Werner Herzog’un yönettiği ve Michael Shannon, Veronica Ferres, Gael Garcia Bernal ile Volker Michalowski’nin oynadığı Salt and Fire: Tuz ve Ateş (Salt and Fire), 12 Mayıs 2017’de Filmartı Film dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Güney Amerika ekolojik bir felâketle yüz yüzedir. Birleşmiş Milletler, durumu incelemek üzere Bolivya’ya heyet gönderir. Fakat sorumlu heyet, daha hava limanından dışarıya adım atamadan kaçırılır. Komplonun arkasında ise bölgede faaliyet gösteren büyük bir şirket vardır. Bu karmaşa içinden çıkılmaz bir hal alırken hemen yanlarındaki bir volkanın aktif hale gelmesiyle de işler iyiden iyiye çığırından çıkar.
Karanlık Görev
Jee Woon Kim’in yönettiği ve Byung Hun Lee, Yoo Gong, Kang Ho Song ile Ji Min Han’ın oynadığı Karanlık Görev (Age of Shadows), 26 Mayıs 2017’de Filmartı Film dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Bir zamanlar Kore’nin bağımsızlığı için mücadele veren Lee, artık Japon emniyetinde komiser olarak hayatına devam etmektedir. Bu direnişe sızıp içeriden çökertme emri geldiğinde ise kendini hiç beklemediği büyük bir kumpasın içinde bulur. Örgütün lideri Kim Woo Jin ile tanışmak zorunda kalır. Tarihin tamamet zıt taraflarında duran ve gerçek kimliklerinin farkında olan bu iki özel adam, karşılıklı bilgi alabilmek adına yakınlaşmak zorunda kalır.
Derinliklere Yolculuk
Jerome Salle’in yönettiği ve Lambert Wilson, Audrey Tautou, Pierre Niney ile Laurent Lucas’ın oynadığı Derinliklere Yolculuk (L’Odyssée – The Odyssey), 05 Mayıs 2017’de Başka Sinema dağıtımıyla Mars Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Araştırmacı kimliğinin yanı sıra, yönetmen, bilim insanı, fotoğrafçı ve yazar Kaptan Cousteau’nun Akdeniz’den Antarktika’ya uzanan hikâyesi. Cousteau, karısı ve iki oğluyla Akdeniz kıyısında cennet gibi bir koyda yaşamaktadır. Cousteau, su altında nefes alabilmeyi sağlayan icadı sayesinde bambaşka bir dünyayla tanışmıştır. Her ne pahasına olursa olsun bu harika dünyayı keşfetmeye kararlıdır.
Merdiven Baba
Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Seyithan Özdemir ve Sadi Bey (28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin en önemli fotosu.) Fotoğraf çektirmek için Seyithan’ın yanına gittiğimde ve “Sana hayranım Seyithan, Sarmaşık’taki gölgenle bile bu hayranlığı hak ediyorsun.” dediğimde kolunu omuzuma attı, “Aman ağam, kimseye doğru dürüst sarılamıyorum, asıl ben sana minnettarım, uzun boyun ve kalıbınla kolumu doldurdun.” dedi. Seyithan, sinemamızda kötü karakter canlandıran altın kalpli oyuncularımızın son temsilcilerinden. (25 Nisan 2017)
28. Ankara Uluslararası Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması’nda “Lüfer” adlı belgeseliyle İkincilik Ödülü kazanan Mert Gökalp, teşekkür konuşmasında “Umarım bir belgesel bir balığı kurtarır” mealinde bir şeyler söyledi. Gökalp’e moral vereyim: Kurtarır, kurtarır, Süha Arın’ın “Safranbolu’da Zaman” belgeseli koskoca kasabayı kurtardı, “Lüfer” niye lüferi kurtaramasın? (01 Mayıs 2017)
Hayatta her an bir ilk’le karşılaşmamız mümkün. 28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nden dönüyoruz. Sabiha Gökçen’e indik, önden 5. sırada otursam da erken kalktım yürüdüm, uçağın kapısına geldim. Hayatımda ilk defa uçaktan birinci inen insan olacağım. O sırada merdiven yanaşmış, uçağın kapısına “Tık, tık” diye vuruldu. Tam burada “Atlara Fısıldayan Adam”dan aldığım ilhamla aklıma film yapımcılarına ilginç bir film adı önermek geldi: “Uçağın Kapısını Tıklayan Adam”. Bu isimden hareketle pekâlâ güzel bir (hava) yol(u) filmi yapabilirsiniz. Bu önerdiğim filmin öncülü de “Merdiven Baba” adıyla yapılmıştı zaten. Olur, olur. (01 Mayıs 2017)
“Çok konuşanlar bilmez, çok bilenler konuşmaz” mı, neydi o? (02 Mayıs 2017)
Cümleye büyük harfle başlamayan, noktayı, virgülü nereye koyacağını bilmeyen arkadaşların yazdığı yazıları -elimde değil- pek ciddiye alamıyorum. Misalen bir arkadaşın yazma şekli ilkokul öğrencisinden bile kötü. Neredeyse her kelimeden sonra veya iki kelimede bir nokta koyuyor, rastgele büyük harf kullanıyor. Adam sanki Friedrich Nietzsche ama dediğim gibi, imlâ hataları yüzünden yazdıklarını pek ciddiye alamıyorum. Buraya yazdıklarımızı bir kişi bile okuyor olsa dahi, dil bilgisi kurallarına uygun yazmaya gayret göstermeliyiz. (02 Mayıs 2017)
Sosyal medya ortamında Sabiha Gökçen Havalimanı’nda genelde yer bildirimi yapmıyorum. Olur da facebook kamu aleme “Sabiha Gökçen’den ayrıldı” diye mesaj geçer, yanlış anlaşılır. (02 Mayıs 2017)
“İyilikten maraz doğar” sözüne son haftamdan iki örnek vereyim. Birinci örnek: Otelden çıktık, taksiyle SİYAD jüri üyesi görevimi yapmak üzere Büyülüfener Sineması’na gidiyoruz, yanımda Kısa Film jürisinin yabancı üyesi bir delikanlı var. Tam Tunus Caddesi’nden sapacağız önümüzde giden taksi ile özel araba birbirine girecekken ani bir frenle durdular. Her ikisinden de sürücüler indi, hışımla arabaların yapmadığı birbirine girme eylemine davrandılar. Tam o sırada iyi niyetli bir vatandaş “Yapmayın, etmeyin” diyerek aralarına daldı. Özel araba sürücüsü ilk şiddetini bu vatandaş üzerine uygulayınca, boş bulanan vatandaş boylu boyunca yola devrildi. O sırada çevreden yetişenler kavgaya niyetlenen sürücüleri yatıştırdılar, arabalarına bindirip gönderdiler. Yola düşen vatandaş ise kenarda kendi kendine ayağa kalkmış yere çarpan ellerini oğuşturmaktaydı. Belli ki ellerinde eziklikler oluşmuştu ve yüz ifadesinden acı çektiği anlaşılıyordu. İkinci maraz hikâyesi de az önce kendi başıma geliyordu. Şişli Etfal Hastanesi’nde iki çeşit asansör var. Vatandaşların kullandığı birincisinin, malûm olduğu üzere müşterisi bol, kapısı sürekli kalabalık. İkincisini ise doktorlar ve hastane personeli kartla kullanıyor. Vatandaşın birisi geldi, kapıya dikildi. Ben o sıra 6. katta gözüme damlatılan ilacı sindirmek için tam asansörün karşısında oturuyorum. Birden iyilik damarım kabardı. Vatandaş boşuna beklemesin diye “O asansör kartla çalışıyor” diye seslendim. Vatandaş şöyle bir geri döndü, öyle bir baktı ki, kendimi Rocky t
arafından bir güzel benzetilmiş gibi hissettim. Bakışını uygulamaya teşebbüs edemeden tam o sırada asansörün kapısı açıldı, bir doktor indi ve bu uyanık vatandaş atladı asansöre, gitti. Çoğunluğu disiplinli ve doğru hareket eden vatandaşların hayatı işte bu tür kişiler yüzünden sıkıntı içinde geçiyor. Memleketimiz eskiden böyle değildi, son yıllarda şirazesinden çıktı. 40 yıl önce, gece yarısı, Ankara’da tren garından çıkmış vatandaşın, yoldan araba geçmediği halde yaya geçidinde durup kendisine yeşil ışığın yanmasını beklediğine bizzat şahit olmuşumdur. Boşuna “Ankara, Ankara, güzel Ankara; seni görmek ister her bahtı kara” dememişler. Ondan. (03 Mayıs 2017)
Sinemada Kelebek Etkisi’ne bir örnek: Değerli oyuncumuz İzzet Günay’a 2013 yılında 4. Malatya Uluslararası Film Festivali ve 20. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali onur ödülü vermişti. Kelebek etkisi bu yıl 28. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde de etkisini gösterdi ve değerli sanatçımız 3. kez onurlandırıldı. 19. Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nin dün yapılan basın toplantısında açıklandığına göre değerli sanatçı 2017 yılında -şimdilik- 15 gün içinde 2. kez onurlandırılmış olacak. Benzer bir olay birkaç yıl önce naçizane bendenizin de başına gelmişti. Sağolsun 15. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali’nin verdiği Emek Ödülünü valizime koyup Malatya’ya geçtim, birde orada Emek Ödülüyle onurlandırıldım. İnsan mutlu oluyor ama yanlış anlaşılmasın bir yıl içinde iki kere bana ödül vereceğinize bir bana vereydiniz, bir de Hadi Bey’e vereydiniz daha iyi olurdu gibime geliyor. (03 Mayıs 2017)
(05 Mayıs 2017)
Sadi Çilingir
21 – 27 Nisan 2017, Haftalık Gişe Verileri
21 – 27 Nisan 2017, Haftalık (Weekly) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Marmara İletişim 14. Kısa Film Festivali’nde Ön Elemeyi Geçen Filmler Belirlendi
Bu yıl 14.sü düzenlenen Marmara İletişim Kısa Film Festivali’ne katılan toplam 240 filmden 16 film ön elemeyi geçti. Yapılan ön elemeyi geçen filmler, Derviş Zaim, Ercan Kesal, Deniz Eyüboğlu, Mert Fırat, Serdar Ateşer, Esra Biryıldız ve Zeynep Çetin Erus’tan oluşan ana jüri tarafından izlenecek ve En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Oyuncu ve En İyi Özgün Müzik Ödülleri belirlenecek. Ayrıca 02 – 03 Mayıs 2017 tarihlerinde Nişantaşı Kampüsü Marmara Medya Merkezi Stüdyosu’nda, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri arasında yapılacak oylama ile belirlenecek olan İzleyici Ödülü sahibini bulacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Haftalık Seans Bilgileri, 28 Nisan – 04 Mayıs 2017
Gösterimdeki filmlerin 28 Nisan – 04 Mayıs 2017 seansları için tıklayınız: 1 / 2 (Eksiksiz liste değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Yeni Başlayanlar İçin Hayatta Kalma Sanatı’nın Vizyon Tarihi Belli Oldu: 12 Mayıs 2017
Geçtiğimiz haftalarda 36. İstanbul Film Festivali’nde Seyfi Teoman İlk Film Ödülü için yarışan ve beğeni toplayan Yeni Başlayanlar İçin Hayatta Kalma Sanatı, 12 Mayıs 2017 Cuma günü vizyon yolculuğuna başlıyor. Genç yaşında, annesini, babasını ve kız kardeşini trafik kazasında kaybeden bir gencin hayatını konu alan filmin senaristliğini ve yönetmenliğini Burak Serbest üstleniyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
14. Geleceğin Sineması Yarışması’nın Kazananları Belli Oldu
Türkiye çapında sinema öğrencilerinin hayallerine bir adım daha yaklaşmalarını sağlamak amacıyla T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, Beyoğlu Belediyesi ve Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) işbirliğiyle gerçekleştirilen 14. Geleceğin Sineması Yarışması’nın kazananları 25 Nisan 2017 tarihinde açıklandı. Ana jürinin gerçekleştirdiği toplantı sonucunda 3.000 TL yapım desteği almaya hak kazanan 20 proje belirlendi.
- Basın Bülteni
- Yarışma hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
14. Geleceğin Sineması Yarışması’nın Kazananları Belli Oldu yazısına devam et
Baş Belası Çok Güldürecek
Çetin Altay ve Selen Seyven’i aynı öyküde buluşturan Baş Belası, 05 Mayıs’ta sinemaseverlerle buluşuyor. Film, Can’ın sakarlıklarıyla ve güzel Asya’nın böyle bir adamla yaşadığı maceralarla dolu sıcak ve kahkaha dolu bir yolculuğun hikâyesi. Düğününe iki gün kala, yurt dışında bulunan babasının ricası üzerine Çanakkale’de bir cenaze törenine katılmak zorunda kalan Asya’nın İstanbul’a dönüşü, bir anda hayatının en önemli yolculuğu haline geliyor.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Sinema ve Akıl Sağlığı -Psikopatolojileri Anlamak İçin Filmlerden Yararlanmak-
Görüntüleri okumak, (Çiçekler çelenk örsün başucunda, sevgili Ertan Yılmaz’ın çevirdiği “Film Okuma Kılavuzu” önemli bir kaynak ve başucu kitabı) katmanlarından ötürü hep bir ilerisini gerektirdiğinden keyifli ve heyecan vericidir. Sizin için şöyle olan bir başka izleyici için böyle bir anlam kazanabilir, oysa herkes aynı filmi izlemiştir, aynı insan yürüyordur mesela…
Onun için de sinema önemli bir deneyim alanıdır. Herkesin kendince bulduğundan daha farklı bulgular üretebilir doktorlar. Bunun bir diğer ucu da, doktorlarla birlikte yazılan senaryolarla bambaşka izlenimler elde edilebilir.
Kaynak kitap…
Zihnini vererek alabildiğine katılarak film (televizyon da olabilir kuşkusuz) izleyen biri belli bir iletişim içine girer. İnsan, izlediği filmdeki karakterlerle özdeşleştiği gibi kendisine rehber de edinebilir. Dolayısıyla bir film, diğer birçok araca (disipline) göre çok daha etkileyicidir. Anlaşılırlığı da artar. Kendinizden değer biçin.
Film izlemenin güzelliği
“Bir bütün olarak hayat, tıpkı film izlemeye benzer. Yalnız her seferinde, sanki esas film başlamış da siz on dakika sonra içeri girmişsiniz gibidir, hiç kimse size konuyu anlatmaz, ipuçlarına bakarak her şeyi kendiniz çözmek zorundasınızdır.” Terry Prachett’in kitapta da yer alan bu alıntısı, birçok şeyi anlatıyor aslında. Bilindiği üzere, film imaj yaratmaz, imajı yaratan öyküdür (kitaptır). Film, imajın imajıdır ve onun da bir imajı daha olamaz. Prachett’in dediği gibi ipuçlarından yola çıkmak ve anlamlandırmak zorundasınızdır. O zaman, hemen, bir kez daha vurgulayalım ki okumak belirleyicidir. Film o okumanın üzerine inşa edilir. İpuçları da ona göre belirir.
Bu noktada unutmadan, Bunuel’in, “Bir filmde bir şey iki defa görünüyorsa farklı bir anlamı vardır” sözünü hatırlatmalıyım. “Sinema ve Akıl Sağlığı”ndaki film çözümlemelerini okuduğunuzda bu sözün anlamını da içerdiği değeri de bir kez daha kabul edeceksiniz.
Eğitim aracı…
Kitapta örnek olarak ele alınan, çözümlenen filmler aslında birer eğitim aracıdır, bunun altını çizmek gerekir. Kuşkusuz çözümlemelerde sonuçlar farklı çıkacaktır, tartışma yaratacaktır. Sinemanın özünde yer alan bu tartışmacılık, gelişimin de yani film okumanın da ilk adımı olacaktır.
“Sinema ve Akıl Sağlığı” sadece sinema televizyon öğrencileri için değil, sadece o okullarda ders veren akademisyenler için de değil, özellikle pedagoji, psikoloji, parapsikoloji ve psikiyatri bilimiyle ilgilenenler için de bir ders kitabı. Ama benim için asıl önemli olan, sinema sevdalıları için gerçek bir kaynak. Asistanlığım süresince, “Ben olsaydım nasıl çekerdim” diye bakardım senaryoya, montajda kafamda çektiğimle pelikülün üstüne düşen görüntülerin anlamını karşılaştırırdım; öyle ya, yılların yönetmenlerinin bir bildiği vardı, ona göre çekiyorlardı. Daha da önemlisi bir adım sonrasını görüyorlardı. Bu kitap ile birlikte “Ben nasıl çözümledim” diye bakmaya başladım. Kitapta yer alan 16 bölüm -ki her bölüm bir başka psikopatolojiyi içeriyor- ve filmlerdeki ‘kahraman’ların yer aldığı film listeleri ile yanıtlamanız beklenen sorular bakış açınızı genişletecektir.
Sinema ve Akıl Sağlığı, Psikopatolojileri Anlamak İçin Filmlerden Yararlanmak, Danny Wedding – Ryan M. Niemiec, Kaknüs Yayınları, 2016, 825 s.
(03 Mayıs 2017)
Korkut Akın
Galaksinin Koruyucuları 2
James Gunn’ın yönettiği ve Chris Pratt, Zoe Saldana, Dave Bautista ile Kurt Russell’ın oynadığı Galaksinin Koruyucuları 2 (Guardians of the Galaxy: Vol. 2), 28 Nisan 2017’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Muhteşem Karışık Kaset 2’nin eşliğinde, yeni buldukları ailelerini bir arada tutmak için uğraşan ekibin hikâyesi Peter Quill’in gerçek ebeveynlerinin gizemini çözmek için devam ediyor. Eski düşmanlar yeni müttefikler oluyor ve Marvel Sinematik Evreni büyümeye devam ederken klasik çizgi romanların hayranları tarafından en sevilen karakterler kahramanlarımızın yardımına yetişiyor.
Engelsiz Yarışma Heyecanı Başlıyor
Türkiye’de engelli sinemaseverlerle engeli bulunmayan sinemaseverlerin bir arada katılabildiği tek film festivali olan Engelsiz Filmler Festivali’nde yarışma heyecanı başlıyor. Filmlerinin tümünü göremeyenler için sesli betimleme, duyamayanlar için işaret dili ve ayrıntılı altyazı ile sunan ve erişilebilir mekânlarda gösterim yapılan festivalde, sinemaseverlerin her sene heyecanla takip ettiği Engelsiz Yarışma, bu sene de sinemamızın güncel filmlerini seyircilerin beğenisine sunacak. Yarışma programında bu sene Albüm, Babamın Kanatları, Koca Dünya, Orhan Pamuk’a Söylemeyin Kars’ta Çektiğim Filmde Kar Romanı da Var ve Rüzgarda Salınan Nilüfer adlı filmler yer alıyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Ferhan Baran Yazıyor: Aynı Rüyada Buluşmak
36. İstanbul Film Festivali seçkisinin en güzel filmlerinden ‘Beden ve Ruh / Teströl és Lélékröl’ sıcağı sıcağına sinemalarda. Macar sinemacı Ildiko Enyedi’nin 19 yıl aradan sonra çektiği, Berlinale’den Altın Ayı ödüllü son çalışması şiirsel bir sekansla açılıyor. Mavi ışıkla renklendirilmiş, Noel kartpostallarından fırlamışa benzeyen görüntüler, karlar altındaki düşsel bir ormanda biri erkek diğeri dişi iki geyiğin yakınlaşması üzerine. Hemen ardından … Devamı… »
Yönetmen Merve Gezen, Scrabble ile ÉCU – Avrupa Bağımsız Film Festivali’ndeydi
21 – 23 Nisan 2017 tarihleri arasında Paris’te gerçekleşen 12. ÉCU – Avrupa Bağımsız Film Festivali’nin bu yılki Avrupa Dışı Kısa Film yarışma kategorisinde aralarında Amerika, Kanada, İsrail ve İran’ın da bulunduğu toplam sekiz yönetmenle ile birlikte Merve Gezen de yer aldı. Festivale başvuran yaklaşık 3000 film arasından seçilen Scrabble ile Gezen festivalde çok konuşuldu. 12. ÉCU – Avrupa Bağımsız Film Festivali’nde yer alan yönetmen Merve Gezen, filmin gösteriminin yanı sıra Women Speak Indie konulu söyleşiye konuşmacı olarak katıldı. “Dünyada kadın yönetmen ve bağımsız film çekmenin önemi” ve “Film finansmanı” üzerinde konuşan Gezen, söyleşide büyük ilgi gördü.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Yönetmen Merve Gezen, Scrabble ile ÉCU – Avrupa Bağımsız Film Festivali’ndeydi yazısına devam et