Sinema Terspektif’in Aralık 2016 Sayısı Çıktı

Sinema Terspektif’in 2. yılına özel hazırlanan sayısında; düz bakışı ters yüz eden 13 film, Andrey Tarkovski sinemasında bilim kurgu, sinema tarihinde olgunlaşma üzerine çekilmiş 23 film, sinemada tek ağaç sendromu, içsel yolculukların yönetmeni Ömer Kavur filmleri ve Ahmet Uluçay anısına özel dosya yer aldı. Yeşim Ustaoğlu’nun Tereddüt’ü kapakta dikkat çekerken, François Ozon’un zarif filmi Frantz, görsel efektleriyle izleyiciyi büyüleyen Doktor Strange, Kasım’da geren Ouija: Origin of Evil, Aralık’ta güldürecek olan Masterminds, kült filmlerden Metropolis, The Seventh Seal ve Vanishing Point Aralık sayısının filmleri arasında.

Sinema Terspektif’in Aralık 2016 Sayısı Çıktı yazısına devam et

3. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri

Kino İstanbul tarafından organize edilen 3. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri, Akbank Sanat Merkezi, İtalyan Kültür Merkezi ve Fransız Kültür Merkezi’nin ev sahipliğinde düzenleniyor. Sinemanın öncü örneklerini canlı müzik eşliğinde bir araya getiren etkinlikte, akademisyenler, araştırmacılar, küratörler tarafından her filme özel birer sunum yapılıyor. Programda, yola ve yolculuğa dair birçok filmin yanında büyük kısmı ilk kez seyirci karşısına çıkacak Osmanlı İmparatorluğu dönemi görüntülerinden Diva filmlerine, Chaplin ve Keaton klasiklerinden Alman Dışavurumculuğu’na ve ‘renkli sessizler’e kadar birçok nostaljik sinemasal bölüm yer alıyor.

3. Uluslararası İstanbul Sessiz Sinema Günleri yazısına devam et

Özcan Deniz, İkinci Şans ile Bursa Kent Meydanı AVM’de

Bursa Kent Meydanı AVM arka araya gerçekleştirdiği özel gösterimlerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Nurgül Yeşilçay ile Özcan Deniz’in başrollerini paylaştığı İkinci Şans, 03 Aralık Cumartesi akşamı Avşar Sinemaları’ndaki özel gösterimle Bursalı sinemaseverlerle buluşacak. Gösterime, Özcan Deniz’in yanı sıra diğer başrol oyuncuları Afra Saraçoğlu ve Mesut Can Tomay da katılacak. Birbirinden taban tabana zıt iki yalnız insanın yolları kesişir. Biri matematik öğretmeni olan çok güzel bir kadın Yasemin, diğeri ise Cemal Et lokantasının sahibi, karizmatik gurme Cemal. Bu iki kişinin karşılaşması önce kavgalarla başlar sonra aşka dönüşür.

Gişede Rekor Kıran Çakallarla Dans 4’ün Kayınço Şarkısının Klibine Büyük İlgi

İlk üç günde yaklaşık 500 bin kişinin izlediği Çakallarla Dans 4 sinema filmi, müzikleriyle de büyük beğeni toplamaya devam ediyor. 25 Kasım’da gösterime giren filmin birinci ve üçüncüsünde rol alan ünlü şarkıcı Bülent Serttaş’ın seslendirdiği anonim şarkı “Kayınço”nun klibi sosyal medya da büyük ilgi görmeye devam ediyor. Klipte, filmin görüntülerinin yanı sıra Bülent Serttaş’a Çakallarla Dans 4′ün iki güzel oyuncusu Didem Balçın ve Derya Şensoy da eşlik etti.

Gişede Rekor Kıran Çakallarla Dans 4’ün Kayınço Şarkısının Klibine Büyük İlgi yazısına devam et

Fantasturka – Türk İşi Fantastik ve Korkunç Filmler Festivali Vol. 5

Ankara Kısa Filmciler Derneğinin düzenleyeceği FANTASTURKA – Türk İşi Fantastik ve Korkunç Filmler Festivali bu yıl beşinci kez kapılarını açıyor. 09 – 11 Aralık 2016 tarihlerinde Ankara Kızılırmak Sineması’nda gerçekleşecek festivalde birçok yönetmen, senarist ve izleyici bir araya gelecek. “Fantastik ve Korku” kategorisinde ulusal çapta prestij ödülü veren festivalde bu yıl para ödüllü Uluslararası Fantastik ve Korku Kısa Film Yarışması’na 29 farklı ülkeden 94 kısa film başvuruda bulundu. Finale kalan on yarışmacıdan jürinin belirleyeceği bir ulusal bir de uluslararası sinemacıya festivalden toplam 1000 dolar para ödülü verilecek.

Fantasturka – Türk İşi Fantastik ve Korkunç Filmler Festivali Vol. 5 yazısına devam et

Çiğdem Sezgin’in İlk Filmi Kasap Havası, 09 Aralık’ta Vizyona Giriyor

Çiğdem Sezgin’in yazıp yönettiği ilk film olan Kasap Havası, 09 Aralık’ta MC Film dağıtımıyla vizyona giriyor. 22. Uluslararası Adana Film Festivali’nde En İyi Müzik, 6. Uluslararası Malatya Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu, 3. Altın Defne Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödülü ve 65. Uluslararası Mannheim – Heidelberg Film Festivali’nden Special Newcower Award ödülünü alan filmde Ahmet, annesinin uygun gördüğü biriyle nişanlanmak üzereyken kendisinden yaşça büyük Leyla ile ilişki yaşamaya başlar. Leyla’nın yıllar önce birlikte olduğu Semih, Almanya’dan geri dönünce dengeler altüst olur.

Deliliğin Kıyısında Aşkı Aramak

Aşk Mektupları (Mal de Pierres)
Yönetmen: Nicole Garcia
Eser: Milena Agus
Senaryo: Jacques Fieschi-Nicole Garcia
Müzik: Daniel Pemberton
Görüntü: Christophe Beaucarne
Oyuncular: Marion Cotillard (Gabrielle), Louis Garrel (André), Alex Brendemühl (José), Brigitte Roüan (Adèle), Victoire du Bois (Jeannine), Aloïse Sauvage (Agostine), Daniel Para (Martin), Jihwan Kim (Emireri Blaise), Sören Rochefort (Georget), Camilo Acosta Mendoza (Camilo), Julio Bollullo Carasco (Julio), Elian Planes (Simon), Maxime Flourac (René), Victor Quilichini (Marc)
Yapım: StudioCanal (2016)

Oyuncu-yönetmen Nicole Garcia’nın “Aşk Mektupları” filmi, kırılgan bir genç kadının aşkı arayışının peşine düşerken, Fransa’daki toplumsal hayata da gerçekçi bakış sunuyor.

Film, II. Dünya Savaşı’nın sonrasında başlıyor. Aslında bu film, İtalyan yazar Milena Agus’un romanının epeyce uzağında ve serbest bir uyarlama oluyor. Bir sanatçı, bir başka sanatçının eserini olduğu gibi aktarmayabilir. Belki de en iyisi buydu. Fransız yönetmen Nicole Garcia, 1955 doğumlu İtalyan yazar Milena Agus’un 2006’da yayınlanan “Mal di Pietre” romanını esere sadık kalmadan uyarladı işte. Ayrıca bu roman bizde yayınlanmadı hâlâ. Ama Pupa Yayınları, yazarın “Yufka Yürekli Kontes” romanını 2012’de yayınlandı.

Yönetmen Garcia, 1946’da Cezayir’de doğdu. Yönetmenin 1998 yapımı “Place Vendôme-Vendôme Meydanı” filmi ülkemizde vizyona çıkmıştı. Garcia’nın 2013 yapımı “Un Beau Dimanche-Güzel Bir Pazar” filmini de hatırlatmalı. Yönetmen, oyuncu olarak Alain Resnais’nin 1980’deki “Mon Oncle d’Amérique-Amerikalı Amcam”, Claude Miller’in 2001’deki “Betty Fisher et Autres Histoires-Bayan Fisher ve Diğer Öyküler” ve 2003’teki “La Petite Lili-Küçük Lili” dahil birçok filmde başrol oynadı. Yönetmenin 2016 yapımı sinemaskop “Mal de Pierres-Aşk Mektupları”, her şeyiyle bir kadın film. Bu filmi gördükten sonra insanın kalbi kadınlardan yana daha da çok çarpıyor.

Erotik düşlerle…

1950’lerin sonlarında, günümüz. Bir araba Lyon’a doğru yol alıyor. Arabada Gabrielle, kocası ve oğulları Marc var. Lyon’a geldiklerinde sürekli mektup gönderdiği adresin sokağını gördüğünde heyecanlanıyor. Apartmanın girişinde dairenin Sauvage yazan zilini çaldığında film geriye dönüyor ve 1940’ların ikinci yarısına, ikinci savaş sonrasına gidiyor.

Ekonomik durumları iyi çiftlik sahibi ailenin iki kızından büyüğü olan Gabrielle, kasabanın evli öğretmeninden aşkı istiyor önce. Onun kendisine okuması için verdiği “Uğultulu Tepeler” romanıyla erotik düşler kuruyor Gabrielle. Kitabın sayfasında öğretmenin adı da yazıyor. Bu onu daha da ateşliyor ve zihninden düşen erotik kelimelerle kitapla sevişiyor adeta. Romanın yazarı İngiliz Emily Brontë de taşradan hiç ayrılmamış onun gibi. Bu roman Can Yayınları tarafından 2016’da yayınlandı. Hasat zamanı yemeğinde öğretmenin evli olduğunu öğreniyor Gabrielle. Gerçek aşkı arıyor aslında. Bu aşk da bir derinin altında tekmiş gibi olabilmek. Kadınlar belki de bunu arıyorlar hep.

Gabrielle’i baygın bulunuyor. Bebeğini de düşürmüş. Gabrielle bunalımlar yaşarken, annesi Adèle, onun deliliğin sınırında olduğunu düşünüyor. Çiftliklerinde Katalan bir komünist duvar ustası José Rabascal da ırgat olarak çalışıyor. José, Cumhuriyetçilerle beraber faşist Franco’ya karşı savaşmış. Şimdilerse yolu Fransa’daki bu çiftliğe düşmüş. Dinsiz, komünist ve yalnız biri o. Gabrielle piyano çaldığında dikkatle onu dinlerken, Adèle bu erkeğin Gabrielle’in ruh halini düzelteceğini umuyor. Bu ilişki mümkün müydü? Gabrielle, ya akıl hastanesine yatacak ya da evlenecekti. José’yle evleniyor. Ama Gabrielle yatağının kapalı olduğunu söylüyor ona. Marsilya’ya taşınıyorlar. José, Gabrielle’in sermaye yardımıyla inşaat işlerinde büyüyor. Cinsel sorunlarını da Toulon şehrindeki fahişelerle çözümlüyor. Gabrielle, fahişelerle yatmanın nasıl olduğunu merak ediyor ve onlar gibi oluyor bir geceliğine. Parasını da alıyor José’den.

Taş hastalığıyla…

Böbreğinde taş olan Gabrielle, sanatoryuma benzeyen dağ hastanesine yatıyor çok geçmeden. Bu hava değişikliği onu hayatının aşkına getiriyor. Çinhindi’nde, yani Vietnam’da savaşmış Teğmen André Sauvage’la yolu kesişiyor burada. Hastanede her işle beraber hemşirelik de yapan Agostine’le dostluk kuran Gabrielle, hastalığından bitkin düşmüş André’yle yakınlık kuruyor. André, tüm gücünü yitirmiş ve hep yorgun. Gabrielle, André’yle hayatının erkeğini buluyor belki de. Onunla yakınlaşmaları Gabrielle’i tedavi ediyor sanki. Arada kocası da ziyaretine geliyor. José geldiğinde mutsuzluğu yüzüne iniyor adeta. Bir gün André cankurtaranla (ambulansla) Lyon’a götürülüyor. André ona, umutsuz hastaların Lyon’a götürüldüğünü söylemişti konuşmalarında. André’nin odasının boşaltıldığını gören Gabrielle, André’yi arzuluyor hep. Onunla bir derinin altındaymış gibi olmak istiyor. Belki de tüm kadınların düşüydü bu. André hastaneye dönüyor muydu bir anda? Ya o sevişme? Sinema tarihine bir armağan olan André’yle Gabrielle’in sevişmeleri, bir derinin altında tek olmayı görselleştiriyor sanki. Sonra eski hayatına dönüyor Gabrielle ve André’ye mektuplar yazıyor. José her şeyin farkında. Sonra gönderdiği mektupların hepsi iade ediliyor. Şimdi ne yapacaktı? Bebeği onu mutlu edecek miydi?

Çaykovski ve Bach…

Gabrielle, André’nin piyanoda çaldığı Çaykovski’nin “Haziran” bestesi “Les Saisons / Barcarolle de Juin” (Mevsimler / Gondolcuların Şarkısı Haziran) müziğine tutuluyor. André’den bir hatıra gibi. Oğlu Marc’a da bu tınıları çaldırıyor. Çaykovski’nin bu bestesi, filmi ve seyirciyi tam anlamıyla kuşatıyor. İnsanın kulağına da aşina geliyordu bu Çaykovski tınıları. Yönetmen, Bach’ın “Siciliana” bestesini de piyano tınılarıyla duyuruyor filminde. Bach’ın bu bestesi “Siciliana”, aslında Barok dönemden gelen, yavaş ve kıvrak olabilen bir müzik tarzı. “Psychodelic” ruh gibi. Barok müzik dönemi, 1600’lerin başından 1750’lere kadar devam etmişti. Kısaca pastoral de deniyor bu sanatsal döneme. Günümüzde etkileri az da olsa devam ediyor. Filmde Schubert, Mozart ve Chopin de duyuluyor. Filmdeki fotoğraflar da çarpıcı ve ilham verici. Yönetmen, geçmişteki anları, dönem filmlerindeki gibi kahverengimsi tonlarda yansıtmış. Işık düzenlemeleri kasveti biraz daha artırıyor mekânlarda. Günümüzdeyse renkler daha belirgin ve kasvet azalıyor. Sanki Barok dönemin ruhu yansıyordu bu filmde.

(08 Aralık 2016)

Ali Erden

[email protected]

Çalgı Çengi: İkimiz

Selçuk Aydemir’in yönettiği ve Ahmet Kural, Murat Cemcir, Rasim Öztekin ile Ahmet Gülhan’ın oynadığı Çalgı Çengi: İkimiz, 06 Ocak 2017’de Pinema Film dağıtımıyla TR 40 33 Productions tarafından vizyona çıkarıldı.
Filmde, 6 yıl önce bulaştıkları mafya tarafından, resmi düğün şarkıcılığı görevi icra ettirilen Gürkan ve Salih’in tehlike ve komedi dolu maceraları devam ediyor. Çalgı Çengi: İkimiz’de sevdiği kızla evlenmek için mafyadan ayrılmak isteyen Salih ve kuzeni Gürkan’a bunu gerçekleştirmeleri için tek bir seçenek verilir: Gittikleri düğündeki nikah memurunu kaçırmak. İkilinin başına hiç beklenmedik, birbirlerinden farklı ve ilginç olaylar gelecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Çalgı Çengi: İkimiz yazısına devam et

Hasret Bitti

Ayhan Özen’in yönettiği ve Ceyda Ateş, Kemal Uçar, Ferdi Sancar ile Yüksel Ünal’in oynadığı Hasret Bitti, 23 Aralık 2016′da Sinerji Film dağıtımıyla Dip Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yıllarca Almanya’da gurbetçi işçi olarak yaşayan Halim Bitti, çok sevdiği kızlarına sık sık kesinlikle Alman damat istemediğini, yabancılara gönül vermemelerini söylemiştir. Zaten bir müddet daha Almanya’da kalıp para biriktirdikten sonra özlem duydukları Türkiye’ye döneceklerdir. Ne var ki Halim’in bu hayaline kendisinden başka hiç kimse katılmaz. Alıştıkları düzende yaşayıp gitmekten çok memnunlardır. Ta ki Halim bir gün Özlem ve Andreas’ı sokakta el ele görene dek.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Altyazı Dergisi’nin Aralık 2016 Sayısı Bayilerde

28 Kasım tarihinde, Altyazı Dergisi’nin Aralık sayısı baskı için matbaadayken vefat eden Mithat Alam, kurucusu olduğu Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi, Mithat Alam Eğitim Vakfı ve on beş yıl boyunca yayın hayatını sürdürebilmesinde büyük pay sahibi olduğu Altyazı’yla yaşamaya devam edecek. Mithat Alam’ın hayatını anlattığı söyleşi İletişim Yayınları’nca Sinemayı Seven Adam başlığıyla yayımlanmıştı. Mithat Alam’ın öğrencilerinden Umut Barış Dönmez, hazırladığı kitabın ortaya çıkış sürecini ve Mithat Alam’ın hayatının her köşesine sinmiş sinema sevgisini Altyazı Dergisi’nin Aralık sayısı için kaleme aldı.

Ermeni Kültür’de Parajanov Filmleri Gösterimi: Suram Kalesi Efsanesi

Ermeni Kültür ve Dayanışma Derneği’nde Parajanov filmleri gösterimleri devam ediyor. 02 Aralık 2016 Cuma akşamı Suram Kalesi Efsanesi gösterilecek. Bir efsaneye gore, istilacılardan kendilerini koruyabilmek için, Gürcülerin bir kale inşa etmeleri gerekir. Ama ne zaman çatı kısmına gelseler, yapı yıkılır. Danışılan falcı şöyle der: “Duvarın tutması için, yakışıklı bir genci duvara gömmeniz lazım.”

Bağımsız Filmlerin En Yeni ve İyi Örnekleri Aralık Ayında da SineBU’da

Boğaziçi Üniversitesi’nin sinema salonu SineBU’da 02 Aralık’ta vizyona girecek filmler, Altın Portakal’da En İyi Film, Yönetmen ve Senaryo ödüllerini toplayan Mavi Bisiklet; Ufuk Bayraktar’ın ilk yönetmenlik deneyimi, Altın Portakal İzleyici ödüllü Kümes ve Altın Koza’da Yılmaz Güney En İyi Film, SİYAD En İyi Film ve En İyi Kurgu ödüllerini toplayan Babamın Kanatları. 03 Aralık’ta ise bu filmlere ayın en çok merak edilen filmlerinden Kaptan Fantastik ve birinci dünya savaşı ertesinde geçen, trajik bir çıkmazı konu edinen Frantz ekleniyor. Dardanne Kardeşler’in yeni filmi Unknown Girl yönetmenin sinemasını takip edenler için kaçırılmayacak bir fırsat.

Bağımsız Filmlerin En Yeni ve İyi Örnekleri Aralık Ayında da SineBU’da yazısına devam et

3. Paris’te Türk Sinemasıyla Randevu

SRP İstanbul’un, T. C. Paris Büyükelçiliği’nin ev sahipliğinde, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğini alarak gerçekleştireceği Paris’te Türk Sinemasıyla Randevu’nun üçüncüsü 16 – 18 Aralık 2016 tarihlerinde Paris’te yapılacak. Farklı içerikler ve yeniliklerle Fransız seyircisiyle buluşacak etkinlik, şehrin kalbinin attığı Champs Elysee bulvarında yer alan UGC Normandie Sineması’nda yapılacak gala gecesiyle start alacak. 15 Aralık Perşembe akşamı gerçekleştirilecek gala gecesinde Hale Soygazi’ye Yaşam Boyu Başarı Ödülü sunulacak. Fatih’in Fedaisi Kara Murat filmi ile sinemaya adım atan Soygazi Onur Konuğu olarak Fransız sinemaseverleri selamlayacak.

3. Paris’te Türk Sinemasıyla Randevu yazısına devam et

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu