Komedi Filmlerinin En Ciddisi “Kadın Gibi Geçti”

Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı’nın, Garanti Bonus Card sponsorluğunda gerçekleştirdiği Bonus 7. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali’nin galibi, Norveç yapımı Kadın Gibi Geçti oldu. Film, terk edildikten sonra hayatına yön vermeye çalışan ancak tam yaşadıklarını unuttuğu esnada aşık olduğu kadına yeniden rastlayan ve bu rastlantıyla hayatı yeniden tepetaklak olan bir adamın öyküsü. Film, Norveç’in En İyi Yabancı Film Oscar’ı adayı seçilmişti. En Ciddi Komedi Filmi yarışmasında oy kullananlar arasında yapılan kurayla 13 seyirci, Mars Entertainment Group’tan sezon filmlerine davetiye kazandı.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Komedi Filmlerinin En Ciddisi “Kadın Gibi Geçti” yazısına devam et
  • Halit Refiğ’in “Gazi ile Latife”sinden Zübeyde Hanım Fragmanı

    Türk Sineması’nın en iyi, en deneyimli senaryo yazarlarından ve yönetmenlerinden Halit Refiğ’in “Gazi ile Latife” adlı senaryosu Alfa Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Refiğ’in senaryosu şu anda bu devasa projenin altından kalkabilecek bir yapımcı bekliyor ve arıyor.

    Halit Refiğ’in “Gazi ile Latife” adlı senaryosunda Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanımla ilgili birçok bölüm var. Senaryodaki bölümlerden birinde Zübeyde Hanım Latife Hanım’ın Atatürk’le o tarihlerde henüz gerçekleşmemiş olan evliliğinin yürümeyeceğini öngörüyor. Zübeyde Hanıma göre Latife Hanım, Atatürk’ü mutsuz edecek bir kadın. Oğlu üzerinde çok etkili olan Zübeyde Hanım vefat etmeden önce oğlunu bizzat uyarabilseydi belki de bu evliliği engelleyebilirdi. Ancak bunu başarabilir miydi, başaramaz mıydı? Hiçbir zaman bilemeyeceğiz.

    Zübeyde Hanım 1857 – 14 Ocak 1923 tarihleri arasında yaşadı. Zübeyde Hanım – Ali Rıza Bey evlilliğinin dördüncü çocuğu Mustafa Kemal Atatürk oldu. Atatürk doğduğunda Zübeyde Hanım 24 yaşındaydı. Zübeyde Hanım’ın bu evlilliğinden olan çocukları Fatma, Ömer, Ahmet ve Naciye erken yaşta vefat etti.

    Aşağıda Halit Refiğ’in “Gazi ile Latife” adlı senaryosundan Zübeyde Hanımla ilgili bazı bölümleri bulabilirsiniz.

    59 – ÇANKAYA KÖŞKÜ – ZÜBEYDE ODA (İç- Gündüz)
    (Kapı açılır. Mustafa Kemal arkasında Fikriye ile içeri girer. Zübeyde Hanım oğlunu görünce heyecanlanmıştır. Olduğu yerde doğrulmaya çalışır.)

    ZÜBEYDE: Oh benim Mustafa oğlum.

    (Mustafa Kemal annesinin kıpırdanmasına meydan vermeden onun yanına koşar.)

    M. KEMAL: Kıpırdanma anacığım biliyorsun ayakların ağrıyor.

    (Zübeyde Hanım sevgiyle oğlunun eline sarılır.)

    ZÜBEYDE: Öyleyse ver elcağızını öpeyim.

    (M. Kemal telaşla elini çeker.)

    M. KEMAL: Aman anacığım duymasınlar. Anasına elini öptürüyor derler vallahi.
    ZÜBEYDE: Ne derlerse desinler efendim. Sen bugün olmuşsun Paşa. Sen bugün olmuşsun milletin babası. Hem de bütün Müslümanların babası. Ben öperim elbette elcağızını, yanakcağızını.

    (Mustafa Kemal annesine sarılmıştır. Zübeyde Hanım onu sevgiyle öper.)

    M. KEMAL: Sen çok yaşa anacığım. Ağrıların nasıl?
    ZÜBEYDE: Off. Ağırır bütün gece bacaklarım. Toparlarım altıma olmaz, döşerim yatağa sızlar, bilmezler bu doktorlar benim hastalığımı.
    M. KEMAL: Ben geldim ya bir çare bulacağız inşallah.
    ZÜBEYDE: Aç mıdır karnın? Kursun Fikriye sana güzel bir sofra.
    M. KEMAL: İyi olur doğrusu.

    (M. Kemal kapının ağzında sesini çıkarmadan onlara bakan Fikriye’ye döner.)

    M. KEMAL: Fikriye sen yemekleri hazırla. Ben birazdan dönerim.
    FİKRİYE: Peki Paşam.

    (Fikriye sessizce odadan çıkar. Mustafa Kemal annesine döner.)

    M. KEMAL: Doktor Tevfik Rüştü Bey ile konuştum. Fikriye’nin halini beğenmiyor. Ciğerleri fena imiş.
    ZÜBEYDE: Sorsan kendisine “Yok bir şeyim, turp gibiyim” diyor.
    M. KEMAL: Böyle çocukluk olmaz. Artık İsviçre mi olur, Almanya mı bilmem, ama dışarıda uygun bir yerde tedaviye göndermek lazım.
    ZÜBEYDE: İstemez gitmek hiçbir yere. Çünkü duymuştur İzmir’e sen bulmuşsun bir Lütfiye.

    60 – ÇANKAYA – YEMEK SALONU (İç – Gece)
    (Mustafa Kemal Fikriye ile yemektedirler.)

    FİKRİYE: Ne olur Paşam beni bir yere gönderme. Vallahi hasta değilim ben. Hep düşmanlarımın uydurması. Ben olmayınca sana kim bakar? Sabah kahveni kim getirir? Esvaplarını kim ütüler?
    M. KEMAL: Merak etme, bunları yapacak birini buluruz. Önemli olan, senin en kısa zamanda sağlığına kavuşman. Ben seni karşımda canlı, yanakları al al görmek isterim.

    *****

    87 – ÇANKAYA – ZÜBEYDE’NİN ODASI (İç – Gündüz)
    (Zübeyde Hanım koltuğunda uyuklamaktadır. Açılan kapı ile uyanır.)

    ZÜBEYDE: Ah Mustafa Oğlum..

    (Mustafa Kemal anasının yanına gelir. Saygılıdır.)

    M. KEMAL: Doktorlar iyi olman için senin deniz kıyısında oturmanı tavsiye ediyorlar. Seni İzmir’e göndersem ne dersin?
    ZÜBEYDE: Yok öyle plaçka.. Mustafa’nın yanından bir yerciklere gitmem. O doktorlar gitsin İzmir’e efendim. Ben otururum Mustafa’mın yanında.

    (M. Kemal annesinin yanındaki koltuğa oturur.)

    M. KEMAL: İyi ama anacağım, hem beni “evlen” diye sıkıştırırsın, sonra seni gelini görmek için İzmir’e gönderecek olsam “Mustafa’mın yanından ayrılmam” diye tutturursun.

    (Evlenme sözünü duyunca Zübeyde Hanımın yüzü gülmüştür.)

    ZÜBEYDE: Abe doğru mu söylersin evlatçığım.. Lütfiye midir yoksa bu gelincik?

    (Mustafa Kemal gülümser.)

    M. KEMAL: Lütfiye değil, Latife. Bizim doktor Tevfik Rüştü Beyin akrabası olur. İzmir’e git bir gör bakalım. Doktor İzmir havasının sana iyi geleceği fikrinde…

    (Zübeyde Hanım bir an duraklar. Oğlunun kendisini İzmir’e göndermek için vesile yarattığından kuşkulanmıştır.)

    ZÜBEYDE: Bak Mustafa oğlum, beni İzmir’e göndermek için icat etmeyesin bir kolpa?

    (M. Kemal kendini tutamaz güler.)

    M. KEMAL: Anacığım bu işin şakası yok diyorum.. Kızı beğenirsen evleneceğim..

    *****

    89 – İZMİR – VAGON İÇİ (İç – Gündüz)
    (Zübeyde Hanım özel olarak hazırlanmış vagonda bir bambu koltukta oturmaktadır. Karşılayıcılar elini öperek, saygıyla selamlar. Latife ile Tevfik Rüştü girerler. Salih tanıştırır.

    V. ABDÜLHALİM: Hoş geldiniz Tevfik Rüştü Bey..
    TEVFİK RÜŞTÜ: Hoş bulduk efendim.

    (Latife Tevfik Rüştü Beyin boynuna sarılır.)

    LATİFE: Enişteciğim.
    T. RÜŞTÜ: Merhaba Latife.
    V. ABDÜLHALİM: Hanımefendi hazretleri rahat bir yolculuk geçirdiler mi?
    T. RÜŞTÜ: Maşallah.. Yorgunluğunu belli etmemeye çalışıyor.
    V. ABDÜLHALİM: Biz kendilerine şehir adına bir hoş geldiniz diyelim, hemen istirahatını sağlarız..

    (Yaver Salih erkana yol gösterir.)

    SALİH: Buyurun efendim.

    (Vali, belediye reisi ve askeri komandan vagona giderler.)

    SALİH: Bak anacığım.. Bu kızcağızdır Latife…

    (Latife heyecan içinde Zübeyde Hanımın elini öper.)

    LATİFE: Hoş geldiniz efendim.

    (Zübeyde onun yanaklarından öper.)

    ZÜBEYDE: Kızımız pek güzelmiş Salih oğlum.

    (Zübeyde Hanım resmi durumlarda kendini zorlayıp düzgün Türkçe ile konuşmaktadır.)

    ZÜBEYDE: Sizi istasyonda çok bekletmedik ya!
    LATİFE: Beklemenin sözü mü olur Hanımefendi. Olsa olsa size biran önce kavuşma heyecanı içindeydik..

    *****

    96 – MUAMMER BEY KÖŞK – SALON (İç – Gündüz)
    (Latife Zübeyde Hanımı tekerlekli iskemlesinde yemek salonuna getirir. Tevfik Rüştü Bey Zübeyde Hanım için hazırlanmış yemekleri kontrol etmektedir.)

    ZÜBEYDE: Kızcağızımızın sizinle hısım olduğu belli, Tevfik Rüştü oğlum… Neresinden mi? İyi adam idare etmesinden.
    TEVFİK RÜŞTÜ: Sizi şu perhiz yemeklerine de bir alıştırabilse, buna ben de inanacağım..

    (Zübeyde Hanım sofradaki yemeklere bakar, yüzünün buruşturur.)

    ZÜBEYDE: Gene mi bu tatsız tutsuz haşlamalar.. Abe Latife kızım yok mudur bana bir kemikçik pirzola, bir lokma fıstıklı tatlı?
    LATİFE: Vallahi benim bir suçum yok efendim.. Doktorunuz ne emrederse ben onu yapıyorum.

    (Yaver Salih ve Doktor Asım girerler.)

    ZÜBEYDE: Oooo hoş gelmişsiniz Salih oğlum… Var mıdır Mustafa’mdan bir haber?

    (Salih, Zübeyde Hanımın elini öper. Tevfik Rüştü Beyin elini sıkar. Latife ile selamlaşır. Doktor Asım da aynı şeyleri yapar.)

    SALİH: Hürmetleri vardır anneciğim. Mecliste çok meşgul olduğu için sizi ziyarete gelemiyorlar. Bugün kü toplantıda Saltanat’a son verildi.

    (Tevfik Rüştü irkilir…)

    TEVFİK RÜŞTÜ: Olacağı buydu zaten…

    (Zübeyde ile Latife de merak kesilmişlerdir.)

    ZÜBEYDE: Bitti mi koca Osmanlının hükmü?

    SALİH: Osmanlının hükmü İngilizlerin İstanbul’u aldığı gün bitmişti anacığım. Bundan sonra hüküm milletin…

    (Salih Tevfik Rüştü’ye döner.)

    SALİH: Gazi Hazretleri sizi de Ankara’ya bekliyorlar… Hanımefendinin sağlığı ile Doktor Asım Bey ilgilenecek…

    (Tevfik Rüştü Zübeyde Hanıma döner.)

    TEVFİK RÜŞTÜ: İzninizle ben ayrılayım efendim.

    (Tevfik Rüştü Zübeyde Hanımın elini öper.)

    ZÜBEYDE: Git git.. Mustafa’mı yalnız bırakma başı sıkıştığında..

    *****

    99 – MUAMMER BEY KÖŞK – ZÜBEYDE ODASI (İç – Gece)
    (Oda karanlıktır. Zübeyde Hanım yatırıldığı yatakta acılar içinde kıvranmakta, inlemektedir.)

    100 – MUAMMER BEY KÖŞK – ZÜBEYDE ODA ÖNÜ (İç – Gece)
    (Zübeyde Hanımın iniltileri odasının dışına kadar taşmaktadır. Onun karşısındaki odada yatan Latife hole çıkar. Yatak kıyafetlidir. Bir an Zübeyde Hanımın odasından gelen iniltilere kulak verir. Sonra kapıyı yumuşakça açarak odaya girer.)

    101 – MUAMMER BEY KÖŞK – ZÜBEYDE ODASI (İç – Gece)
    (Zübeyde Hanımı yatağında acılarla kıvranmaktadır. Latife yanına gelir. Başucu lambasını yakar.)

    LATİFE: Neyiniz var Hanımefendi?
    ZÜBEYDE: Öldürecek beni bu ağrılar.. Romatizma..
    LATİFE: Babamın romatizma ağrıları için Fransa’dan getirdiği bir ilaç var. İzin verirseniz onu bir deneyeyim.
    ZÜBEYDE: Aman uyandırmayalım doktor Asım’ı. Etmesin itiraz. Deneyelim babacığının ilâçcını.

    (Latife koşar adımlarla odadan çıkar.)

    102 – MUAMMER BEY KÖŞK – MUTFAK (İç – Gece)
    (Ateşte su kaynamaktadır. Latife bir ilacı şişesinden ölçüyle kaynayan suya atar. Sonra gene telaşlı hareketlerle büyük parçalar halinde hazırlanmış pamukları kaynayan suya bastırır.)

    103 – MUAMMER BEY KÖŞK – ZÜBEYDE ODASI (İç – Gece)
    (Zübeyde Hanım yatakta kıvranmaktadır. Latife elinde kâse ile gelir.)

    LATİFE: Bu ilâçlı pamukları ağrıyan yerlere saralım. Dizlerinizi sıcak tutar.

    (Zübeyde Hanım yattığı yerden doğrularak Latife’nin işini kolaylaştırmaya çalışır. Rumeli ağzı ile konuşmaktadır.)

    ZÜBEYDE: Nasıl da düşünür anacığını evlatçığım benim.. Saralım bre melaike kızcağızım.. O pamukları yapıştıralım ayacağızıma..

    (Latife sıcak pamukları sardıkça Zübeyde Hanım rahatlamaktadır.)

    ZÜBEYDE: Ohh.. Rahatladım billa.. Rabbim göndermiştir bu melaikeyi besbelli. Allah da seni rahatına ve muradına eriştirsin..

    (Latife Zübeyde Hanımın gönlünü alabildiği için çok memnundur. Tedavi şekli devam eder.)

    *****

    106 – MUAMMER BEY KÖŞK – ZÜBEYDE ODASI (İç – Gündüz)
    (Zübeyde Hanım koltuğunda oldukça solgun ve bitkin görülmektedir. Salih odaya girer. Zübeyde’nin şakacılığı da pek kalmamıştır.)

    ZÜBEYDE: Ooo Salih oğlum. Neredesin sen?
    SALİH: Merkez komutanlığındaydım anacığım. Telefonda Paşa Hazretleriyle konuştum.. Hürmetleri var. Sağlığınızı sordu.
    ZÜBEYDE: Son iki gündir hiç iyi değilim. Söyle Mustafa’ma aldırsın beni Ankara’ya.
    SALİH: Az önce doktorunuzla konuştum. Şu vaziyette yolculuk olmaz diyor… Latife Hanım yok mu?
    ZÜBEYDE: Gitmiştir ailecağızını karşılamaya… Dönerlermiş Fransa’dan..
    SALİH: Gördünüz mü? Şimdi gitmeye kalkarsanız, sanki onlardan kaçmış gibi olur.. Latife Hanım da çok üzülür..

    (Zübeyde Hanım zorlukla bir sır tevdi ediyormuş gibi konuşur.)

    ZÜBEYDE: Bak evlâtçığım, şimdi dinle beni.. Bu kızcağız iyidir, hoştur, fakat tutmamıştır gözüm bu işi.. Bu kızcağız da bilmez benim oğlumu sevmediğini. O sever Mustafa Kemal Paşa’yı. O sever Gazi Paşa’yı. O ister kurulsun Çankaya’da buyursun ona buna. İster olsun büyük hanımefendi.. Sevmez o benim Mustafa’mı. Evlatçığım sen beni tez elden götüresin Ankara’ya söyleyeyim Mustafa’ya “Bu iş olmaz”.

    (Zübeyde Hanımın düşünceleri Salih’i şaşırtmıştır. Bir an ne diyeceğini kestiremez.. Kapı açılır Latife içeri girer. Sevinç içindedir. Salih ile Zübeyde’deki durgunluğu fark etmez. Salih’i selamlar, Zübeyde Hanımın elini öper.)

    LATİFE: Ooo hoş gelmişsiniz Salih Bey. Siz nasılsınız bugün?
    ZÜBEYDE: Hamdolsun… Aileniz geldi mi?

    (Zübeyde Hanımın Rumeli ağzına alışmış olan Latife onun düzgün Türkçe’ye döndüğünü fark edince irkilir.)

    LATİFE: Geldiler efendim.. İzin verirseniz arzı hürmet etmek istiyorlar.
    ZÜBEYDE: İzin ne demek.. Ben evinizde misafirim. Lütfen buyursunlar, kendilerine teşekkür etmek isterim.

    (Latife koşar adımlarla çıkar. Salih bir an tedirgin Zübeyde Hanıma bakar. Zübeyde Hanım bir gayretle yüzündeki yorgun ve hasta ifadeyi bir Hanım sultan ifadesiyle örtmeye çalışır. Latife, babası, annesi ve iki kız kardeşini odaya alır. Hepsi de Fransa’dan geldikleri belli olacak şekilde, son derece şık ve saygılıdır.)

    (01 Aralık 2008)

    Hakan Sonok

    hakan.sonok@tr.net

    Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2008

    Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi tarafından bu yıl birincisi düzenlenen Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, 26 – 28 Kasım 2012 tarihleri arasında İtalyan Kültür Merkezi’nde düzenleniyor. Festival boyunca yerli ve yabancı 25 belgesel ve animasyon film orjinal dillerinde Türkçe altyazı ile izlenebilecek.
    Girişin ücretsiz olduğu festivalde tarımdan enerjiye, gıdadan madenciliğe, sudan ekonomiye kadar pek çok konuda dünyada ses getirmiş belgeseller gösterilecek. Festival bu yaklaşımı ile dünyada “sürdürülebilir bir yaşam” için yapılan çalışmaları seyirciyle paylaşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2008 yazısına devam et

    2 Sayfa 7 Kısa Film Yarışması

    Digital Film Academy ve Cinemascope, 2 Sayfa Kısa Film Senaryo Yarışması’na, bu yıl 2 Sayfa 7 Kısa Film sloganı ile devam ediyorlar. Bu yıl belki de Türkiye’de ilk defa olarak 2 aşamalı bir yarışma maratonu gerçekleşecek. İlk olarak Okul temalı 2 sayfayı aşmayan kısa film senaryoları yarışacak. Jüri, başvurular arasından en iyi 7 senaryoyu belirleyecek ve senaryon sahipleri Digital Film Academy’nin ekipman, stüdyo ve kurgu olanaklarıyla filmlerini çekecekler. Digital Film Academy, yarışma birincisine 3000 YTL değerinde, ikinciye 2000 YTL ve üçüncüye ise 1000 YTL değerinde eğitim çeki veriyor. Son başvuru tarihi 20 Şubat 2009.

    2 Sayfa 7 Kısa Film Yarışması yazısına devam et

    Gitmek: Benim Marlon ve Brandom, Ankara ve Diyarbakır Özel Gösterimleri

    Hüseyin Karabey’in ilk uzun metraj filmi Gitmek: Benim Marlon ve Brandom’a 25 Kasım Salı günü Diyarbakır’da, 26 Kasım Çarşamba günü de Ankara’da yönetmen, oyuncular ve seçkin konuklar eşliğinde özel gösterimler düzenlenecek. Yönetmen Hüseyin Karabey, filmin oyuncuları Ayça Damgacı ve Volga Sorgu’yla söyleşilerin de yapılacağı özel gösterimler sivil toplum kuruluşları tarafından destekleniyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katılacağı filmin Ankara gösterimine ayrıca çok sayıda siyasi parti temsilcisi ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılması bekleniyor.

    Bunları Yazmak Gerek 9: Bursa’ya Festival, Festivale de Dorsay’ın “Yüzler”i Çok Yakıştı!

    Bursa’ya Festival, Festivale de Dorsay’ın Yüzler’i Çok Yakıştı!

    Bursa, yaklaşık altı bin yıllık tarihi olan bir kent. 14. yüzyıldan başlayarak Doğu’dan gelen ipek ve baharat ticaretiyle büyük gelişme ve canlılık göstermiş bir yeşil merkez. Doğal güzelliklerinin yanı sıra kaplıcaları, köprüleri, hanları, medreseleri, kiliseleri, camileri, mescitleri vb. tarihi değerleriyle -sanki- zaman içinde efsunlu bir yolculuğa çıktığınız ve içine çekiliverdiğiniz bir bölge.

    En genç sanatlardan olsa da, yüz binlerce filmle insanın kozmik yolculuğunun tanıklığını/yükünü üstlenmiş, milyarlarca seyircinin bilincinde kapılar, yüreğinde yaralar açmış ve her tür duyguyu yaşatmış sinema ile ilgili bir festival de, tabii ki her kente yakışır ama eski-tarihi şehirlere bir başka yakışır. Aynen İstanbul’a-Pera’ya yakıştığı gibi. Bursa’nın, son üç yıla kadar en önemli eksiği, tarihin içinden damıtılmış dokusuna yakışacak bir festivaldi. Seyircisinin salonları çocuksu heyecanlarla doldurması ve yepyeni filmlerle tanışması Gezici Festival ile sağlanmıştı zaten. Nihayet uluslararası nitelikte bir şenliğe kavuştu (evet, “Sinema Bir Şenliktir”, ışıklar içinde yattığını biliyoruz yeri doldurulamaz insan Onat Kutlar). Bu yıl üçüncüsü gerçekleştiriliyor: İlk ikisine oranla çok daha kapsamlı, film, salon ve yarışma sayısı artmış; dolayısıyla seyirci de yoğunlaşmış.

    Bir festivalde en önemli olan, dünyanın bin bir filminin o kentin seyircisi ile buluşması değil mi? Bursa seyircisi bir güzel ki… Hiçbir filmi yalnız bırakmadan ilgi gösteriyor; yan etkinliklerle kucaklaşıyor. Ve muhakkak ki, sevgili Atilla Dorsay’ın Bursa Kent Müzesi’ndeki sergisiyle de…

    “Yüzler”, festival kapsamında bir kitap aynı zamanda, sayfalarını sabırsızlıkla çevirdiğim. Çünkü bu alanda tanıdığım ‘en genç’ sinema aşığı, tutkunu, delisi… Ne derseniz deyin, sinema ile özdeşleşmiş bir dünya insanı Dorsay’ın çalışması. Dorsay, beyazperdede akan filmlerin süreleri ile sınırlandırılamayacak, filmler dışında da dünyaya-insana dair ne varsa izini süren bir gezgin, sinemanın içerdiği tüm diğer disiplinleri alabildiğine izleyen biri. Bu kitabı-sergisi de, dijital fotoğraf çekmeye başladığı son iki yıldaki çalışmalarını kapsıyor.

    Sinemaseverlerin, filmlerde, evet, bazen ‘çok çıplak’ ama çoğu kez de, artık bilgisayarlarla kumanda edilen ışıklandırmalardan, filtrelerden, yoğun makyajlardan, tabii ki rol yapma yeteneklerinden, inanılmaz performanslardan geçerek izlediği ‘yüzler’i, hem kamera önü, hem de göremediğiniz kamera arkası ‘yüzler’i, en doğal halleriyle yakalayıp, o anı dondurmuş: Hilesiz, rol kesmesiz, nasılsa öyle. Her biri için notlar düşerek, kolaylıkla takip etmenizi sağlamış. İlk sayfayı çevirdikten sonra arka kapağı kapatana kadar elinizden düşürmeyeceğiniz bir enfes galeri. Önemlisi de, o yüzleri izlerken, o yüzlerle çıktığınız serüvenler, o çoğunda hıçkırıklarla ağlayıp, kahkahalarla güldüğünüz ve insan olmayı duyumsadığınız öyküler çıkageliyor; size tuhaf bir deneyim yaşatıyor.

    Özetle, her daim bizim için örnek olan muhteşem Dorsay’a ve bana harika birkaç gün yaşatan tüm festival sorumlularına -emekçilerine- gönüllülerine, doğaldır ki, Bursa’ya ve halkına yürekten teşekkür ederim.

    (02 Aralık 2008)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com

    Gerçek Masallar

    Adam Shankman’ın yönettiği ve Adam Sandler, Guy Pearce, Keri Russell ile Richard Griffiths’in oynadığı Gerçek Masallar (Bedtime Stories), 06 Şubat 2009’da UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
    Film, çocukluk çağındaki yeğenlerine uyku öncesi anlattığı masalların tek tek gerçekleşmeye başlaması üzerine kendini inanılmaz maceraların tam ortasında bulan bir emlâk girişimcisinin eğlenceli öyküsü konu ediliyor. Projeyle ilgili bir açıklama yapan yönetmen Adam Shankman, ünlü komedyen Adam Sandler’in bu filme ilgi duymasının sebebini, yakın zamanda baba olmasına bağladı.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Diğer basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Gerçek Masallar yazısına devam et
  • Sahtekar (Yönetmen: Clint Eastwood)

    Clint Eastwood’un yönettiği ve Angelina Jolie, John Malkovich, Jeffrey Donovan ile Amy Ryan’ın oynadığı Sahtekar (Changeling), 30 Ocak 2009’da UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
    Christine oğluna “hoşçakal” dedikten sonra evden çıkar, akşam döndüğünde ise oğlu evde değildir. Aylar sonra dokuz yaşındaki oğlu olduğunu iddia eden bir çocuk çıkagelir. Çocuğun bir gece evde kalmasına izin verir; ancak kendi oğlu Walter olmadığını bilmektedir. Film, oğlunu arayan anne ile onu susturmaya çalışan devlet yetkililerinin şok edici öyküsünü anlatıyor.

    Sahtekar (Yönetmen: Clint Eastwood) yazısına devam et

    Jameson Seriously Playful Senaryo Yarışması

    Uzun yıllardan beri Dublin ve Tribeca Film Festivallerinin sponsorluğunu üstlenen, 2008 yılında ise 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali Milos Forman Kuşağı’nın sponsoru olan Jameson Irish Whiskey’nin sinema dünyasına yönelik girişimleri devam ediyor. Jameson, sanata gönül veren herkesi, Jameson Seriously Playful Senaryo Yarışması’na davet ediyor. Jameson Irish Whiskey, 24 Kasım 2008 – 22 Ocak 2009 tarihleri arasında düzenlenecek yarışma ile sinemaya yeni senaristler ve senaryolar kazandırmayı amaçlıyor. Yarışmaya katılmak için www.jamesonfilmturkiye.com web sitesini ziyaret etmek gerekiyor.

    Jameson Seriously Playful Senaryo Yarışması yazısına devam et

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu