Suyun Üstü

Aslıhan Ünaldı’nın yönettiği ve Nihan Aker, Elit İşcan, Serhat Ünaldı ile Lila Gürmen’in oynadığı Suyun Üstü, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Siren Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
New York’ta yaşayan Zeynep, Amerikalı eşiyle birlikte Muğla’da küçük bir sahil kasabasına varır. Parçalanmış bir aileye geri dönmüştür; ebeveynleri boşanmış, kız kardeşi ise ailesine yabancılaşmıştır. Aile, bir haftalık yelken seyahatine çıkacaktır ve bu gezi Zeynep’in yargılanmakta olan gazeteci babası Yusuf’un hapse girmeden önce kızlarıyla yeniden bağ kurabilmesi için son bir şanstır. Ancak yapacakları bu yolculuğun basit bir aile tatili olmadığı ortaya çıkar.

Suyun Üstü yazısına devam et

Kıyıda

Büşra Bilginer’in yönettiği ve Ceren Taşçı, Çağla Demir, Buçe Buse Kahraman ile Şimal Emür’in oynadığı Kıyıda (On the Shore), önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla ????? tarafından vizyona çıkarılıyor.
Yasemin, Nilüfer, Defne ve Deniz babalarından miras kalan pansiyonda yıllar sonra toplanan dört kızkardeştir. En büyükleri Yasemin ve eşi Mustafa  bu pansiyonda çalışıyorlardır. Nilüfer annelerinin ölümü ve babasının tekrar evlenmesinin ardından babasıyla sorun yaşamıştır. Defne ailenin özgür ruhlu kızıdır, Birbirlerinden uzak kızlar babalarının ölümü üzerine toplanırlar. Miras hakkında düşünürlerken birbirlerini de anlamaya başlarlar.

Ferhan Baran Yazıyor: Geçmişin Hayaletlerini Çağırma Vaktidir

Cannes’da dünya prömiyerini yapan Olivier Peyon imzalı ‘Bırak Artık Şu Yalanlarını / Arrête Avec Tes Mensonges’, adını küçük yaşlarından hikâyeler kurgulayan yazar Stéphane Belcourt için annesinin sıkça kullandığı cümleden alıyor. Oysa ‘öykü yazmak yalan söylemek değildir ki’. Tanınmış romancı yoğun üretimiyle kendi gerçeğini, yıllar boyu kalın gözlüklerinin ardında gizlediği tutkularını, sırlarını yazıya dökmektedir. Liseyi … Devamı…»

Geçmişin Hayaletlerini Çağırma Vaktidir

Cannes’da dünya prömiyerini yapan Olivier Peyon imzalı ‘Bırak Artık Şu Yalanlarını / Arrête Avec Tes Mensonges’, adını küçük yaşlarından hikâyeler kurgulayan yazar Stéphane Belcourt için annesinin sıkça kullandığı cümleden alıyor. Oysa ‘öykü yazmak yalan söylemek değildir ki’. Tanınmış romancı yoğun üretimiyle kendi gerçeğini, yıllar boyu kalın gözlüklerinin ardında gizlediği tutkularını, sırlarını yazıya dökmektedir. Liseyi bitirdikten hemen sonra büyük kente kapağı atmış, doğup büyüdüğü küçük kasabanın boğucu ve tutucu ikliminden uzaklaşmak suretiyle özgürlüğüne ve yaşamın engin zenginliklerine yelken açmıştır. 200. kuruluş yıldönümünü kutlayan Güneybatı Fransa’nın dünyaca ünlü konyaklarıyla bilinen kasabasına şeref misafiri olarak davet edildiğinde, 35 yılın ardından amber kokulu anılarının, 1984 yazının deli tutkulu günlerinden beridir yüreğinde derin bir sızı olarak taşıdığı ilk aşkının izini sürmek içindir kısa ziyareti.

Phippe Besson’un çok satmış otobiyografik romanından uyarlanan yapım, ilk aşkın yakıcılığı üzerinden evrensel bir büyüme hikâyesi anlatıyor. Öznelerinin eşcinsel olması ve bu sevdanın 40 yıl öncesinin kapalı dünyasında kaçak göçek yaşanması (ya da yaşanamaması) öykünün kırılganlık boyutunu, hüzün katsayısını yükseltiyor. Yönetmen Peyron hikâyenin günümüzde ve 1984 yazında geçen ikili anlatımının kurgusunu gayet başarılı bir şekilde dengelemiş. Seçmelerde keşfedilmiş Jérémy Gillet (Stéphane) ile Julien de Saint-Jean (Thomas) kırık aşk hikâyesinin ana karakterlerinde kimyaları tutmuş iki genç yetenek olarak göz dolduruyor.

Filmin günümüzde geçen bölümlerinde Stéphane’ın 50’li yaşlarına Guillaume de Tonquédec, Cognac kasabasında karşılaştığı (yasak aşkı Thomas’ın oğlu) genç rehber Lucas Andrieu’ye (Fransız sinemasının efsanevi aktörü Jean – Paul Belmondo’nun hık demiş dedesinin burnundan düşmüş torunu) Victor Belmondo parlak yorumları ile hayat vermiş. Görmüş geçirmiş yazar o muhteşem yaz sonrasında kendisinden bir daha haber alamadığı Thomas’ın izini kovalarken, genç Lucas hayatta olduğu süre zarfında yakınlık kuramadığı, hep durgun, hep düşünceli babasının büyük sırrının peşine düşer. Geçmişin hayaletlerini çağırma vakti geldiğinde bu ikili karşılıklı yaralarını sarmak için çaba sarf edecektir. ‘Bırak Artık Şu Yalanlarını’ belki çok yeni şeyler söylemeyen ancak aşk, özgürlük ve insan ilişkileri üzerine evrensel dokunuşları olan zarif filmlerden.

(17 Ağustos 2023)

Ferhan Baran

[email protected]

Ceylin

Tufan Şimşekcan’ın yönettiği ve Deniz Büyük, Nihan Aker, Mehmet Avcı ve Cevher Hikmet Güzey’in oynadığı Ceylin, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla SNT Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Ceylin, çadır kentte yaşayan on dört yaşında mevsimlik tarım işçisidir. Tek hayali okula gitmek olan Ceylin, bunun imkânsız olduğunu bilmektedir. Annesi Meryem yatalaktır. Abisi Adem’in ise askerden sonra sıkıntılı bir hayatı olmuştur. Tarım işçisi olan babası Cabbar da bir gün buralardan kurtulacağı umuduyla yaşamaktadır. Çadır kente Bilge adlı belgeselci gelir. Bilge, çadır kente ayna tuttukça sorunlar birbiri ardına görünür hale gelir.

Ceylin yazısına devam et

Açık Kapılar Ardında

Alpgiray M. Uğurlu’nun yönettiği ve Zeynep Neslihan Arol, Ufuk Tan Altunkaya, Aslıhan Börühan ile Selin Kavak’ın oynadığı Açık Kapılar Ardında, MUBİ’de gösterilmiştir.
Türkiye’nin politik ve sosyal yaşamından sıkılan Gökçe (30), kısa süre önce Berlin’e bilgisayar mühendisi olarak taşınmıştır. Geçici kaldığı evde bir süre kaldıktan sonra uzun süre kalabileceği evi bulur ancak emlak firması ondan kefil ister. Kendisi gibi Berlin’e taşınan yakın arkadaşlarından bu konuda destek alabileceğini düşünen Gökçe yanılır ve hiçbiri kabul etmez. Uzun geçen günün ardından kendisi ve Berlin’deki yaşamı ve geleceği hakkında fikirleri değişir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Aybüke – Öğretmen Oldum Ben

Murat Onbul’un yönettiği ve Nihayet Şahin, Caner Kurtaran, Zeynep Kankonde ile Engin Hepileri’in oynadığı Aybüke – Öğretmen Oldum Ben, 24 Kasım 2023’de TME Films dağıtımıyla TRT – Bee Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Aybüke: Öğretmen Oldum Ben, şehit öğretmen Aybüke Yalçın’ın hayatını ve öğretmenlik azmini anlatıyor. Filmin diğer oyuncuları arasında Zeynep Kankonde, Caner Kurtaran, Aslıhan Kapanşahin, Gizem Arıkan, Ahmet Eren Yıldız, Aysima Zeynep Erişir, Buse Pehlivan, Doğukan Çevik, Ercüment Çırak, Gülşah Yavuz, Musab Doğan, Mustafa Keser, Necib Karakaya, Onur Yenidünyai gibi isimler bulunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Aybüke – Öğretmen Oldum Ben yazısına devam et

Korkut Akın Yazıyor: Geçmişiniz Sizinle… Blue Beetle

Sinemanın 37 harfi var, a-be-ce gibi düşünürsek. O harfleri birleştirerek yeni sözcükler oluşturup cümleler kuruyoruz. Müzikteki nota sayısı da az ama sonsuz tını oluşturulabiliyor. …ama yine de birçok benzerlik söz konusu olabiliyor. Buna ek olarak bazı beğenilmişliklerle bağlantılı olarak birbirinin benzeri cümleler ardı arkasına kuruluyor. Yani, benzer öykülerle benzer filmler çekiliyor. Buna rağmen, Blue Beetle, bu tekdüze gidişi … Devamı… »

Bak Şu Leyleğe 2: Zümrüt Taşının Peşinde, 13 Ekim’de Sinemalarda

Renkli kanatlar yepyeni maceralara uçuyor. Bak Şu Leyleğe filminin ekibinden, herkesin beğenerek izleyeceği eğlence dolu bir film. Dünyaca ünlü animasyon Minyonlar (Minions) filminin ekibinden Mette Tange’nin yönettiği Bak Şu Leyleğe 2: Zümrüt Taşının Peşinde (Richard the Stork and the Mystery of the Great Jewel) filminde sevimli küçük serçe Richard, dostlarıyla birlikte yine kendini heyecan dolu bir macerada buluyor.

Geçmişiniz Sizinle… Blue Beetle

Sinemanın 37 harfi var, a-be-ce gibi düşünürsek. O harfleri birleştirerek yeni sözcükler oluşturup cümleler kuruyoruz. Müzikteki nota sayısı da az ama sonsuz tını oluşturulabiliyor. …ama yine de birçok benzerlik söz konusu olabiliyor. Buna ek olarak bazı beğenilmişliklerle bağlantılı olarak birbirinin benzeri cümleler ardı arkasına kuruluyor. Yani, benzer öykülerle benzer filmler çekiliyor. Buna rağmen, Blue Beetle, bu tekdüze gidişi kırmaya kararlı.

Yine bir olağanüstü güç

Jaime Reyes (Xolo Maridueña) mezun olmanın mutluluğuyla ailesinin yanına döndüğünde, hayatın gerçek yüzüyle karşılaşır. Bir büyük firma (tröst demek daha doğru aslında) evlerine el koymuş ve çıkartmaya zorluyor; gelirleri kısıtlı olan aile bir çözümsüzlüğün içindedir. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi çalışanlara az para verilmekte, insanlar işsizlikten yakınmakta ve bu zor durumu aşmak için çabalamaktadır.

Jenny Kord (Bruna Marquezine), babasının haklarını da vermeyip dünyayı ele geçirmeye çalışan halasından (Susan Sarandon) çaldığı olağanüstü güç kaynağını Genç Jaime’ye verir. O olağanüstü güç, kendisini sevince, bünyesine girer ve genç Jaime yeni bir Süperman, Batman, Kaptan Amerika vb. olur, istemese de…

Buraya kadarı hemen her bilimkurgu filminden bildiğimiz bir giriş. Ancak bundan sonrası farklı; çünkü Reyes ailesi birbirine bağlı, birbirini seven ve savunan bir ailedir. Ailenin geçmişinde (büyükanne ve amca) antiemperyalist düşünceleri nedeniyle militandırlar gençliklerinde (Filmin girişinde, amcanın güvenlik kameralarından sakınmasının gerekçesi çıkıyor ortaya).

İyilerle kötüler…

Bir aksiyon filmi olmasına rağmen komediyi, gerilimi ve (ağlatan değilse de gözü yaşartan) dramayı içeren Blue Beetle’da bir anti kahramandan söz etmek de mümkün. Şiddetten alabildiğine kaçınan Jaime, hiçbir zaman kahraman olmak istemiyor. Jaime’nin olağanüstü güç sahibi olmasıyla birlikte denge değişince film, bir iyilerle kötüler arasındaki savaşa dönüşüyor. Aile sevgisi belirgin bir biçimde sergileniyor.

Benim kurtarıcım…

Okurlar farkındadır, birkaç gündür Koreli Yousu Kim, değerlendirmeleriyle katkı sunuyor yazılarıma… Bu kez, gerçekten de daha iyi yazdığı için benim Blue Beetle’ım oldu.

“Blue Beetle, birçok diğer film gibi, hem keyif hem de duygu içeren ve değerli dersler sunan bir filmdi. Bu film, ne kadar zengin olunursa olunsun, aile sıcaklığı ve sağlıklı insan ilişkileri olmadan yaşamın çok yalnız hissedilebileceğini gösterdi. Aynı zamanda bu sevginin birçok hayat zorluğunu aşmada yardımcı olabileceğini de gösterdi. Başkalarıyla bağlantı kurma hissi ve ailenin değerliliği birbirine ifade edilmeli, çünkü bu anlar sonsuz değil; böylece pişmanlık yaşanmaz.

Şaşırtıcı bir şekilde, ailenin en büyüğü ve sözü dinlenen tek kişisi büyükanne bende kalıcı bir hatıra bıraktı. O, herkesten daha güçlü bir karaktere sahipti. Diğer aile üyeleri sevdiklerinin ölümlerine yas tutarken bile sakin ve güçlü kalmıştı; bu düşünce bile yüreğimi acıttı. Böylesine dayanıklı bir birey olmak için kaç deneyimden geçtiğini hayal etmek bile içimde bir yerde bir duygu hissettiriyor.

İnsanın büyümesi nereye kadar devam eder?

Blue Beetle’ı izlerken aynı zamanda yanılgılı inançların insanın düşüşüne nasıl yol açabileceğini fark ettim. Acı yaşayan insanlar genellikle öfke ifade etmek ve ona dayanmak için bir şey veya birine karşı derin bir kin geliştirirler. Bu süreçte acı tekrar tekrar yüzeye çıkabilir ve böyle düşünceler ortaya çıkar: Eğer o kişinin hayatında sıcak bir varlık olsaydı.

Düşünülemez suçların yaşandığı Güney Kore’deki mevcut duruma bakarken, suçluların gençliklerinde en azından bir olumlu etkiye sahip olsalardı bazı şeyler farklı olabilirdi diye düşünmemek elde değil. Aşk ve ilginin gücüne inanan biri olarak, içten içe derin bir üzüntü hissetmemek mümkün değildi.”

18 Ağustos tarihinden başlayarak gösterimde…

(16 Temmuz 2023)

Korkut Akın

[email protected]

Dehşet Veren Korku Oyunu Serisinden Uyarlanan Freddy’nin Pizza Dükkanında Beş Gece Filminin Teaser Afişi Paylaşıldı

Yönetmenliğini Emma Tammi’nin üstlendiği ve Josh Hutcherson, Elizabeth Lail, Kat Conner Sterling ile Piper Rubio gibi tanınmış oyuncuların rol aldığı Freddy’nin Pizza Dükkanında Beş Gece (Five Nights at Freddy’s) adlı filmin Türkçe teaser afişi internet ortamında yayına verildi. Film, sorunlu bir güvenlik görevlisinin Freddy Fazbear’ın Pizza Dükkanı’nda çalışmaya başlamasını konu alıyor. Güvenlik görevlisi ilk gece işinde Freddy’nin Pizza Dükkanı’ndaki gece vardiyasından sağ çıkmanın kolay olmayacağını anlar. Başrollerinde Josh Hutcherson, Elizabeth Lail, Kat Conner Sterling ve Piper Rubio’nun oynadığı film 27 Ekim 2023 tarihinde sinemalarımızda vizyona girecek.

8. Altınkepenk Uluslararası Kısa Film Yarışması

ESDER – Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Genel Merkezi, Anadoludan Balkanlara Üreten Kadınlar (From Anatolia to the Balkans Producing Women) başlığı altında 8. Altınkepek Uluslararası Kısa Film Yarışması (8. Altınkepenk International Short Film Competition) düzenliyor. Yarışmaya katılmak için son başvuru tarihinin 05 Kasım 2023 olduğu açıklandı. 8. Altınkepek Uluslararası Kısa Film Yarışması (8. Altınkepenk International Short Film Competition) ödüllerinin ise birinci filme 40.000 TL, ikinci filme 30.000 TL ve üçüncü filme 20.000 TL olarak belirlendiği duyuruldu. Yarışmada ayrıca üç adet filme de 10.000’er TL mansiyon ödülü verilecek.

8. Altınkepenk Uluslararası Kısa Film Yarışması yazısına devam et

Uluslararası Antakya Film Festivali’ne Film Başvurusu Yağmuru

Bu yıl “Antakya Varsa Ben de Varım” mottosuyla 13 – 19 Ekim 2023 tarihlerinde Antakya’da düzenlenecek olan 11. Uluslararası Antakya Film Festivali’ne adeta film başvurusu yağıyor. Festival seçici kurulu yaklaşık 400 filmin başvuruda bulunduğunu kaydetti. Festivalin başkanı Mehmet Oflazoğlu konu hakkında şunları söyledi: “Festivalimize bu yıl ilgi çok büyük. Ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle büyük üzüntü içerisindeyiz. Yaşadığımız bu zor günlerden, dayanışmayla çıkacağımıza inanıyoruz. 2013’te başladığımız Uluslararası Antakya Film Festivali’ni, yine aynı yerinde ama bu defa çadır ve konteyner kamplarında yapacağız.”

  • Basın Bülteni
  • Sanat Dünyasından Festivale Video Desteği
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Korkut Akın Yazıyor: Bana Bir Yalan Söyle Kendi Gerçeğin Olsun

“Halk Sağlığında Koruyucu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon” adlı kitap ve DVD çalışması bulunan, klinik psikonöroloji eğitimini tamamlamış, homeopati hizmeti veren Fzt. Osteopat İbrahim Mayda’dan, bir bilimsel gerçekliği paylaşarak başlamak en doğrusu… Herkesin bilmesi ve kabul etmesi gerekirken bizim ülkemizde kulaktan dolma söylentilerle mahalle baskısı yaratılıyor ve yaşamlar söndürülüyor. “Inferior Nucleus … Devamı… »

Bana Bir Yalan Söyle Kendi Gerçeğin Olsun

“Halk Sağlığında Koruyucu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon” adlı kitap ve DVD çalışması bulunan, klinik psikonöroloji eğitimini tamamlamış, homeopati hizmeti veren Fzt. Osteopat İbrahim Mayda’dan, bir bilimsel gerçekliği paylaşarak başlamak en doğrusu… Herkesin bilmesi ve kabul etmesi gerekirken bizim ülkemizde kulaktan dolma söylentilerle mahalle baskısı yaratılıyor ve yaşamlar söndürülüyor.

“Inferior Nucleus Anterior Hypothalamus (INAH): Cinsiyet, hamileliğin 9. haftasında testesteron düzeyine göre belirleniyor. INAH, erkekte testesterondan dolayı biraz büyük, kadında da östrojenin fazlalığına bağlı olarak biraz küçüktür. Erkekte testesteron yüksek östrojen düşük, kadında ise östrojen yüksek testesteron düşüktür. INAH normalin biraz altında ise fibromyalji sendromu, ondan biraz daha düşükse biseksüel eğilimler, daha da düşükse ilişkide pasiflikler yaşanır. INAH her iki cinste normalden yüksekse gerek erkekte gerekse kadında aktiflik önde olur.

INAH’ın normalin dışında olmasına ek olarak epigenetik yaşamdaki olumsuzluklar beslenme alışkanlıkları çocuk yaşta cinsel travmalar psikolojik travmalar vs. INAH’ın normalin dışında olmasındaki tabloyu destekler. Erkek erkeğe ya da kadın kadına olan cinsellik bir hastalık değil, kendi doğalarının gereği yaptıkları birlikteliklerdir. Herkesin saygı duymak gibi bir zorunluluğu vardır ve ötekileştirilmemelidirler.”

Otobiyografik öykü…

Bir kitaptan uyarlanan “Bırak Artık Şu Yalanlarını”, dedikodularla yaratılan korku dolu tedirginliği giderecek bir film. İlk aşkın ve yaşattığı heyecanın bir ömür boyu sürecek hatıraların özel önemini aktarıyor biz izleyiciye… “Seni seviyorum, ama bundan sana ne” yaklaşımı, aslında aşkın tek taraflı olduğunun da göstergesidir; eğer arada büyüyen duygu karşılıklı iki kişiyi de yüceltiyorsa, zaten sürüyor. Siz, birini seversiniz, o bir başkasını seviyordur ve bir araya gelmeniz mümkün değildir… İşte o zaman aranızdaki duygular bıraktığınız yerde durmaz. Ya büyür gelişir, bir daha tutamazsınız ucundan bile ya da o denli genişler yayılır ki asla toparlanamaz. Peki, ne olur o zaman?

Herkes kendi yoluna…

İçinizde yaşatırsınız duygularınızı, görmeseniz de, işitmeseniz de… İki yüzüncü yılını kutlayan ünlü bir konyak markasının etkinliğinde yer alan romancı Stéphane Belcourt (Guillaume de Tonquedec), uzun yıllar sonra dönmüştür kentine. Her şey değişmiştir, insanlar da, ortam da, ilişkiler de… Geçmişini anımsar her adımda. Unuttuğu, unutturulması istenen geçmişini, aradan geçen yıllar sonrasında yeniden hatırlar. İlk gençlik yıllarında aşk yaşadığı Thomas yoktur, ama oğlu Lucas Andrieu (Victor Belmondo) ile tanışır. Doğal olarak da anılar birbirini kovalar.

Sıradan bir öykü gibi gelse de tutucu düşüncenizin zincirlediği duygularınızı sarıp sarmalayacak bir anlatım “Bırak Artık Şu Yalanlarını”. Gerçek duyguların alabildiğine yalın ve sapmadan anlatıldığı film, yönetmen Olivier Peyon’un başarısını da kanıtlıyor. Film, duygunuzu sınırlamadan ve sizi zorlamadan konuyu gerçekten çok iyi anlatıyor. Oyuncular da (özellikle Tonquedec ve oğul Belmando müthiş, Guilaine Londez’in canlandırdığı organizasyon sorumlusu Gaëlle Flamand) yönetmene katılınca filmin gücü de yükseliyor, heyecanı da, etkisi de… Müziğini de unutmamak gerekir muhakkak.

Otobiyografik kitabın filmi de aynı çizgiyi sürdürüyor. Geri dönüşlerle hatırlananlar arasında güçlü bir bağ kuruluyor ve olayları şu anda veya geri dönüşlerde ortaya çıkarken izliyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Şimdiki zaman ile geçmiş arasında gidip gelen bir film yeni bir şey değil aslında, ilk aşkını anan birinin anlatılması da yeni değil, ama “Bırak Artık Şu Yalanlarını”, hepsini bir potada birleştirerek sağlam bir yapı oluşturuyor.

Sadece görüntüye bakarak…

Sinemayı çok seven, dilini bilmese de filmi (Fransızcaydı, altyazı da Türkçe olunca) sıkılmadan, büyük bir özenle -ve tabii, keyifle- izleyen Koreli misafirimiz Yousu Kim, şöyle yazdı duygularını:

Film “Lie With Me”, benim için renkli bir aşk büyüsü gibiydi. Anladığım bir dil olmadığı için, sadece filmin kendisini gözlemliyordum. Aslında, filmin sesinin bir yan öğe olduğunu söyleyen ustanın sözünü doğrularcasına sadece görüntüyü izleme fırsatının benzersiz bir deneyim olduğunu sezdim. Anlatılanın ayrıntılarını bıraktığım anda, oyuncuların yüzlerindeki küçük duygu değişikliklerini görebilmeye başladım. Ani üzüntüden beklenmedik gerçeklerle yüzleşmenin hayal kırıklığına, pişmanlığın acısından karşılıksız sevginin yürek parçalayıcı hüznüne kadar geçişler belirgin bir şekilde ortaya çıktı. Bu, neredeyse sihirli bir bağ gibiydi…

18 Ağustos tarihinden başlayarak gösterimde.

(15 Ağustos 2023)

Korkut Akın

[email protected]

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu