Bodrum Turgutreis D-Marin Cinemarine Gösterimleri Sürüyor

Bodrum Turgutreis’in Açık Hava Sineması Cinemarine film gösterimlerini sürdürüyor. 19 Temmuz’da başrollerini baba-oğul Will Smith – Jaden Smith’in paylaştığı Dünya – Yeni Bir Başlangıç (After Earth) gösterildi. Cinemarine Sineması’nın göstereceği filmler arasında Man of Steel, Pasifik Savaşı (Pacific Rim), Maskeli Süvari (The Lone Ranger), Wolverine (The Wolverine), Dünya Savaşı Z (World War Z), Uçaklar (Planes), Şirinler 2 (The Smurfs 2), Kahraman Uzaylılar (Escape From Planet Earth) gibi filmler var.

  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Bodrum Turgutreis D-Marin Cinemarine Gösterimleri Sürüyor yazısına devam et
  • Aşkın Sıcaklığını ve Zorluklara Karşı Mücadelesini Anlatan Kaçak Mud, TV.de İlk Kez D-Smart’ta

    2012 yılında Uluslararası Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday olan Kaçak Mud (Mud), sıradışı bir aşk ve dram filmi. Sevdiği kadın Juniper için suç işleyen Mud’un başına gelenleri anlatan Kaçak Mud, TV’de ilk kez ve sadece D-Smart 5. Kanal MovieSmart Gold ve HD keyfiyle, 20 Temmuz Cumartesi, saat 22:40’da duygusal aşk tutkunları ile buluşacak.
    Matthew McConaughey, Tye Sheridan, Reese Witherspoon ve Michael Shannon’ın başrollerini paylaştığı başarılı filmin yönetmen koltuğunda Jeff Nichols bulunuyor. Jeff Nichols, ayrıca filmin senaristliğini de üstlenmiş.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Aşkın Sıcaklığını ve Zorluklara Karşı Mücadelesini Anlatan Kaçak Mud, TV.de İlk Kez D-Smart’ta yazısına devam et
  • Güzel Yıldız Isabel Lucas’ın Başrolünde Yer Aldığı Düğün Partisi, TV.de İlk Kez D-Smart’ta

    Isabel Lucas’ın başrolünde yer aldığı 2010 Avustralya yapımı Düğün Partisi (The Wedding Party), TV’de ilk kez ve sadece D-Smart 4. Kanal Movie Smart Plus ve HD keyfiyle seyirciyle buluşacak.
    Dram – komedi türünün başarılı örnekleri arasında yer alan film, 20 Temmuz 2013 Cumartesi günü, saat 23:20’de ekrana gelecek.
    Yönetmenliğini Amanda Jane’in üstlendiği Düğün Partisi, genç ve başarılı kadrosuyla dikkat çekiyor. Isabel Lucas, Josh Lawson ve Steve Bisley gibi ünlü isimlerin yer aldığı, komedi – dram türündeki film ile izleyiciler keyifli vakit geçirecek.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü afişlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Güzel Yıldız Isabel Lucas’ın Başrolünde Yer Aldığı Düğün Partisi, TV.de İlk Kez D-Smart’ta yazısına devam et
  • Cinayet Tezi

    Hernan Goldfrid’in yönettiği ve Ricardo Darin, Alberto Ammann, Calu Rivero ile Arturo Puig’in oynadığı Cinayet Tezi (Thesis On a Homicide), 30 Ağustos 2013’de Tiglon Film dağıtımıyla Calinos Films tarafından vizyona çıkarıldı.
    Roberto Bermudez bir hukuk fakültesinde profesörlük yapan eski bir ceza avukatıdır. Bir gün ders verdiği fakültenin önünde bir cinayet işlenir. Katil, Roberto’yu bu tehlikeli oyuna çekmek istercesine bazı izler ve ipuçları bırakmıştır. Roberto Bermudez, cinayet üzerine kendisiyle sürekli teorik tartışmalar yapan zeki öğrencisi Gonzalo’dan şüphelenmeye başlar.

    Yerçekimi, Venedik ve Toronto Festivallerini Onurlandırmaya Hazırlanıyor

    “Kör Nokta-The Blind Side” adlı filmle Oscar ödüllü Sandra Bullock ile “Syriana” ve “Argo”yla iki Oscarlı George Clooney, Meksika’dan çıkarak Hollywood’un A sınıfı yönetmenleri arasına giren üç yönetmenden (diğerleri Guillermo del Toro ve Alejandro Gonzales Inarritu) biri olan Alfonso Cuaron’un (1961 doğumlu) seçkin ama mütevazi bütçeli filmi “Gravity-Yerçekimi”nde çalışabilmek için ücretlerinde indirime gitti.

    80 milyon dolar bütçeli “Yerçekimi”nin 3 Boyutlu kopyası 28 Ağustos’ta Venedik Film Festivali’nde açılış filmi olarak gösterildikten sonra Kuzey Amerika’daki ilk gösterimini Toronto Festivali’nde yapacak.

    Böylece “Up-Yukarı Bak”ın ve “Muhteşem Gatsby”nin 3 Boyutlu kopyalarıyla açılan Cannes Film Festivali’nden sonra Venedik Festivali de 3 Boyutlu filmle açılmış olacak.

    Cuaron’un Kariyeri:

    Alfonso Cuaron “Y tu mama tambien-Annemi Karıştırma” ve “Children of Men-Son Umut”la iki kez senaryo yazarı dalında, “Son Umut”laysa kurgu dalında toplam üç kez Oscar’a aday gösterildi.

    Alfonso Cuaron “Y tu mama tambien-Annemi Karıştırma” ve “Children of Men-Son Umut”la Venedik Film Festivali büyük ödülü Altın Aslan için yarışmıştı. “Annemi Karıştırma” Venedik’ten senaryo, “Son Umut” Laterna Magica Ödülü’yle dönmüştü.

    Alfonso Cuaron üç numaralı “Harry Potter” filmi “Harry Potter ve Azkaban Tutsağı”nın da yönetmenliğini üstlenmişti. 130 milyon dolar bütçeli bu filmin dünya sinema hasılatı 796 milyon dolara ulaşmıştı.

    Alfonso Cuaron, del Toro’nun üç Oscar kazanan “Pan’ın Labirenti”nde de yapımcılardan biriydi.

    Bullock ve Clooney’nin Ücretleri

    Bullock “Speed”den 500 bin, “The Net”ten 250 bin dolar, “Kör Nokta”dan 20, “Murder by Numbers-Adım Adım Cinayet”ten 15, “The Heat-Ateşli Aynasızlar”dan 10 milyon dolar kazanmıştı.

    Clooney ise “Ocean’s Eleven”dan 20, “Intolerable Cruelty-Dayanılmaz Zulüm” ile “Ocean’s Thirteen”den onbeşer milyon dolar elde etmiş, senaryosunu çok beğendiği “Syriana”da 350 bin dolara, “Good Night, and Good Luck-İyi Geceler, İyi Şanslar”daysa sadece 1 dolara çalışmıştı.

    Cuaron Hanedanı: Alfonso, Carlos, Jonas

    “Yerçekimi”nin senaryosunu Alfonso Cuaron ve 1981 doğumlu oğlu Jonas Cuaron birlikte yazdı. Jonas Cuaron “Year of the Nail” adlı filmiyle 2007 Selanik Festivali’nde Altın İskender Ödülü için yarışmış ve buradan özel bir ödülle dönmüştü.

    Alfonso Cuaron “Annemi Karıştırma”nın Oscar’a aday gösterilen senaryosunu ise 1966 doğumlu kardeşi Carlos Cuaron ile birlikte yazmıştı.

    “Yerçekimi”nin Konusu:

    “Yerçekimi”nde Bullock ilk uzay görevine çıkan tıp mühendisi Ryan Stone’u, George Clooney ise son görevine çıkan tecrübeli astronot Matt Kowalsky’i canlandırıyor. Önceleri son derece sıra dışı görünen görevde felâketin baş göstermesiyle uzay gemisi harap olmuş, Stone ve Kowalsky tamamen çaresiz kalmışlardır. Birbirlerinden başka hiç bir dayanakları kalmayan ikili uzayın uçsuz bucaksız derinliklerinde kaybolmuşlardır. Derin sessizlik onlara Dünya ile bütün ilişkilerinin kesildiğini ve kurtulma şanslarının kalmadığını söylerken, her nefesleri de çok az kalan oksijenlerini tüketmektedir.

    “Yerçekimi”nin Harika Görüntü Yönetmeni: Emmanuel Lubezki

    “The Tree of Life-Hayat Ağacı”, “Son Umut”, “The New World-Yeni Dünya: Amerika’nın Keşfi”, “Sleepy Hollow-Hayalet Süvari” ve “A Little Princess” adlı filmlerdeki çalışmalarıyla beş kez Oscar ödülüne aday gösterilen Meksikalı Emmanuel Lubezki (1964 doğumlu) “Yerçekimi”nin en büyük kozlarından biri…

    (26 Temmuz 2013)

    Hakan Sonok

    [email protected]

    Yaşlılık ve Yaklaşan Ölüme Ağıt

    32. İstanbul Film Festivali’nin yarışma seçkisinde yer alan filmlerden biriydi ‘Son Konser’. Özgün adı ‘A Late Quartet’, Beethoven’in ölümünden hemen önce tamamladığı geç dönem başyapıtlarından op. 131 Do diyez minör yaylı çalgılar kuartetinin, filmin dokusunda önemli bir yere sahip olmasından kaynaklanıyor. Alman dahi bestecinin çileli son döneminde yazmış olduğu bu müthiş eser, klâsik müzik repertuarının demir leblebilerindendir. 40 dakika süreyle aralıksız çalınan 7 bölümden oluşur. Başlangıçtaki enfes adagio füg’ün ardından çok farklı dinamikleri ve çetrefil armonik yapısıyla bir yaylı çalgılar topluluğu için hayli zorlayıcıdır ve yorumu büyük ustalık gerektirir.

    Yaron Zilberman’ın ilk konulu uzun metraj denemesi olan ‘Son Konser’ işte böylesine büyük başyapıtları yıllar boyu başarıyla yorumlamış ‘Fugue Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’nün hikâyesinden yola çıkıyor. Üç binden fazla sayıda konserle 25 yılı geride bırakmış klâsik müzik dünyasının saygın topluluğunun örnek uyumu, kuartetin kurucusu efsanevi çello hocasına Parkinson teşhisi konulmasıyla çözülmeye başlar. Dörtlünün babası ve yöneticisi konumundaki Peter’ın çekilmesi otorite boşluğuna neden olacaktır. Yıllar yılı mükemmel uyumu ve tınıyı yakalamak için çalışmış olan topluluk üyeleri, yükselen egolara eklenen gönül hikâyeleriyle çatışmaya başlar. Uyumun yeniden yakalanabilmesinde ve kuartetin kaldığı yerden devam edebilmesi için kendini kanıtlamış usta bir viyolonselci ile anlaşma konusunda iş yine Peter’a düşmektedir.

    İsrail asıllı Amerikalı Zilberman, 2004 yapımı ‘Watermarks’ belgeseli ile tanınıyor. Bol ödüllü bu belgesel, 1909 yılında Avusturya’da Antisemitizm’e karşı kurulmuş ‘Hakoah Vienna’ isimli Yahudi sporcular kulübünün şampiyon kadın yüzücüleri üzerinedir. Büyük övgüyle karşılanan film, 1938 yılında kapatılan kulübün ülke dışına kaçmış ve halen hayatta olan üyeleriyle 65 yıl sonra yapılan röportajları da içeren önemli bir tarihi belge niteliğindedir. Yönetmen bu kez tutkunu olduğu klâsik müziğin hayranlarını memnun edecek bir proje için kolları sıvamış. Beethoven’in Op.131 kuartetiyle nakış nakış izlediği hüznü, karlı New York görüntüleriyle pekiştirmiş. Viyolonsel ustasını canlandıran Christopher Walken’ın benzersiz yorumu, bu yaşlılık ve yaklaşan ölüme ağıtın önemli kozlarından.

    Filmde kullanılan eser Brentano Yaylı Çalgılar Kuarteti tarafından yorumlanmış. Topluluğun ünlü çellisti Nina Lee filmde rol almış. Zilberman’ın müzikseverlere bir diğer sürprizi Anne Sofie von Otter’in varlığı. İsveç asıllı ünlü mezzo-soprano, Peter’ın ölmüş karısını canlandırdığı sahnede, 20. yüzyılın önemli bestecilerinden Erich Wolfgang Korngold’un ‘Die Tote Stadt (Ölü Şehir)’ operasından Marietta’nın şarkısını yorumluyor. Özellikle klâsik müzik tutkunlarının atlamaması gereken filmlerden ‘Son Konser’.

    (26 Temmuz 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Aşkın 10 Kuralı

    Cristiano Bortone’nin yönettiği ve Guglielmo Scilla, Enrica Pintore, Giulio Berruti ile Piero Cardano’nun oynadığı Aşkın 10 Kuralı (10 Rules For Falling In Love), 26 Temmuz 2013’de Medyavizyon Film dağıtımıyla Siyah Beyaz Movies tarafından vizyona çıkarıldı.
    Renato, kadınları baştan çıkarma konusunda oldukça başarılıdır. Oğlu Marco ise tam tersidir. Çekingen bir karaktere sahip olan Marco, kadınlar konusunda doğuştan şanssız olan bir gençtir. Stefania isimli güzel bir genç kadına aşık olduğunda, Renato oğluna yardım ederek sevdiği kızı kazanmasını sağlayacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb
  • Ailem İçin

    Ramin Bahrani’nin yönettiği ve Dennis Quaid, Zac Efron, Kim Dickens ile Heather Graham’ın oynadığı Ailem İçin (At Any Price), 16 Ağustos 2013’de PinemArt Film dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
    Modern tarımın rekabet dolu ortamında, Henry Whipple imparatorluğunu güçlendirirken oğlu Dean’in de kendisine yardım etmesini ister; ancak Dean’in gelecek planları çok daha farklıdır. Profesyonel bir araba yarışçısı olmak tek hayalidir. Çiftlik hakkında soruşturma açıldığında baba – oğul kendilerini bir krizin içinde bulacaklardır.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: Türkçe Altyazılı / Orijinal
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor
  • Ailem İçin yazısına devam et

    Britney Spears’ın Şirinler 2 İçin Seslendirdiği Şarkının Müzik Videosu Yayınlandı

    Britney Spears’ın, ülkemizde 01 Ağustos’ta, Türkçe dublaj ve 3D seçenekleriyle vizyona girecek olan Şirinler 2 (Smurfs 2) filmi için seslendirdiği “Ooh La La” şarkısının müzik videosu yayınlandı. Filmin konusu şöyle: Kötü büyücü Gargamel, Şirinler benzeri karakterler yaratır. Onlara Haylazlar ismini vererek, sayelerinde çok güçlü Şirin özü elde etmeyi düşünmektedir. Gargamel, Şirin özünü gerçek bir Şirin’den alabilecektir. Sadece Şirine’nin bildiği gizli sözler sayesinde Haylazlar’ın gerçek Şirinler’e dönüşebileceklerini öğrenince Şirine’yi kaçırır.

  • Müzik videosunu izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Britney Spears’ın Şirinler 2 İçin Seslendirdiği Şarkının Müzik Videosu Yayınlandı yazısına devam et
  • Fırat Ataç, Klak Sinema Programı’nda

    Hollywood’dan Türkiye’ye sinema dünyasının nabzını tutan Bugün TV Klak Sinema Programı, haber dolu bir bölümle daha ekranlarda. İnsanoğlu bir kez daha yok olma tehlikesiyle karşı karşıya, Pasifik Savaşı; Yüzüklerin Efendisi’nin Frodo’su Elijah Wood tekinsiz bir gerilimle karşınızda, Manyak; sevilen romantik serinin beklenen üçüncü filmi, Geceyarısından Önce; sinema yazarı Fırat Ataç, haftanın hit filmlerini ve en iyi yeniden çevrim korku filmleri derlemesini Klak’ta anlatıyor. Haftanın en çok izlenen filmleri, renkli haberler, eğlenceli soundtrackler ve çok daha fazlası Klak’ta sizleri bekliyor. Gizem Ertürk’ün hazırlayıp sunduğu Klak Programı, 20 Temmuz Cumartesi günü saat 13:20’de Bugün TV’de.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Fırat Ataç, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et
  • Pasifik Savaşı’nın Özel Videosuna Ait Yayın Linkleri Açıklandı

    Ülkemizde 19 Temmuz 2013 Cuma günü vizyona girecek olan Pasifik Savaşı (Pacific Rim) filminin, filmden sahneler, kamera arkası ve röportaj görüntülerini içeren, 13 dakikalık özel videosunun yayın linkleri açıklandı. Filmin konusu şöyle: Denizden Kaiju adı verilen yaratıklar yükselmeye başlayınca büyük bir savaş başlar, özel bir silâh üretilir. Jaeger adı verilen büyük robotlar beyin gücüyle yönetilir ama onlar bile Kaijuların yanında savunmasız kalırlar. Yenilmenin eşiğindeki insanoğlunun son çaresi eski pilot ve deneyimsiz stajerdir. Birlikte, kıyamete karşı insanlığın son umudu olacaklardır.

  • Basın Bülteni
  • Özel videoyu izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Bruno Dumont’un Gözüyle Camille Claudel

    20. yüzyıl başlarının trajik figürlerindendir ‘Camille Claudel’. Dahi heykel sanatçısıyla sinemada ilk karşılaşmamız Bruno Nuytten’in 1989 yapımı filmiyle gerçekleşmişti. Isabelle Adjani’ye uluslararası şöhretin kapılarını açmış olan bu ilk film, iki buçuk saati aşan süresiyle klâsik anlamda bir biyografi çalışmasıdır. Genç Camile, erkeklerin hakim olduğu bir alanda kadın başına mücadelesi ve heykel sanatındaki dehasıyla kendini kabûl ettirmesinin bedelini ağır ödemiştir. Öğrencisi ve sevgilisi olduğu usta heykeltraş Auguste Rodin ile yaşadığı fırtınalı beraberlik genç kadını derin bir bunalıma sürükleyecek ve akıl hastanesine yatırılmasına neden olacaktır.

    Fransız sinemasının felsefe çıkışlı auteur yönetmenlerinden Bruno Dumont’un ‘Camile Claudel 1915’ adını verdiği çalışması, Nuytten’in ‘Camille Claudel’inin sona erdiği noktada, tam olarak akıl hastanesine yatırılışının iki sene sonrasında başlıyor. Dumont’un natüralist drama ile deneysel sinemayı harmanladığı minimalist sinemasını bilenler üstadın bu trajik yaşam öyküsüne çok daha farklı yaklaşacağını tahmin etmişlerdir. Dolayısıyla Dumont’u tanımayan Nuytten filminin hayranlarını çok farklı bir deneyimin beklediğini baştan belirtelim. Daha önceki filmlerini İstanbul Film Festivali programlarında izleme şansı bulduğumuz Dumont’un, Cannes ödüllü ‘İnsanlık / L’Humanité’ (1999)den beri ülkemizde ticari gösterime giren ilk filmi bu. Bunda yönetmenin ilk kez tanınmış bir profesyonelle, yani Juliette Binoche’la çalışmasının büyük rolü olduğu kuşkusuz.

    Camille’in ağabeyi şair Paul Claudel ile yaptığı yazışmalardan ve hastane raporlarından yola çıktığını söyleyen Dumont biyografik bir iş peşinde değil. Yönetmen, sanatçının kapatıldığı akıl hastanesinde geçen üç gününe odaklanmış. Dumont daha önceki denemelerinde insan denen mahluku anlamaya çalışmış, anlattığı hikâyelerde uç noktalara gitmekten kaçınmamıştı. Aşırı şiddeti, insanoğlunun çirkin yüzünü, kışkırtıcı cinsel davranışları sergilemekten çekinmemiş, bunu yaparken uzun çekimlere ve sık sık insan vücudunun yakın plânlarına başvurmuştu. Bu kez şiddet ve cinsellikten uzak bir hikâyede, yakın plânlar aracılığıyla trajik aktörünün tedirgin, endişeli, bir o kadar da umut dolu bekleyişini sergilemiş. Rodin’den fırtınalı kopuşunun ardından psikolojik gelgitlerle savrulduğu bir yaşamı olmuş genç kadının. İlerleyen yıllarda heykellerini parçaladığı ve kedileriyle inzivaya çekildiği bilinir. Kendisini çok sevmiş ve bir sanatçı olarak desteklemiş babasının ölümünden sonra ailesi tarafından önce Paris yakınlarında bir hastanede müşahade altına alınan Camile, daha sonra savaş nedeniyle, uzun yıllarını geçireceği Avignon yakınlarında rahibeler tarafından yönetilen Montdevergues akıl hastanesine kapatılacaktır.

    Dumont filminde fiziksel engelleri de olan gerçek akıl hastalarıyla çalışmış. Yönetmenin bu cüretkâr seçimi, psikolojik sorunları olmasına rağmen Camille’in iletişim kurmakta zorlandığı ağır hastalarla bir arada tutulmasının haksızlığını vurgulamak için elbette. Ve yaralı kadın umutla erkek kardeşi Paul’ün gelmesini ve onu bu cehennemden kurtarmasını bekler. Filmin son yarım saati, yaşama nedeni olan sanatını icra etmekten yoksun bırakılmış Camille’in, kurtuluşu Katolik mistisizminde bulmuş ağabey şair Paul Claudel ile buluşması, sanatçı özgürlüğü ile katı Hristiyan ahlâkının çatışması üzerinedir.

    ‘Camille Claudel 1915’, bir kadın sanatçının katı dinsel dogmaların hüküm sürdüğü erkekler dünyasında tutsaklığı üzerine benzersiz bir feminist manifesto. Juliette Binoche’un başdöndürücü oyunculuk kariyerinde yeni bir doruk.

    (25 Temmuz 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]

    Tepe’nin Uşakları

    İsmet Eraydın’ın yönettiği ve Samet Karahasanoğlu, Ayşe Öztürk, Özgül Saral, Koral Koç, Adem Eraydın, Selahattin Çakır ile Vahide Eraydın’ın oynadığı Tepe’nin Uşakları, 16 Ağustos 2013’de Özen Film dağıtımıyla Hamsimedya Production tarafından vizyona çıkarıldı.
    Doktor olma hayali kurmakta olan Hikmet’in en büyük hayali Züleyha’sına kavuşmaktır. Ancak Züleyha’nın babası Sabri Ağa’nın, kızı için başka plânları vardır. Yedi köyün ortaklaşa kullandığı ve üzerinde maç yaptıkları tepe’yi de sahiplenmektedir Sabri Ağa. Kendi aldığı kararlarının önünde engel olarak gördüğü herkes ve her şey için de çeşitli sinsi plânlar geliştirmektedir.

    Tepe’nin Uşakları yazısına devam et

    Tema Vakfı’nın Fidan Kampanyası Sürüyor

    Gelecek nesillere yemyeşil bir dünya bırakmak için fidan bağışı yapmanın tam zamanını yaşıyoruz. TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma) Vakfı’nın “Hemen Fidan Bağışlayın, Yaşam Kazansın” başlıklı bağış kampanyası devam ediyor. Kampanyanın “Genel Bağış, Fidan, Meşe, Çelenk, Kullanılmış Kağıt” gibi seçenekleri var. Tüm seçeneklere web sitesi üzerinden katılmak mümkün. TEMA Vakfı, çölleşme, kuraklık, ağaçlandırma, su kirliliği gibi çevre sorunları ile ilgili çalışmalar yapan bir sivil toplum kuruluşu.

    Tema Vakfı’nın Fidan Kampanyası Sürüyor yazısına devam et

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu