Geniş Aile: Yapıştır’ın Anaç Tarihi Eser Kaçakçısı: Derya Karadaş

Başarılı oyuncu Derya Karadaş, Geniş Aile: Yapıştır’da anaç bir tarihi eser kaçakçısı olan Defne karakterini canlandırıyor. Çocuğu olmadığı için tüm anaçlığını emrindeki adamlara ve müşterilerine gösteren Defne, Derya Karadaş’ın güçlü oyunculuğuyla can buluyor. Geniş Aile: Yapıştır filminde Ufuk Özkan, Fırat Tanış, Bülent Çolak ve Ahmet Sarsılmaz’la birlikte rol alan başarılı oyuncu, efsane dörtlünün en büyük belası oluyor.

Ana Yurdu, Varşova’dan İki Ödülle Dönüyor

Dünya prömiyerini Venedik Uluslararası Film Festivali’nde yapan ve Adana Altın Koza Film Festivali’nden 5 ödülle dönen Senem Tüzen’in ilk uzun metraj filmi Ana Yurdu, 31. Varşova Film Festivali’nde FIPRESCI (Uluslararası Sinema Yazarları Federasyonu) Ödülü’nü kazandı ve Asya filmlerini değerlendiren NETPAC (Asya Filmleri Teşvik Ağı) jürisi tarafından En İyi Asya Filmi seçildi. FIPRESCI jürisi, Ana Yurdu’nu geleneksellikle modernite arasındaki mevcut yerini bulmaya çalışan bir kadının çatışmasını etkili bir biçimde anlatan, yoğun ve merak uyandırıcı bir film olmasından dolayı ödüle layık gördüğünü açıkladı.

5. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buluyor

5. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali ödül töreni 20 Ekim 2015 Salı günü Beyoğlu Atlas Sineması’nda yapılacak ödül töreni ile gerçekleşecek. Geceye, jüri üyeleri Demet Akbağ, Lucie Bader, Selman Dursun, Sevin Okyay, Serdar Akar, Mehmet Açar, Engin Ertan, Ozan Güven katılacak. Yazar Ineke Van Der Valk, yönetmen Jonathan Taieb ve Stefan Hauput, oyuncu Tuba Ünsal, Ayşen Batıgün ve Renat Shuteev’in aralarında bulunduğu davetlilerle, akademisyen ve panelistlerin katılımı töreni renklendirecek. Festival kapanış töreni En İyi Film Ödülünü alan yapıtın 21:30’daki gösterimi ile sona erecek. Filmler 22 Ekim’e kadar gösterime devam edecek.

5. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Ödülleri Sahiplerini Buluyor yazısına devam et

En İyi 10 Kısa Film Belli Oldu

Antalya Sinema Derneği’nin, son on yılda Türkiye’deki önemli festivallerden birincilik ödülü almış Kurmaca kısa filmleri geniş bir jüri aracılığıyla değerlendirmeye aldığı çalışma En İyi 10 Kısa Film’in seçimiyle tamamlandı. Antalya Sinema Derneği Başkanı Sidar Serdar Karakaş ile Derneğin Kültür ve Sanat Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Ersümer tarafından yürütülen projede En İyi 10 Kısa Film, 20 kişilik jüri tarafından, 51 kısa film arasından yapılan oylamayla belirlendi.

Belgesel Avcıları, İstanbul’a Geliyor

BSB – Belgesel Sinemacılar Birliği tarafından düzenlenen PITCHIN’ISTANBUL Belgesel Proje Pişirme Atölyesi çalışmalarına hız kattı. Bu yıl ikincisi düzenlenen projenin ilk aşaması 20 – 24 Ağustos 2015’te gerçekleşti. Koç Üniversitesi’nde 21 Ekim’de gerçekleştirilecek ikinci aşamada ise belgesel sinema üretiminde yeni bir sürecin başlaması hedefleniyor. Proje çalışmaları, gelecekte İstanbul’un da bir “Pitching Merkezi” olabileceği konusunda olumlu sinyal veriyor.

Belgesel Avcıları, İstanbul’a Geliyor yazısına devam et

Fol Masa II: Gürcan Keltek

Fol Masa, sinema ve görsel sanatlar alanında ürün veren sanatçı ve kuramcıları izleyicilerle buluşturuyor. Ayda bir gerçekleştirilmesi planlanan bu etkinlik dizisi kapsamında çeşitli sinema anlayışları ve imge politikaları masaya yatırılacak. Serbest bir diyalog ortamında sürdürülmesi amaçlanan buluşmaların ikinci konuğu Gürcan Keltek. Konuşma öncesi sanatçının Koloni (2015) adlı 50 dakikalık orta metraj filmi gösterilecek. Gösterim 19 Ekim Pazartesi günü Ariel Sanat’ın Teşvikiye’deki mekânında saat 18:00’de başlayacak. Herkese açık ve ücretsiz olan etkinlikte yer kısıtlı olduğu için kweekweek.com/fol adresinden rezervasyon yapılması gerekiyor.

Abluka İzdihamı

5. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında gösterime giren, Emin Alper’in yönettiği Abluka filminde seyirci izdihamı yaşandı. Mehmet Özgür, Tülin Özen ve Berkay Ateş’in oynadığı filme gösterilen yoğun ilgi nedeniyle gösterim 10 dakika geç başladı. Filmin gösterime girdiği 17 Ekim Cumartesi günü gündüz bölümünde festival kapsamında paneller de düzenlendi. Çember (The Circle) filmi gösterimi sonrasında Toplumsal Algıdan Sinemaya; “Cinsel Yönelim ve Kimlik” başlıklı panel gerçekleşti. Bu panelin ardından düzenlenen Abluka filminin gösterimine jüri Demet Akbağ, Alin Taşcıyan, Lucie Bader, Selman Dursun, Sevin Okyay ve Serdar Akar da katıldı.

Abluka İzdihamı yazısına devam et

Yeşilçam Fragmanları QR Kod Uygulamasıyla Türvak Müzesi’nde

TÜRVAK Sinema Müzesi ziyaretçileri, akıllı telefonlarına yükledikleri QR Kod Okuyucu aplikasyonuyla, onlarca Yeşilçam filmini müze gezisi esnasında anında izleyebiliyor. Yeşilçam Türkiye’nin hazırladığı, Türk Sineması’nın unutulmaz yönetmen ve karakter oyuncuları ile Erler Film yapımlarına ait film fragmanlarının yer aldığı bu uygulamayla, görsel-işitsel kültür mirasımızın interaktif bir müze deneyimi içinde güncel teknolojilerle yeni kuşaklara aktarılması sağlanıyor.

Yeşilçam Fragmanları QR Kod Uygulamasıyla Türvak Müzesi’nde yazısına devam et

Atilla Dorsay’ın Objektifinden Yeşilçam’dan 100 Portre

“Işık artı zaman eşittir sinema” tanımı, birçoğu gibi benim için de belirleyicidir. Çünkü yaşam da zaten ışık artı zaman değil midir, bir bakıma. Atilla Dorsay, “Efsaneler ve Renkler” sergisi ve “Yeşilçam’dan 100 Portre” kitabıyla benim bu yaklaşımıma destek oluyor.

Sözlü tarihin görsel yansıması…

Hepimiz biliriz ki, resmi tarih hep bir şeyleri gizler, bir şeyleri abartır veya yüceltir. Dolayısıyla da bazı ‘gerçek’leri bilebilmeniz olanaksızdır neredeyse. Çok yıllar sonra araştırmacılardan okumanız gerekecektir, tabii, sizin ilginiz dağılmamışsa…

Atilla Dorsay, 1970’li yıllardan beri tanıdığı, biraraya geldiği, bir şekilde fırsat bulup fotoğrafladığı -kendisi, resimlediğim diyorsa da- ulusal ünlülerden seçilmiş 100 portreyi biraraya getirmiş. Bir anlamda kişisel sinema tarihinin bir kısmını çıkarmış. “Yeşilçam’dan 100 Portre” kitabı, aynı zamanda Karaköy’deki Saint Benoit Lisesi’nde 22 Ekim – 30 Kasım tarihleri arasında “Efsaneler ve Renkler” adıyla da sergileniyor. Onca yıl içinde birikmiş yüzlerce fotoğraf arasından bir adet seçmek gerçekten güç iş. “Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu / İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük” diyor ya Cemal Süreya, şiirce… Atilla Dorsay da besbelli hangisini seçsem kaygısıyla günler geçirmiş.

Kötü makine…

İlk fotoğraf makinesinin pek de iyi olmadığını, teknolojik gelişmeyle doğru orantılı olarak çok daha iyi fotoğraflar çektiğini anlatan Dorsay, “Gerçi resimlerle oynamayı, kadrajları değiştirmeyi, fotoşop yapmayı hiç sevmedim ve istemedim” diyor; ancak yine de “…bir fotoğraf -özellikle benim ilgilendiğim portreler- belli mekânlarda, belli koşullarda, belli bir ışık altında yakalanmış insan yüzleridir ve yapılacak olan, o koşullarda en iyisini çekmektir: ışıklarla, mesafeyle, objektiflerle sonsuza dek oynamadan, kadrajınızı artık içgüdüyle bularak, yüzün anlamlarını o kısa saniyeler-saliseler içinde olabildiğince yakalamaya çalışarak…” (sunuş yazısı) koşullar ne olursa olsun gösterdiği özeni vurgulamaktan da geri durmuyor.

Küçük bir not eklemek istiyorum, sinemanın özellikle de Yeşilçam’ın en üstün özelliklerinden biridir görüşlere değer vermek. Sergilenen karelerle kitapta yer alanlar arasında teknik oynama farkı var. Atilla Dorsay, sergi açılış konuşmasında da sözünü etti: Fotoğrafları basan arkadaşların küçücük “hile”lerine göz yummuş. Böylelikle hem o (genç) arkadaşlar kırılmamış hem de fotoğrafların farklılıkları ortaya çıkmış stüdyo çekimlerinden.

İyi anlatım…

Hemen hepimizin çok yakından -rolleri gereği- tanıdığımız ama içyüzlerini bilmediğimiz ünlüleri temiz ve saf halleriyle Atilla Dorsay’ın gözünden görüyoruz, gerek sergide gerekse kitapta.

Birçoğu belki de -özellikle oyuncular- beğenmeyebilir bu fotoğrafları ama apaçık bir şekilde hem o anki duygularını hem de iç dünyalarını yansıtıyor, istisnasız tümü. Atilla Dorsay, sinema yazıları kadar başarılı fotoğraf çekiminde de…

Yine de ben, kitapta her portre ile ilgili yazdığı küçücük notlarla o fotoğrafların daha bir anlamlandığı düşüncesindeyim. Kaçınmadan, gizlemeden ama magazinleştirmekten özenle kaçınarak aralarında yaşananlara da değindiği o notlar, sinemamızın ünlülerinin yalın halleridir aynı zamanda.

Lütfi Akad’dan Vedat Türkali’ye Safa Önal’dan Feyzi Tuna’ya yönetmen ve senaristlerden tutun Türkan Şoray’dan -ki en büyük aşkıdır Atilla Dorsay’ın, kim ne derse desin- Fatma Girik’e, Çolpan İlhan’dan Gülsen Tuncer’e oyuncular yer alıyor sergide ve kitapta. Tabii, genç kuşak da var. Derviş Zaim, Mahsun Kırmızıgül, Zeki Demirkubuz, Reha Erdem ve diğerleri…

Adlarını sayamadım ama aralarında yaşanan belki küçük ama unutulması imkansız çekişmelerle yer alan yönetmenler ile oyuncular bu “ansiklopedik olmayan” kişisel bir bakış sergileyen deneme tadındaki notlarla biz izleyicilerin gönlünde yerlerini sağlamlaştırıyorlar.

Objektifine ve kalemine teşekkürlerle Sevgili Dorsay…

(25 Ekim 2015)

Korkut Akın

Git Başımdan Dedi Ortalık Karıştı

Başrollerini Şahin Irmak, Bülent Emrah Parlak, Aslı Tandoğan, Seda Güven ve Nevra Serezli’nin paylaştığı Git Başımdan’da aksiyon dolu sahneler de yer alıyor. Filmin ana karakteri Latif’in yol üstü dinlenme tesisindeki hareketli anları izleyenleri çok güldürecek. İç sesi Mansur’un dediklerine inanıp bir anda ortalığı karıştıran ve dayak yemekten kurtulmak için, dinlenme tesisindeki adamlardan birini rehin alan Latif tam anlamıyla ortalığı karıştırdı. Film 29 Ekim’de gösterimde.

Kara Bela, Gişede 700 Bini Aştı

Başrollerini Cengiz Bozkurt, Seda Bakan, Erkan Kolçak Köstendil ve Cihan Ercan’ın paylaştığı Kara Bela yeni sezonun en çok izlenen yerli yapımı oldu. 700 bini aşkın sinemaseverle buluşan Burak Aksak imzalı film, kahkaha attırmaya devam ediyor. Hayatı hep kuralına gore yaşamış olan Kudret’in çok sevdiği arabasıyla çıktığı Gaziantep yolculuğunda edindiği arkadaşlar ve başlarına gelen komik olayları anlatan film, izleyiciye 105 dakikalık komik ve eğlenceli bir macera sunuyor.

Takım: Mahalle Aşkına

Emre Şahin’in yönettiği ve Fırat Tanış, Yağız Can Konyalı, Beyza Şekerci ile Erkan Kolçak Köstendil’in oynadığı Takım: Mahalle Aşkına, 23 Ekim 2015’de Mars Dağıtım dağıtımıyla Spark Film Collective tarafından vizyona çıkarıldı.
İstanbul’da büyük plazalar tarafından yutulmak üzere olan bir mahalle ve birbirinden farklı genç insanları ortak bir hedef için birleştiren bir futbol takımı. İyinin kötüyle mücadelesini anlatan film, babalarından miras kalan halı sahayı satmak istemeyen iki kardeşin hikâyesini konu alıyor ve takım olmayı, zorluklara rağmen hayallerini oldurmak için gayret göstermeyi ve mahalle dayanışmasını eğlenceli bir dille anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Takım: Mahalle Aşkına yazısına devam et

Annem (Yönetmen: Nanni Moretti)

Nanni Moretti’nin yönettiği ve Margherita Buy, John Turturro, Giulia Lazzarini ile Nanni Moretti’in oynadığı Annem (Mia Madre) 20 Kasım 2015’de M3 Film dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Ergen bir kız, şahane bir anne, bir de kendini beğenmiş Amerikalı film yıldızı. Yeni filmini bitirmeye çalışan kadın yönetmenin son dertleri bunlar. Yönetmen Margerita annesinin ölümcül bir hastalığa yakalanmasıyla duygusal açıdan yıkılmıştır. Yetmezmiş gibi aşırı dirayetli abisi sayesinde kendini iyice yetersiz hissetmeye başlar. Çektiği filmin Amerikalı yıldız oyuncusunun kaprisli ve ukalanın teki çıkması da bardağı taşıran son damla olur.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu