Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1’in İlk Fragmanı Uydu ile Tüm Dünyaya Yayınlanıyor

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Bölüm 1′in ilk fragmanı uydu ile tüm dünyaya yayınlanıyor. Bölüm 1, Harry, Ron ve Hermione’nin Voldemort’un ölümsüzlük sırrını barındıran Hortkuluklar’ın izini sürmek ve yok etmek görevini üstlenerek yola çıkmaları ile başlıyor. Profesör Dumbledore’un koruması olmaksızın, tek başlarına yola çıkan üç arkadaş şimdi daha fazla birbirlerine güvenmek zorundadır. Ancak, ayrı düşmelerini sağlamak isteyen Karanlık Güçler de aralarındadır.

  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • .jpg formatlı basın bültenine haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1’in İlk Fragmanı Uydu ile Tüm Dünyaya Yayınlanıyor yazısına devam et
  • Bir Daha Altın Koza Verildi, Sahiplerini Buldu

    Bir Altın Koza ödülleri daha sahiplerini buldu. Her festival, katılan filmler arasından Seçici Kurul’un eli ile değerlendirdiği filmlere ödüllerini verir, kabûl görür, görmez, beğenilir, beğenilmez, bunun tartışmasını yapmayacağım. Adana’da bul yıl Kaplanoğlu’nun Bal filmine ödül verildi. Berlin’den Altın Ayı almış bir Bal, bu kez bir de Koza’ya sahip oldu. Yarışmanın diğer filmlerini görmemiş olmama rağmen, -görmüş olmam nedeni ile- ben -tamamen kişisel fikrim- Bal’a Altın Koza vermezdim. Sadece seyirci olmam nedeni ile bu düşüncemin festival ve sonuçları ile hiçbir ilgisi -eleştiri anlamında dahi- yoktur.

    Festival Seçici Kurul Başkanı Işıl Özgentürk’ün yaptığı konuşmada, “Festivalde ‘çocuk oyuncu’ ödülü yok, ama Bal filminde Bora Altaş’ın oyunculuğu göz ardı edilemezdi, onun için bir ‘jüri özel ödülü’ koyduk ve onuda Altaş’a verdik” açıklaması hiç şüphesiz doğru ve samimi bir açıklama idi. Ama burada biraz durmak istiyorum. Sinemada ‘oyuncu’luk nedir, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu değerlendirmelerini anlamak mümkündür de, erkek oyuncu ağırlıklı bir filmin veya tersi kadın oyuncu ağırlıklı bir filmin (sırf erkek veya kadın oyuncuların oynadığı filmlerin veya bunların ağırlıklı rolleri paylaştığı filmlerin) erkek (veya kadın) oyuncu ödülünde adaylığı söz olacak fakat kadın (veya erkek) oyuncu ödülünde adaylığı söz konusu olmayacaktır. Bu önemli bir durum değildir şüphesiz, tartışmaya bile değmez, fakat bunların yanında yardımcı oyunculuk (erkek ve kadın için) ne demektir? (Bu da bilinmez mi demeyin) Nerede başlar, nerede biter? Başrol (?) oynayan oyuncunun çevresinde dolanan, ona yardım eden kişi mi, yoksa onun karşısında -hadi rakibi diyelim- olan kişi midir? Bunlar sonsuza kadar olasılıkla tartışılabilir, kısa yoldan rolünün süresi az olan oyuncu demek belki doğru ama bana göre hiç bir anlam ifade etmez. Şimdi bu Oscar’da da var denilebilir ve diğer festivallerde de (Venedik, Cannes, Berlin…) Yıllar önce Hud (1963 / Martin Ritt) filmi ile En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ı kazanan Patricia Neal için yapılan itirazlardan biri de rolünün kısa olması -yani ancak En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu olabileceği- idi. Yani, En İyi Oyuncu ile En İyi Yardımcı Oyuncu (kadın – erkek farketmez) farkı nereden gelmektedir? (Yıllar önce verilen Ulvi Uraz Tiyatro Ödülleri’nde oyuncu / yardımcı oyuncu farklılığı bir yana, erkek oyuncu / kadın oyuncu farklılığı da söz konusu edilmemiş En İyi Oyuncu Ödülü verilmişti. (Bu ödül de hatırladığım kadarı ile pek sürekli olmamıştı).

    Tekrar, Bal’a ve Bora Altaş’a dönmeden önce şunu da söylemek isterim ki, festivaller tarihimize bir göz atılırsa, yarışmaya katılan bazı filmlerde çocuk oyuncu olması halinde, -her filmde çocuk olabilir ama çocuk oyunculu bu filmlerde ‘öykü’ çocuğun üzerine kurulmuş ve çoğunlukla da bu çocuk oyuncu, filmdeki karakteri ile filmin adına bile ‘rolünü’ tescil ettirmiş durumda olurdu. Ayşecik… Yumurcak… Afacan… Bu oyunculara En İyi Çocuk Oyuncu Ödülü verilmiştir. Diğer filmlerde başka ‘çocuk oyuncuların’ olmaması da hiç önemli olmadan. İmdi, Bal filminde Bora Altaş, filmin Altın Ayı kazandığı Berlin’de de ilgi odağı olmuş, takdir toplamıştı, film Adana’da Koza’yı kazandı ve Bora, Adana Seçici Kurulu’na da ilginç geldi ama Tansu Biçer’e verilen En İyi Erkek Oyuncu ödülü Bora Altaş’a verilmedi ama bunun huzursuzluğu “Neden çocuk oyuncu ödülü yok'” sorusunu gündeme getirdi ve bir Jüri Özel Ödülü ile değerlendirildi. Beş Şehir’i ve Tansu Biçer’in rolünü görmedim, her hangi bir yorum yapmam, ama Özel Ödül ile değerlendirilen bir “çocuk oyuncuya” neden En İyi Erkek (Kadın / Kız!) Oyuncu Ödülü verilmez? En İyi Oyuncu Ödülü almak için önce “yardımcı” oyuncu olmayacaksın (ne demekse?) sonra da “çocuk” olmayacaksın… ama bir filmi “rolünle, oyunculuğunla” bir Jüri Özel Ödülü’ne taşıyacak ve ödülü kendi adına olsa da, filmin kazanımlarına ekleyeceksin… Bunu bazen çocuk olmayan (artık oyuncu olmuş) oyuncularda yapmıştır da, oyuncunun, çocuğu, çocuk olmayanı (“büyüğü” mü demek lâzım?), kadını, erkeği, yardımcısı, (ve bunun karşılığı) aslı (mı?) olur? Oyuncu, oyuncudur, iyi oyuncudur… ama ne yapalım festivaller, yarışmalar yerleşmiş (!) bu kategorilere uymayı baştan kabûl etmişler.

    Sonuçları tartışmak gibi bir derdim hiç olmadı, Seçici Kurul’un takdiridir ama bir filmi diğer filme veya bir oyuncuyu diğer bir oyuncuya, bir senaryo yazarını diğer bir senaryo yazarına, bir görüntü yönetmenini diğer bir görüntü yönetmenine, bir yönetmeni diğer bir yönetmene tercih etmenin nedeni “estetik”dir diyelim de, bunun kıstası, birimi nedir?

    (28 Eylül 2010)

    Orhan Ünser

    Altın Koza, Piyanosu Olmayan Kadın’la Bu Akşam Resmen Başlıyor

    17. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nin açılışı bu akşam 20:00’de Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda düzenleniyor. Sunuculuğunu Öykü Serter’in yapacağı açılış töreninde, Javier Rebollo’nun ödüllü Piyanosu Olmayan Kadın adlı filmi gösterilecek. Gösterim, Uluslararası San Sebastian Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü Gümüş İstiridye’yi ve Özel Mansiyon Ödülü’nü alan filmin Türkiye prömiyeri olacak.

    Altın Koza, Piyanosu Olmayan Kadın’la Bu Akşam Resmen Başlıyor yazısına devam et

    Hayal Perdesi Dergisi, Eylül – Ekim 2010 Sayısı Çıktı

    Hayal Perdesi Sinema Dergisi, Eylül – Ekim 2010 tarihli 18. sayısıyla www.hayalperdesi.net adresinde yayında… 63. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi kucaklayan Apichatpong Weerasethakul, Hayal Perdesi söyleşi sayfalarında. Mutsuz Filmler başlıklı dosyada İhsan Kabil, Cihan Aktaş, Ahmet Çorak, Tuba Deniz ve Murat Pay sinemada mutsuzluğun farklı ifade biçimlerine ayna tutuyor. Giovanni Scognamillo, Türk sineması üzerine İtalya’da yayımlanmış ilk yazıyı (Bianco e Nero, 1952) Türk Sineması Araştırmaları adlı bölümde inceliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Diğer bültenler ve yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hayal Perdesi Dergisi, Eylül – Ekim 2010 Sayısı Çıktı yazısına devam et
  • Turquaze

    Kadir Balcı’nın yönettiği ve Burak Balcı, Charlotte Vandermeersch, Nihat Alptuğ Altınkaya, Tilbe Saran’ın oynadığı Turquaze, önümüzdeki aylarda Gu Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
    Babalarının İstanbul’daki cenazesinin ardından Timur, Ediz ve Bora, Belçika’nın Gent şehrine geri dönerler. Aralarında yaşça en olgunu olan Ediz baba rolünü üstlenir. Başıboş kalan Bora başını derde sokacak bir arkadaş çevresine girer. Timur ise babasının hayalini gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bandoda trompet çalmak için seçmelere hazırlanacaktır. Kız arkadaşı Sarah, Timur kendisinden uzaklaştığını fark edene kadar bu tutkusunu destekler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • Diğer bağlantı ve haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Turquaze yazısına devam et