10 Eylül 2010 Haftası

“Adele’nin (doğrusu: Adele’in) Olağanüstü Maceraları”, popüler serüven kitapları yazarı, bağımsız kadınların öncüsü genç Adele’in, tek yakını olan kız kardeşini bitkisel hayattan çıkarabileceğine inandığı mumyayı ödünç alma amacıyla Mısır’da giriştiği tehlikeli keşiften, Paris’e korku salan tarih öncesi hayvanın izini sürmek zorunda kalmasına uzanan, sürükleyici sergüzeştlikleri. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde geçen bu fantastik olaylar dizisi, ‘kendi içinde’ inandırıcı ve görsel kalitesinin avantajlarını nitelikli bir ‘humor’ oluşturmakta kullanabilen nadir örnekler arasında… Bu yüksek kalitenin kaynağı, uyarlandığı çizgi romanın ayakları yere basan ve fakat çocuksu da olabilen yapısı: Bilimsel bilgi ile gerçeküstü unsurları incelikli biçimde buluşturan bir yapı. Jacques Tardi imzalı bu çizgi romanın “Indiana Jones” ve “Jurassic Park”tan önce yaratılmış, 1970’lere ait olduğunu anımsatırım.

“Centilmen”, son bir görev için sakin İtalyan kasabasına sığınmış tetikçinin, ‘ölüm korkusu’ ile ‘aşkı duyumsayarak yaşama’ arasında ruhu mengeneye sıkışmış adamın öyküsü. Ya da, erkek cinsinin kırılganlığı! George Clooney’nin ‘döktürdüğü’, biri kiralık katil, diğeri fahişe iki kadın ve vicdanı temsil eden rahip rollerindeki oyuncuların da etkili oldukları filmin, retro izler taşıdığının altını çizmek gerek.

“Resident Evil: Ölümden Sonra”, bilim kurgu – korku – aksiyon trüklerinin sergilendiği bir şov, bir ‘sinema varyetesi’: Umbrella Corporation marifetiyle insanları yaşayan ölülere dönüştüren virüs dünyayı gerçek bir cehenneme çevirse de, bu seride, yenilmez kadın Alice’e güvenimiz tam! İşte onun yenilmezliği sayesinde de, zamanı, olayları, gelişmeleri sonsuza dek uzatabilecek geniş bir spektrumda, öykülere takılmadan gösterinin tadını çıkarmanızı öneririm. Aksi halde ‘ipin ucu kaçtı’; neler olup bittiğini, neler döndüğünü anlamaya çalışmanız beyhude bir çabadır. Yetenekli yönetmen Paul W. S. Anderson’ın, patenti Cameron’da olan ve doğaldır ki “Avatar”da kullanılan “Fusion System” 3D tekniğiyle çalıştığını anımsatayım (yani bu film, bazıları gibi ‘çakma’ 3D değil).

“Saftirik Greg’in Günlüğü”, yeni ortaokul öğrencisi oğlanın, örneğin, ailedeki ‘düşman’ ağabeyinin marifetlerini, okuldaki saçmalıkları / aptal kızları, en yakın arkadaşı tombulla ‘hayatın acımasız yüzü’ndeki dostluk sınavını, ileride mutlaka ünlü (ve zengin) olacağına dair düşüncelerini içeren anı defterinin yaprakları arasına çocukça bir saflıkla nüfuz eden eğlenceli film. Düzenli yazan Greg gibi olayları ritmik aktaran, hareketli – basit resimlemelerin bağlacında, tam da çocukların zaviyesinden dünyaya bakabilen, izleyenin muhakkak kendi küçüklüğünden bazı anları yakalayabileceği, zevkli bir çalışma.

(08 Eylül 2010)

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]