Selin Sabit

Aşkın (500) Günü [(500) Days of Summer]
Adam – Bilmiyorum dostum. Kesinleşti galiba. Summer’a resmen aşık oldum. Gülüşünü seviyorum. Saçlarını seviyorum. Dizlerini seviyorum. Boynundaki kalp şeklinde olan doğum lekesini seviyorum. Konuşmadan önce dudaklarını yalamasını seviyorum. Gülerken çıkarttığı sesleri seviyorum. Uyurkenki halini seviyorum. Bu şarkıyı her duyduğumda aklıma onun gelmesini seviyorum. Bana hissettirdiklerini seviyorum. Sanki her şey mümkünmüş gibi. Sanki yaşamaya değermiş gibi…

New York’ta Beş Minare
Adam – Bak bu Maria, benim hanım!
Anne – Kurban olam sana, evinize hoş geldiniz kızım.
Adam – Türkçe bilmez, gavurdur.
Anne – Olsun oğlum, o da insandır.

Paris’te Geceyarısı (Midnight In Paris)
1. Adam – Hiç gerçekten harika bir kadına aşık oldun mu?
2. Adam – Gerçek şu ki, nişanlım oldukça seksidir.
1. Adam – Ve onunla sevişirken gerçek ve harika bir tutku hissedebiliyor musun? En azından o an için ölüm korkusunu yenebiliyor musun?
2. Adam – Hayır, bu olmuyor.
1. Adam – Bence gerçek aşk, ölümle bir ateşkes yaratır.

Kaybedenler Kulübü
Neden bu kelimeler bana hep sıkıcı ve soğuk geliyor? Acaba senin adın olabilecek kadar zarif bir kelime olmadığı için mi?

Aşkın Kullanma Klavuzu (Manuale D’am3re)
Adam – Sana duygularımı anlatmaya çalışayım. Mesela bugün evden çıktım. Ve küçük bir yere arabasını park etmeye çalışan bir kadın gördüm. Sonra bir köpek havladı. Kısa etekli bir kadın bisiklete biniyordu. Farkında olmadan kırmızı ışıkta geçti. Anahtarlarımı yere düşürdüm, onları almak için durdum. Bunların hepsi anlıktı. Ama seni her saniye düşünüyordum…

Hatırlanacak Bir Anı (Nae Meorisokui Jiwoogae)
Bir anı gittiğinde ruhta gider, derler…
*
1. Kadın – Bu nasıl?
2. Kadın – Daha kısa.
1. Kadın – Böyle mi? Emin misin? Kısa kesmeyeceğim. Saç kestirmek, geçmişi unutmaya asla yardım etmez…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu