gerçekleşecek final gecesinde yarışacak. Pfizer ekibi, çekimlerine başladıkları filmde, iş dünyasındaki maskelerin ardında saklanan insanları konu alıyor. CFF’e teslim edilecek kısa filmler, ekim ayı süresince Akbank Sanat’ta kısa film severler tarafından izlenebilecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Pfizer, Kurumsal Film Festivali 2008 yazısına devam et
  • Hellboy II, sinemalife.com’un Kapağında

    26 Eylül’de vizyona girecek olan Hellboy II: Altın Ordu’yu Eylül sayısında kapağına taşıyan sinemalife.com Dergisi Orijinal Cinayet(ler) ile yeniden bir araya gelen Al Pacino ve Robert De Niro’yu inceliyor.
    Sineretro, Kayıp Bakışlar Koleksiyoncusu, Analiz köşeleriyle okuyucusuna teorik bilgiler sunan dergide vizyondakiler, güncel sinema haberleri, pek yakında beyazperdede gösterilecek filmler geniş bir şekilde tanıtılıyor.
    Dergi, Kült köşesinde, Mustafa Akkad’ın Çağrı’sını, Replik köşesinde ise çığır açan film, Testere II’yi inceliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğrafına haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hellboy II, sinemalife.com’un Kapağında yazısına devam et
  • Hayatım Sinema, Venedik Film Festivali’nde

    03 Eylül Çarşamba, saat 22:30’da CNNTürk’te yayınlanacak Hayatım Sinema bu hafta Venedik Film Festivali’nde. Festivalin yarışma bölümünde yer alan Mükemmel Bir Gün filminin yönetmeni Ferzan Özpetek programın konuğu oluyor. Ferzan Özpetek, Muammer Brav’ın filmle ve festivalle ilgili sorularını yanıtlıyor. Festivalden özel görüntüler, Charlize Theron’un başrolünü oynadığı The Burning Plain filminin kırmızı halı töreninden özel görüntüler Hayatım Sinema’da. Programın tekrarı 06 Eylül Cumartesi, saat 12:20’de CNNTürk’te.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hayatım Sinema, Venedik Film Festivali’nde yazısına devam et
  • Bunları Yazmak Gerek 1: Moviemax’in Hastasıyım!

    Türkiye’de TV yayımcılığı – yayıncılığında devrim kabul ettiğim Digiturk Platformu’ndaki üyeliğimin sekiz yılını geride bıraktım. Digiturk öncesi, dublajlı, sansürlü ve oto – sansürlü, reklam arası filmlerden dolayı ‘Televizyonda Sinema’ izlemekten nefret edip tamamen unutmuştum. Şimdi ise Digiturk’te izlemenin, ama özellikle yeni filmleri ilk keşfetmekten ötürü Moviemax’in hastasıyım! Öyle ki, aylık program yapıyor ve arkadaş, eş – dost görüşmelerimi buna göre ayarlıyorum… Sinemaya saygı böyle oluyor işte: Reklamsız, dileyenin dublaj, dileyenin orijinal – altyazılı seçebileceği, jeneriklerin de filmin bir parçası olduğunu ve bazen görüntülerle de desteklenen müzikle etkiyi sürdürmeyi amaçladığını kabul eden bir anlayışla -bazı filmlerde hızlandırılsa da- sonuna kadar gösterildiği bir seyir zevki, isterseniz HD kalitesi…

    Ve Moviemax, sinemayı diğer her tür ‘aşağı düzey’ yayınla bir tutan, 7. sanat lehine değiştirilmesi gereken RTÜK yasasının sınırlarını aşmayan ve ‘kraldan çok kralcı’ da olmayan bir denetimle ulaştırmakta filmleri. Daha ne istenebilir ki? Lütfen, bana CNBC-e’den bahsetmeyiniz. Geçen yıl büyük sanatçı Aleksandr Sokurov’un “Molokh” filmini izlerken, araya nasıl reklam girdiklerini anımsıyorum da: Bir Sokurov sahnesi düşünün, vakur, ruhsal anlamda odaklandığınız, inanılmaz bir sessizlik anı… KÜT! Saliseler sonra, ‘showman’lerimizden birinin adeta bağırıp çağıran sesiyle bilmem ne telefonu reklamı. Bunu ayarlayan ve denetleyen yayın sorumlularının estetikten nasiplenmiş olabilmeleri olası değildir… Film boyunca sürekli tekrarlanan bu korkunç durumdan sonra CNBC-e kanalını unuttuğumu belirteyim. İşte Moviemax’te bu hataya düşülmedi. Yönetim, filmlerin başına yerleştirdiği reklamları, sinemadaki gibi zevkle izlememizi sağlayarak akıllıca davrandı / davranmakta… Evet, her filmden önceki reklam kuşağını özellikle izliyorum! Biliyorum, oraya reklam verenler de bu saygıyı duyuyor; beni filmden kopartmıyor; seyredilmeyi de hak ediyorlar.

    Bunlar sadece benim değil, çevremde Moviemax bağımlılığı olan bir grup dostumun da görüşleri… Aman sevgili okur, yanlış anlama, Digiturk’le sinema yazarı olmam nedeniyle bir ilgimin olduğunu sanma, yok ve olmayacak! Ama iyi şeyler yazılmalıdır, sadece kötüler görülmemelidir, bu platform da sinemaya titiz yaklaşımından ötürü övülmeyi hak etmektedir. Mesela, her ay 20–30 civarında yeni filmi programa alan Moviemax’te, bazen arka arkaya öyle filmler yayımlanıyor ki, sinefiller için katıksız bir ziyafete dönüşüyor… Bu yayın politikasını sürdürdüğü sürece kendi adıma Moviemax hastalığından kurtulmaya hiç niyetim yok!

    (06 Eylül 2008)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com