Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Nuh Tepesi

Eskidendi o… Sigara kutusunun (Gelincik olmalı, karton kutuydu) arkasına çiziktirilen senaryo ile film çekilirmiş. İç içe iki hâttâ üç filmin bile çekildiği dönemler olmuş. Ama artık çok sular akmış köprülerin altından. Film çekmek sadece meşakkatli bir uğraş değil, birçok açıdan ne gibi anlamlar çıkarılabilir diye ince eleyip sık dokunması gereken önemli bir sanattır. Belki ticari açıdan başarılı sayılabilecek filmler izleniyor çokça, ama sinema sanatı açısından “değer”li sayılmıyor. Bazı filmler ise gişede neredeyse harcanan parayı bile çıkaramıyor, ama festivallerden ödüllerle dönüyor. İşte o filmlerin anlatacak bir derdi oluyor. İşte o filmler daha çok eleştiriliyor. Bazı filmlerde (devamlılık da mantık da aranmıyor zaten) bariz yanlışlara bile dikkat edilmezken “değer”li filmlerde en küçük aksama bile ortaya çıkarılıyor.

Cenk Ertürk, ilk filminde sinema yapmış. Öteden beriye, ilk filmini çeken yönetmenlerin çoğunlukla çaresini bulamadığı, “aman bu da olsun” mantığıyla yan öykücüklere boğmamış filmini. Özenli ve titiz çalışmış. Hakkını vermiş yaptığı işin. Görüntü, ışık, montaj gerçekten başarılı. Filmin finalinde iki sekansın yer değiştirmesini önerirdim, gerçi hiçbir şey için geç değil…

Ünlü ve güçlü oyuncularla çalışmak zordur her zaman, denetleyemezsiniz, oyun veremezsiniz, karakteri onların belirlemesini ister istemez kabul edersiniz. Nuh Tepesi’nde oyuncular da “rol çalmamışlar” yönetmenin beklentisini karşılamaya çalışmışlar. Bu, aynı zamanda ekibin yaptığı işe inanmasının da bir göstergesi…

Araları pek iyi olmayan baba oğul arasındaki psikolojik gerilimin aksettirildiği filmde baba (Haluk Bilginer), öldüğünde, doğduğu köyde kendisinin diktiği zeytin ağacının altına gömülmek istemektedir. Oğul (Ali Atay), hamile eşiyle boşanma aşamasında, zaten sevmediği ve aslına bakarsanız pek de tanımadığı babasının son isteği diye “mekân bakmaya” gelmiştir. Adamın diktiği ağaç, bir şekilde kutsallaştırılmış ve üzerinden rant elde edenler tarafından korunmaktadır. Devlet, bu din bezirgânlığına karşı çaresizdir. Çeteleşen güçler her şeyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı başarmışlardır. Köyün imamını bile dinlemezler. Çaresizlik içerisinde bocalayan baba oğul ne yapacağını bilemez.

Peki, ne anlattı film? Bize bir süreci gösterdi, sonucu yorumumuza açık bıraktı, izleyici kendince çözüm bulsun istedi. Bazı soru işaretleri oluşacaktır muhakkak kafanızda: O kadın ayakkabısı ne anlattı? Hamile kadın nasıl geldi, nasıl buldu orayı? Ev kaç yıldır kapalıydı? Daha önce gitmişler miydi yoksa? Karar sizlerin…

Nuh Tepesi
Yönetmen Cenk Ertürk
Oyuncular Ali Atay, Haluk Bilginer, Mehmet Özgür, Arın Kuşaksızoğlu, Hande Doğandemir…
6 Mart’ tan itibaren gösterimde…

(05 Mart 2020)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

İlk Aşk (Yönetmen: Takashi Miike)

Takashi Miike’nin yönettiği ve Masayuki Deal, Mami Fujioka, Sakurako Konishi ile Masataka Kubota’nın oynadığı İlk Aşk (Hatsukoi – First Love), 13 Mart 2020’de Başka Sinema dağıtımıyla Mars Prodüksiyon tarafından vizyona çıkarıldı.
Tek bir gece boyunca başkent Tokyo’da geçen filmde, beyin tümörü teşhisi konulan bahtsız bir boksör, masum bir telekıza âşık olur. Ama kötü adamlar tabii ki peşlerini bırakmaz. Mafya ve kara film öğeleri, şiddet, romantizm ve komik sekanslarla dolu bu amansız “ucuz roman” akıl almaz cinayetler, hayaletler, animasyon bölümlerle çok hareketli, çok eğlenceli ve çok kanlı özel bir filme dönüşüyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Korkut Akın Yazıyor

İlk Aşk (Yönetmen: Takashi Miike) yazısına devam et

Kapadokya Film Festivali’nden Kısa Filmcilere Büyük Destek

Nevşehir Belediyesi tarafından bu yıl 29 Mayıs – 03 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek Kapadokya Film Festivali, ilk yılında kısa filmcilere önemli destekler verecek. Finalist filmlere telif ödenecek, 3 kısa film projesi ise 15’er bin TL değerindeki TRT Kısa Film Yapım Desteği ile ödüllendirilecek. Festivalin Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması bölümünde 8 film ödül için yarışacak. En iyi kısa filme 7.000 TL, ikinci kısa filme 5.000 TL, üçüncü kısa filme ise 3.000 TL para ödülünün verileceği festivalde ödül alamayan 5 filme de 1.000’er TL gösterim telifi ödenecek.

Kapadokya Film Festivali’nden Kısa Filmcilere Büyük Destek yazısına devam et

Varolmanın Dayanılmaz Hüznü

Eylül ayında If Bağımsız Filmler Festivali’nde izlediğim ve 2019 yılının en iyi filmleri listeme dahil etmiş olduğum ‘Sonsuzluk Üzerine / Om det Oändliga’, sinemalarımızdaki gösterimini sürdürüyor. İsveçli bilge sinemacıyı ‘Yaşayanlar’ üçlemesiyle tanıyor ve seviyoruz. 2000 yılında ‘İkinci Kattan Şarkılar’ ile başlayan macera, Venedik Film Festivali’nde en iyi film seçilen ‘İnsanları Seyreden Güvercin’ ile tamamlanmıştı.

İnsanoğlunun kırılganlığını resmetmeye kaldığı yerden devam ediyor usta sinemacı. Tüm zalimliği yanında muhteşem güzelliği ve coşkusu ile gündelik hayatı betimlemeyi sürdürüyor, varoluşun temelinde yatan hüznü, insanoğluna özgü melankoliyi absürd bir mizah ve şakaya bulayarak anlatıyor.

Andersson’un kamerası yine sabit. Birbirini takip eden soluk renkli tablolardan oluşan kendine özgü mizanseni yine çok etkileyici. Kariyerinde ilk kez dış ses kullanmış bu filminde. Yeniden hatmettiği ‘Binbir Gece Masalları’nın etkisiyle kendi Şehrazat’ını dış ses olarak perdeye taşımayı düşünmüş. İnfazını geciktirmek için öfkeli krala geceler boyu sonu gelmek bilmeyen hikâyeler anlatmasına paralel olarak, izleyicinin filmin asla sona ermeyeceği hissiyatına kapılmasını istemiş. Filmin adı buradan geliyor.

Klasik masallardan yola çıkarak 32 tabloda insanlık hikâyesini anlatıyor Andersson. Yağmur altında doğum günü partisine götürdüğü şefkatle küçük kızının ayakkabısını bağlayan babayı izliyoruz bir bölümde. Kontrast bir sahnede, kendi elleriyle hayatına son verdiği kızını kucağında taşıyan babanın çaresiz vahşetine ve onu izleyen aile fertlerinin korku yüklü çaresizliklerine tanıklık ediyoruz. Savaşta oğullarını kaybetmiş anne babanın onun mezar yerini güzelleştirme gayretlerine tanıklık ediyoruz başka bir sahnede.

Bir önceki filminde ülkesinin zalim sömürgeci geçmişini dile getirmiş olan sinemacının Andersson’un tarihle hesaplaşması sürüyor. Gamalı haçıyla Hitler beliriveriyor aniden. Bozguna uğramış bir ordunun, kar fırtınası altında esir kampına götürülüşüne tanık oluyoruz. İnfaz edilecek olan mahkûmun elleri direğe bağlanırken, adam hayatı için yalvarıyor.

Ancak, hüznün olduğu yerde umut ve yaşam coşkusu da yeşermek durumundadır. İnancıyla birlikte sesini de kaybetmiş olan papaz kendini bir psikiyatr muayenehanesinde buluyor. Lakin doktorun hastasının derdini uzun uzadıya dinleyecek vakti yoktur, eve dönüş otobüsüne yetişmek durumundadır. Gençliğin enerjisi her zaman büyülemiştir İsveçli sinemacıyı. Bisikletli yeni yetmelerin enerjik sokak dansları çevredeki donuk hayatları da etkisi altına alacaktır. Henüz sevdalanmamış bir genç adam, aradığı aşkın peşinde yollardadır.

Evet, tüm varoluş hüznüne rağmen hayat yaşanılası bir süreçtir. Bar sahnesindeki adamın söylediği gibi ‘fantastik değil midir herşey?’. Genç bir çiftin yatak odalarında sohbetine kulak veriyoruz daha sonra. Sonsuzluk kavramı üzerine sohbet ediyorlar. Oğlan: ‘Termodinamik yasalarına göre her birimiz birer enerji değil miyiz ve milyonlarca yıl sonra enerjilerimizin başka bir formda karşılaşması mümkün değil mi, sen patates ben domates olarak örneğin? ’Kız cevap veriyor: ‘Ben domates olmayı tercih ederim’.

(04 Mart 2020)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Kraliçe Lear Filmi Özel Gösterimi Kadıköy’de

Kadıköy Belediyesi, ulusal ve uluslararası birçok festivalde gösterilen ve ödüller alan, yönetmenliğini Pelin Esmer’in yaptığı Kraliçe Lear filminin özel gösterimine ev sahipliği yapıyor. Caddebostan Kültür Merkezi’nde 02 Mart 2020 Pazartesi günü saat 20:00’de gerçekleşecek ücretsiz gösterime yönetmen Pelin Esmer’le birlikte yapımcı Dilde Mahalli ve Arslanköylü tiyatrocu kadınlar da katılacak. Kraliçe Lear filmi, Mersin Arslanköylü kadınlardan oluşan bir tiyatro grubunun Toroslar’da çıktığı bir aylık turneyi ve yol esnasında Shakespeare’in Kral Lear oyununun ücra dağ köylerinde yavaş yavaş Kraliçe Lear’e dönüşmesini konu alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Kraliçe Lear Filmi Özel Gösterimi Kadıköy’de yazısına devam et

Karşınızda Tomris Filmi Afişi

Nisan ayında vizyona girecek Tomris filminin afişi yayınlandı. Afişte, güçlü lider Tomris Hatun, komuta ettiği ordusunun başında savaşa giderken görülüyor. Annesi doğumda ölünce Tomris’i babası büyütür. M.Ö. 6. yüzyılda her kız çocuğu gibi savaşma becerilerinin gelişmesi sağlanırken büyüdüğünde iki eliyle de ok atıp kılıç kullanabilme becerisine sahip olur. Savaşma becerilerine güçlü kişiliğini ve zekâsını da ekleyen Tomris, bilge bir kadın lider oldu. Halkının bağımsızlığı için mücadele etti, hasımlarını geri püskürtmekle kalmadı, Orta Asya’da Türk devletlerini bir araya getirdi. Üstelik bunu, devrinin en güçlü imparatorluğu olan Persleri yenerek yaptı.

Çanakkale Savaşı’nın Anlatılmamış Öyküleri Sinemada Hayat Bulacak

Çanakkale Savaşları’nın 100. Yılı Senaryo Yarışması’nda birincilik ödülü alan A. Kadir Bozkurt imzalı senaryodan çekilen, Hüseyin Özden ve Hakan Kurşun yönettiği Mendilim Kekik Kokuyor, 06 Mart’ta sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Mendilim Kekik Kokuyor’un Alman, İskoç, Rus, Belçikalı, Özbek ve Türk oyuncuların bulunduğu çok uluslu oyuncu kadrosunda Wilma Elles, Mehmet Çevik, Devrim Yakut, Mike Mitchell, Başar Alemdar, Çetin Büyükakın, yer alıyor. Çanakkale Savaşı’ndan bugüne kadar hiç anlatılmamış duygulu hikâyeleri beyazperdeye taşıyan filmin çekimleri Antalya’nın Kemer ve Akseki bölgesinde gerçekleştirildi.

Yeditepe Dilek Ödülleri Sahiplerini Buldu

Yeditepe Dilek Ödülleri sahiplerini buldu. Kültür, sanat, spor, medya ve internet alanlarında ödüle değer görülen isimler, ödüllerini aldı. Yeditepe Üniversitesi Dilek Gönüllüleri, 2013 yılından bu yana Yeditepe Üniversitesi öğrencilerine yönelik düzenlediği anketlerle yılın en iyilerini seçiyor. Bu yıl da düzenlenen anketler sonucu 5 binden fazla öğrencinin seçtiği 2019’un en iyileri, Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Salonu’nda düzenlenen törenle ödül aldı. Yaşam Boyu Onur Ödülü Ayla Algan’a, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü Aslı Enver’e, En İyi Erkek Sinema Oyuncusu Ödülü Aras Bulut İynemli’ye ve En İyi Sinema Filmi Ödülü ise 7. Koğuştaki Mucize adlı filme verildi.

18. Filmmor Kadın Filmleri Festivali 16 Mart’ta Başlıyor

Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali, bu yıl 18. yaşını kutluyor. 46 filmin gösterileceği festivalde söyleşiler, paneller ve atölyelerle, 7 şehirde Hak Odaklı Sinema perdede. 16 Mart 2020 Pazartesi günü İstanbul’da, Fransız Kültür Merkezi’nde başlayacak olan 18. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali film gösterimleri, panel, atölye ve söyleşilerle 22 Mart’a kadar sürecek. 22 Mart tarihinden sonra Küçükçekmece Cennet Kültür Merkezi’ne gidecek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sinebüs’ü ile İstanbul’un 8 köyünü gezecek. Festivalde, toplam 21 ülkeden, 41 yönetmenin 46 film sinemaseverlerle buluşacak.

İkinci Görüşte Aşk

Hugo Gelin’in yönettiği ve François Civil, Josephine Japy, Benjamin Lavernhe ile Camille Lellouche’un oynadığı İkinci Görüşte Aşk (Mon Inconnue – Love at Second Sight), 07 Temmuz 2023′de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Dijital Sanatlar tarafından vizyona çıkarıldı.
Raphael, ünlü bir roman yazardır ve eşi Olivia’yı ihmal etmeye başlamıştır. Son romanını bitirdiği gece şiddetli bir kavganın ardından uyandığında roller tamamen tersine dönmüştür. Raphael’in, şöhret ve parası kaybolmuştur. Üstelik bu yeni paralel evrende Olivia dünyaca ünlü bir piyanist olmuştur ama Raphael’i tanımamaktadır. Raphael, eşinin kalbini yeniden kazanacak mıdır?

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

İkinci Görüşte Aşk yazısına devam et

Festival Hitchcock ile Renkleniyor

Bu yıl 10 – 21 Nisan tarihleri arasında şehrimizi şenlendirecek olan 39. İstanbul Film Festivali, Alfred Hitchcock’u 40. ölüm yıldönümünde özel bir bölümle anıyor. 1980 yılında kaybettiğimiz usta sinemacı, ölümünden dört yıl öncesine kadar aktif olarak sürdürdüğü sinema kariyerinde 50 adet uzun metraj sinema filmine imza atmış. Festivalin özel bölümlerinden ‘Hitchcock Renkli’, yönetmenin 1948 yılında başlayan renkli film serüvenini, 15 adet uzun metraj yapımın yenilenmiş kopyalarından eksiksiz olarak beyazperdeye taşıyor. Yapıtlarında farklı disiplinleri buluşturmuş unutulmaz gerilim ustasının filmlerini sinema salonunda izleyememiş genç kuşakları ve sinefilleri bir kez daha ödüllendiriyor.

‘Hitchcock Renkli’ efsane yönetmenin 10 ayrı sekanstan oluşan ve karartma marifetiyle tek plan çekilmiş izlenimi veren 1948 yapımı ünlü denemesi ‘Ölüm Kararı / Rope’ ile başlıyor. Bunu, bir yıl sonra çektiği ve gözde oyuncularından Ingrid Bergman’ı son kez yönettiği, ancak çok başarılı bulunmayan tek plan denemesi ‘Kapri Yıldızı – Under Capricorn’ izliyor.

3D formatından gösterileceği ilan edilen ‘Cinayet Var – Dial M for Murder’, tanınmış başyapıtlarından ‘Arka Pencere / Rear Window’ ve onu takip eden 1955 yapımı ‘Kelepçeli Aşık / To Catch A Thief’ sinemacının kariyerinde özel bir yeri olan ünlü sarışın Grace Kelly ile ardarda çektiği üç yapım. Zamanında bizde vizyona girmemiş yine üstadın minör yapıtlarından 1955 yapımı ‘The Trouble with Harry’ ise Shirley MacLaine’in sinemadaki ilk başrolü olarak hatırlanır.

Hitchcock daha önce 1934 yılında ana vatanı İngiltere’de çektiği ‘Tehlikeli Adam / The Man Who Knew Too Much’ı 1956 yılında renkli olarak tekrarlıyor. Bu kez başrollerde ilk kez çalıştığı ünlü Hollywood sarışını Doris Day ve değişmez aktörlerinden James Stewart başrolleri paylaşıyor. Bir diğer favori oyuncusu Cary Grant ile de son kez ‘Gizli Teşkilat / North by Northwest’te çalışacaktır. 1958 yapımı ‘Ölüm Korkusu / Vertigo’ ustanın birçok eleştirmene göre en iyi filmi addedilir. İlk ve son kez çalıştığı Kim Novak filmin unutulmaz karakterine hayat vermiştir.

1960 yapımı ‘Sapık / Psycho’ kariyerinin zirvesindeki Hitchcock için bir diğer doruk noktasıdır. Ancak siyah-beyaz çekilmiş olması nedeniyle bu özel seçki içinde yer almıyor. Buna karşılık 1963’te çektiği bir diğer korku-gerilim başyapıtı ‘Kuşlar / The Birds’ seçkiye dahil ve başrol, yeni keşfettiği taze sarışın Tippi Hedren’den ziyade masum görünüşlü ürkütücü kuşların.

Yönetmen ‘Hırsız Kız / Marnie’de yine Hedren ve dönemin James Bond serisi ile büyük çıkış yapan aktörü Sean Connery ile çalışacaktır.

Bunu, Julie Andrews / Paul Newman ikilisinin sürüklediği casusluk gerilimi ‘Esrar Perdesi / Torn Curtain’ izler. Yaşı nedeniyle Hitchcock’un film çekme arası uzamaya başlamıştır. 1969 yapımı ‘Topaz’ yine bir casusluk gerilimidir ancak usta formunda değildir. Buna karşılık 1972’de Londra’da çektiği ‘Cinnet / Frenzy’, gerek ustalıklı gerilimi, gerekse hınzır mizahıyla Hitcock’un son etkileyici filmidir. Yönetmen 77 yaşında çektiği ve çok ses getirmeyen ve bizde yalnızca televizyonda gösterilen ‘Aile Oyunu / Family Plot’ ile sinema dünyasına veda edecektir.

Teknik mizansen, görüntü, kurgu alanlarında hep öncü sinemacı konumunu sürdürmüş olan sinemacı, özgünlüğü, temalarını kendisinin belirlemesi ve biçimi hikâyeyle ustaca harmanlayışıyla sinema tarihine geçiştir. Gönül onun siyah-beyaz başyapıtlarını da yeniden beyazperdede izlemek istiyor. Festivalin gelecek yıllardaki başka bir seçkisinde inşallah.

(03 Mart 2020)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Bağlasan da Tutamazsın: Yokuş Aşağı

Bazı filmler vardır (aslında hemen birçok daldaki sanat eseri için söylenebilir), anlatılamaz. Yani, anlatmak için ipucu vermek, bazı noktaları ifşa etmek gerekir, şimdilerde spoiler deniliyor…

İki çocuklu bir aile, belli ki yokuş aşağı giden birlikteliklerini kurtarmak için Alplere kar tatiline gitmişler… Öykü bu… Şimdi içini doldurmak gerekir…

Felâket geliyorum der mi?

Gelin bu öyküyü günümüz Türkiye’si olarak ele alın. Hiç farkı yok. Belki korona virüs salgını olarak da düşünebilirsiniz… Taraftarı olduğunuz futbol takımının çıktığı bir karşılaşmadaki durumu da olabilir. Hemen her ilişkide, hemen her zaman bir sorun, bir çatışma, bir gerilim vardır. Sonunun felâket olması gerekmez, ama felaket de geâliyorum demez.

Julie Louis-Dreyfus ile Will Ferrel’in başrolünde olduğu film, afişinde de belirtildiği gibi “farklı türde bir felâket filmi”… herkesin her zaman başına gelebilecek türden.

Kimi zaman umduğunuz, kimi zaman umulmayan…

Kış tatiline giden aile, bir terasta yemeklerini söyleyecekken, kontrollü olmasına rağmen bir çığ beklenmedik bir şekilde ortalarına düşer. Herkes panik halindedir, kaçışanlar vardır. Anne çocuklarını kucaklayıp ölümse, ölümü birlikte karşılarken, baba belki de istem dışı kaçar. Kaçışını da haklı olarak gerekçelendirerek gizlemeye çalışır. Ancak haksızlıklara karşı sessiz kalamayan anne, bu korkaklığını yüzüne vurur, hem de çocukların desteğini alarak.

Doğrudur, bir şey istersiniz, onun olması için çabalarken her şey tersine dönebilir, düzelteceğim derken iyiden iyiye karışıklık doğabilir. İletişimin koptuğu andan başlayarak da çözümü mümkün değildir artık.

Cehennem yolundaki iyi niyet taşları…

Hayatın sürprizleri bazen hoşluklar bazen de belirsizlikler yaratır insanın yaşamında. Ne kadar iyi niyetli olursanız olun, rastlantılar, gizlice yaptığınız mesajlaşmalar, kendinizce kurduğunuz plan ve programlar tersine döndürebilir her şeyi. İşte, tam da bu nedenle kahramanlarının yerine kendinizi koyabilir ve hayatın gidişatını değiştirmek için güç toplayabilirsiniz.

Seyri hoş, mesajı güçlü, dediğini kimseyi incitmeden diyen bir film.

Yokuş Aşağı (Downhill)
Yönetmen Nat Faxon ile Jim Rash
Oyuncular Julia Louis-Dreyfus, Will Ferrell, Zach Woods, Zoe Chao…
6 Mart’tan itibaren gösterimde…

(03 Mart 2020)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

16. Ankara Japon Filmleri Festivali

16. Ankara Japon Filmleri Festivali, 06 – 12 Mart 2020 tarihleri arasında, Japonya Büyükelçiliği ve The Japan Foundation işbirliği ile gerçekleştiriliyor. Festival kapsamında Let’s Go Lets: Kızların Dans Savaşı (Chia Dan), Yüreğim Çığlık Atmak İstiyor (Kokoro Ga Sakebitagatterunda), Sesin Şekli (Eiga Koe No Katachi), Tori Girl, Kanlı Taht (Kumonosu Jo), Paprika, Shino Kendi Adını Söyleyemiyor (Shino Chan Wa Jibun No Namae Ga Ienai) adlı filmler Türkçe ve İngilizce altyazılı olarak Büyülüfener Sineması’nda izlenebilecek. Ücretsiz etkinlik olması sebebiyle film başladıktan sonra en geç 5 dakika içerisinde salona gelinmezse bilet yer garantisi sağlamayacak.

16. Ankara Japon Filmleri Festivali yazısına devam et

Kadın

Anastasia Mikova ile Yann Arthus Bertrand’ınn yönettiği ve Norma Bastidas, Gabriela Melgoza, Aleksandra Orbeck Nilssen ile Virginie Raisson’un oynadığı Kadın (Woman), 13 Mart 2020’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Kadın, 50 farklı ülkeden 2000 kadına kamera uzatan ve kulak veren, dünya çapında büyük bir proje. Bu kadar geniş çaplı olmasının yanı sıra insanlığın yarı nüfusunu oluşturan kadınların samimi portrelerini gözler önüne seriyor. Filmin amacı sadece hak aramak ya da problemlere odaklanmak değil, aynı zamanda çözümler bulmak ve cinsiyetleri uzlaşmaya davet etmek.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Kadın yazısına devam et

Nuh Tepesi’nin Fragmanı Yayınlandı

Tribeca Film Festivali ve 26. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali gibi ulusal ve uluslararası festivallerde ödülleri toplayan Nuh Tepesi filminin fragmanı yayınlandı. Başrollerinde Haluk Bilginer, Ali Atay ve Hande Doğandemir’in yer aldığı Nuh Tepesi, 06 Mart’ta vizyona girecek. Dünya prömiyerini Robert De Niro’nun kurucusu olduğu Tribeca Film Festivali’nde yapan, aynı festivalde En İyi Senaryo, Ali Atay’a ise En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandıran Nuh Tepesi’nin yönetmenliğini Pencereler Ardında, Nahoş Bir Mevzu ve Kimse Elimi Tutmasın gibi dünya festivallerinde gösterilen kısa filmleriyle tanınmış olan Cenk Ertürk üstleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.