1. Uluslararası Kadın Yönetmenler Kısa Film Festivali

Dört yıldır, dünyanın birçok ülkesinde Eylül ayında kadın kısa film yönetmenleri ve filmleri #DirectedbyWomen Worldwide Film Viewing Party adı altında biraraya getiriliyor. Etkinliğin Directed By Women Turkey adlı Türkiye organizasyonu aynı filmleri 13 – 15 Eylül 2019 tarihleri arasında düzenleyeceği 1. Uluslararası Kadın Yönetmenler Kısa Film Festivali’nde biraraya getirecek. Kurmaca, belgesel, deneysel, animasyon ve genç bakış türündeki filmlerin yarışacağı festivale ayrıca paneller, atölye çalışmaları ve söyleşiler aracılığıyla, sinema sanatına katkıda bulunan konuklar sinemaseverlerle buluşturulacak.

1. Uluslararası Kadın Yönetmenler Kısa Film Festivali yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Travmalar Yaşamı Söndürür

Hırant Dink’in arkasından eşi Rakel Dink, “Bir bebekten katil yaratan karanlık” demişti… Temizlikçi Kadın’da da bir genç kızdan katil yaratan travmayı izliyoruz. Küçük kızın annesi, yaşını göz ardı ederek dersini ve çocukluk hayallerini bıraktırarak fuhuş yapmaya zorlar. Bu kadarı bile büyük bir travmadır zaten… İstemediği ve yaşı çok büyük erkeklerin altına, sırf annesi para kazanacak diye yatmaktan kaçınan kız, yüzü de yanınca kararını verir. Bizim … Devamı… »

Siccîn 6’nın Çekimleri Tamamlandı, İlk Afiş Fuat Şanlı Anısına Yayınlandı

Korku filmlerinin usta ismi Alper Mestçi’nin yeni filmi Siccîn 6’nın çekimleri tamamlandı. Filmin ilk afişiyse 16 Şubat’ta henüz 41 yaşındayken hayatını kaybeden, Siccîn serisinin son üç filminin afişlerini de tasarlayan grafik sanatçısı Fuat Şanlı anısına yayınlandı. Afişte, Şanlı’nın fotoğrafı ve imzası, tasarladığı Siccîn serisine ait afişlerle birlikte yer aldı. Çekimlerin dört haftada Nevşehir’in Ürgüp, Avanos ve Özkonak ilçeleri ile Aksaray’ın Yaprakhisar köyünde gerçekleştiği Siccîn 6 vizyon tarihi olan 09 Ağustos 2019’da gerçek korkuyu sinema salonlarına taşıyacak. Filmin senaryosu da Türkiye’nin en çok korku filmi çeken yönetmeni Alper Mestçi tarafından kaleme alındı.

Masumiyetin Dayanılmaz Çekiciliği

Anna Fontaine’in yönettiği ve Lou de Laage, Isabelle Huppert, Charles Berling ile Damien Bonnard’ın oynadığı Masumiyetin Dayanılmaz Çekiciliği (Blanche Comme Neige – Pure as Snow), 17 Mayıs 2019’da Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Claire, oldukça güzel genç bir kadındır. Üvey annesi Maud O’nu, babasından kalan otelde tıpkı bir hizmetçi gibi çalıştırmaktadır. Bir süre sonra üvey annenin genç sevgilisi, Claire’e aşık olur. Kıskançlık sınırlarını aşan ve üvey kızına tahammülü kalmayan Maud, O’ndan kurtulmaya karar verir. Ulaştığı küçük kasabada 7 erkek Claire’e tutku ile bağlanır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

El-Deccur

Gökhan Arı’nın yönettiği ve Fatih Kınacı, Aybars Mengi, İsmail Ülgey, Nasmina Tüten, Ulukan Ağdaş ile Dilara Demirdüzen’in oynadığı El-Deccur, 06 Mart 2020′de MC Film dağıtımıyla Suare Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bir grup arkeoloji öğrencisi, öğretmenleriyle birlikte kazı yapmak için daha önceden belirlenmiş olan bölgeye giderler. Başlarda herkes, öğretmenler ve öğrenciler, iyimser ve mutludur. Ekipten bir öğrencinin kazı sırasında tılsımlı objeyi bulmasıyla işler değişir. Gecenin çökmesiyle beraber yedi kişilik grup Deccur ile yüzleşmek zorunda kalırlar. Onlar için artık tek kurtuluş sabah olmasıdır.

El-Deccur yazısına devam et

Dudley Andrew ile Söyleşi: Sinema Nedir!

Kadir Has Üniversitesi’nin düzenlediği 20. Türk Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler Konferansı’nın konuğu olarak Türkiye’ye gelen Amerikalı sinema kuramcısı Dudley Andrew, 11 Mayıs Cumartesi günü 11:00’de TSA ve SAM birlikteliği ile düzenlenen söyleşi programına katılacak. Prof. Dr. Peyami Çelikcan moderatörlüğündeki söyleşide yazar Türkçeye çevrilen kitabı Sinema Nedir! üzerine konuşacak.

Devrim Erbil – Gökyüzü Öyle Maviydi ki

Durmuş Akbulut’un yönettiği ve ?????, ?????, ????? ile ?????’in oynadığı Devrim Erbil – Gökyüzü Öyle Maviydi ki, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Picus Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Türk resminin en özgün sanatçılarından biri olan Devrim Erbil’in gerçek yaşamından izler barındıran yapım; sanatçının bugün bildiğimiz çizgilerinin ve konularının hangi kaynaklardan nasıl beslendiğini eğlenceli ve fantastik bir dille aktarıyor. Bu filme birlikte; Devrim Erbil’in tuvalinden yansıyan İstanbul, Anadolu, ağaçlar, kuşlar ve doğa bu kez beyazperdede canlanıyor.

Devrim Erbil – Gökyüzü Öyle Maviydi ki yazısına devam et

Cüneyt Arkın’ın Amerika Şubesi…

Birçok insan Yeşilçam’ı kötülemek için ticari filmleri örnek gösterir. Hele bir de vurdulu kırdılı bir filmse, devreye benzetmeler girer: Cüneyt Arkın gibi…

Cüneyt Arkın da ister tarihi film olsun ister günümüz filmi, ne yaralanır ne de vurulur… Mecbur kalırsa da ölümcül olmayan yaralarla savuşturur bütün saldırıları… Tabancasında mermisi, sadağında oku hiç bitmez. O iğne deliğinden vurur da, “tabak gibi ortada” olmasına rağmen vurulmaz…

Bizim küçümsediğimiz Cüneyt Arkın filmlerini Hollywood yapınca muhakkak ki anlam kazanmıyor, ama reklamı o kadar çok yapılıyor ki seyirci salonları dolduruyor.

Serinin üçüncüsü…

Takım elbisesi, yakışıklılığı, iyi, hatta çok iyi dövüşmesi, keskin nişancılığı ile sevilen (!) bir tetikçi olan John Wick, serinin ilk filminde karısını ve çok sevdiği köpeğini kaybediyor, ölümden kıl payı kurtuluyordu. İkinci filmde emekli olup köşesine çekilmesine izin vermeyen karanlık (!) güçler O’nu yeniden silah kuşanmaya zorluyordu. Zaten ucu açık bitmişti, en az bir film daha bekleniyordu. Beklentilerimiz boşa çıkmadı…

Özellikli takım elbisesi, ölüm emri verilmiş olmasına rağmen sevilmesi, dolayısıyla ve tabii, olmazsa olmaz köpeğiyle kendini kurtarma filmidir bu… ve beklendiği üzere yeni bir film daha gelecektir (yine ucu açık bırakılmış).

Motor ve silah sesi…

Kaçma kovalamaca dışında bolca silah sesi, vurma vurulma planlarıyla dolu bu filmde, kan oluk oluk akıyor. Silah külah sevenler kuyruğa girecektir muhakkak. Tam bir seyirlik… Bu yakıcı sıcakta orucun açlığını unutturur. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız, aç olduğunuz için mideniz de bulanmaz.

… Ama unutmayın, prodüksiyonu bu kadar zengin, tekniği bu kadar iyi olmasa da Cüneyt Arkın 40 – 50 yıl önce çekmiş, belki de Hollywood’a ipucu vermişti.

(15 Mayıs 2019)

Korkut Akın

[email protected]

Araf 3 Müjdesi

2006 yılında ilki çekilen Araf, Türk korku türünün başlangıç filmlerinden sayılıyor. Amerika’ya satılan ilk Türk korku filmi olmasının yanı sıra Murat Yıldırım ve Hayko Cepkin gibi yetenekleri Türk sinema ve müzik endüstrisine kazandırdı. Araf’ın 12 yıl sonra devam filmi Araf 2 vizyona girdi ve izleyiciden yine tam not aldı. Yoğun ilgi dolayısıyla yönetmen Biray Dalkıran sinemaseverleri çok fazla bekletmeden Araf 3’ün çalışmalarına başladı. Ünlü yönetmenin Araf 3’ün başrolü için oyuncu Mehmet Baştürk ile anlaşma imzaladığı öğrenildi. Filmin Türkiye dağıtımını Bir Film üstlenirken, Amerika dağıtımını da Breaking Glass adlı firma gerçekleştirecek.

25. İFSAK Ulusal Kısa Film Festivali Yapıldı

25. İFSAK Ulusal Kısa Film Festivali kapsamında tüm film gösterimleri ve etkinlikler 03 – 05 Mayıs tarihlerinde İFSAK salonlarında gösterildi. 1978 yılında başlayan Türkiye’nin en eski kısa film yarışması olan İFSAK Ulusal Kısa Film Yarışması başladığı günden bugüne ulusal düzeyde düzenleniyor ve ülkemizdeki birçok kısa film etkinliğine örnek teşkil ediyor. Ön elemeyi geçen filmler İFSAK’da gösterildi. Bu yılki yarışmanın ödül töreni 05 Mayıs 2019 Pazar günü saat 17:00’de İFSAK salonunda yapıldı. Yarışmada Kurmaca dalında Sonsuz, Belgesel dalında Kurbağa Avcıları, Deneysel dalda Bir Tepkisizin Hayatı filmleri birincilik ödülü kazandı.

25. İFSAK Ulusal Kısa Film Festivali Yapıldı yazısına devam et

Kutsal Motor, Kadir Has Üniversitesi’nde

Kadir Has Üniversitesi, 20. Türkiye Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler Konferansı kapsamında sinema, TV ve eğlence kültürü üzerine yayın yapan Youtube kanalı Kutsal Motor’un ekibini ağırlayacak. Kadir Has Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Başkanı Doç. Dr. Melis Behlil moderatörlüğünde 08 Mayıs Çarşamba günü Kutsal Motor ekibi; Hasan Cömert, Kaan Karsan, Zeynep Ocak ve Utku Ögetürk sevdikleri film ve yönetmenler hakkında sohbet edecek. İlk kez Kadir Has Üniversitesi’ne konuk olacak ekip, etkinlik sonunda Youtube kanalından kendilerine yöneltilen soruları cevaplayacak. Söz konusu etkinlik, herkese açık ve ücretsiz olarak düzenleniyor.

20. Türkiye Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler Konferansı: Sinema ve Göç

Kadir Has Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü; Sinema Genel Müdürlüğü; Göç İdaresi Genel Müdürlüğü işbirliğiyle ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu katkıları ile 07 – 11 Mayıs 2019 tarihleri arasında 20. Türk Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler: Sinema ve Göç başlıklı film festivali, kısa film yarışması ve konferansı düzenleniyor. Konferansta, Dudley Andrew (Yale University), Robert Burgoyne (Wayne State University, University of St. Andrews), Nevena Dakovic (University of Arts in Belgrade), Nilgün Bayraktar (California College of the Arts) ve M. Murat Erdoğan (Türk-Alman Üniversitesi) ana konuşmacı olarak yer alıyor.

20. Türkiye Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler Konferansı: Sinema ve Göç yazısına devam et

Göç Film Festivali

Kadir Has Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü; Sinema Genel Müdürlüğü, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü işbirliğiyle ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu katkıları ile 07 – 08 Mayıs 2019 tarihleri arasında Göç Film Festivali, kısa film yarışması ve konferansı düzenliyor. Etkinlikte, festival kapsamında yapılacak kısa film yarışmasında yer alan filmlerin toplu gösterimlerinin yanı sıra, son yıllarda ön plana çıkan göç temalı filmler de gösterilecek ve sohbet bölümlerinde sinemada göç konusu masaya yatırılacak.

Göç Film Festivali yazısına devam et

Kar Kadar Temiz…

Filmcilerin, dizicilerin de en çok kullandığı “insert” terimi (Sadi Bey, enerji nakil sistemleri teknisyeni olarak farklı bir terimle –saplama- bilir bunu) bu film için biçilmiş kaftan… Başı sonu yok, karakterleri tanımıyoruz, mekânları bilmiyoruz, nereden gelmişler nereye gidiyorlar hiçbir bilgimiz yok, niyesi ve nedeni de belli değil… Yaşamın bir yerine bir pencereden baktığımızı düşünün… Ne gördüysek o.

Sıradan bir öykü…

Genç ve gerçekten güzel üvey kızı, bir de sevgilisine âşık olunca, yaşlandığını hisseden anne, kızından kurtulmaktan başka bir şey düşünemez olur.

Anne hem mal varlığını paylaşmamak hem de sevgilisinin elden gitmemesi için üvey kızından, kız da üvey annesinin baskısından, kendisini hizmetçi gibi çalıştırmasından, olur olmaz her fırsatta kızıp aşağılamasından kurtulmak ister.

Sıradanlık biter…

Buraya kadar sıradan olan bu öykü, genç ve güzel kızın sığındığı çiftlik evinde rahat tavırları ve özgür davranışlarıyla sıra dışına çıkar. Artık özgürdür ve bedeni de dahil her şeyi istediği gibi kullanabilir. Sığındığı çiftlikteki erkekler (biri eşcinseldir) yetmez, kasabadaki baba ile oğlunu, hatta rahibi bile cinsel nesne olarak kullanır.

Cinsel özgürlük…

Evde üvey annesinin yaşattığı baskıdan nefes bile alamayan genç kız, gençliğinin hakkını vermelidir. Bu da bize, anne babaların çocuklarını baskı (tasallut daha mı güçlü düşer buraya) almaması gerektiğini, ebeveynlerin çocuklarıyla arkadaşça geçinmelerinin hem kendileri hem de gençler için daha bir anlamlı olduğunu, bütün baskı ve yasakların ters tepmesinin onulmaz yaralar açabileceğini gösterir.

Satır aralarında çok bilgi var, çok şey anlatıyor film. Belki ilk bakışta anlamsız gelse de, sonradan taşlar yerine oturuyor…

(14 Mayıs 2019)

Korkut Akın

[email protected]

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu