Tarla Alaçatı Açık Hava Film Festivali 2018

Tarla Alaçatı ve Hezarfen Film Galeri’nin işbirliği ile Açık Hava Film Festivali yola çıkıyor. Dünyaca ünlü ödüllü filmlerden oluşan zengin film seçkisi Tarla’nın nefis doğal ortamında ve Lara’nın eşsiz lezzetleriyle, 08 – 31 Temmuz 2018 tarihleri arasında açık havada izleyicilerin beğenisine sunulacak. Film gösterimleri, Salı ve Perşembe günleri 20:00’deki açık büfenin ardından 21:00’de başlayacak. Rezervasyonlar 0541 446 30 61 no.lu telefondan yapılabilecek. Gösterilecek filmler arasında Geronimo, Heliopolis, The Florida Project gibi filmler var.

Tarla Alaçatı Açık Hava Film Festivali 2018 yazısına devam et

Türk Sinemasında Kahramanlar: Biraz Mağrur Biraz Mağdur

Geçen gün, televizyonda 70’li yılların yerli filmlerinden birini izliyorduk… Eşim, “O zamanın kameramanları gerçek birer sanatçıymış… Ah bir de okumuş olsalarmış.” dedi. Gerçekten de çerçeve o kadar ölçülü, o kadar düzgündü ki… Bir yandan filmi izledik bir yandan da tartışmaya başladık. Yönetmenler için de geçerliydi bu saptama… Oyuncular için de… Özellikle karakter oyuncuları dediğimiz taşıyıcı oyuncularda o gücü göremiyoruz ne yazık ki. Ben, kamera arkasında iken, “portre oyuncu” denilen oyuncular vardı. Sadece fiziki güzellikleri/yakışıklılıklarıyla yer bulan. Gerçi zaman içerisinde onlar da eğitildiler, oyunculuğu öğrendiler… Zaten kendini geliştiremeyenler silinip gittiler piyasadan.

Oyuncularla oynamak…

Adlarını sıralamadıklarım olabilir, bağışlasınlar, ama sinemamıza bir Erol Taş, bir Kadir Savun, bir Hulusi Kentmen, bir Aliye Rona, bir Danyal Topatan, bir Adile Naşit, bir Cevat Kurtuluş gelmedi bir daha… Süleyman Turan da var, Cahide Sonku da… Diclehan Baban da, Dilaver Uyanık da… Yazdıkça aklıma geliyor… Hni bir elin parmaklarının sayısını geçer mi, bu günküler?

Tuba Deniz, Küre Yayınları arasından çıkan “Biraz Mağdur, Biraz Mağrur”da Türk Sinemasındaki Kahramanları ele alan yazıları derlemiş. Kişilerden çok karakterler belirleyici. Bu, gerçekten çok önemli… Sinemamızın birikimi ve geleceğe yönelmesi anlamında rehberlik edebilecek önemli ipuçları içeriyor.

Mütevazı bir kaynak

Tuba Deniz; hepsi çok genç, hepsi çalışkan ve sinema sevdalısı Ayşe Adlı, Barış Saydam, Havva Yılmaz, Hilal Turan, Hüseyin Etil, Koray Sevindi, Mesut Bostan, Metin Demir, Nur Şeyda Koç, Nuray Hilal Tuğan, Yasin Aydınlık ve Yusuf Civelek’e sinema kahramanlarını irdelemeleri için bir fırsat tanımış. O kadar dolu, o kadar önemli, o kadar güçlü bir çalışma çıkmış ki ortaya… Bir sinemacı için başucu kitabı diyebiliriz. Karakter analizlerine en çok senaristlerin ihtiyacı var, yönetmenlerinse daha da çok… Bana kalsa kameramanlar da karakterleri tanımalı ki, resmi ona göre yapsın ve/veya yönetmenine destek olsun. Oyuncular için de bilinmesi gereken bir şey karakter; canlandırdığı karakteri tanımaksızın nasıl başarılı olabilsin ki! Buna da bağlı olarak film eleştirmenlerinin de okuması, yorumlamada çok işlerine yarayacaktır.

İyi veya kötü değil, gerçek…

Bir gazeteciye röportaj verirken “hüngür hüngür ağlarken birden kahkahalarla gül” demiştim Erol Taş’a… Gazetecinin eli ayağı birbirine karışmıştı, ne diyeceğini unutmuştu. Biz de Erol Ağabey’le (çiçekler çelenk örsün başucunda) göz kırpmıştık birbirimize. Sonra da o duyguları nasıl verdiğini anlatmıştı, neleri düşünerek ağladığını, neleri aklına getirerek güldüğünü…

Karakterler yapışıp kalıyor oyuncuların üzerlerine. Herkes işin kolayına kaçınca, bir oyuncu bir karakter yaratmada başarılıysa o tür rolden başka bir şey gelmiyor. “Biraz Mağrur, Biraz Mağdur”da yazarlar; politik, kültürel ve sosyoekonomik çerçevede, sinemadaki kahraman karakterleri, ülkenin gidişatına göre değişimi de gözeterek ele alıyor. Bunun bir ilk adım olması dileğiyle…

Türk Sinemasında Kahramanlar, Biraz Mağrur Biraz Mağdur, Editör Tuba Deniz, Küre Yayınları, 2017, 272 s.

(08 Temmuz 2018)

Korkut Akın

[email protected]

3. Çalı Köy Filmleri Festivali

3. Çalı Köy Filmleri Festivali, 20 – 22 Temmuz 2018 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Festivalin hikâyesi 1934 yılına dayanıyor. Türkiye sinema tarihinin duayenleri film çekmek için Bursa’nın Çalı Köyü’ne gelirler. Çalı’da film platosu kurarlar. Köylüler sinemacılarla tanışırlar, figüran olarak filmde oynarlar, evlerinin kapılarını açar ve misafir ederler. O dönemden sonra doğan çocukların isimleri filmde oynayan oyuncuların isimleri olur. Nesilden nesile bir masal gibi anlatılan bu filmin adı hep akıllardadır: Aysel: Bataklı Damın Kızı.

3. Çalı Köy Filmleri Festivali yazısına devam et

Novi Cinema 8. Sayı Çıktı

Novi Cinema, farklı sinema dergisinin 8. sayısı internet ortamında yayınına verildi. Bir müddet basılı olarak yayınlanan ve satışa sunulan dergi, sürekli yeni şeyleri denemeye amaç edinerek yayın hayatını internette sürdürmeye karar verdi. Dergi 8. sayısında ağırlıklı olarak spor konusuna eğiliyor ve kapağına sinemanın en ünlü boksörü Rocky ile oyuncusu Sylvester Stallone’u taşıyor. Yeni sayıda Doğa Bekiroğlu’nun Din, Kadın ve Futbol: Offside; Naz Ekmekçi’nin Jorgen Leth’in Kusursuz İnsanları; Süha Şut’un Bir Kültür Donesi: Spor; Seda Bayram’ın The Color of Money ve İrem Turhan’ın Spordaki Büyük Biraderler: Icarus başlıklı yazıları ilgiyle okunuyor.

Yeşilçam Film Günleri

Yeşilçam Film Günleri programı kapsamında unutulmaz Yeşilçam filmleri, yenilenmiş ve yüksek çözünürlüklü ve restore edilmiş görüntüleriyle seyirciyle buluşturulacak. Film gösterimleri, Topkapı Kültür Parkı’nda yer alan amfi tiyatroda her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 21:30’da gerçekleşecek. 05 Temmuz Perşembe günü Muhsin Bey filminin gösterimiyle başlayacak etkinlik, 02 Eylül Pazar günü Lüküs Hayat filminin gösterimi ile sona erecek. Etkinlikte yer alan filmler arasında Süt Kardeşler, Tosun Paşa, Neşeli Günler, Selvi Boylum Al Yazmalım, Bizim Aile, Züğürt Ağa, Ah Güzel İstanbul, Hababam Sınıfı, Mavi Boncuk gibi filmler var.

Yeşilçam Film Günleri yazısına devam et

Büyükada Adalar Kent Konseyi’nde Kasap Havası Filmi Gösteriliyor

Büyükada Adalar Kent Konseyi, yazar Melis Zararsız ve Ada Gönüllüleri Derneği işbirliği ile 29 Mayıs tarihi itibariyle Eylül sonuna kadar her Salı akşamı ücretsiz film gösterimleri düzenleniyor. Açık havada yapılan film gösterimlerine yerli yapımların bir kısmında filmlerin yönetmen ya da oyuncuları konuk oluyorlar ve filmle ilgili söyleşiler düzenleniyor. Etkinlik kapsamında 03 Temmuz 2018 Salı akşamı yönetmenliğini Çiğdem Sezgin’in yaptığı Kasap Havası adlı film gösterilecek.

Ayla, Güney Kore Başbakanını da Ağlattı

Astsubay Süleyman Dilbirliği’nin hayat hikâyesini beyazperdeye yansıtan Ayla, tüm dünyayla birlikte Güney Kore’yi de etkisi altına aldı. Güney Kore Başbakanı Lee Nak-yeon ve beraberindeki heyet Ayla’yı izledi. Ülkenin dört bir köşesinde 320 salonda vizyona giren Ayla’yı izleyen Güney Kore Başbakanı da bu sevgi ve bağlılık hikâyesinden çok etkilenerek beğenilerini dile getirdi. Basının sorularını yanıtlayan Başbakan, “Gözyaşlarımı saklamıyorum, inanılmaz ve ilham verici bir hayat.” diye konuştu.

Ayla, Güney Kore Başbakanını da Ağlattı yazısına devam et

Unutulmaz Müzikal Rochefortlu Kızlar, Beykoz Kundura’da

29 Haziran – 06 Temmuz arasında düzenlenen Bir Yaz Gecesi Sineması’nda unutulmaz klasikler izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Jacques Demy ile sinema tarihinin yaşayan efsanesi Agnes Varda’nın imzasını taşıyan Rochefortlu Kızlar, sinemaseverlere Beykoz Kundura’da, yıldızların altında unutulmaz bir sinema deneyimi yaşatacak. Rochefortlu Kızlar, Rochefort’da yaşayan iki kız kardeş Delphine ve Solange’un kendilerini ve aşkı arayış hikâyesini anlatıyor.

Bürokratın Yalnızlığı

Has sinefiller sıkı durun, yaz ortasında bir başyapıt sinemalarda gösterime girdi. Lucrecia Martel’in dünya prömiyerini geçtiğimiz Venedik Film Festivali’nde yapmış filmi ‘Zama’dan söz ediyorum. ‘2017’den Benim Seçtiklerim’ listemde de yer verdiğim bu güzel filmin, festivallerden sonra Başka Sinema salonlarında vizyona girmiş olması son ayların en güzel sürprizlerinden.

Arjantinli usta yönetmenin 9 yıl aradan sonra çektiği ve Antonio di Benedetto’nun 1956 tarihli romanından yola çıkan yapım, 18. yüzyıl sonlarında İmparatorluk İspanyasının Paraguay nehri kıyısındaki ücra karargahında görevli bürokrat Don Diego de Zama’nın hikâyesini eksen alıyor. Güney Amerika’da doğmuş, kraliyet İspanyasını hiç tanımamış olan Zama, uzun zamandır görev yaptığı uç bölgeden Buenos Aires’e tayinini beklemektedir.

Açılış sahnesinde, elinde kılıcı başında üç köşeli şapkası ve resmi giysisiyle sahilde verdiği heybetli poz ile karşımıza çıkan Zama trajikomik bir bekleyiş içindedir. Memleketten ve ailesinden uzakta geçmek bilmeyen günlerin monotonluğuna eklenen sorumluluk ve sömürgeciliğin yükü altında ezilirken, üstünün krala mektup yazarak tayinini çabuklaştırmasını bekler. Beckett ya da Kafka’nın eserlerindekine benzer bürokratik engelleri aşmayı hayal eder. Çalışma arkadaşları ve karargâhtaki soylu hanedan temsilcisi tarafından da dışlanan ve çöküşe doğru hızla yol alan devlet görevlisinin ruh halini gözlemleriz film boyunca.

Zama’nın monoloğu üzerinden gelişen özgün romanı perdeye aktarırken çok sesliliği seçmiş Martel. Bürokratın anlattığı kişiler ve olayları tek tek sahnelemiş. Ancak yönetmenin çabası bir olaydan diğerine kesme ile geçen klasik bir anlatımdan uzak kalmak suretiyle, dönemin iklimini özenle yaratmak üzerine. Bu açıdan yavaş ilerleyen film izleyicisinden çaba ve emek bekliyor.

Yalnızca emperyalizmin içinden bir eleştiri değil Martel’in amaçladığı. Zama’nın hüsranlı bekleyişinin hikâyesi de değil sadece. Özenli kamera çalışması, börtü böcek vızıltısı ve kuş seslerinin canlı kıldığı vahşi ve ürpertici bir ses tasarımı ile içine girebildiğiniz zaman büyük bir sinema hazzı duyacağınız bir iklimi, bir atmosferi oluşturmayı başarıyor mükemmellikle.

Daniel Gimenez Cacho’nun başarıyla canlandırdığı Diego de Zama, sınıfsal bir öfke ve hayal kırıklığı içinde bekleyişten saldırıya geçerken bir Werner Herzog (Aguirre), bir Conrad-Coppola (Kurtz) karakterine dönüşüyor, insanoğlunun büyük fetih düşü bir kez daha deliliğe yelken açan bir kâbusla sonlanıyor.

(06 Temmuz 2018)

Ferhan Baran

[email protected]

Kod Adı: Sosisli

Törsten Kunstler’in yönettiği ve Til Schweiger, Matthias Schweighöfer, Lisa Tomaschewsky ile Anne Schafer’in oynadığı Kod Adı: Sosisli (Hot Dog), 20 Temmuz 2018’de Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Theo ve Luke birbirinden tamamen farklı yapıda olan iki polis memurudur. Birisi işleri kaba kuvvetle çözerken diğeri ise olayları aklı ile çözmeye çalışır. Büyükelçinin kızının kaçırılması ikisinin bir araya gelmesine neden olur. Kaçırılan kızı kurtarmak için birlikte çalışmak zorunda olan Theo ve Luke çok zorlu bir maceraya atılır. Çünkü kızın kaçırılması basit bir fidye isteme olayından çok daha fazlasıdır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Kod Adı: Sosisli yazısına devam et

Serpil Boydak Yazıyor: Sinema Salonlarının da, Seyircilerin de Sayısı Arttı

2017 yılında Türkiye’deki sinema salonu sayısı arttı. 2016 yılına göre yüzde 8,4 artan sinema salonu sayısı 2 bin 692 oldu. Bu dönemde sinema salonlarındaki koltuk sayısı da yüzde 7 artarak 328 bin 845 seyirci kapasitesine ulaştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2017 yılı sinema istatistiklerini açıkladı. Bu araştırmaya göre 2017 yılında Türkiye’de sinema salonu, koltuk sayısı ve seyirci sayısında artış var. Buna rağmen hâlâ … Devamı… »

Hayat Okulu

Eğitimi “insan yaratma işi” olarak tanımlıyor uzmanlar. Eğitim için okul gerekmiyor kuşkusuz. Okul, yaşamın ta kendisi en tam da. Doğa içinde öğrendiklerinizi unutmadığınız gibi üzerine ekleyebiliyorsunuz da. Paul, 1930’lar Paris’inin kırsal alanında, alıyor asıl eğitimini. Biraz dik başlı, başına buyruk, hatta inadına tepkili, ama hayat onu da eğitiyor diğerleri gibi. Bu arada en çok da büyüklerin eğitildiğini söylemeliyiz.

Yetimhaneden alınan Paul, Celestin ve Borel’e emanettir. Kaçak avcı Totoche’tan uzak durması istenirse de ipin ucunu yakalayan küçük çocuk herkesin kalbini kazanmayı bilir.

İlginç bir örgü…

Enfes doğa görüntüleri, doğal yaşam, çingeneler ve arada gelişen çocuksu ve masum kaçamak aşk, ama en çok da insanların gizledikleri… Sır demek pek doğru değil, belki de herkesin bildiği ama kimsenin dillendirmediği, buna da bağlı olarak idare ettiği bir yaşam.

Paul, bu yaşam biçimini öğrenir. Yumağı çözmek kadar çözülenlerin karışmaması da önemlidir. Film boyunca siz kendi yaşamınızda nelere karşılık geldiğini sorguluyorsunuz hepsinin. Kim bilir, belki filmdeki orman kentin oluşturduğu labirenttir, gökdelenler ağaçlar olamaz mı? İnsanların gizlilikleri aynı ama…

Borel’ler Kont’un çalışanıdır, Celestin, Kontun kızının arkadaşıdır -belki de sır ortağı, ne dersiniz?- Kontun kızı ölmüştür… Zaten gizem de orada başlıyor.

Harika doğa ve insanlar

Film, ağırlıklı olarak insan ve doğa ilişkisini işliyor. Mevsim dönümünde dökülen yaprakları kurtçuklar yiyecek, kurtçuklarla kuşlar beslenecek, kurnaz tilki kuşları avlayacak, kuşları da insanlar vuracak. Enfes görüntüler eşliğinde bu dönüşümde siz de yerinizi alacaksınız, çünkü film sarıp sarmalıyor izleyeni.

Bir de çok eskilerden gelen geyik öyküsü var… Anadolu’da da vardır ona benzer öyküler. Müthiş etkileyicidir, keyfini çıkarırsınız her daim.

Hayat Okulu, Yönetmen Nicolas Vanier, Oyuncular François Cluzet, Jean Scandel, Eric Elmosnino, François Berleand, Valerie Karsenti… 06 Temmuz’dan itibaren gösterimde…

(05 Temmuz 2018)

Korkut Akın

[email protected]

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu