Tehlikeli Yol (Route Irish)
Yönetmen: Ken Loach
Senaryo: Paul Laverty
Görüntü: Chris Menges
Oyuncular: Mark Womack (Fergus), Andrea Lowe (Rachel), John Bishop (Frankie), Trevor Williams (Nelson), Talib Rasool (Harim), Stephen Lord (Steve), Craig Lundberg (Craig), Geoff Bell (Walker)
Yapım: İngiltere-Fransa-İtalya-Belçika-İspanya (2010)
Sinemanın yaşayan büyük yönetmenlerinden İngiliz Ken Loach, bazı filmleriyle İngiliz emperyalizmine savaş açıyor. “Tehlikeli Yol”, İngiltere’nin Irak’taki günahlarına sert eleştiri getiriyor.
Fergus, en yakın arkadaşı Frankie’nin cenazesi için Liverpool’a gelirken, feribotta Frankie’yle ergenlik dönemlerini hatırlıyor. Ön jenerik boyunca süren bu anlar, eskimiş fotoğraflar gibi soluk yansıyor perdeye. Kilisede Rachel onu öfkeyle karşılıyor. Frankie’nin ölmesinde Fergus’ı suçlu görüyor. Rachel, Frankie’nin sevgilisi. Frankie nasıl ölmüştür? Fergus, tabutun içinde cesedi paramparça Frankie’ye bakarken, bir dedektif gibi bu ölümün peşine düşüyor. Fergus, Irak Savaşı’nda paralı bir asker. En sevdiği arkadaşı Frankie’yi de parası bol bu savaşa çekiyor. Fergus, bir zamanlar kendisinin de olduğu paralı askerlerin şirketinden önce bir cep telefonunu ele geçiriyor. Arapça yazılar olan cep telefonunu şair-şarkıcı Harim’e götürüyor. Cep telefonunda, bir katliamın görüntüleri var. Acımasız paralı asker Nelson, bir taksi içinde bir Iraklı aileyi katlediyor. Frankie bu katliamı önleyemiyor. Frankie, koalisyon kuvvetlerinin Bağdat Havaalanı Yolu’na doğru giden yola “Route Irish” diyorlar. Yani, “İrlanda Yolu…” Frankie, bu yolda aracında bomboyla öldürülüyor. Fergus, Rachel’le yakınlaşıyor ve ikisi de yeni bir aşkın kıyısında dolaşıyorlar. Ama Fergus, derin araştırmaya girerek Frankie’nin ölümünü tasarlanmış bir cinayet olduğunu çözüyor, sonra da Nelson ve şirketin adamı Walker’la hesaplaşıyor. Filmin final bölümü, biraz olsun insana adalet duygusundan olmalı umutsuzluğa düşürüyor. Herkes kendi cezasını verirse bu dünya nereye gider? Loach usta, belki de bu infazları savunmuyor. Öldürmelerin işleri olan insanların ruhlarının derinliklerini göstermek istiyor.
Liverpool şehrinden mersiye…
İşçi sınıfının yönetmeni büyük usta Ken Loach, 2010 yapımı “Route Irish – Tehlikeli Yol” filminde, Irak Savaşı’nda İngiltere’nin günahlarını anlatıyor. Filmin hikâyesi Liverpool’da geçiyor. Hani şu “kırmızılar” diye anılan büyülü futbol takımı Liverpool FC’nin, Beatles’ın, Pink Floyd’un ve dok işçilerinin heyecen verici şehri Liverpool’da. Yönetmen yoğunlukla iç mekânlarda kamerasıyla dolaşsa da zaman zaman muhteşem Liverpool manzaraları da perdeye yansıyor. Liverpool’a “büyülü şehir” deniliyor. Mersey halicinde kurulmuş bu muhteşem şehir, Atlantik Okyanusu’ndaki “gulf stream”, yani sıcak su akıntısı yüzünden esen rüzgârlar nedeniyle yazları ılıman bir iklime sahip. Kışlarıysa pek sıfırın altına düşmeyen soğuklukta. Aslında bu film, Fergus’ın Frankie’ye mersiyesi gibi. Dostunun yokluğu onu büyük bir boşluğun içinde bırakıyor. İntikamı alsa bile içindeki suçluluk duygusunu yok edemiyor ve sondaki trajedisine atlıyor Fergus. Filmde, Fergus’ın Nelson’a işkence yaptığı sahne gerçekten insanı ürpertiyor. Loach, bu filminde, geçmişteki filmlerindeki gibi yer yer öfkeli bir kamera kullanmış. Sinemanın önemli kameramanlarından İngiliz Chris Menges, Loach’un ruhuyla buluşabilmiş. Menges’le Loach’un yolu, 1969 yapımı “Kes – Kerkenez” filmiyle kesişmişti ilk. 1979’da hikâyesi 18. yüzyılda geçen “Black Jack – Kara Jack”, 1980’de “The Gamekeeper – Avlak Bekçisi”, 1981’de Thatcher dönemine ve Kuzey İrlanda sorununa siyah-beyaz baktığı “Looks and Smiles – Bakışlar ve Gülüşler”, 1986’da “Fatherland – Atayurdu” beraber oldukları diğer filmler. 1957’de Hindistan’da doğan senarist Paul Laverty’yle iyi filmler yaptı Loach. 1996’da “Carla’s Song – Carla’nın Şarkısı”, 1998’de “My Name’s Joe – Benim Adım Joe”, 2000’de “Bread and Roses – Ekmek ve Güller”, 2006’da “The Wind That Shakes the Barley – Özgürlük Rüzgarı“, 2007’de “It’s a Free World – İşte Özgür Dünya” hemen akla gelenler. Loach’un “Tehlikeli Yol” filmi görülmeli. Loach, zaman zaman filminde belgesel tadında görüntüntüler yansıtıyor. Bununla beraber Irak Savaşı’ndan belgesel görüntüleri de sunuyor filminde. İnsanı sarsıyor. Harim’i canlandıran Talib Rasool’un söylediği Mezopotamya kokusu salan türküsü de insanı hüzünlendiriyor.
(17 Haziran 2011)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com