Kayseri Onay Cinelux Sinemaları, 21 – 27 Şubat 2014 seansları için tıklayınız.
Film Arası Sinema Okulu Açılıyor
Aylık sinema dergisi Film Arası, Beyoğlu Gençlik Merkezi’nde 2 aylık eğitim verecek bir sinema okulu açıyor. Beyoğlu Belediyesi’nin desteğiyle açılacak okulda, pratik yoğunluklu bir müfredat uygulanacak. Altı dalda sinema eğitiminin verileceği Film Arası Sinema Okulu’nda, senaryo dersine senarist-yönetmen Gökhan Yorgancıgil, görüntü-kurgu derslerine Zerre filminin kurgucusu Mesut Ulutaş ve Okan Akgün, sinema tarihi dersine tersninja.com editörü ve sinema yazarı Ege Görgün, oyunculuk dersine oyuncu/yönetmen Osman Doğan, sinema yazarlığı dersine ise Film Arası Dergisi yayın yönetmeni Suat Köçer katılacak.
Şahan Gökbakar’a Birkaç Söz
Aslında bu yazı, Şahan Gökbakar’ın İzzet Çapa’yla yaptığı söyleşi olmasa kaleme alınmayacaktı. Bu durum, -Gökbakar’ın iddialarının tersine- günümüz sinemasında önemli bir duruma işaret eden ve korkarım ki bir süre daha devam edecek olan Recep İvedik olgusunu önemsememekten kaynaklanmıyor; aksine geniş yığınlar ile yedinci sanat arasındaki kitlesel işbirliğinin en önemli dışavurum alanının mizah olduğunu gayet iyi biliyorum. Ne var ki oyuncunun iki ana başlıkta toplanabilecek düşüncelerinden ilki, sinema yazarlarının / aydınların İvedik tiplemesiyle (dolayısıyla da kendi üretimleriyle) arasının açık olmasına yol açan durumla ilgili. Gökbakar’a göre yarattığı “halk kahramanı”na duyulan öfkenin sosyolojik bir arka plânı var:
“Türkiye’de sosyal, ekonomik, kültürel dengesi birbirinden ayrı insanlar yaşıyor. İkon olarak Recep İvedik’i ortaya koyarsak; onun simgelediği her şeyden nefret edenler var. Bu adamlar; yaşadıkları toplumdan da, o toplumun beğenisinden de, siyasi tercihlerinden de, kısacası her şeyden tiksiniyorlar. Sokakta bu tip bir adamı görünce ‘ıyyy’ diyorlar.”
Bir başlangıç noktası bulmak zor olmakla birlikte, Gökbakar’ın konjonktürel siyasetten bağımsız ele alınamayacak bu sözleri, sinemasal bir figür üzerinden Türkiye okumasına kadar genişleyebilir; ancak oyuncunun unuttuğu bir şeyler var. Öncelikle İvedik’in temsil ettiği sosyal kişiliğe tepki duyulması söylemi oldukça havada kalıyor; çünkü böyle bir temsiliyet yok! Recep İvedik, alabildiğine karikatürleştirilmiş, karton haline dönüşmüş marjinal bir imge. Sinema tarihine damgasını vuran komik figürler gibi, yanında saf tuttuğu kesimlerin (son filmdeki yeşil alan savunuculuğu da dahil olmak üzere) eli, ayağı, dili olma gibi bir derdi yok. Evet, daha sessiz dönemlerde makinelerla savaşa giren Keaton’dan eser yok onda; Chaplin gibi paranın karşısına sokağı da çıkarmıyor; ya da Harold Lloyd’un metropol kabusunu paylaşmıyor. Tati gibi takıntıları yok; Peter Sellers’ın, Jerry Lewis’in masumiyetinin yanından bile geçmiyor. Örnekler bizim sinemamızla sürdürülebilir; örneğin kendisinden önceki son komik kahraman olan Şaban’ın temsiliyetinin yanına dahi yanaşmıyor; politik okumalara çok daha açık Bilo (İlyas Salman) ise çok daha uzak bir kıtada…
Şaban’a sahip çıkanlar, şimdi yerinde AVM’lerin, gökdelenlerin olduğu o sevgi dolu mahallelerde yaşayanlar, 70’ler / 80’ler Türkiye’sinde, yanıbaşlarında öyle bir karakterin olması için neler feda etmezdi ki? Bir de benzer bir vurgudan hareketle, sokağına sahip çıkıyor gibi görünen Recep İvedik’i düşünelim. Hoyratlığın son kalesi gibi duran “kahramanımız”, olanca ölçüsüzlüğüyle mahalleliye kan kusturmak için orada bulunuyor gibi; hatırlayınız, amacı ne kadar kutsal gibi görünse de, zabıtaya, kahvedeki vatandaşlara, ev hanımlarına hatta çocuklara çektirdiği azap ve çok daha önemlisi adadaki maceraları.
Sizin anlayacağınız, sinemada “kahraman” olma iddiası taşıyan evrensel komiklerin tarihini ve hayata karşı duruşlarını unutmamızı ve önümüze koyduğu üretimi koşulsuz kabullenmemizi istiyor Gökbakar. Hadi, önceki filmlerde otel sorumlusu ile garsona uyguladığı orantısız şiddeti (yoksa orantısız zekâ mı demeli!) bir an için gözden kaçırdık diyelim; peki, adadaki tek dostunu adeta köleliğe zorlamasına ya da kilolu olması dışında hiçbir davranışıyla antipati uyandırmayacak bayan yarışmacıyı eline / diline dolamasına ne diyeceğiz? (Serinin son filminde upuzun bir süreye yayılan takım seçmelerini hatırlayın ve Gökbakar’ın güldürme noktasındaki tercihini gözden geçirin lütfen.) Bir güldürü unsuru olarak “kaba komedi”, olsa olsa ancak bu kadar kaba ele alınabilirdi.
İvedik’in toplumun beğenisine sahip olduğunu yalnızca gişe sonuçlarından çıkaran oyuncunun buradan derin Türkiye analizine soyunması ve aydın / halk ilişkileri hususunda fikir beyan etmesine söylenecek tek söz, “halkın kahramanının” zamana ne kadar direnebileceği ve onunla ilgili son kararı tarihin vereceği olmalı kanımca. Zira sinema tarihinde gişe rekorlarına imza atıp günümüzde hiçbir anlam ifade etmeyen birçok film olduğu gibi, zamanında değeri anlaşılamamış pek çok başyapıt bulunmaktadır. Yine de Recep İvedik’e ‘ıyy’ diyenlerin sadece belli bir toplum kesimi olmadığını, tiplemenin yanında gibi durduğu geniş kesimlerin de benzer duygular taşıdığını söylemekle yetinebiliriz. Burada söz konusu olan, Gökbakar’ın iddia ettiği gibi filme gidenlerin hor görülmesi veya aşağılanması değil, onun sinemasının, taşıdığı iddiaların tersine, neye, hangi oranda hizmet ettiğinin sorgulanmasıdır. Bu durum, yalnızca Gökbakar’la ya da onun üretimleriyle alakalı olmayıp, kitlesel olan hemen hemen tüm yapımlar için geçerlidir.
Sonsöz olarak oyuncunun, sanatçı ve muhalefet ilişkisine getirdiği yorumun “sahici” olduğunu söyleyebiliriz:
“Bu kişinin dünyaya bakış açısına göre değişir. İçinde muhalif olup, işlerine bunu yansıtmayabilirsin.”
Doğrusu, başta Gezi süreci olmak üzere tutum ve davranışları hakkında bolca fikir sahibi olduğumuz Gökbakar’ın “içinden” muhalif olup olmadığına dair birşeyleri sorgulamak istemeyiz; ama oyuncunun bunu “dışa” yansıtmama hususundaki yorumu gerçeğe uygun görünmektedir.
(23 Şubat 2014)
Tuncer Çetinkaya
ModernZamanlar Sinema Dergisi Editörü
Tokat Karizma Sinemaları 21 – 27 Şubat 2014 Seansları
Tokat Karizma Sinemaları, Erbaa Karizma Sinemaları, 21 – 27 Şubat 2014 seansları için tıklayınız.
Oscar Sinemaları, 21 – 27 Şubat 2014 Seansları
Van CineVAN Sinemaları 21 – 27 Şubat 2013 Seansları
Turkuaz AVM Salonları, Artos AVM Salonları, 21 – 27 Şubat 2014 seansları için tıklayınız.
Ankara Büyülüfener Sinemaları, 21 – 27 Şubat 2014 Seansları
Uluslararası Turkuaz Sinema Günleri
Uluslararası Turkuaz Sinema Günleri 24 – 27 Şubat 2014 tarihleri arasında Eskişehir’de gerçekleştiriliyor. Atölye çalışmaları ve panellerin de yer alacağı etkinlikte Türk Dünyası coğrafyasını oluşturan ülkelerden seçilen 20 film gösterilecek. Türkmen sinemasının büyük ismi Hocakulu Narlıyev’in Senaryo Hikâyeleri başlıklı bir atölye çalışması yapacağı etkinlik boyunca, sinema ve kültür dünyasını temsilen yurtdışından 20, yurtiçinden ise 50 konuk Eskişehir’de ağırlanacak. Turkuaz Sinema Günleri etkinliğinin organizasyonu daha önce Az Gelişmiş Ülkeler Film Festivali ve Gelişen Ülkeler Film Festivali gibi uluslararası etkinliklere imza atmış olan Hazar Film tarafından gerçekleştiriliyor.
- Basın Bülteni
- Web Sitesi
- Teaser: 1 / 2 / 3
If İstanbul’da Bugün: 17 Şubat 2014
13. If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nde bugün 12:00’de Cinemaximum Fitaş 1′de İşe Yaramazların Valsi’nin (The Waltz of the Useless Mass) gösterimine yönetmen Edison Cájas da katılacak ve seyircilerin sorularını cevaplayacak. Yine Cinemaximum Fitaş 1′de saat 19:00’da gösterilecek olan Ne Fark Eder? Müzik Yapmaya Dair Bir Film‘in gösterimine de yönetmen Todd Edwards da katılacak ve soruları cevaplayacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
14 – 16 Şubat 2014, Hafta Sonu Box Office Listeleri
14 – 16 Şubat 2014, Hafta Sonu (Weekend) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
İtalyan Kültür Merkezi Yayınları
İtalyan Kültür Merkezi Yayınları’nın bültenleri ve kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yeni eklenenler:
XIV. İtalyan Sinemasıyla Buluşma (XIV. Appuntamento Con Il Cinema Italiano Istanbul 2023) Katalog,
XIII. İtalyan Sinemasıyla Buluşma (13. Appuntamento Con Il Cinema Italiano Istanbul 2022) (Katalog),
XII. İtalyan Sinemasıyla Buluşma (12. Appuntamento Con Il Cinema Italiano Istanbul 2021) (Katalog).
İtalyan Kültür Merkezi Yayınları yazısına devam et
Gürhan Özçiftçi’den Ne Gelen Var Ne Giden
Dizi ve film senaryoları yazan Gürhan Özçiftçi yazıp yönettiği ilk uzun metrajı Ne Gelen Var Ne Giden ile vizyona hazırlanıyor. Bahadır Vatanoğlu, Deniz Sipahi, Ebru Helvacıoğlu, Eser Karabil ve Ezgi Bakışkan’ın rol aldığı film doğa ve insan ilişkisinin arka plânına odaklanıyor, doğadan iyice uzaklaşan insanın yalınlığıyla hesaplaşmasını anlatıyor. Ne Gelen Var Ne Giden, söz, metin, duygu, algı ve olgu düzeylerinde yeni bir şeyler denemenin peşinde koşan, özgün bir psikolojik gerilim filmi.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Michel Gondry Yarın İstanbul’da
Günümüzün en önemli yönetmenlerinden Michel Gondry, If İstanbul’un konuğu olarak yarın Türkiye’ye geliyor. Gondry, Yeşim Tabak’la birlikte SALT Beyoğlu’da Küçük Sohbetler’e, ardından da merakla beklenen son filmi Uzun Boylu Adam Mutlu Mu? Noam Chomsky ile Canlandırma Bir Sohbet’in (Is the Man Who Is Tall Happy? An Animated Conversation with Noam Chomsky) Türkiye galasına da katılacak ve gösterimin ardından seyircilerin sorularını yanıtlayacak. Gondry’nin Günlerin Köpüğü’yle aynı dönemde çektiği belgeseli merakla bekleneniyor.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Altın Ayı, İnce Buz Kara Kömür Adlı Filmin Oldu
Almanya’nın başkenti Berlin’de 64.sü düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. Festivalin en büyük ödülü olan Altın Ayı’yı, Çin Halk Cumhuriyeti’nden yönetmen Yinan Diao’nun İnce Buz Kara Kömür (Bai Ri Yan Huo) adlı filmi kazandı. Ayrıca filmin başrol oyuncusu Liao Fan da, En İyi Erkek Oyuncu seçilerek bu kategoride Gümüş Ayı ile ödüllendirildi. Berlinale Panorama’da gösterilen, Kutluğ Ataman imzalı Kuzu, CICAE (Uluslararası Sanat Sinemaları Konfederasyonu) Ödülü’nü aldı. En İyi İkinci filme verilen Jüri Büyük Ödülü’nün sahibi ise İngiliz – Alman yapımı Büyük Budapeşte Oteli (Grand Budapest Hotel) filmi oldu. (Haber: Serpil Boydak.)
Avatar’ın Devam Filmleri Geliyor
Tüm dünyada gişe hasılatı rekoru kıran Avatar filminin devam filmleriyle ilgili haberler gelmeye başladı. Florida’da yer alan Disney Animal Kingdom’da Avatar-Land kurulumunun başladığı duyuruldu. Parkta, Avatar filminin temaları kullanılacak ve gerçek bir doğa yaratılacak. Cameron’un daha önce hiç denenmemiş teknolojileri kullanarak çektiği Avatar filmi üç ayrı devam filmine daha sahip olacak, devam filmleri Yeni Zelanda’da çekilecek.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.