Jean-Pierre Dardenne ve Luc Dardenne kardeşlerin son filmi ‘Tori ve Lokita’ siyahi bir genç kızın endişeli donuk yakın planı ile açılıyor. Batı Afrika’nın Fransız sömürgesinden ya da şimdiki adıyla Benin’den kaçıp Belçika’nın Liège kentine kapağı atmış olan Lokita, reşit olma yaşına yaklaşmanın gerginliği içinde ‘Göç İdaresi’ görevlisinin sorularını yanıtlamaktadır. Lokita’nın oturma izni alabilmesi, bir göçmen yerleştirme merkezinde birlikte kaldığı 12 yaşındaki Tori’nin kardeşi olduğuna görevliyi ikna etmesine bağlıdır. Geldikleri ülkenin geleneklerine göre annesi doğum sırasında hayatını kaybettiği için büyücülükle suçlanarak yetimhaneye verilmiş ve kötü muameleden geçmiş Tori’ye izin vardır, ancak vakti geldiğinde Lokita’nın ülkesine geri gönderilmesi an meselesidir. Ne var ki Tori, Lokita’nın gerçek kardeşi değildir. Göçmen teknesinde azgın suların ortasında birbirlerine kucak açmış, karaya ayak bastıkları Sicilya’dan Belçika’ya insan kaçakçıları aracılığı ile ulaşmışlardır. Kameranın sabit kaldığı 3 dakikalık sorgu sekansında Tori’nin kardeşi olduğuna ikna için çabalar Lokita. Tek isteği kağıtlarını aldıktan sonra kardeşten öte bellediği küçük Tori ile birlikte bir eve çıkmak, o eğitimini sürdürürken kendisi hizmetçilik yaparak onurlu bir yaşam sürdürebilmektir.
Onurlu diyorum çünkü ikili halihazırda baskı ve tehdit altında yaşamaktadır. Bir yandan, İtalyan pizzacının alt katında uyuşturucu pazarlayan ve Lokita’yı taciz etmekten geri durmayan Betim’in torbacılığını yaparlar. Öte yandan, onları buraya getiren Afrikalı insan kaçakçılarının bitmez tükenmez avantalarına yetişmeye çalışırlar. Arnavut mafyası ile çalışan Betim, çok gizli bir haşhaş üretim deposunda tek başına hiç dışarı çıkmadan 3 ay süreyle çalışması karşılığında genç kıza sahte oturma izni belgesi vadeder. Bu teklifi çaresizce kabûl ederler. Ancak, uzunca bir süre birbirlerinden ayrı kalmak zorunda olacakları süreçte işlerin yolunda gitmesini ne kadar arzu etsek de mutlu son hiç de olası değildir.
Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nin 75. Yılı özel ödülünü almış olan Dardenne kardeşlerin göçmen sorununa el attıkları en sert filmleri ‘Tori ve Lokita’. Ana karakterlerin iki savunmasız çocuk olması öfkelerinin daha da güçlü bir çığlığa dönüşünün nedeni belli ki. İki çaresizin İtalya’da kaldıkları süreçte öğrendikleri tekerlemeli çocuk şarkısı (Alla Fiera dell’est..) film boyunca tekrarlandıkça yürek burkuyor. Ya da Tori’nin uykuya dalmadan Lokita’nın ona söylediği kendi dillerindeki ninniye ne demeli. Lakin Dardenne’lerin sinemasında duygu sömürüsüne yer yok. Hatta dur durak bilmeyen bir kamera çalışmasıyla sınırı zorlayan tür sineması kalıplarına da yüz vermiyorlar. Onların derdi finaldeki duygulu mesaj ile soğumuş kalplere seslenebilmek. Yoksulluğa ve yalnızlığa terkedilmiş, kamu görevlisinden insan kaçakçılarına güçlünün güçsüzü ezdiği bu acımasız dünyada yalnız ve yoksul çocukların seslerini duyurmak tek dertleri. Usta sinemacıların büyük keşifleri olan Pablo Schuls (Tori) ve Joely Mbundu’nun (Lokita) üstün yorumlarıyla yürekleri daha bir acıtan yılın gösterime giren en iyi filmlerinden birine dönüşüyor kardeşlerin öyküsü. Kaçırmamaya çalışın.
(02 Haziran 2023)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com