Şangay’da Casuslar Savaşı

Şangay (Shanghai)
Yönetmen: Mikael Haftsröm
Senaryo: Hossein Amini
Müzik: Klaus Badelt
Görüntü: Benoit Delhomme
Oyuncular: John Cusack (Paul), Li Gong (Anna), Yun-Fat Chow (Anthony), David Morse (Richard), Ken Watanabe (Tanaka), Franka Potente (Leni), Christopher Buchholz (Karl), Jerey Dean Morgan (Conner), Rinko Kikuchi (Sumiko)
Yapım: TWC-Phoenix (2010)

İsveçli yönetmen Mikael Haftsröm’ün 2. Dünya Savaşı’ndaki Şanghay’da geçen casusluk filmi “Şangay”, bir zamanların casus filmlerine selâm gönderen bir kara film.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Şanghay. Yıl 1941. Deniz İstihbarat Servisi’nden ajan Amerikalı Paul Soames, Japonların elinde işkence görürken film, bu olaydan iki ay öncesine dönüyor. Servisten arkadaşı Conner öldürülmüş Paul, Conner’ın katillerini ararken Japonya’nın Çin tarafından işgâli ve şiddeti de perdeden yansıyor. Şanghay, hâlâ diğer Çin şehirlerinden biraz daha serbest. Burada Alman, İngiliz, Amerikalı ve Japon ajanlar cirit atıyor. Paul, “İngiliz içkisi içeceksin, Alman casuslara yanaşacaksın, Japonlardan uzak duracaksın” diyor. Paul, Şanghay’da Conner’ın gizemli cinayeti onu, dışarıdan bakınca derin ilişkişkilere götürüyor. Önce, Çinli nüfuzlu Anthony-Anna Lan-Ting çiftiyle tanışıyor. Gagsterlerin başı Anthony’nin yakınındaki Japon Yüzbaşı Tanaka, Anthony’nin karısı Anna kadar gizemli. Bu arada Çin direnişçileri de Japonlara suikastler düzenlerken, Japonlar da Çinlileri acımadan katlediyorlar. Şanghay, tam anlamıya casus ve direniş şehri. Filmin en derininde de güzel Sumiko var. Onun uğruna trajediler de yaşanıyor. Anna, bir gizemin içinde direnişin ruhu sanki. Bir de Leni var. Leni, kendisini ihmâl ettiğini düşündüğü mühendis kocası Karl’dan ruhen uzaklaşmış mutsuz bir kadın. Paul’e yaklaşıyor, ama zaman casuslar devri.

Kara film ruhu…

1960 doğumlu İsveçli yönetmen Mikael Haftsröm, 2005 yapımı “Derailed – Raydan Çıkanlar” ve 2007 yapımı “1408” iki gerilim ve yaratıcılık yüklü filmleriyle sinema belleklerine yerleşti. Yönetmenin filmlerinde alttan alta ahlâkçılık ve suçluluk duygusu da fark ediliyor. Yönetmenin 2010 yapımı “Shanghai – Şangay”, eski zamanların casusluk filmlerine bir saygı sunuşu gibi. Filmin estetiği kara filmlerin kasvetli atmosferiyle buluşuyor. Karanlıkta uzayan gölgeler, durmaksızın yağan yağmurlar, ıslak dış mekânlarda yansıyan ışıklar, sinemaskop görüntülerle insanı büyülüyor. Filmin hikâyesi ve görselliği gerçekten birinci sınıf. Haftsröm’ün filmini seyrederken, Carol Reed’in 1949 yapımı siyah-beyaz “The 3rd Man – Üçüncü Adam” casusluk kara filmindeki dışavurumcu ışık düzenlemelerinden ilham almış gibi. Gece atmosferindeki görüntülerdeki derinlik sanaseverleri büyülüyor “Şangay” filminde. “Soğuktan Gelen Casus” olarak da bilinen Martin Ritt’in 1965 yapımı siyah-beyaz “The Spy Who Came in from the Cold – Utanç Duvarında Casusluk” filmindeki gece atmosferleri de Hafström’e ilham vermiş gibi. “Şangay” filmine müzikleri yazan yeni gözdemiz Alman besteci Klaus Badelt’in müzikleri, özellikle piyano, derinde çello tınılarının işitildiği besteleri, “Utanç Duvarında Casusluk” filmindeki besteci Sol Kaplan’ın tınılarının ruhuyla buluşuyor. “Şangay” filminde bu muhteşem görüntüleri hazırlayan Fransız Benoit Delhomme, sinemanın önemli kameramanlarından. Bu kameramanı, Vietnamlı bir başka usta Tran Anh Hung’un filmleriyle tanımıştık. Hafström de iki filminde ona güvenmiş. Asıl büyü, göründüğü andan itibaren perdede ışık saçan Gong Li’ydi. Zhang Yimou’nun filmlerinde güzelliğini ve muhteşem oyunculuğunu sundu. “Şangay” filmin yapımcısı, bu filmin Şanghay’da çekilmesi için Çin hükümetinden izin almış, ama sonra bu izin iptâl edilmiş. Bu yüzden Bangkok’ta kurulan setlerde “Şangay” filmi çekilebilmiş. Hafström’ün, bir zamanların casusluk filmlerine selâm gönderdiği “Şangay”, birinci sınıf bir casusluk kara filmi. Böyle filmleri sinema perdesinde görmeyi ne çok özlemişiz.

(Bu yazı 07 Ekim 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)

(07 Ekim 2011)

Ali Erden

[email protected]