Türk Sinemasının Devleri Malatya’da

2. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında onur ödülü alan sanatçılarımız Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun, Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde Malatyalılarla buluştu. Ana konusu Türk Sineması olan söyleşiye Cumartesi sabahı kaybettiğimiz değerli yönetmen Lütfi Ömer Akad anılarak başlandı. Söyleşi, bu sene festival yayınlarından çıkan Son Romantik: Ediz Hun ve Beyaz Kuğu: Hülya Koçyiğit kitaplarının yazarı Alican Sekmeç moderatörlüğünde yapıldı. Ediz Hun ve Hülya Koçyiğit söyleşiye Ses Dergisi’nin yarışması ile başladıklarını belirterek, o dönemki anılarını izleyicilerle paylaştı.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türk Sinemasının Devleri Malatya’da yazısına devam et
  • Suç İmparatorluğu

    Bazı yabancı oyuncuların para karşılığı röportaj verdiği, aldıkları paraları hayır işlerine aktardıkları zaman zaman medyaya yansıyor. Aldıkları parayı hayır işlerine değil kendi cebine aktaranlar da var tabiî ki. Bizim sanatçılar arasında da bu işlemin yaygınlaşmaya başladığını, röportaj vermelerde, restaurant, AVM açılışlarını şereflendirmelerde vs. açıkça para istendiğini duymuştuk. Fısıltı gazetesine yansıdığına göre geçtiğimiz hafta sona eren 2. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde ise bir ilk yaşanmış. Kendisine onur ödülü verilecek sanatçının birisi para almadan ödül almaya gelmeyeceğini bildirmiş. Festivalin başlamasına 15 gün kala para konusunda ikna edilmiş ve önce kamera arkasında takır takır ödeme yapılarak kendisi “onurlandırılmış”, sonrada sahnede alkışlar arasında kendisine onur ödülü heykelciği verilmiş. Tabi ki yılların sanatçısı, ödül takdimi gecesinde sahneye çıktığında hayranlarını klâsik cümlelerle, “Sizlerin alkışlarınızla yaşıyoruz. Bizlere can veriyorsunuz. Yaşama şevkimizi arttırıyorsunuz. Aranızda bulunmak ne kadar güzel.” vs. diyerek selâmladı. Başkasını bilemem ama en azından bendenizin gözlerindeki, o parayla satın alınamayacak hayranlık ışıltısı yok olmuştu. Şöhreti sönmeye yüz tutmuş, eski görkemli günlerini kaybetmiş sanatçılarımız da tabi ki her zaman başımızın tacıdır. Maddi, manevi, her zaman ve her yerde kendilerine en yüksek dereceden yaşama imkânı sağlanmalıdır ama en azından “onurlandırıldıkları” etkinliklerden para istemeleri işin ruhuna aykırı gibime geliyor. Hadi gelen taleplere yetişemediklerini gerekçe göstererek, menajerlerine talimat versinler, “doğum günlerine 15 liraya, taziyelere 3 liraya, 5 çaylarına 8 liraya geliriz” diye tarife belirlesinler, ona bir şey diyeceğimiz yok. O zaman biz eski hayranları da şakşakçılık denilen mesleğe intisap eder, gittiğimiz galalarda, törenlerde, alkışlarımız için para talebinde bulunabiliriz doğal olarak. Sıradan alkış 3 TL, az porsiyon candan alkış 5 TL, sevgisinden ölünecek derecede hayran alkışı 15 TL, vs. vs. Nasılsa askerliği de parayla satmaya başladık. Hakikaten bu her şeyi paraya tedavül etme işi memleketin geleceği açısından bir hayli kazançlı olacak gibi görünüyor. Ne bileyim, mahkemelerin de kapısına pekâlâ tarife asılabilir: Adam öldürme 800, hırsızlık 400, taciz 500, yan bakma 100, küfür 50 TL. Parayı tahsil ettikten sonra ver adamın eline bir belge, üstünde “suçtan münezzehtir” veya “suçtan varestedir” yazsın. (Niye böyle yazsın, şundan: Padişahımız efendimizin zamanından kalma kelimelerin manasını bilmeyenler okuduğunda belgeyi bir taltif, bir iltifat vesikası olarak algılasınlar diye. Para olmasa da bu da bir kazançtır netekim.)

    Sadi Bey’in Twitter Günlükleri:

    11 Kasım’da vizyona giren 2 yerli film, “Beni Unutma” ile “Gelecek Uzun Sürer”in talihsiz bir benzerliği var. Her iki filmde, ilk …

    … filmleriyle kariyerlerine zirveden başlayan yönetmenlere ait. İkinci filmlerinde, Özcan Alper “Sonbahar”daki, Özer Kızıltan ise …

    “Takva”daki başarısına maalesef erişemiyor. Tabi ki gönül onlardan daha güzel filmler bekliyordu. Özer Kızıltan’ın filmi adıyla da …

    … dillere dolandı. Neredeyse daha dün, 30 Nisan 2010’da hem de son bölümü sinemalarımızda 18 Kasım’da vizyona giren “Alacakaranlık …

    … Efsanesi”nin ünlü yakışıklısı Robert Pattinson’un başrolünü oynadığı “Remember Me”yi “Beni Unutma” adıyla sinemalarımızda izlemişken …

    … Özer Kızıltan’ın filminin de “Beni Unutma” adıyla vizyona girmesi yadırgandı. Sadece onunla kalsa iyi, atalarımızın dediği gibi “elin…

    … ağzı torba değil ki büzesin”, yakın tarihlerde 2 tane daha “Beni Unutma” izlemişiz, yazayım: 13 Haziran 2003’de Andy Tennant’ın …

    … yönettiği “Sweet Home Alabama”yı, 26 Aralık 2003’te ise Gabriele Muccino’nun yönettiği “Ricordati di Me”yi “Beni Unutma” adlarıyla …

    … sinemalarımızda izlemişiz. Bir tane daha “Beni Unutma” var Ekim 1983’te gösterime giren ama onun orijinal adını tesbit edemedim. (Twitter’da bu filmin Orhan Elmas’ın yönettiği “Beni Unutma” olduğunu hatırlatan sevgili Ali Ulvi Uyanık’a teşekkür ederim.)

    Sinemamızın büyük ustası Lütfi Ömer Akad’ı kaybettik. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Büyük ustanın adı Ömer Lütfi Akad …

    … Lütfi Akad olarak da medyada geçiyor. Bendeniz de yeni öğrendim, rahmetli kendisine Lütfi Ömer Akad denmesini istermiş, Ömer Lütfi …

    … Akad olarak anılmasına çok sinirlenirmiş. Kendisini ebediyete uğurladık, bundan böyle bu arzusuna dikkat edelim derim.

    İnternet ortamında faaliyete başlayan yeni sinema sitesi Ekşi Sinema’ya başarılar diliyorum. Bu web sitesi “Ekşi Sözlük”te yazan birkaç …

    … amatör yazar tarafından kurulduğunu beyan ediyor. Ancak genel algılama “Ekşi Sözlük”ün yan kuruluşu şeklinde. Önümüzdeki günlerde …

    … bir ihtilaf vukuunda büyük ihtimalle “Eksi Sinema” olarak faaliyetini sürdürecek gibime geliyor. Not düşeyim dedim.

    (27 Kasım 2011)

    Sadi Çilingir

    Pembe Hayat KuirFest’te Bugün: 20 Kasım 2011 Pazar

    Kanada’nın en önemli kuir festivali sayılan Reelout 12’nin Pembe Hayat KuirFest’e özel hazırlanan Kanada’dan Kuir Bakış bölümünde Kanada’da kendini kuir olarak tanımlayan kişilerin hikâyelerini bir araya getiren dört film gösterilecek. Min Sook Lee’nin yönettiği Onur Nişanı (Badge Of Pride) Toronto’da yaşayan eşcinsel polislerin hayatlarını inceleyen bir belgesel. Festivalin konuğu olarak Ankara’ya gelecek olan Tess Vo’nun filmi Pusula: Gökkuşağı Ailesi (Our Compass), Toronto’da yaşayan, kendini kuir olarak tanımlayan ve ‘aklen engelli’ olarak damgalanan bir grup gencin kimliklerini keşfetmelerini anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Pembe Hayat KuirFest’te Bugün: 20 Kasım 2011 Pazar yazısına devam et
  • Türkiye’de Bir İlk: Malatya’da Sinema Eserleri ile İlgili Uluslararası Sempozyum

    Malatya Uluslararası Film Festivali bünyesinde Türkiye’de ilk kez fikir ve sanat eserleri hukuku açısından sinema eserleri ile ilgili uluslararası bir sempozyum gerçekleştirildi. Remark Otel’de gerçekleştirilen sempozyuma Festival Onursal Başkanı ve Malatya Valisi Doç. Dr. Ulvi Saran, yargının önde gelen isimleri ve öğretim üyeleri ve yurt dışından sinemacılar katıldı. Sempozyumunun başkanlığını Yargıtay 11. Hâkimler Daire Başkanı Mehmet Kılıç ve İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Şenocak yaptı. Vali Saran, sempozyumun festival kapsamında gerçekleştirilmesinden gurur duyduğunu belirtti.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türkiye’de Bir İlk: Malatya’da Sinema Eserleri ile İlgili Uluslararası Sempozyum yazısına devam et
  • Ayaz (Yönetmen: Hakan Kurşun)

    Hakan Kurşun’un yönettiği ve Cemal Hünal, Gökhan Tepe, Çiğdem Aysu ile Arda Kural’ın oynadığı Ayaz’ın yapımcısı Mass Media, filmin sinema gösterimini iptal etti.
    Marmaris’te son 3 aydır seri cinayetler işlenmektedir. Cinayetleri araştıran Komiser Emir ve Komiser Şahin ölenlerin hep bölgenin uyuşturucu baronları ve satıcıları olduğunu görürler. Emre, üvey babasına muhtaç olmamak için uyuşturucu satıcılığına başlar ve kendini olayların geçtiği Marmaris’te bulur. Kenan çocukluktan beri en yakın arkadaşıdır ve yıllar sonra dostluklarına devam ederler.

    Ayaz (Yönetmen: Hakan Kurşun) yazısına devam et

    Arka Pencere Dergisi’nde Tutkulu Bir General

    Arka Pencere Dergisi, 108. sayısında, kapağına Buster Keaton’ın General’ini yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, Sadri Alışık’ın ölümsüz tiplemesi Turist Ömer’in çıkış noktasının izini sürüyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi, Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti Bölüm 1 ve Oyunun Sonu yer alıyor. Derginin 108. sayısı, her sayıda olduğu gibi bir Alfred Hitchcock alıntısıyla nihayete eriyor: “Şüphenin Gölgesi’ndeki (Shadow Of A Doubt) Teresa Wright, aslında MGM’in sözleşmeli oyuncusuydu. Onu bu film için ‘ödünç’ almıştık.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi’nde Tutkulu Bir General yazısına devam et
  • Lütfi Ömer Akad’ı Kaybettik

    Türk Sineması’nın duayen yönetmenlerinden Lütfi Ömer Akad bu sabah vefat etti. Vurun Kahpeye filmi ile 1949 yılında yönetmenliğe başlayan Akad’ın en bilinen filmleri arasında Kanun Namına, Beyaz Mendil, Yalnızlar Rıhtımı, Hudutların Kanunu, Kızılırmak Karakoyun, Ana, Vesikalı Yarim, Kader Böyle İstedi, Gökçeçiçek, Irmak, Yaralı Kurt, Düğün, Gelin ve Diyet adlı filmler var. Akad için, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde 20 Kasım Pazartesi günü saat 13:00’te tören düzenlenecek. Cenazesi Levent Afet Yolal Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip Ulus Mezarlığıı’nda toprağa verilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Lütfi Ömer Akad’ı Kaybettik yazısına devam et
  • Çetin Köroğlu’nu Kaybettik

    Sinema ve dizi oyuncusu, yönetmen Çetin Köroğlu, 17 Kasım 2011 Perşembe günü hayata gözlerini yumdu. Ankara’nın ilk özel tiyatrosu olan Ankara Meydan Sahnesi’nin kuruluşunda yer alan sanatçı, Kayıkçı, Annem: Bırakmam Seni, Ateşdağlı, Zulüm ve Küskün Çiçek adlı sinema filmlerinde de oynadı. Cenazesi 19 Kasım 2011′de İzmir Alsancak Hocazade Camii’nde kılınan öğle namazını müteakip Urla İskele Aile Kabristanı’nda toprağa verilen merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Çetin Köroğlu’nu Kaybettik yazısına devam et
  • Yeni Bir Sinema Sitesi: Ekşi Sinema

    İnternet ortamının yeni sinema sitesi Ekşi Sinema, 2011 yılının Nisan ayında, sinemaya hevesli birkaç Ekşi Sözlük yazarının amatör ruhla kurduğu bağımsız bir sinema sitesi olarak yayına başladı. Sitenin temel amaçları, filmler, akımlar, yönetmenler, kısaca sinema ile âlâkalı her şey hakkında özgün ve yaratıcı yazılar ve güncel film kritikleri yazmak ve Ekşi Sinema çatısı altında özgür kısa filmler çekip medya alemine sunmak olarak belirlendi.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Yeni Bir Sinema Sitesi: Ekşi Sinema yazısına devam et
  • Bir Zamanlar…

    İç çekim.
    Bir sinema salonu…
    Kamera genel çekimdedir…
    Seyirciler oturmuşlar beyaz bir perdeye bakmaktadırlar.
    Kamera onları arkadan almaktadır.
    Işıklar söner…
    Beyaz perdenin üzerine bir görüntü düşer…
    Perdedeki görüntü genel plândır…
    Bir tren istasyonu görülmektedir.
    Solda raylar vardır, sağda peron ve üzerinde treni bekleyen insanlar…
    Uzaktan tren görünür ve yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır…
    Seyirciler kıpırdamaya ve kaçışmaya başlar…
    Tren gelir lokomotif perdenin solundan çıkar ve sinema tarihi başlar…
    Bir zamanlar Paris’te bir cafe’de…
    İstasyonun fotoğraf görüntüleri hareketlenmiştir…
    Fotoğraftan sinemaya geçilmiştir…

    Ve Bir Zamanlar Anadolu’da…
    Dış çekim-akşam karanlığı, genel çekim…
    Uçsuz bucaksız, çıplak bir toprak parçası…
    Uzaktan farlarını yakmış üç araç belirir…
    Üç araç soldan yaklaşırlar, yaklaşırlar ve tam önümüzde dururlar…

    Sahne hem fotoğraftır hem sinema…
    Film böyle sürer gider…
    Yaşam da böyledir… Hem fotoğraf, hem sinema… Nasıl gördüğüne bağlı… Zaten sinema tek tek fotoğrafların peş peşe birbirini izlemesi değil midir?
    Fotoğraf bir durumun resmidir (görüntüsüdür). Bir an’ın durumudur. O an aynı zamanda bir sonsuzluktur da… Bir an’da sonsuzluk…
    Bu, bir durumdur. Her şey bu duruma göredir.
    Durumun fotoğrafı, durumun sineması…
    Her çekim bir durumun çekimidir.
    Sonuç durumun sineması…
    Öykü mü? Hem yok, hem sonsuz… Ama sinema var.
    Asıl olan sinema. Ve bu sinemada çok şeyler var. Okumasını bilene, görmesini bilene…
    Tek tek kişiler, tek tek durumlardır. Kişiler bir arada, gene bir durumdur… Bir olayın içindeki kişiler de bir durumdur. Durum içinde durumlar… Durum ve durum. Tek ve çok… Fotoğraf ve sinema… Ve yaşam… Ve Bir Zamanlar Anadolu’da durumu… Bir NBC durumu.

    Dış-gündüz-genel çekim
    Bir tepe yamacı solda düzlükte bir ilköğretim okulu ve önünde bahçesi.
    Teneffüs zamanıdır. Çocuklar bağırış çağırış oynamaktadırlar.
    Tepenin orta yerinde bir patika uzanmaktadır.
    Bir kadın elinde bir poşet ve yanında altı yedi yaşlarında bir çocuk kameraya arkaları dönük yürümektedirler.
    Okulun bahçesinden bir top patikaya düşer…
    Çocuk geri döner, topu alır ve ayağıyla vurarak okulun bahçesine atar… Yeniden annesiyle yürümesini sürdürür.

    Son mu, başlangıç mı?
    Hem o, hem o.
    Bir durum.

    (26 Kasım 2011)

    Engin Ayça

    Malatya’da Perde Açıldı

    Malatya Valisi Doç. Dr. M. Ulvi Saran’ın himayelerinde, Malatya Valiliği ve Malatya Kayısı Araştırma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı desteği ile Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından organize edilen 2. Malatya Uluslararası Film Festivali Cuma akşamı yapılan açılış töreni ile başladı. em>Remark Otel’de gerçekleştirilen yemeğin ardından Malatya Kongre ve Kültür Merkezi Kemal Sunal Salonu’nda yapılan açılışa onur ödülü alan Türk sinemasının unutulmaz oyuncuları Hülya Koçyiğit, Ediz Hun ve Yaşam Boyu Başarı ödülü alan Cüneyt Arkın ile jüri üyeleri ve seçkin davetliler katıldı.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Malatya’da Perde Açıldı yazısına devam et
  • Ömür Gedik ile Musicmania

    Sinemayla müzik bir araya geliyor. Üstelik bu eylemden, sokak hayvanları kârlı çıkıyor. Ömür Gedik, müzik ile sinemayı birleştirecek ilk sahne çalışmasını önümüzdeki hafta içinde Hayal Kahvesi’nde yapacak. Hop Dedik Orda Kal adlı maxi single’ıyla şarkıcılıkta da iddiasını ortaya koyarak, Teoman, Halil Sezai Paracıkoğlu ve Burak Kut’la düet yapan Ömür Gedik, çıkacağı Hayal Kahvesi sahnesinin tüm gelirini kurduğu Haçiko isimli hayvan hakları derneğine bağışlıyor. Gedik, sahne çalışmasında, halk arasında fenomen olmuş sinema filmlerinin müziklerini canlı olarak okuyacak, görsellerini izleyicisine sunacak.

  • Basın Bülteni
  • Bilet için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ömür Gedik ile Musicmania yazısına devam et
  • Pembe Hayat KuirFest’te Bugün: 19 Kasım 2011 Cumartesi

    Bugün Pembe Hayat KuirFest’te gösterilecek olan, Velvet Godmine, Cennetten Çok Uzakta (Far from Heaven), Beni Orada Arama (I’m Not There) gibi kuir filmlerinden tanıdığımız bağımsız yönetmen Todd Haynes’ın ilk kurmaca uzun filmi de olan Zehir (Poison), 90’ların en özgün ve cesur filmlerinden biri. Görünürde farklı ama hikâyeleri sonunda birbirine bağlanan üç karakteri anlatan film, Bush politikalarının sinemada ahlakçılığı hortlattığı yıllarda pek çok tepkiye yol açmış, yasaklarla karşı karşıya kalmıştı. Modern bir başyapıt olarak nitelendirilen film, Bir Aşk Şarkısı (Un Chant D’amor) ile birlikte izlenecek.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Pembe Hayat KuirFest’te Bugün: 19 Kasım 2011 Cumartesi yazısına devam et
  • 23. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, Goethe Institut Istanbul’da

    Goethe-Institut Istanbul, Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali kapsamında çok renkli bir kısa film programını izleyicilerle buluşturuyor. Filmler, kurmacadan belgesele, deneyselden animasyona uzanan geniş bir yelpazde yer alıyorlar. Örneğin, Anthony Vouardoux‘nun Yuri Lennon’un Alpha 46’ya İnişi adlı kısa filminde, Yuri Lennon isimli astronotun bir Jüpiter ayına inişini ve çok sıra dışı bir problemle karşı karşıya kalışını anlatıyor. Nicolas Steiner’in Ben, Helmut’unun kahramanı Helmut 60. doğum gününü kutlar, ancak karısı bir hesap hatası yapmıştır, aslında 57 yaşındadır.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi: 1 / 2
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    23. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, Goethe Institut Istanbul’da yazısına devam et
  • 23. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali

    23. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, 23 – 30 Kasım 2011 tarihleri arasında düzenleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema ve Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün ana sponsorluğunda, Fransız Kültür Merkezi, Hollanda Başkonsolosluğu ve Goethe Institut’ün salon sponsorluklarında gerçekleştirilen etkinlik sinema sanatı kapsamında kısa zamanda çok şey anlatma temeline dayanan kısa filmi desteklemek, ulusal ve uluslararası alanda genç yönetmenlerin seslerini duyurmalarına ortam hazırlamak amacıyla düzenleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer haber, basın bülteni ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    23. Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali yazısına devam et
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu