Bülent Kayabaş’ı Kaybettik

Sinemamızın sevilen oyuncularından Bülent Kayabaş, 19 Nisan 2017 Çarşamba günü (bugün) hayatını kaybetti. Kayabaş’ın hatırlanan filmleri arasında Utanç, Gazi Kadın, Güllü Geliyor Güllü, Umut Dünyası, Askerin Dönüşü, Bırakın Yaşayalım, Ayrı Dünyalar, Yaz Bekarı, Yüz Lira ile Evlenilmez, Sevimli Frankenstein, Zübük, Kader, Hayret 17, Ne Olacak Şimdi, Devlet Kuşu, Bereketli Topraklar Üzerinde, Şaşkın Milyoner, Faize Hücum gibi filmler var. Cenazesi, 21 Nisan 2017 Cuma günü Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Feriköy Mezarlığı’nda defnedilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Nazif Tunç: Sinemanın Seyirciyle Bağı Koptu

Mehmet Usta yönetimindeki Zeytinburnu Belediyesi Gösteri Sanatları Akademisi Nisan ayında sinemanın usta isimlerinden Nazif Tunç’u konuk etti. Sinemaya nasıl başladığından ve neden TV filmlerini tercih ettiğinden söz eden Nazif Tunç, sinemada var olma amacından da bahsetti. Sinemaya 1986-87’lerde adım attığını anlatan Tunç, bu anlamda kendisinin de televizyon filmleri yapmaya yöneldiğini, sinemada anlatmak istediklerini bu yolla seyirciye ulaştırdığını kaydetti.

Nazif Tunç: Sinemanın Seyirciyle Bağı Koptu yazısına devam et

Sıradışı Yönetmenlerin İlk Uzun Metrajları İstanbul Modern Sinema’da

İstanbul Modern Sinema, günümüz yönetmenlerinin kariyerlerinin başında çektikleri ilk uzun metrajlı filmlerine odaklanan bir program sunuyor. İlk Uzun Metrajım adlı programda Fransız yönetmen Claire Simon’un ilk filmi ve filmleri arasından seçtiği üç uzun metraj filmi izleyiciyle buluşuyor. Yönetmenin babasının en yakın arkadaşı olan Dr. Bouvier’yi emekli olmadan bir kaç ay önce kamerasıyla takip etmeye başladığı ve bu tecrübeli doktorun hastalarına karşı insancıl yaklaşımını konu alan ilk uzun metrajı Hastalar (Les Patients) adlı belgeselinin yanı sıra Tanrının Ofisi (Les Bureaux De Dieu) ve Kuzey Garı (Gare Du Nord) adlı filmleri de programda yer alıyor.

Sıradışı Yönetmenlerin İlk Uzun Metrajları İstanbul Modern Sinema’da yazısına devam et

Osmanlı Subayı’nın Afişi ve Fragmanı da Hazır

Dünya starlarını Türkiye ile tanıştıran ve ilk Türk – Amerikan ortak yapımı Hollywood filmi olan Osmanlı Subayı vizyona gireceği 19 Mayıs için gün sayarken, afişi ve fragmanı da seyirciyle buluştu. Amerika’da çok ses getiren filmin kadrosunda; Michiel Huisman, Hera Hilmar, Josh Hartnett ve Oscar ödüllü Sir Ben Kingsley’in yer aldığı filmin Türk starları ise Haluk Bilginer ve Selçuk Yöntem. “Aşkın ve savaşın ortasında” sloganıyla seyirciyle buluşacak olan film, abisinin anısını yaşatmak için tıp eğitimi alarak hemşire olan Lillie’nin hikâyesi. İstanbul, Kapadokya, Aksaray, Kayseri, Van, Niğde ve Prag’da çekilen film 19 Mayıs’ta sinemalarda olacak.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Viktor Apalaçi’nin Cannes Film Festivalinde 50 Yıl Adlı Kitabı Yarın Satışa Çıkıyor

SİYAD – Sinema Yazarları Derneği üyesi Viktor Apalaçi, Türk basınında Cannes Film Festivali’ni izleyen, yaşayan gazetecilerin en eskisi olarak biliniyor. 1966 yılından bu yana katıldığı festivallerde izlediği filmlerle, basın konferanslarında bulunduğu yönetmen ve oyuncularla ilgili anılarını Cannes Film Festivalinde 50 Yıl adlı kitabında topladı. Sevilen sinema sanatçılarının kariyerlerindeki Cannes Film Festivali duraklarını inceleyen Viktor Apalaçi, bu kitabında sinema tarihinin son 50 yılına Cannes penceresinden bakıyor. Cannes Film Festivalinde 50 Yıl, Cinius Yayınları tarafından 19 Nisan 2017 Çarşamba günü kitapçı raflarında yerini alıyor.

Viktor Apalaçi’nin Cannes Film Festivalinde 50 Yıl Adlı Kitabı Yarın Satışa Çıkıyor yazısına devam et

6. Atıf Yılmaz Kısa Film Festivali Ön Jüri Değerlendirmesi Sona Erdi

Türk sinemasının usta yönetmeni Atıf Yılmaz’ı anmak amacıyla Forum Mersin AVM, Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Daraba Film Medya Event işbirliğiyle gerçekleştirilen 6. Atıf Yılmaz Kısa Film Festivali ön jüri değerlendirilmesi tamamlandı. Belgesel kategorisinden 74, animasyon kategorisinden 11 ve kurmaca kategorisinden 226 film finale kalabilmek için yarıştı.

6. Atıf Yılmaz Kısa Film Festivali Ön Jüri Değerlendirmesi Sona Erdi yazısına devam et

Aynı Rüyada Buluşmak

36. İstanbul Film Festivali seçkisinin en güzel filmlerinden ‘Beden ve Ruh / Teströl és Lélékröl’ sıcağı sıcağına sinemalarda. Macar sinemacı Ildiko Enyedi’nin 19 yıl aradan sonra çektiği, Berlinale’den Altın Ayı ödüllü son çalışması şiirsel bir sekansla açılıyor. Mavi ışıkla renklendirilmiş, Noel kartpostallarından fırlamışa benzeyen görüntüler, karlar altındaki düşsel bir ormanda biri erkek diğeri dişi iki geyiğin yakınlaşması üzerine. Hemen ardından bir büyükbaş hayvan kesimevinin kaotik ortamına, gerçek hayata dönüyoruz.

Budapeşte’deki mezbahanın finans müdürü Endre’nin rutin yaşamı, firmaya yeni alınan kalite kontrol elemanı Mária’nın gelişiyle değişiyor. İşindeki titizliği ve çalışkanlığına tezat biçimde asosyal, otizmin sınırlarında gezen farklı bir kişiliği olan genç kadın, orta yaşlı adamın ilgisini karşılıksız bırakıyor önce. Daha sonra, iş yerindeki bir hırsızlık olayına polisin ve bir psikoloğun karışması neticesinde bu ikilinin aynı rüyayı gördükleri ortaya çıkıyor.

Endre ve Mária başlangıç sekansında tanık olduklarımızı tüm detaylarıyla birlikte aynı anda düşlemişlerdir. Ormanda karları eşeleyerek çayırlık alan aramışlardır birlikte. Erkek geyik karlar altında sulu bir kalın yaprak bularak dişisine sunmuş, küçük göletin yanında su içerken burunları birbirine değmiştir. Boşuna dememişler, herşey dokunmakla başlıyor. Aynı rüyada buluşan ikili şaşkınlık ve heyecan içindedir. Adam emekliliğine yakın altmışlı yaşlarındadır. Daha önce bir ailesi olmuş, eşinden ayrılmış, yetişkin kızından uzakta tek başına monoton hayatını sürdürmektedir. Otuzlu yaşlarının başındaki kadın için ise hayat henüz başlamamıştır. Adamın ilgisi ve aşkın beklenmedik hücumu allak bullak eder onu. Sol kolu tutmayan adamın bedensel sakatlığı, kadının hiç gelişmemiş sosyal becerileri bu aniden beliren aşkın yeşermesine imkân verecek midir. Kabuğunda yaşayan genç kadın çiçeklerini açmayı becerebilecek midir. Bunların cevabına ulaşmanız için bu güzel filmi izlemeniz gerekiyor.

9. İstanbul Film Festivali’nde izlediğimiz, sürrealist tadlar taşıyan bir ikiz kız kardeşler öyküsü etrafında şekillenen 1989 yapımı ilk filmi ’20. Yüzyılım Benim / Az En XX. Szazadom’ ile tanıdığımız Macar sinemacı, mizahın eksik olmadığı büyülü gerçeklik tadı taşıyan nefis bir aşk hikayesiyle bunca yıl sonra bir kez daha gönülleri fethediyor. Bu şiirsel aşk masalı Máté Herbai’nin yakın plan ağırlıklı zarif görüntüleri ve Adam Balazs’ın etkileyici müzik çalışması eşliğinde usul usul akarken, yalnız ruhlarda deneyimli aktör Géza Morcsányi ile kadın oyuncu Alexandra Borbély’nin mükemmel performansları göz kamaştırıyor. Beklemediği bir aşk ile baş etmenin şaşkınlığını yaşayan genç kadın, İngiliz folk şarkıcısı Laura Marling imzalı ‘What He Wrote’ şarkısının dizelerine sığınıyor.

(25 Nisan 2017)

Ferhan Baran

[email protected]

Başrollerinde Tolgahan Sayışman ve Bade İşçil Oynayan Eski Sevgili, 5 Mayıs’da Sinemalarda

Tolgahan Sayışman ve Bade İşçil’in başrollerinde oynadığı Eski Sevgili, 05 Mayıs’da gösterime giriyor. Filmin konusu şöyle: Barış ve Feride ilk gençlik yıllarında tanışmıştır. Her ilişki gibi inişler ve çıkışlar yaşar, ayrılıp barışırlar fakat sonunda aşkı kalıcı kılamadıklarını düşünüp severek ayrılırlar. Yıllar sonra, 14 Şubat Sevgililer Günü’nde tekrar karşılaşırlar. Yetişkin nezaketi ile başlayan yeni yolculuk ikisinin de hayatlarında neyin önemli olduğunu sorgulamalarını sağlar.

22. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri

Türkiye’de tiyatro-sinema dallarında en uzun soluklu ve sadece oyuncu ödülleri veren tek organizasyon olan Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri’nin tüm dallardaki adayları belli oldu. Ödül töreni bu yıl Anadolu Efes, HDI Sigorta ve Beşiktaş Belediyesi’nin katkılarıyla, 08 Mayıs 2017 Pazartesi günü saat 20:30’da her sene olduğu gibi MKM Attila İlhan Salonu’nda gerçekleştirilecek. Aday listeleri ile ilgili olarak 22. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri Sinema Seçiciler Kurulu Başkanı Erden Kıral “Seçici kurul arkadaşlarımızla birlikte güzel filmler izledik, son derece kaliteli oyunculuklara şahit olduk. Seçici Kurul olarak tasarrufumuzu bu şekilde kullandık. Tüm adayları kutluyor, iyi şanslar diliyoruz.” şeklinde açıklama yaptı.

22. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri yazısına devam et

Güllerin Savaşı

Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):

Kendimce yeni bir keşifte daha bulundum; yazayım. Gala, açılış, ödül töreni vs. gibi etkinlikler için gelen davetiyelerin bazılarında “Davetiye tek kişiliktir” yazar. Davet eden haklıdır, ancak olaya davet edilen tarafından bakıldığında işin rengi değişir. Hele davet edilen bir de kılıbıksa yandı gülüm keten helva. Bin dereden su getirsen olmaz ama benim keşfimi uygularsanız yırttınız demektir. Şöyle: Bu ifade ile çağrılacağım ilk davete iki kişi gittiğimde ve “Beyefendi davetiye tek kişilik” denilerek durdurulduğumda şaaak diye cevabı yapıştıracağım. “Ben tek kişiyim, senin gözlerinde sorun var, çift görüyorsun azizim.” diyeceğim. Bence 500 kişiye tek gel çağrısı yapacağınıza 250 kişiye çift gel çağrısı yapın. Malûm tek’lik sadece Recep İvedik’e mahsus. 5.siyle sanırım şu sıra son 28 yılın hasılat rekorunu kıracak. (12 Nisan 2017)

Trakyalı veya Arnavut, dinlemek zorunda kaldığı bıktırıcı bir söylemden sonra, tam hatırlayamıyorum ama aşağı yukarı şöyle demiş: “Abe hoca efendi, ben sana sabah akşam kabak aşı yedirsem, bıkmaz mısın yemekten? İçirme şu Amerikan sütünü diyerim sana. Çocuk öğüriyeri, kusuyeri, hastalanıyeri.” (Kafanı sallasan propaganda afişine çarpacak ya, o nedenle bu sitemi hatırladım.) (12 Nisan 2017)

Bir sintine hikâyesi: İstanbul Film Festivali’nin geleneksel Boğaz Gezisi’ne iştirak etmek için evden çıktım, tam otobüse bineceğim, Ergenekon Caddesi’nin gözünü sevdiğim güvercinlerinden birisi bütün sintinesini üzerime boşalttı. Öyle, böyle değil, nokta atışı falan hiç denemez, montumun her yerine mükemmelen saçtı. Sağ olsun şöfer gülerek ıslak mendil uzattı da nispeten kıta temizliği yaptım. O aşamada güvercine bir hayli kızmıştım. Sonra durup düşününce kızmamın gereksizliğini idrak ettim. Öyle ya, garibim güvercin binlerce yıldır atalarından gördüğü gibi özgürce saçıyor. Kabahat bende, ne diye başka yer yokmuş gibi gidip onun sahasından geçiyorum ki. Netice olarak dünya hepimizin, özgürüz ve kardeşçe yaşamaya mecburuz. Festival, sağ olsun bu seneki geziyi koskocaman ve çok güzel, modern bir gemiyle yaptı; ikramlar kapalı büfe olsa da vesile olduğu sohbetler mükemmeldi. (Bu yazıyı Nişantaşı Cinemaximum City’s Sineması’nda bugün 13:30’da yapılan Afganistan filmi “Ayrılık”ın gösterimi öncesinde yazdım. Tam son kelime “… mükemmeldi”yi yazarken perdeden festivalin o bayıldığım anonsu geldi: “Şimdi o telefonu yerine koy, kafanı kaldır, İstanbul Film Festivali başlıyor.” Telefonumu yerine koydum, kafamı kaldırdım ve güzel Afgan kızı Fereşte* ile tutkunu Nabi’nin hüzünlü hikâyesi başladı.)
* Festival broşüründe Feriştah olarak geçiyor. (14 Nisan 2017)

Fenerandum arifesinde, hava da güzel olunca vatandaş atmış kendini dışarı, alışveriş ve gezi keyfi yapıyor. Ergenekon Caddesi o kadar kalabalık ki önümde hayatının en yavaş yürüyüşünü yapan vatandaşı bir türlü sollayıp geçemiyorum. Eve gidince ilk işim Yayayolları Genel Müdürlüğü’ne dilekçe yazıp, kaldırımlarda hızlı yürüyen yayalara şerit tahsisi yapılmasını talep edeceğim. (15 Nisan 2017)

Bu bir rüya. Abartma. Bitecek. (Erkin Koray dinlerken ilham geldi. Bu kadar bıraktı gitti.) (15 Nisan 2017)

2. Uluslararası Antalya Sinema Günleri, 28 – 30 Nisan 2017 tarihleri arasında Antalya Kültür Merkezi’nde düzenleniyor. Geçen yıl 1. Uluslararası Antalya Film Günleri olarak duyurulan etkinliğin adı gerçekleşme aşamasında “Sinema Günleri”ne evrildi. Bu yılki etkinliği de gerçekleştirilecek olan Antalya Sinema Derneği’nin web sitesindeki duyuruda etkinlikten sekiz-dokuz kez “festival” şeklinde bahsediliyor. Önümüzdeki sene bu etkinliğin adı 3. Uluslararası Antalya Sinema Festivali’ne mi dönüşecek diye merak ediyorum doğrusu. (15 Nisan 2017)

“Güllerin Savaşı” adlı TV dizisi 40 ülkeye satılmış. Dizi sektörü için sevindirici bir başarı tabi ki. Hiç izlemişliğim yok ama ne zaman bu dizinin adını duysam Michael Douglas ile Kathleen Turner başrollerini paylaştığı ve 1990 Eylül’ünde Özen Film dağıtımıyla sinemalarımızda gösterilen “Güllerin Savaşı” (The War of the Roses) adlı yabancı filmi hatırlarım ve hep dizide bu filmden esinlenmeler var mıdır diye meraklanırım. (15 Nisan 2017)

Kapan Kapana: 21 Nisan’da ismiyle manidar bir film vizyona giriyor: “Kapan”. Son 10 yılda iki kez daha kapana kısılmışız. Birinci “Kapan” (Fermat’s Room), 11 Nisan 2008’de; ikinci “Kapan” (Hush), 10 Temmuz 2009 tarihlerinde vizyona girmiş. Teferruatlı kapanları (Dehşet Kapanı, Ejder Kapanı, İntikam Kapanı, Karınca Kapanı, Korku Kapanı, Ölüm Kapanı) -görüldüğü üzere- saymıyorum. (19 Nisan 2017)

(24 Nisan 2017)

Sadi Çilingir

[email protected]

Annelik Hüznü, İtalyan Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor

İtalyan Kültür Merkezi, 18 Nisan 2017 Salı günü 19:00’da Fabrizio Cattani’nin yönettiği, 2011 yapımı Annelik Hüznü (Maternity Blues) adlı, başrollerinde Andrea Osvart, Monica Barladeanu, Chiara Martegiani ile Marina Pennafina’nın oynadığı filmi gösteriyor. Filmin konusu şöyle: Dört kadının ortak özellikleri çocuk katili olmalarıdır. Clara, Toskana’da kendine yeni bir hayat kurmuş olan kocasından af dilemekte kararsız; Eloisia diğerleriyle sürekli polemik halinde ve tutkuludur. Genç bir anne olan Rina kızını banyo küvetinde boğmuş, Vincenza ise kendine karşı kesin bir karar alan tek kişidir. İki kızına sayfalarca asla yollamayacağı mektuplar yazmaktadır.

Berk Bengü’yü Kaybettik

Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?, Yaşamın Kıyısında, Takiye: Allah Yolunda ve Başka Dilde Aşk adlı sinema filmlerinde Yönetmen Asistanı, Prodüksiyon Asistanı, Yapım Amiri ve Prodüksiyon Menajeri olarak görev yapan Berk Bengü, 16 Nisan 2017 Pazar günü hayatını kaybetti. Bengü ayrıca onlarca TV dizisinde de çeşitli görevler yaptı, Cenazesi, 17 Nisan 2017 Pazartesi günü Karacaahmet Şakirin Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip defnedilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Vizyona Benzersiz Bir Soluk Geliyor

Sinemada farklılık arayan seyircinin imdadına yetişen bir yapım geliyor. Türü ve konusu itibariyle şimdiye kadar benzerine pek rastlanmamış bir film bu yıl görücüye çıkacak. Vizyona girmeden ismi ile beklentileri yükselten Benzersiz filminin oyuncu kadrosu da oldukça göz dolduruyor. Başrolünde Cemal Hünal’ı izleyeceğimiz yapımda ona diğer rollerde Ekin Türkmen, Ruhi Sarı, Ebru Sarıtaş, Nilüfer Aydan ve Murat Parasayar eşlik ediyor.

Mon 1er “Long”! 1. “Uzun Metrajım”! Fransızca Film Festivali

Mon 1er “Long”! 1. “Uzun Metrajım”! Fransızca Film Festivali, (Mon 1er “Long” Festival de Premiers Longs Metrages Francophones), 20 – 23 Nisan 2017 tarihleri arasında İstanbul’da düzenleniyor. Fransızca sinemayı tanıtmak amacıyla düzenlenen festival, yönetmenlerin “ilk uzun metrajlı filmleri”ne ayrıldı. Yönetmen Claire Simon, oyuncu Gérard Hardy ve yapımcı Eric Van Zuyten’in de katılacağı festival, Türkiye’de yaygın dağıtım imkânı bulamayan bir sinemanın, katılımcılarla karşılaşmalar ve tartışmalar aracılığıyla tanıtılmasına ve sinemaseverlerle paylaşılmasına olanak tanımayı amaçlayan kültürel bir proje.

Mon 1er “Long”! 1. “Uzun Metrajım”! Fransızca Film Festivali yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu