Ahmet Kural, Ecem Erkek, Bestemsu Özdemir Bursa ve İstanbul’da Seyirciyle Buluştu

Komedi filmi Müjdemi İsterim’in seyirci buluşmaları da tüm hızıyla devam ediyor. Filmin başrol oyuncuları Ahmet Kural ve Ecem Erkek ile kadronun dikkat çeken isimlerinden Bestemsu Özdemir, Pazar günü filmin turnesi kapsamında Bursalı sinemaseverle buluştu. Cinetime Özdilekpark Bursa Nilüfer’de düzenlenen organizasyonda hayranlarının karşısına çıkan oyuncuları coşkulu bir kalabalık karşıladı. Filmin oyuncuları Bursa’daki buluşmanın ardından İstanbul’da Torium AVM Cinetech’te düzenlenen organizasyona iştirak ettiler. Filmi seyircilerle birlikte izleyen Ahmet Kural, Ecem Erkek ve Bestemsu Özdemir, filmin sonunda seyircilerle dakikalarca ayakta alkışlandı.

Ödüllü Oyuncu Tuğçe Altuğ, Dünyanın En Önemli Film Okullarından Filmakademie Baden Württemberg’e Seçildi

Ödüllü oyuncu Tuğçe Altuğ, bu yıl tüm dünyadan 400’ü aşkın oyuncu arasından 12 kişinin kabul edildiği, Hollywood Reporter’ın “Dünyanın En İyi Film Okulları” listesinde ilk 3’te yer alan Almanya’daki Filmakademie Baden Württemberg’e seçildi. Okulun profesyonel oyuncular için İngilizce olarak düzenlediği Kamera Önü Oyunculuk Atölyesi’nde çok önemli eğitimciler, cast direktörleri, yapımcılar, yönetmenler ve ajanslar bir araya gelecek. Altuğ, Sundance Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan Kelebekler filmiyle ulusal ve uluslararası festivallerde ödüller aldı.

Yönetmen Tolga Örnek’in Yeni Filmi Mucize Aynalar, 24 Şubat’ta Sinemalarda

Yönetmenliğini Tolga Örnek’in üstlendiği, altı farklı Aziz Nesin hikayesinden sinemaya aktarılan Mucize Aynalar filminin vizyon tarihi açıklandı. Nesin Vakfı’nın desteğiyle hayata geçirilen film, 24 Şubat’ta seyircilerle buluşacak. Filmin başrollerinde Cengiz Bozkurt, Boran Kuzum, Şebnem Bozoklu, Zerrin Sümer ve Eren Demirbaş yer alırken, konuk oyuncu kadrosunda İştar Gökseven, İdil Fırat, Galip Erdal gibi usta isimler göze çarpıyor.

10. Kayseri Altın Çınar Film Festivali Finalist Filmler Belli Oldu

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü desteğiyle, Erciyes Üniversitesi’nin katkılarıyla, Anadolu Sinemacılar Derneği tarafından düzenlenen Kayseri Altın Çınar Film Festivali 10. kez sinemaseverlerle buluşacak. Festival 05 Aralık 2022 Pazartesi günü başlayacak ve 07 Aralık 2022 Çarşamba gününe kadar devam edecek. Festival kapsamında yapılacak Ulusal Belgesel Film Yarışması kategorisinde 10 belgesel, Ulusal Kısa Film Yarışması kategorisinde 10 kısa film finallerde yarışacak.

10. Kayseri Altın Çınar Film Festivali Finalist Filmler Belli Oldu yazısına devam et

20. Filmmor Kadın Filmleri Festivali 03 – 04 Aralık 2022: Feminist Bellek

2002’de Kadınlar Sinema Yapıyor diyerek başlayan, yirmi yıldır aralıksız her yıl yapılan, 65 gezici festivalde 937 filmi seyirciyle buluşturan Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nde 03 Aralık Cumartesi günü Petra Volpe’nin İlahi Düzen (The Divine Order) adlı filmi var. Film, İsviçre’nin bir kasabasında kocası ve iki çocuğuyla sakin bir yaşam süren Nora’nın oy hakkı için mücadele eden kadınlara katılması, kendileri için kurulan “ilahi düzeni” alt üst etme öykülerini anlatıyor.

20. Filmmor Kadın Filmleri Festivali 03 – 04 Aralık 2022: Feminist Bellek yazısına devam et

SETEM Telif Ödemelerine Başladı, Sinema ve Televizyonda Telif Haklarında Önemli Adım

Sinemada, telif haklarının korunması amacıyla 2003 yılında önemli senarist ve yönetmenlerin bir araya gelmesi ile SETEM – Sinema ve Televizyon Eseri Sahipleri Meslek Birliği kuruldu. SETEM, İspanyol Meslek Birliği SGAE ile yaptığı anlaşma neticesinde İspanya’da oynayan Türk film ve dizilerinden doğan telif haklarını tahsil ederek üyelerine ödemeye başladı. SETEM, ülkemizdeki sinema alanındaki ilk telif ödemesini 2011 yılında Semih Kaplanoğlu ve Nuri Bilge Ceylan’a ödeme yapmıştı.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Nacer Khemır, Ustalık Sınıfı Gerçekleştirdi

Bu yıl sekizincisi düzenlenen Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nin 27 Kasım 2022 Pazar günü Atlas 1948 Sineması’nda gerçekleşen programında ulusal finalist filmlerin gösterimlerinin ardından ekip söyleşileri gerçekleştirildi. Düzenlenen programda Çöl İşaretçileri, Güvercinin Kayıp Gerdanlığı, Bab’ Aziz ve Şehrazat filmlerinin Tunuslu yönetmeni Nacer Khemir, ustalık sınıfı gerçekleştirerek sinemaya yönelik deneyimlerini paylaştı.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Nacer Khemır, Ustalık Sınıfı Gerçekleştirdi yazısına devam et

Güzin Çorağan’ı Kaybettik

Bizimkiler dizisinde Türkiye’ye kesin dönüş yapmış Almancı Davut’un eşi Ulrike rolüyle hafızalara kazınan ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Güzin Çorağan, 27 Kasım 2022 Pazar günü hayatını kaybetti. 1962 yılında Bursa Oda Tiyatrosu’nda sanat hayatına başlayan Güzin Çorağan, Asiye Nasıl Kurtulur, Askerin Dönüşü, Bir Daha Umut, Seni Sevmeyen Ölsün, Afife Jale, Milyarder, Yoksul, Dolunay, Selamsız Bandosu, Düttürü Dünya, Hiçbir Gece, Karılar Koğuşu, Benim Sinemalarım, İlk Aşk, Duruşma, Komşu Komşu, Maskeli Beşler: İntikam Peşinde, Hayatın Tuzu gibi filmlerde rol aldı. Merhumeye tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Son Taslak Platformu Söyleşileri Gerçekleşti

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nin 3. gününde Sung Cheol Kim’in Robo99, Rand Abou Fakher’in So We Live,  Andrej Krasavin’ın Artist, Ali Daraee’nin Graveyard, Malaz Usta’nın A Year In Exile, Francesco Di Gioia’nın Fathers’ Land, Orhan Dede’nin The Search, Faye Xia’nın It, Farnoosh Abedi’nin The Sprayer ve Ali Sohail Jaura’nın Murder Tongue adlı finalist filmleri seyircilerle buluştu. Gösterimlerden onra yapılan sorular cevaplandırıldı.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nde Son Taslak Platformu Söyleşileri Gerçekleşti yazısına devam et

Ferhan Baran Yazıyor: Dünyanın Tüm Ötekileri

Luca Guadagnino’nun Venedik Film Festivali’nden yönetmen ve oyuncu ödülleri ile dönen son filmi ‘Kemikler ve Her Şey / Bones And All’ yağlı boya çizimlerle açılıyor. Kırsal Amerika ıssız bozkırlarının resmedildiği çalışmalar soluk soluğa bir yol serüveninin habercisi gibidir. Siyahi babası ile kader birliği yapmış Maren’in kısa hayatı kasabadan kasabaya göç ederek geçmiştir. Çekmiş gitmiş annesini hiç tanımaz. Ona ait hiçbir anı, bir fotoğraf … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: Alt Sınıfların Öfkesi

Altın Palmiye ödüllü Ruben Östlund yapıtı ‘Hüzün Üçgeni’ne kardeş geldi. Mark Mylod imzası taşıyan ‘Menü / The Menu’, İsveçli sinemacı gibi büyük burjuvaziyi topa tutuyor. Zenginler topluluğu bu kez gizemli Hawtorn adasındaki ultra lüks restoranda toplanmıştır. Aralarında gurme iş adamları, genç borsacılar, eski kurt Hollywood aktörü ve yemek eleştirmenlerinin bulunduğu 12 kişilik grup, kişi başı 1.250 dolarlık zengin menüyü beklerken, ünlü … Devamı… »

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali Sinemanın Ustalarını Ağırlamaya Devam Ediyor

Bu yıl 8.si düzenlenen Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali, 25 Kasım 2022 Cuma günü Atlas 1948 Sineması’nda ve sosyal medya yayınlarında sinema profesyonelleriyle seyirciyi bir araya getirdi. Festivalin ikinci gününde Andrei Tarkovski: Bir İbadet Olarak Sinema gösteriminin ardından Murat Pay ve Enver Gülşen bir söyleşi gerçekleştirdi. Yönetmen Kumaşı söyleşisinde ise Tarık Tufan ve Mahmut Fazıl Coşkun genç sinemacılarla söyleşi yaptı.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali Sinemanın Ustalarını Ağırlamaya Devam Ediyor yazısına devam et

Sırada Eşit Haklar Var

‘Acil Durumda Jane’i Ara / Call Jane’ kadın haklarının ağırlıklı olarak gündeme geldiği günümüz sinemasından ilgiye değer bir ‘bağımsız’ örnek. Bütçesi mütevazı ama meselesi çok değerli bir küçük film. Todd Haynes’in şimdiden klasikleşmiş, cinsler ayrımı ya da eşcinsellik meselesini ajandasının gerilerine atmayı bilmiş en hasından bir aşk hikâyesini, sınıf ve güç ilişkilerini jestler, renkler, kostümler üzerinden vermeyi başaran 2015 yapımı ünlü filmi ‘Carol’un senaryo yazarı Phyllis Nagy imzasını taşıyan yapım, 1968 yılının Ağustos ayında Chicago kentinde açılıyor. Ceza avukatı kocası ve 15 yaşındaki kızı Charlotte ile huzurlu bir evliliği olan Joy, ülkenin ve dünyanın Vietnam protestoları ve eşit hak talepleri ile yangın yerine döndüğü yıllarda sakin banliyö hayatını sürdürmektedir. Kocasının şirket davetindeyken dışardan yükselen sesler eşliğinde ilk kez ‘Yippies’ olarak anılan Uluslararası Gençlik Partisi’nin gösterisine ve polislerin kapalı kapılar ardından coplu müdahale girişimine tanık olur. Banliyö evlerinin becerikli bakımlı ev kadınlarından biridir Joy. İkinci çocuğuna hamileliğinin keyifli bekleyişi doktorundan aldığı haberle hüsrana dönüşür. Kalp yetmezliği nedeni ile hamileliğinin sonlandırılması gerekmektedir. Ancak Amerika’nın birçok eyaletinde olduğu gibi Chicago’da da kürtaj yasağı vardır. Sağlık durumunun aciliyetini öne sürse de, erkeklerden oluşan doktorlar konseyi kürtaj operasyonu için olumlu oy kullanmaz. Çaresizlik içinde bir sokak ilanı ile haberdar olduğu Jane Topluluğu’na başvuran genç kadının hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktır.

Virginia adındaki liderleri yönetiminde gizli bir kürtaj dayanışması oluşturmuş her biri birer Jane olan kadınların sıcak ve şefkatli ortamında hamileliğinden kurtulan Joy, Virginia’nın ricası üzerine genç bir kızı merkeze götürülmesinde gönüllü şoförlük, daha sonra doktor asistanlığı ve nihayetinde foyasını meydana çıkardığı sahte doktorun yerine bizzat uygulamacı olarak hizmet vermeye başlayacaktır. İlk karşılaşmalarında ‘Bu senin suçun değil, kimsenin suçu değil’ demiştir Virginia. Sadece sağlık sorunları nedeniyle değil, tecavüz mağduru olan, yoksulluk nedeni ile bakamayacakları çocukları doğurmak istemeyen, kısaca kendi bedenleri üzerinde kendi özgür kararlarını vermek isteyen tüm kadınlara kol kanat germektedir dayanışma grubu. Yemek yapan, ev temizleyen, öğleden sonra 4’te buzlu martini ile sarhoş olan ya da çikolatalı kurabiyeler hazırlayan kadınlardan biri değildir artık Joy. Başka insanlarla, düşünen ve iş yapan kadınlarla birlikte yol almayı seçmiş bir kadındır o. Asistanlık yaptığı erkek doktorun ‘iyi bir hemşire olabilirdin’ sözlerini ‘niye doktor olmayayım’ diye yanıtlayan, kendine güvenen bir özgür bir bireydir artık. ABD Yüksek Mahkemesi’nin ülkede kürtajı yasallaştıran ve ‘Roe Wade’e Karşı’ olarak bilinen Ocak 1973 tarihli kararıyla ülkenin birçok eyaletinde yürürlükte olup kürtajı yasaklayan yasalar iptal edilir. Bir mücadele kazanılmıştır. Sırada eşit haklar, eşit ücret meselesi var diyerek şanlı şerefli uğraşlarını sürdürür Jane topluluğu. Eşit haklar konusunun günümüzde birçok alanda hala tam anlamı ile çözülemediği göz önüne alındığında ve yaklaşık 50 yılın ardından Texas eyaletinde kürtaj yasağı utancının yeniden gündeme getirilme çabası derinleşirken ‘Jane Collective’ dayanışmasının özverili öyküsünü yeniden hatırlatan böylesi filmlere başta kadınlar olmak üzere tüm insanlığın ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

(02 Aralık 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

İran Toplumuna Öfkeli Bir Bakış

Uykusundaki kızını öptükten sonra fakir odasından işe çıkan Sümeyye gecenin karanlığında müşteri arayışındadır. Önce umumi tuvalette dudağını boyar, saçını düzeltir, yüksek ökçeli ayakkabılarını geçirir ayağına. İlkin yılın safran ihracatçısı seçilmiş itibarlı (!) müşterisinin azgın ihtiyacını giderir. Hiç keyfi yoktur yine bu akşam. Torbacı yaşlı teyzeden bir tutam daha Afgan otu dilenir. Ona birikmiş borcunu ödeyebilmesi için birkaç işe daha gitmesi gerekmektedir. Sakso çektiği ikinci müşterisinin ardından motorunun arkasına atladığı esrarengiz adam onun sonunu hazırlayacaktır. Dehşet içinde çırpınırken küçük bir kızı olduğunu söylemesine rağmen gözü dönmüş adamın acıması yoktur. Genç kadını kendi baş örtüsü ile boğduktan sonra siyah çarşafa sarar ve cesedini şehre tepeden bakan ıssız bir tepeye öylece bırakır.

Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali ana yarışmasında yapan ‘Kutsal Örümcek / Holy Spader’ ön jenerik öncesinde çoğunlukla Amerikan cinayet öykülerini hatırlatan böylesine ürpertici bir bölüm ile açılıyor. İran doğumlu yönetmen Ali Abbasi’nin yüksek öğrenimi için ülke dışına çıktığı 2000 – 2001 yıllarında Meşhed kentinde işlenmiş seri cinayet sarmalından yola çıkıyor film. İran’ın kutsal hac beldesi olarak bilinen başkent Tahran’ın ardından ikinci büyük şehrini korkuya salan seri katil gerçek hayatta 16 cinayetin ardından yakalanmış ve yönetmen dahil bir çok kişinin şüpheli bulduğu idam kararıyla infaz edilmiştir. Abbasi gerçek öyküden hareketle cinayetlerin önünün neden bu denli geç alındığını araştırmak ve bu vesile ile mollaların yönettiği çağdaş İran toplumuna ayna tutmak istemiş. Bunu 6 aydır yakalanamayan seri katili araştırmak için Meşhed’e gelen kurmaca kadın gazeteci karakteri ile yapmayı deniyor. Tahran’da kendisine sarkıntılık eden editörüne karşı koyduğu için işinden olan ve serbest gazeteci olarak çalışan Rahimi (Cannes’dan en iyi kadın oyuncu ödüllü Zar Amir-Ebrahimi) bekâr bir kadın olarak rezervasyon yapmış olduğu otele kabul edilmekte sorun yaşıyor. Kendisini önemsemeyen, bir sonraki aşamada sarkmaya çalışan polis şefini bertaraf etmekle uğraşıyor ardından. Ancak tüm bunlar genç kadını yıldırmıyor. Kopya fahişe cinayetleri tekrarlanırken polisin gevşek davranması, kentin kutsal mahallelerinde ahlâksızlığa karşı cihat yaptığını ulu orta ilan eden, ardında delil bırakmaktan çekinmeyen katilin ‘kurbanlarını kutsal bir amaçla ağına çeken örümcek’ kod adıyla bir kahramana dönüşmesine tanıklığı onun kararlılığını tetikliyor.

Abbasi bizde sinemalara gelmeyen ilginç psikolojik gerilim denemesi olan ilk uzun metrajı ‘Shelley’in (2016) ardından İsveç’te çektiği 2018 yapımı ‘Sınır / Gräns’ ile dünya çapında tanındı. Cannes’ın ‘Belirli Bir Bakış’ seçkisinde en iyi yönetmen ödülü almasının ardından Oscar adayı olmuş makyaj çalışması ile ülkemizde de büyük ilgi toplayan yapım, sınır polisi Tina’nın kendi kadar tuhaf bir adamdan etkilenişi ve öz varlığını sorgulayacağı sırları öğrenişi üzerine doğaüstü ve kara film ögelerini ustaca harmanlayan çizgi dışı bir aşk filmidir. Kuzey mitolojisinden esinlenmiş gençlik yıllarını geçirdiği ülkesi üzerine bir film yapmak istemiş sinemacı ama bu arzusu kolay hayata ‘Sınır’ın ardından çocukluk ve ilk geçememiş. Cinsellik ve şiddet unsurları nedeniyle ülkemizde ‘16 yaş üzeri’ ibaresini almış olan bir filmin İran sınırları içinde çekilemeyeceği baştan belliymiş. Çekimler için Türkiye’de karar kılınmış, setler hazırlanmış ve önemli ölçüde para harcanmış olmasına karşın, yönetmenin düşüncesine göre İran yetkililerinin muhtemel baskısı yüzünden Türkiye’deki çekim izni iptal edilmiş. Bunun üzerine benzer bir coğrafyaya sahip Ürdün’de tamamlanan filmde gazeteci Rahimi’yi oynayacak oyuncu İran rejimi ile ters düşme endişesi ile son anda filmden ayrılınca projenin 41 yaşındaki kast yönetmeni Ebrahimi kendisini başrolde buluvermiş. Popüler bir televizyon yıldızı iken 2006 yılında kendisinin yer aldığı iddia edilen bir seks kasedi skandalı nedeni ile gözden düştükten ve devlet yetkilileri ile başı derde girdikten sonra çareyi İran’ı terk ederek Paris’e yerleşmekte bulan sanatçı yaşadığı kötü deneyimi filmin hizmetine sunma fırsatı bulmuş. Bu da Danimarka’da yaşayan ve ülkesini uzaktan eleştiren Abbasi’nin kızgınlığı ile birleştiğinde ortaya öfke yüklü bir film çıkmış. Bir İran öyküsünde belki de ilk kez cinselliği ve yoğun şiddeti kullanma fırsatının şehveti ile kantarın topu fazla kaçmış. Korku ve kara film ögelerine pek düşkün Abbasi eşarp cinayetlerini katilin gözünden en ince ayrıntılarına kadar gösteriyor. Hem de bir değil, iki değil tam üç kez benzer infaz anlarını izlettiriyor. Sarılı olduğu halıdan ayağı çıkmış cesedin önünde katilin ve her şeyden habersiz karısının çıplak cinsel ilişkisine yer veriyor. Bir gerilim filminin Batı seyircisini cezbedecek tüm klişelerini kullanmakta ısrar ediyor. Bu da röportajlarında sözünü ettiği ‘seri katiller yaratan bir toplum eleştirisi’ savını zedeliyor. Klasik polisiyelerin aksine katil Said’i (Mehdi Bajestani) en başından deşifre ediyor. Irak savaşından yara bere almadan dönmüş 3 çocuklu inşaat işçisini ve mazbut aile yaşantısını gözler önüne seriyor. Ancak, şehit ya da gazilik mertebesine ulaşamamanın ezikliği (!) içinde toplum hayatına geri dönen adamın sapkın psikolojisi yeterince derinleşemiyor. Kanun dışılığın kol gezdiği kentte kadın erkek toplumun her kesiminin seks işçilerine bakışı ve iki yüzlü ahlâkının irdelenmesi klişe düzeyini aşamıyor. Said’in ergenlik çağındaki oğlu Ali’nin küçük kız kardeşini konu mankeni olarak kullanmak suretiyle babasının cinayetlerini temsili olarak canlandırdığı sahne Abbasi’nin hedefi doğrultusunda çok iç paralayıcı bir bölüm gerçi ama iki saate yaklaşan filmin geri kalanı aynı amaca hizmet etmiyor ve de iyi bir polisiyede olmaması gereken mantık ve süreklilik hataları ile irtifa kaybediyor.

(01 Aralık 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanaran.com

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu