Füsun’u bu insanlarla düşüp kalkmadan da oyuncu yapardık. … Artık öngörüşmeler yeterince ilerlemişti, Feridun’un yapacağı filmler için bir de şirket kuracaktık.
…
Sevimli kuşun resmini de koyduğumuz bu küçük kartvizitten anlaşılacağı gibi, Limon Film’in yazıhanesi Yeni Melek Sineması’nın hemen bitişiğindeydi.
Özel bir hesabım olan Ziraat Bankası’nın Beyoğlu şubesine, her ay başı Limon Film’e 1200 lira yatırılmasını emrettim. Satsat’taki en yüksek maaşlı iki müdürümün aldığı toplam paradan biraz yüksekti bu miktar ve yarısını Feridun şirket müdürü olarak alacak, geri kalanla da kirayı ödeyecek ve filmin masraflarını karşılayacaktı.
…
Hiç acelesi olmadığına her geçen gün daha da çok inandığım filmin çekimine başlamadan önce, Feridun’a Limon Film üzerinden para vermeye başlamak içimi rahatlatmıştı. (Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 340)
*****
Feridun, filmci arkadaşlarıyla çıkmışsa, geç saatte, televizyon kapandıktan sonra “Bir çay daha için,” ya da “Oturun lütfen Kemal Bey biraz daha!” gibi sözlerin her gece nezaketen söylendiğini düşünemeden otururken, kendimi Feridun’un gelişine göre ayarlayacağım derdim kendime.
…
10. Feridun’u bekleyeyim, onunla senaryo işindeki filanca sorunu konuşurum, derdim kendi kendime.
…
“Sansür Kurulu’ndan daha çabuk haber almanın bir yolu varmış Feridun. …” (Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 345-346)
*****
“Panayot’un kahvesinde Erler Filmcilerin toplantısı vardı,” demişti Feridun.
Sonra Amerikan filmlerinde işten eve dönünce karısını yarı içten, yarı ezberlenmiş bir hareketle öpen kocalar gibi Füsun’u öpmüştü. …
Feridun çoğu akşam film dünyasından yazarlar, çizerler, set işçileri, kameramanlarla kahvelere takılıyor, evlerdeki buluşmalara gidiyor, çeşit çeşit nedenden çoğu birbirleriyle kavgalı bu dedikodulu, gürültülü ve dertli insanlarla yoğun bir cemaat hayatı paylaşıyordu. Sürekli yiyip içip birlikte eğlendiği bu insanların kavgalarını ve hayallerini Feridun fazla önemser, filmci arkadaşlarının geçici sevinçleriyle kolayca mutlu olduğu gibi umutsuzluklarıyla da bir anda kahrolurdu. …
Feridun da, ben de, Nesibe Hala’nın da Füsun’un bir an önce iyi-kötü film işine girmesini çok istediğini biliyorduk. (Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 347)
*****
Arada bir Limon Film yazıhanesinde buluşur, senaryodan, Sansür Kurulu’nun çıkardığı dertlerden, Füsun’un karşısında oynayabilecek erkek baş oyuncu adaylarının kim olabileceğinden de söz ederdik.
Şimdiden iki çok ünlü ve yakışıklı erkek oyuncu Feridun’un sanat filminde oynamak için hazır olduklarını söylemişlerdi, ama Feridun ile ben onlara şüpheyle bakıyorduk. Tarihî filmlerde Bizanslı papazları öldüren, bir şamarla kırk haydutu deviren bu palavracı zamparalara insan olarak hiç güvenmiyor, Füsun’a hemen asılacaklarını biliyorduk. Kara bıyıklı bu şımarık oyuncuların önemli bir meslek hüneri de, birlikte film çevirdikleri kadın oyuncularla, daha on sekiz yaşına basmamış yıldızlarla bile hemen yattıklarını ima eden çift anlamlı açıklamalar yapmalarıydı. “Filmdeki öpüşmeler gerçek oldu” ya da “Sette gelişen yasak aşk” gibi gazete başlıkları, hem filmin yıldızlarını meşhur ettiği hem de kalabalıkları sinemalara çektiği için, film işinin önemli bir parçasıydı; ama Feridun ile ben Füsun’u böyle çirkinliklerden uzak tutmak niyetindeydik. Füsun’u koruyan bu cinsten ortak bir karara vardığımızda, Feridun’un kaybedeceği paraları da göz önünde tutarak, Limon Film’in bütçesine Satsat’tan biraz daha para yollatırdım. …
İki hafta sonra, benim geldiğim bir gece bir kere daha Füsun’un kocasıyla çıktığını görünce Feridun’u öğle yemeğine davet ettim, Füsun’un bu sarhoş filmci kalabalığıyla fazla düşüp kalkmasının bizim sanat filmi için iyi olmayacağını anlattım. (Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 348)
*****
Bunun hem aile hem de yapacağımız film için daha iyi olacağını da, Feridun’a uzun uzun anlattım.
…
Sonra Tarık Bey, çok merak ettiği şeyi sordu: Amerikan filmlerinde telefonların zili bizdekinden bambaşkaydı. Amerika’daki bütün telefonlar da o zil sesiyle mi çalıyordu, yoksa bu yalnızca filmlerde çalan telefonun sesi miydi? … Tarık Bey Amerikan filmlerindeki telefonların taklidini yaptı. Hatta film polisiye ise, telefon sesi daha da sert oluyordu. …
Ama bu konuyu Feridun’a bir kere daha ciddiyetle açtıktan, sarhoş filmci kalabalığından Füsun’u birlikte korumamız gerektiğini ısrarla söyledikten sonra, benim geldiğim akşamlar Füsun ile Feridun bir daha birlikte çıkmadılar. (Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 349)
*****
Füsun’un oynayacağı sanat filmine destek olarak Feridun ile ticari bir film de yapabileceğimizi de, ilk o günlerde düşünmeye başladık. Füsun’un oynamayacağı bu film tasarısı da, akşamları Füsun’u evde oturmaya ikna etmiş olabilir. … Ama film yıldızı olma umudunu da hiç kaybetmez, ertesi gidişimde bana her zamankinden sıcak davranır, durup dururken annemi sorar ya da kendiliğinden tabağıma bir kaşık pilav daha koyar, böylece ben de bir türlü kalkıp gidemezdim. (Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 350)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)
*****
(Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi, İletişim Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2008, Sayfa 232)