Sadi Çilingir tarafından yazılmış tüm yazılar

Korkut Akın Yazıyor: Dünya Hepimizin, Dinozorlar da Olsun!

Bir kuşağın sinema deyince aklına gelen filmlerin başında gelen Jurassic Park, bu kez “Jurassic World: Hakimiyet” (Jurassic World: Dominion) ile gösterimde… Alan Grant’ın artık klasikleşmiş müziği, Sam Neill, Laura Dern, Jeff Goldblum gibi gelenekselleşmiş oyuncularıyla herkesin beklentisini yükseltiyor. Zaten, “dinozorlar Nubar adasından çıkıp tüm dünyaya yayılıyor” sözü bile yeterli buna. Paleontoloji ile hepimizi buluşturan, her … Devamı… »

Korkut Akın Yazıyor: Duygu Paylaşımı mı, Sapıklık mı?

Yoğun bir çalışmanın ardından tatili hak ettiklerini düşünen erkekler kardeş, eşleri arkadaş iki çift, hafta sonunu geçirecekleri bir ev tutarlar. Ağabeyin yakın iş arkadaşı kardeşin sevgilisidir, yani birbirlerini tanıyan insanlardır ve birlikte tatil yapmaları çok doğal bir gelişmedir. Orijinal adı The Rental (Kiralık) olan film, bizde Issız Ev olarak gösterime giriyor. Tatil modunda alınan alkol ve uyuşturucunun etkisiyle ağabey ile kardeşinin … Devamı… »

SinemADA Adalarda Sinema Günleri 2022

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı, SinemADA etkinliğiyle son yılların ses getiren filmlerini sinemaseverlerle buluşturmaya bu yaz da devam ediyor. 18 – 26 Haziran 2022 tarihleri arasında FilmKoop iş birliği ile düzenlenen, SinemADA etkinliğinde film gösterimleri ile birlikte yönetmen ve oyuncularla yapılacak söyleşiler ve atölyeler yer alıyor. SinemADA, 18 Haziran Cumartesi 17:00’de oyuncu Deniz Türkali ve sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan’ın katılımıyla yapılacak bir söyleşiyle başlıyor.

SinemADA Adalarda Sinema Günleri 2022 yazısına devam et

Fobi Serisinin Üçüncü Filmi Son Seans: MTTH’den Fragman Yayınlandı

Fobilerin korkutucu yüzünü ortaya koyan film serisinin son bölümü Son Seans: MTTH, 17 Haziran 2022 Cuma günü  vizyona giriyor. Yayınlanan fragmanıyla dikkatleri üzerine çeken film izleyicileri yine benzersiz bir deneyime ortak ediyor. Çocukluğunda yaşadığı ebeveyn travması sebebiyle psikolojik sorunlar yaşayan Selim, rutin hayatına devam ederken bir yolculuk esnasında fobileri beklenmedik şekilde tetiklenecek ve şok edici tecrübelerle karşı karşıya kalacak.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

6. Sağlıklı Fikirler Kısa Film Yarışması

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirilen ve teması “Gençlerin Gözünden Uyuşturucu Madde Bağımlılığı” olarak belirlenen 6. Sağlıklı Fikirler Kısa Film Yarışması’nın başvuruları 16 Eylül 2022 tarihine kadar devam ediyor. Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Peyami Çelikcan’ın başkanlık ettiği jüride; yönetmen Derviş Zaim; senarist, yapımcı ve yönetmen Birol Güven; yönetmen Mehmet Güleryüz ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin gibi isimler yer alıyor. Yarışmaya, Türkiye genelinde lisans ve yüksek lisans düzeyinde örgün eğitim gören tüm öğrenciler, kurmaca veya belgesel türünde eserleriyle katılabiliyor.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi
  • Web Sitesi

6. Sağlıklı Fikirler Kısa Film Yarışması yazısına devam et

Dışarda Kar Yağıyor

Yazıma başlık olan Ünol Büyükgönenç’in yüreğimize işlemiş klasik şarkısı, ‘zemherinin en acımasız günlerinde’ evsiz barksız yapayalnız bir çocuğun ‘sıcacık bir çörek gibi güneşi düşlediğini’ anlatır. Gerek yurt dışı gerekse yerli festivallerde övgüyle karşılanışının ardından uzun bir süre gösterime girmesini beklediğimiz ‘Okul Tıraşı’nda kar yağıyor yine. Doğu Anadolu’nun ücra bir köşesinde yatılı okulda geçen anlatıda öğrenci çocuklar bu defa aç açıkta değiller ancak yaşadıkları yer bir hapishaneden farklı değil. Haftalık toplu banyo sırasında su tası yüzünden tartışan Memo nöbetçi öğretmen tarafından soğuk su ile yıkanmaya zorlandığında en yakın arkadaşı Yusuf onu ısıtabilmek için elinden geleni yapıyor ancak gün doğduğunda düzelmeyince Memo’yu sırtladığı gibi raflarında ağrı kesiciden başka ilaç ve sağlık görevlisi bulunmayan revirin yolunu tutuyor. Baygın çocuğun acilen hastaneye götürülmesi için karın kapadığı yolların açılması beklenirken yerleşkede yaşayan her bireyin gizlediği sırlar ortaya dökülüyor.

2013 yapımı ‘Cennetten Kovulmak’ ile bilinen yazar yönetmen Ferit Karahan bu ikinci uzun metrajında ‘kendi çocukluk yıllarında benzer bir yatılı okulda yaşadığı travmatik deneyimlerin üzerine gitmeyi hedeflediğini ve gerçeğe yakın durmak istediğini belirtiyor’. Filme adını veren ‘Okul Tıraşı’ disipline riayet etmeyen öğrencilerin saçlarının tam ortadan sıfır numara kesilmesi ve bu şekilde günlük rutinine devam etmesi üzerine küçük düşürücü bir ceza biçimi. Açılıştaki banyo sahnesinden yatakhanede geçen bölümlere okulda askeri disiplini sergileyerek başlayan film, yatılı okulu bir tür cezaevi ya da kışla olarak tasvir ederken büyük resimde sistemin işleyişini daha doğrusu işlemeyişini sorgulamaya girişiyor. İşlevini yitirmiş toplumsal düzenin bireyler üzerindeki baskısını, sistematik ve psikolojik tacize maruz kalan öğrenciler kadar öğretmenler ve diğer görevlilerin de yaşadığının altını çiziyor. ‘Esas meselesini çok fazla korku ya da baskı olan bir yerde insanların esnemek için yalanı nasıl bir direniş biçimine dönüştürdüğü üzerine inşa ettiğini’ belirten Karahan’ın filminde herkes yalan söylüyor. Yusuf yalan söylüyor. Hamza hoca yalan söylüyor. Okul müdürü yalan söylüyor. Kantinci, diğer hizmetliler, hepsi yalan söylüyor. Hiçbiri masum değil çünkü yaşadıkları düzene uyum sağlamak için bunu yapmak zorundalar.

Kimseyi iyi veya kötü olarak damgalamıyor Karahan. Herkes sisteme uyum sağlama ve ayakta kalma derdinde. Yoksul aileler çocuklarının sisteme entegre olması kaygısıyla onları yüzlerce başka çocukla aynı kalıba sokulacakları yatılı okula göndermiş, ‘tek umudumuzsun’ dedikleri çocuklarının etliye sütlüye karışmadan derslerine çalışmaları, düzene uyum sağlamalarını istiyorlar. Öğretmenler de sistem onlara bastırmayı, sindirmeyi salık verdiği için her fırsatta şiddete başvuruyor. Güçlü güçsüzü ezerek kurtlar sofrasında ayakta kalmaya çalışıyor da o beton yığını içinde herkes tutsak aslında. Eve gitmek istiyorum diye ağlayan çocuğa Kenan öğretmenin ‘Ben de gitmek istiyorum. Yapacak bir şey yok’ demesi bu yüzden anlamlı. Kara saplanmış arabayı yürütmeye çalışan öğretmenlerin çabası nafileliği simgeliyor.

Karahan tek günde geçen ve otobiyografik özellikler içeren öyküsü aracılığı ile baskının olduğu yerde doğruyu söylemenin pek mümkün olmadığı, bürokrasiye takılmış kısır döngüyü aşmanın kolay olmadığı, işlevini yitirmiş eğitim sisteminin öğrenciler kadar öğretmenlerin ruhlarında da büyük tahribata yol açtığı, herkesin suçu birbirinin üzerine atmaya çalıştığı bir ülke panoraması çizmeyi; görünürde polisin olmadığı bir anlatıda sistemin çürümüşlüğünü polisiye bir gizem unsuru üzerinden son derece yaratıcı bir tercihle vermeyi başarıyor. Yönetmen karın estetik halini yansıtmaktan özenle kaçınmış. Bembeyaz örtü ve lapa lapa yağan kar bir hapislik, mahsur kalma duygusuna hizmet ediyor. Yakın çekimler ve hareketli omuz kamerası hem ana karakter Yusuf’un çocukluktan olgunluğa geçiş sürecinin yakın takibi hem de gerilim unsurlarına katkısı nedeni ile tercih edilmiş. Daraltılmış ekran formatı klostrofobik atmosferi ve sistemin dar görüşlülüğünü yansıtabilmek için özellikle seçilmiş. Dar bir renk skalası seçimi sorulduğunda ise ‘kar beyazının aydınlatamadığı bir karanlığı renklendirmenin anlamı olmadığını düşündüm’ yanıtını veriyor Karahan.

Kendisinin geçtiği yollardan geçen çocukların öyküsü aracılığı ile çıkmazda bir ülke panoraması çizen Karahan’ın ‘okul üçlemesi’nin bu ilk yapıtının günümüz Türkiye sineması için bir yüz akı olduğunun altını çiziyor, Yusuf’ların Memo’ların ülkenin makus kaderini değiştirecekleri umuduna sarılıyorum.

(17 Haziran 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Hayatı Akışına Bırakmak

Amerikan sinemasının bağımsız kalmakta direnen yeni kuşak yönetmenlerinden Mike Mills’in son çalışması ‘Yaşamaya Bak / C’mon C’mon’, radyo programcısı Johnny ile kısa bir süreliğine bakma görevini üstlendiği minik yeğeni Jesse arasındaki yetişkin-çocuk bağları üzerinden gelişen sımsıcak bir yol filmi. Amerika’yı bir uçtan diğer uca kat ederek çocuklarla röportaj yapan deneyimli gazeteci onlarla hayatları hakkında konuşuyor, gelecekten neler bekledikleri, nelerin nasıl değiştiği, nelerden ilham aldıkları ya da nelerden heyecan duyduklarına dair sorular soruyor. Aldığı basit yanıtlarla üzerinde yaşadığımız gezegenin gidişatı hakkında endişelerinin sağlamasını da yapıyor. öte yandan: doğanın tahribatı nelere yol açacaktır, şehirlerimiz nasıl değişecektir, aileler aynı mı kalacaktır, bizlerden geriye ne kalacaktır ya da neler unutulacaktır.

Bu karşılıklı alışverişte orta yaşlara gelmiş gazeteci kendi kişisel arayışlarına, hayata dair sorularına da bir yanıt arar gibidir. Yalnız yaşamaktadır. Oğluna toz kondurmamış annesini çileli bir Alzheimer süreci sonrasında bir yıl önce kaybetmiştir. Pek anlaşamadığı kız kardeşi ondan bir ricada bulunur. Ciddi psikolojik sorunları depreşmiş müzisyen kocası ile ilgilenmek için oğlunun bir süre dayısı ile birlikte kalmasını ister. Bu bakıcılık olayı elde olmayan nedenlerle biraz uzayınca dayı-yeğen Johnny’nin farklı kentlerdeki çalışmalarını birlikte sürdürme yolunu seçerler.

Mills kişisel hayatını filmlerine kaynak olarak kullanan bir sinemacı. Bizde sinemalara gelmeyen ama festivallerde izlenen 2013 yapımı ‘Aşkın Halleri / Beginners’ta yetmişli yaşlarının sonlarına doğru eşcinselliğini açıklayan babasından, 2016 yapımı ’20. Yüzyılın Kadınları / 20th Century Women’da yetmişli yılların Güney Kaliforniya’sında annesi ile ablasının kadın olma mücadelesinden ilham almıştı. Bu defa bugünden geleceğe bakarak yetişkin-çocuk ya da ebeveyn-çocuk ilişkisinden yola çıkıyor ve gezegenin geleceğine dair kaygıları üzerine serbest vezin bir denemeye girişiyor. Yönetmen filmini büyük ölçüde doğaçlama çekmiş. Küçükleri dinliyor, onlarla yakın bir bağ kurma çabası içine giriyor. Doğaçlama röportajlar ile Jessie ile Johnny’nin kurgusal ilişkisi koşut olarak gelişiyor. Sinemacı ebeveynlik denen deli sorumluluğun zor hallerini dile getirirken, çocuğun yetişmesinde kadınlara haksızca aşırı bir biçimde yüklenilmesini tartışıyor. Karşı cephede ise çocuk olmanın zor hallerini Jesse’in huzursuzluklarında, arayışlarında, özlemlerinde gözlemliyoruz. Velhasıl birbirlerine iyi geliyor bu ikili. İçinde bulunduğumuz o mutlu, üzgün, dolu, boş, sürekli değişen hayata anlam vermeye çalışacağız elbet, ancak tuhaf güzellikteki bu dünyada çoğu şey unutuluyor her geçen gün. Johnny çocuktan alıyor öğüdü: hayatı akışına bırak hadi, hadi.

Siyah beyaz özenli sinematografisiyle yağmurlu gri New York kentine selam çakan bu çok farklı deneme, rengarenk Joker personasını silkinip göbeğini salmış radyo gazetecisine bürünen usta oyuncu Joaquin Phoenix ile 9 yaşındaki büyük yetenek Woody Norman’ın enfes performansları eşliğinde keyifle izleniyor.

(16 Haziran 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Black Adam

Jauma Collet Serra’nın yönettiği ve Dwayne Johnson, Aldis Hodge, Noah Centineo, Sarah Shahi ile Pierce Brosnan’ın oynadığı Black Adam, 21 Ekim 2022′de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Black Adam filmi antik tanrıların kudretine denk özel güçler kazanan ve binlerce yıl tutsak kaldıktan sonra özgürlüğüne kavuşan anti – kahraman Black Adam’ın hikâyesini konu ediyor. Black Adam, kendisine antik tanrıların her şeye gücü yeten güçleri bahşedildikten yaklaşık 5000 yıl sonra, dünyadaki mezarından kurtulur ve benzeri görülmemiş adalet biçimini modern dünyaya uygulamak için harekete geçer

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman: 1 / 2
  • IMDb

Black Adam yazısına devam et

Adaletin Ahlakı Yoktur

“Biri, denetimsiz sürdüğü arabayla trafik kazası yapar. Birine vurur, öldürür ve hemen kaçar. Bir görgü tanığı vardır, ilk anda teşhis ederse de mahkemede tanıyamadığını söyler… Sanık, ister istemez tahliye edilir. Kaza yapan suçsuz bulunup salınır, özgürlüğüne kavuşur. Biz buna adalet diyoruz.”

Usta yönetmen Martin Campbell, iyi ve yıldız oyuncu Liam Neeson ile gerçekten gizemli ve bir o kadar da sürükleyici bir film çekmiş. Neeson, başarılı bir kiralık katildir, ama artık yaşlanmıştır ve son bir “iş” alır. Öldüreceğinin, 13 yaşında bir kız olduğunu görünce vazgeçer.

Jef Geeraerts’in, Bir Katilin Hafızası romanından, yönetmen Erik Van Looy’un uyarladığı, 2003 yılında vizyona giren filminin yeni uyarlaması Memory (Geçmişe Dönüş). Önceki filmi izlemediğim gibi romanı da okumadığım için Campbell’in, gerilimi doruğa çıkardığını söyleyebiliriz. Buradaki gerilim sadece kiralık katilin yaşadıklarıyla sınırlı değil, polis teşkilatının, dedektiflerin ve diğer insanların yaşamlarını da kapsayan geniş bir yelpaze. Yönetmenin de görüşü aynı doğrultuda, okuduklarımdan öğrendiğim kadarıyla; “psikolojik bir gerilim” olarak niteliyor filmini.

Katil, polislere geç kaldıklarını söylüyor; polis de kendi işlerini bir katilin yaptığını… Biri katil olmasına karşın, çocukların fuhuşa sürüklenmesine karşı çıkıyor; itibarlı kişiler adalet diye kendi çıkarlarını düşünüyor.

Yukarıdaki örnek filmden… Sahi, adalet nedir diye soruyorsunuz film boyunca, hem kime göre ve neyle bağlantılı? Mahkemelerde adalet dağıtılıyor ve tartışılmaz kararlar veriliyor. Peki, nereye kadar doğru bu kararlar? Bizim ülkemizle bağlantısını kuracaksınız, -ister istemez. Sadece trafik kazası değil, sosyal, siyasal cinayetler de gelecek aklınıza. Hiç farkı olmadığını, hepsinin sanki birbirinin kopyası olduğunu göreceksiniz.

Film, ihkak-ı hak mı (kendi sorununu kendin çöz) öneriyor? Tabii ki, hayır! Kesinlikle böyle bir şey düşünmüyorsunuz. Ancak filmin sonunda, salondan çıkarken, (en azından benim için geçerli) hiç de rahatlamadım. Kesinlikle mutlu son değildi, ama aynı oranda mutsuz da sonlanmadı film. İkinci veya üçüncü, hatta sayısını unuttuğunuz kadar çok kez soracaksınız “adalet nedir ve nasıl yerine gelir”.

Öykünün sürükleyiciliğinin yanı sıra yönetmenin mizanseni, oyuncuların başarısı sizi filmin içine çekiyor. Siz de Alex (Neeson) oluyorsunuz ve fikir yürütüyorsunuz. Sahi, siz kiralık katil olsanız ve son olarak aldığınızı işi yarım bırakır mısınız? Kafanızda oluşan soru işaretleri yaşam boyu bırakır mı peşinizi?

Geçmişe Dönüş (Memory), aksiyon, psikolojik gerilim, Yönetmen: Martin Campbell, Senaryo Dario Scardapane, Oyuncular: Liam Neeson, Guy Pearce, Monica Bellucci, Taj Atwal, Ray Fearon, Harold Torres… 17 Haziran 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

(16 Haziran 2022)

Korkut Akın

korkutakin@gmail.com

İFSAK 43. Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması

İFSAK İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği tarafından düzenlenen İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması’na başvurular başlıyor. Sinemaseverler, sayı ve konu sınırlaması olmadan kısa filmleri ile 15 Aralık 2022 tarihine kadar yarışmanın Kurmaca, Deneysel, Belgesel veya Canlandırma kategorilerine katılabiliyor. İFSAK Ulusal Kısa Film ve Belgesel Yarışması başladığı günden bu yana ulusal düzeyde düzenleniyor ve ülkemizdeki kısa film etkinliklerine örnek teşkil ediyor. Etkinlik, sinemacıların ilk eserlerine gösterim olanağı sunmakla birlikte, ülkemizin en kapsamlı kısa film arşivinin oluşmasına da katkıda bulunuyor.

El Hass: Cinden Olan İnsandan Doğan

Yıldıray Alkın’ın yönettiği ve Ayşen Nergis Baca, Sercan Boztepe, Havva Tuana Başaran, Özlem Yeşil, Selim Alkın ile Kadir Turan’ın oynadığı El Hass: Cinden Olan İnsandan Doğan, 23 Eylül 2022’de Chantier Films dağıtımıyla Parss Işık Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Hakan ve Zeynep, çocukları Tuana ile çok mutlu bir aile hayatı sürerken Zeynep’in geçirdiği kâbuslar ve huzursuzlukları bu mutluluklarına darbe vurur. İçinde bulunduğu bu durumdan kurtulmaya çalışırken geçmişteki hatası nedeniyle cinler alemini kendisine musallat eden ve bununla yüzleşmek zorunda kalan Zeynep için yaşamak daha da içinden çıkmaz bir hale gelir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

Dünya Festivallerinden Toplam 22 Ödülle Dönen Okul Tıraşı 17 Haziran’da Vizyonda

Dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan Okul Tıraşı filmi vizyonda. Ödüllü yönetmen Ferit Karahan imzalı Okul Tıraşı, 17 Haziran’da sinemalarda gösterime giriyor. Karahan’ın ikinci uzun metraj filmi Okul Tıraşı, baskı ve disiplinin hakim olduğu bir yatılı okulda hastalanan arkadaşını doktora götürmeye çalışan fakat okulun bürokrasisini, idarenin vurdumduymazlığını ve zor coğrafi koşulları aşmak zorunda olan Yusuf’un dokunaklı hikâyesini beyazperdeye taşıyor.

Adalar Müzesi’nde Hafta Sonları Cep Sineması

Büyükada’da bulunan Adalar Müzesi’nde hafta sonları Başka Sinema’nın da katkılarıyla akşamları cep sineması başladı. Mayıs sonu itibariyle her Cuma saat 20:00’de sinema yazarı Melis Zararsız, gösterim için seçtiği filmle bağlantılı bir sinema söyleşisi ve sunumu gerçekleştirirken, kimi zaman sinema sektöründen konukları da ağırlıyor. Saat 21:00’de ise 24 kişilik cep sinemasında film gösterimi gerçekleşiyor. Cuma akşamı izlenen film Cumartesi ve Pazar günleri de Adalar Müzesi’nde izlenebiliyor.

Adalar Müzesi’nde Hafta Sonları Cep Sineması yazısına devam et