Düğüm (Yönetmen: Uygar Asan)

Uygar Asan’ın yazıp yönettiği, 2009 yılı yapımı, 70 dakikalık 3. dijital filmi Düğüm,  20. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde seyirci karşısına çıkıyor. Düğüm’de Sezgin Cengiz, Ayşegül Akbulut, Emre Saka ve Murat Vanlı gibi oyuncular rol alıyor. Yeşil Karınca Video ve Düş Laboratuarı yapımı filmin müzikleri Kunt Aksoy, kurgusu Pınar Asan ve Uygar Asan tarafından yapıldı. Film şu sorulara cevap arıyor: “Sonsuzluğun öteki saatlerinde de bu böyle sürüp gidiyordu” diyen Lautréamont’un neyi kastediyordu? Ece Ayhan’ın bilinen şiirinde “Düğüm”e dair olan nedir? Evlerin o kapalı düzeninde “yürümeyen” nedir? Sahi, bir “düğüm”ü çözmeye nereden başlamak gerekir?

Düğüm (Yönetmen: Uygar Asan) yazısına devam et

Ustalarla Buluşma 2: Kriz Döneminde Senaryo Öğrenmeye Ne Dersiniz?

Senaryo Yazarları Derneği’nin düzenlediği Ustalarla Buluşma programının bir yenisi daha 15 Şubat’ta başlıyor. Bu dönemdeki programda senaryo yazarı, yönetmen Yavuz Turgul, Senaryoda Dramatik Yapı; Issız Adam filmiyle son dönemde adından çok söz ettiren Çağan Irmak, Yönetmen Gözüyle Senaryo; yapımcı ve senarist Birol Güven, Komedi; Güz Sancısı’nın senaryo yazarı Nilgün Öneş, Senaryoda Ön Hazırlık; Hırsız – Polis, Bıçak Sırtı gibi birçok dizinin yazarı Gaye Boralıoğlu, Senaryonun Temel Unsurları; ve Mahir Günşiray, Oyuncu Gözüyle Senaryo anlatacak. Katılım için son tarih: 06 Şubat 2009 Cuma.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ustalarla Buluşma 2: Kriz Döneminde Senaryo Öğrenmeye Ne Dersiniz? yazısına devam et
  • Dipnot: Pandora’nın Kutusu

    “Pandora’nın Kutusu”yla ilgili yazımı hazırlarken, bir gazetede gördüğüm bir başlık beni hayretlere düşürdü. Başlıkta; “ödülleri topladı ama gişede çakıldı” yazıyor. Bu bence bu şu demek; “ödülleri topladı da ne oldu seyircinin ilgisini çekmedi işte”. Tam da tabuları yıkmaya başlamışken, “Sonbahar” filmi ile yakalanan yükselişin devam edeceğini umarken, bir filmin hem ödül alıp hem de gişede başarılı olabileceğine inanmışken çok talihsiz bir başlık olmuş diye düşünüyorum. Tabii bu gerçeği de değiştirmiyor, “Pandora’nın Kutusu” gişe de hiç de hak etmediği bir hayal kırıklığı yaşıyor. Bildiğim kadarıyla film salon sıkıntısı yaşıyor. Eğer sinema@tiglon.com.tr adresine Kadıköy’de bir sinema salonun tedarik edilmesi konusunda bolca mail gönderirseniz, küçük bir katkınız olabilir. Denemek de fayda var!

    Şimdi küçük sohbetimizden bahsedeyim. Yeşim Hanım ile “Pandora’nın Kutusu”nun hem gala hem de vizyon telaşının olduğu günlerde film şirketinde buluştuk. Yeşim Hanım oldukça sakin ve kendine güvenen bir kadın. Koltuğa yaslanışından, eline masaya değdirmesine kadar vücut dileğiyle size bu öz güvenini yansıtıyor. Bu duruş hem karşınızdaki insana hayranlık duymanıza aynı anda da araya bir set çekmek, mesafe koymak duygusunu kapılmanıza neden oluyor. Haliyle sohbeti biraz sekteye uğratıyor.

    İlk amacım mekân ve biraz da tarz kardeşliğinden dolayı “Sonbahar”dan söz açmak. Akabinde de “Sonbahar”ın gişede ve basında yıktığı tabulardan yol açarak Pandora’nın Kutusu’nu tahlil etmeye çalışmaktı. Ancak Yeşim Hanım kendisinin böyle kaygıları hiçbir zaman taşımadığını ve zaten kemik bir izleyicisi olduğundan söz ediyor. Ardından da ekliyor, “Pandora’nın Kutusu” alternatif bir film değil. Herkesin kendini bir şekilde bulabileceği bir film…

    “Tsilla Chelto”dan konu açılınca ise yüzüne çok samimi bir gülümseme yerleşiyor, gözlerinin içi gülüyor. Chelton ile birlikte yedikleri ilk yemekten söz ediyor. “O yemek benim için harikaydı. Biraz yönetmen – oyuncu biraz anne – kız olduk o yemekte” diyor. Deneyimli oyuncudan biraz söz etmesini istediğimde şöyle anlatıyor; “O’nun çalışkanlığına hayran kaldım. Evet, biz de çok çalışkanız belki ama onunki bambaşkaydı. Çünkü oynadığı rol hiç de kolay değildi… Onu alıp dağa çıkartıyorsunuz, parkta dolaştırıyorsunuz… Rahat etmesi için elimizden geleni yaptık tabii. Yine de yaşından beklenmeyecek kadar muhteşem bir performans sergileyerek hepimizi büyüledi.”

    Yeşim Hanım bu günlerde yine öyküler yazmaya devam ediyor. Ama eminim filmin gişede yaşadığı talihsizlik kendisini ve ekibini de sıkıntıya sokuyor. “Sevin Okyay”ın Köşebaşı’ndan seslendiği gibi; “Pandora’nın Kutusu, kalitesinin karşılığını dışarıda daha fazla almış olan bir film…” Nacizane uyarım, Türk Sinemamızın son yıllarda yakaladığı çıtayı kendi ellerimizle aşağıya çekmeyelim. Yeni hikâyeler dinlemek, yeni hayatlarla tanışmak ve tabiî ki kaliteli filmler izlemek için filmlerimize gereken ilgi ve alâkayı gösterelim.

    (29 Ocak 2009)

    Gizem Ertürk

    Fotoğraflar: Gülay Ağdemir

    Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi, Filminin Berlin Galasından Görüntü Linkleri Açıklandı

    Ülkemizde 06 Şubat 2009 tarihinde vizyona girecek olan, David Fincher’ın yönettiği ve Brad Pitt, Cate Blanchett, Tilda Swinton ile Elle Fanning’in oynadığı Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi (The Curious Case of Benjamin Button) filminin Berlin galasından görüntülerin yayın linkleri listesi için tıklayınız.

  • Galadan görüntüler izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sinema Destek Başvuruları 02 Şubat 2009′da Başlıyor

    Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Sinema Filmlerinin Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik çerçevesinde; 2009 yılı İlk Dönem Sinema Destek Başvuruları, 02 – 23 Şubat tarihleri arasında yapılabilecek. Destek için başvuracakların, hazırladıkları evrakları en geç 23 Şubat 2009 Pazartesi günü saat 17:30’a kadar bakanlığın Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nde olacak şekilde teslim etmeleri gerekiyor. Bakanlığın bir de uyarısı var. Daha önce bakanlıktan destek alan yapımcılar, geri ödemesiz verilen desteklerde söz konusu projelerini tamamlayıp teslim etmeden, geri ödemeli verilen desteklerde ise projelerini teslim edip geri ödemelerini tamamlamadan ikinci kez destek başvurusunda bulunamayacaklar. (Haber: Serpil Boydak.)

  • Açıklayıcı Bilgi
  • Yönetmelik
  • Prenses Lissi ve Kar Adamı Yeti

    Micheal Buly Herbig’in yönettiği ve Halil Ergün, Hümeyra, Şevval Sam ile Yekta Kopan’ın seslendirdiği animasyon film Prenses Lissi ve Kar Adamı Yeti (Lissi & The Wild Emperor), 30 Ocak 2009′da Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Lissi ve İmparator Franz, muhteşem bir hayat yaşamaktadırlar. Lissi kaçırılana kadar çiftin mutlulukları dillere destandır. Çirkin ve ukala Kar Adamı Yeti, Prenses Lissi’yi kaçırır. Kendi hayatını kurtarmak için girdiği pazarlık sonucu, bulduğu en güzel kadını şeytana götürmek zorundadır. Fakat korkusuz kral Franz, güzel prensesini Yeti’ye yar etmeye niyetli değildir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Pandora’nın Kutusu, Kırmızı Halı’da Açılıyor

    Kanal 24’ün sinema klâsiği Kırmızı Halı’nın Zoom bölümünde bu hafta, Pandora’nın Kutusu filminin kamera arkası, filmin yönetmeni Yeşim Ustaoğlu ile oyuncular Derya Alabora ve Onur Ünsal ile yapılan röportajlar ekrana geliyor. Yeşilçam Ödülleri ve 6. İstanbul Japon Filmleri Festivali ile bu hafta vizyona giren Güz Sancısı, Largo Winch, Despero ve Mürekkep Yürek filmlerinden ilk görüntüler sinemaseverlerle buluşuyor. Ediz Gülten’in yönetmenliğini, Merve Genç’in yapımını üstlendiği Kırmızı Halı, 22 Ocak Perşembe saat 20:00’de, 24 Ocak Cumartesi 09:15’te 24’te.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Pandora’nın Kutusu, Kırmızı Halı’da Açılıyor yazısına devam et
  • Se-Sam Başkanlığına Yılmaz Atadeniz Seçildi

    Geçtiğimiz günlerde 12. Olağan Genel Kurulu toplanan Se-Sam (Sinema Eseri Meslek Sahipleri Birliği) yeni Yönetim Kurulunu belirledi. R. Yılmaz Atadeniz, Necip Sarıcı, Özdemir Öğüt, Kenan Ormanlar ve Metin Saner’den oluşan Yönetim Kurulu Se-Sam (Sinema Eseri Meslek Sahipleri Birliği) başkanı olarak R. Yılmaz Atadeniz’i seçti.
    Se-Sam (Sinema Eseri Meslek Sahipleri Birliği) Haysiyet Kurulu, Şerafettin Gür, Arif Keskiner ve Tanju Gürsu’dan; Denetleme Kurulu, Cengiz Ergun, Kadir Turgut ve Nurettin Dilbaz’dan; Teknik Bilim Kurulu, Rahim Gülcüoğlu, Metin Devrim, Cavit Baydur’dan oluşuyor.

  • Se-Sam Yöneticileri Listesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Se-Sam Başkanlığına Yılmaz Atadeniz Seçildi yazısına devam et
  • 2009 Yeşilçam Ödülleri’nin Adayları Açıklandı

    2009 Yeşilçam Ödülleri’nin 11 kategorideki 5’er adayı, Ceyda Düvenci ve Levent Üzümcü’nün sunumuyla Garaj istanbul’daki basın toplantısında açıklandı. Tanıtım toplantısına sanat camiasından pek çok önemli isim katıldı. Yeşilçam Ödülleri’nin birincileri, 03 Mart 2009’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda, görkemli bir törenle açıklanacak. Kazananlara verilecek Yeşilçam ödül heykelciklerinin yanı sıra, En İyi Film ödülünün sahibi 150 bin TL, Turkcell İlk Film ödülünün sahibi ise 30 bin TL’lik para ödülüyle desteklenecek. 2009 Yeşilçam Ödülleri’nde En İyi Film Ödülü’nün aday filmleri şunlar: Üç Maymun, Sonbahar, Issız Adam, Devrim Arabaları, A.R.O.G: Bir Yontmataş Filmi.

  • Basın Bülteni
  • 2009 Yeşilçam Ödülleri hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    2009 Yeşilçam Ödülleri’nin Adayları Açıklandı yazısına devam et
  • 30 Ocak 2009 Haftası

    “Zafer ve Gurur”, New York polislerine dair yeni bir yozlaşma tespiti. Ve bir adamın zor seçimi! Hani bilirsiniz, gerçeği ortaya çıkarmak, sahip olduğunuz her değerin üzerindedir; ama bazen, bu değerleri korumakla gerçeği açıklamak arasında seçim yapmak zorunda kalır ve kıstırılmış hissedersiniz ya… Bu film, hikâyenin gerçekliğini seyirciye geçirerek, gerçekle yüzleşmenin zorluğunu yaşatıyor. Fiziksel ve psikolojik sertliklerle yüklü olduğunun altını çizelim.

    “Zafer ve Gurur”un yönetmeni Gavin O’Connor’dan: “Benim yaklaşımım her zaman şudur: Oyuncu bir tek sahnede bile rol alacak olsa, hikâye içindeki değeri başrol oyuncularınınkinden az değildir. Yap-bozun her parçası çok şey ifade eder çünkü hikâyenin bütünleşmesi için tüm parçalar gereklidir…”

    “Sahtekâr”, 1928 Los Angeles’ını -adeta- yöneten ve her açıdan yozlaşmış olan polis örgütünü karşısına alma pahasına, aydın bir din adamı desteğinde kayıp çocuğunun bulunması için çırpınan bir annenin umut yolculuğuna eşlik eden, olgun, kaliteli, gerçek bir sinema yapıtı: Önerim, sinemada – 2.35:1 görüntü oranındaki geniş ekranda izleyerek, her karesinden sinemasal zevkler almaya bakmanız.

    “Prenses Lissi ve Kar Adamı Yeti”, 1876 civarında, şeytanla -mecburen- anlaşan iri / iğrenç yaratık – adam ile dünyanın tüm ayıp zevklerini deneyen prens ve prensesten oluşan üç anti kahramanı, muzır mı muzır bir hikâyede bir araya getiren, işin doğrusu pek çocuklar için de olmayan, Almanya yapımı birinci sınıf bilgisayar animasyonu: Sürprizleri sevenlere!

    “Operasyon Valkyrie”, en az yetmiş milyon insanın kaybı ve büyük yıkımlarla sonuçlanan savaşın bir numaralı müsebbibi Hitler’in kaybetmekte olduğunu gördükten sonra ve yanı sıra insanlık suçlarına daha fazla ortak olmamak, aslında Almanya’nın en az zararla teslim olmasını sağlamak için çılgın lidere suikast düzenlemeye kalkışıp yine hüsrana uğrayanların hikâyesidir. Nefes nefese uygulamaya koyulan plânın anatomisi, neredeyse yarı belgesel ayarında ama önemli bir sorun var. Almanya’da çekilse de, oyuncular fazla İngiliz ve Tom Cruise da fazla Amerikalı kalmış… Kusursuz bir yönetim, çok anlaşılır ve saat gibi işleyen bir anlatı, soğuk bir görsellik, bu mükemmel oynayan ama ‘yabancı kalan oyuncular’ yüzünden zayıflıyor. ‘Büyük yapım ve ismi bilet kestiren oyuncu’ formülü, bu filme uymamış maalesef.

    “Frost / Nixon”, dünyanın en güçlü liderliğinden, özellikle ulusunun gözünde en nefret edilen insan formuna düşmüş adrenalin yüklü adamın, kolayca un ufak edeceğini düşündüğü, yaşamın neşesi içinden çıkagelen televizyon ‘talk show’ sunucusu ile oynadığı müthiş satrancın yani ikisinin karşılaştığı 4 x 90 dakikalık televizyon söyleşisinin nabzı… Nabız dalgalarını seyirciye aynen geçiren müthiş bir yönetmenlik / oyunculuk başarısı. Watergate skandalından sonra ABD tarihinin istifaya zorlanan ilk Başkanı olan Richard Milhous Nixon, böyle bir söyleşi için deneyimsiz görünen David Frost’u kullanarak kamuoyu nezdinde yeniden saygınlık kazanabilecek midir? Bu soru filmin ekseni. Her iki tarafın beyin takımlarının da savaşına sahne olan bu gerçek karşılaşma bir tiyatro oyunundan uyarlama ve sahne eserinin nasıl tam bir sinema yapıtına dönüştürüleceğine dair de bir ders. Erk sahibi bir yüzün, dondurulmuş tek bir beyazcam karesinde nasıl dibe vurduğunun ve acze düştüğünün çarpıcı belgesi. Bu yılın en iyilerinden.

    (28 Ocak 2009)

    Ali Ulvi Uyanık

    aliuyanik@superonline.com

    Wim Wenders


    Wim Wenders (Palermo’da Yüzleşme – Palermo Shooting’nin yönetmeni.)


    Harrison Ford (Kutsal Hazine Avcıları serisi ile biliniyor. Sinemalarımızda en son Firewall ile izledik.)


    Orhan Pamuk (Nobel ödüllü yazarımızın senaryosunu yazdığı Gizli Yüz’ü sinemamızın en önemli yönetmenlerinden Ömer Kavur filme çekmişti. sadibey.com’un Yolunu Aydınlatanlar’dan. Okuma yazma bilen herkesin mutlaka okuması gereken kitapları: Kara Kitap, Benim Adım Kırmızı, Kar.)

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu