Âlâ Sivas

1978 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Radyo – Televizyon Bilim Dalı üzerine yüksek lisans ve doktora eğitimini … Devamı… »

Barda

Serdar Akar’ın yönettiği, FilmAkar, Öger Prodüksiyon ve Marka Sokak ortaklığında çevrilen Barda 2 Şubat’ta vizyona girdi. Çekimleri 2006 yılının Haziran ayında gerçekleştirilen ve iki hafta süren filmin senaryosu yine Serdar Akar’a ait ve kaynağını 10 yıl önce yaşanmış gerçek bir olaydan alıyor.

Şiddet Her Yerde

“Barda” şiddeti sakınmadan gösterirken, bir yandan da adalet kavramını sorguluyor. Aslında film vizyona girmeden önce yeterli ölçüde ilgi uyandırdı ve üzerine epeyce konuşuldu. Elbette bu tartışmaların ana konusu filmden ziyade filmin senaryosuna kaynaklık eden, 1997 yılında Ankara’da yaşanmış gerçek bir olaydan ileri geliyordu. Filmin amacı, Serdar Akar’ın üzerine basa basa değindiği gibi, geçmişi “tekrar gözden geçirerek” gerçeği görmemizi sağlamaktı. Bu açıdan seyirden önce ve seyirden sonra filmin amacına ulaştığını görüyoruz.

Yaşları 18 ile 25 arasında değişen bir grup genç, gelecek hayalleri ve umutları taşımakta ve gündelik hayatın akışında huzurlu bir yaşam sürmektedirler. Kendilerine ait bir bakış açısıyla yaşamın anlamını sorgulayan gençlerin hayatı bir gece, düzenli olarak gidip eğlendikleri bir barda başlarına gelen olaylarla altüst olur. Eğlenceli bir gecenin sonunda, son içkilerini içip kalkmak üzereyken beş kişilik bir grup tarafından silâhla alıkonulurlar. Sabahın ilk ışıklarına dek dayak, işkence ve tecavüze maruz kalan gençlerin yaşamı artık eskisi gibi olmayacaktır.

“Barda” geçmişte yaşanmış bir olayı hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda geçmişi yeniden sorgulamamızı ve gelecekte yaşanma ihtimali olan pek çok olguya dikkat çekmemizi sağlıyor. Öte yandan her gün tanıklık ettiğimiz toplumsal şiddetin nedenleri üzerine düşündürüyor. Alttakiler ve üsttekiler arasındaki çekişmeyi; kapitalizmin insan duyularıyla oynamasının dışavurumu olan zorbalığı gerçekçi bir dille yüzümüze vuruyor. Bütün bunların yanı sıra film, Türkiye’deki hukuk sistemini, hukukun kendi içindeki çatışmalarını, çıkmazlarını gözler önüne sererken “Adalet ne?” sorusunu sormaktan kaçınmıyor.

Gemide mi Barda mı?

Filmin senaryosu ve kaynak aldığı olaylar, sosyolojik açımlamalara gitmemizi sağlıyor. Öte yandan filmin bir de salt bir sinema filmi olarak değerlendirilmesi ve Serdar Akar filmografisindeki yerine bakılması gerektiğini düşünüyorum. “Barda”, başlangıçta yavan bir gençlik filmi havası sezinletiyor, ancak hayatta sahip olamadıklarının acısını bir grup gençten çıkarmak isteyen beş adamın bara girişiyle olayların akışı değişiyor ve seyirci açısından yepyeni, aktif bir izleme deneyimi başlıyor. Amerikan ve Avrupa yapımlarından alışkın olduğumuz tarzdaki kanlı sahnelerle ilk kez bir yerli yapımda başbaşa bırakılıyoruz. Filmde işlenen suç ve verilecek ceza arasındaki bekleyiş ise paralel kurgunun yerinde kullanımıyla aktarılmış. Nejat İşler, Hakan Boyav, Serdar Orçin, Erdal Beşikçioğlu, Volga Sorgu’dan oluşan kötüler grubunun oyunculukları ise gerçekten etkileyici ve seyre değer. Filmi bir de yönetmenin filmografisi içerisinde ele alırsak şöyle diyebilirim: Pek çoğumuz için Serdar Akar “Gemide” filmiyle 90’lı yılların durağan Türk sinema ortamında aykırı bir şeyler anlatmıştı ve bu filmde yarattığı etkinin benzerine bir daha rastlayamamıştık. Kaçınılmaz olarak son filmi de birtakım beklentilere girmemize sebep oldu. Nitekim “Barda”nın içinde ilkleri barındırmasına karşın, kanımca “Gemide” yönetmenin en iyi filmi olarak filmografisindeki yerini hâlâ koruyor.

(6 Şubat 2007)

Âlâ Sivas

DİĞER YAZILARI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu