Kurtlar Vadisi Filistin’in Yapımcısı Pana Film’den Açıklama

Kurtlar Vadisi Filistin filminin yapımcısı Pana Film’den açıklama yapıldı. Açıklama şöyle: “Kurtlar Vadisi Filistin filminin çekim takvimi, yoğun aksiyon sahneleri, zor çalışma koşulları, yaşanan aksilikler gibi sebeplerden uzamıştır. Kurtlar Vadisi Filistin’in daha önce duyurulan tarihte vizyona girmesi mümkün olmadığından, filmin vizyon tarihi …”

  • Açıklama için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Seni Uzaktan Sevmek, Filmi “Girls Night Out” Etkinliği ile Cinecity Sinemaları’nda

    Cinecity Sinemaları, Girls Night Out etkinliği çerçevesinde bu kez perdelerini Seni Uzaktan Sevmek için açıyor. Başrollerini Drew Barrymore ile Justin Long’un paylaştığı film, iki gencin, birbirlerinden kopamamalarının hikâyesini konu alıyor.
    Film, 14 Eylül Salı akşamı Kozyatağı Wings Cinecity Trio’da, 15 Eylül Çarşamba akşamı ise Wings Cinecity Etiler’de 21.30 seanslarında konuklarına eğlenceli bir gece yaşatacak.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Seni Uzaktan Sevmek, Filmi “Girls Night Out” Etkinliği ile Cinecity Sinemaları’nda yazısına devam et
  • Garip Bir Aşk Öyküsü

    Kevin Smith’in yönettiği ve Seth Rogen, Elizabeth Banks, Craig Robinson ile Jason Newes’in oynadığı Garip Bir Aşk Öyküsü (Zack and Miri Make a Porno), 17 Eylül 2010′da Özen Film dağıtımıyla Özen Film – Umut Sanat tarafından vizyona çıkarıldı.
    İki arkadaş Zack ve Miri finansal güçlüklerle yüzyüze gelirler. Dairelerinin elektrik ve suyu borç yüzünden kesilince acilen para kazanabilmek için evde amatör porno film yapmaya karar verirler. İki eski dost bir filmde rol yapmanın dostluklarının bozmayacağını düşünmektedirler. Oysa filmi yapmaya başladıklarında aralarındaki ilişki iş ilişkisinden çıkıp bambaşka bir yöne doğru gitmeye başlar.

  • Basın Bülteni: Yeni / Eski
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Memleket Meselesi

    İsa Yıldız’ın yönettiği ve Ahmet Uğurlu, Füsun Demirel, Tuna Orhan ile Ahmet Kural’ın oynadığı Memleket Meselesi, 31 Aralık 2010’da UIP Filmcilik dağıtımıyla ACR Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
    Emekliliği gelmiş ilkokul öğretmeni Adil Hoca kendi kasabasına tayin olmuştur. Emekliliğini beklerken, kasabadaki genç bir polisten okkalı bir tokat yer ve gururu fena halde incinir. Genç polisin cezalandırılarak adaletin yerini bulmasını isteyen Adil Hoca, sonunda istediğini başarır ve herkesin “Unut gitsin” dediği polis tokadını, bütün ülkeye duyurarak, “Memleket Meselesi” haline getirir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Memleket Meselesi yazısına devam et

    Kutsal Damacana: Dracoola

    Korhan Bozkurt’un yönettiği ve Ersin Korkut, Şahin Irmak ile Özge Ulusoy’un oynadığı Kutsal Damacana: Dracoola, 21 Ocak 2011’de Tiglon Film dağıtımıyla İyi Seyirler Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
    Henüz minik bir bebekken kendisini cami avlusunda bulan yavru Sebo, kendi kendini yetiştirmiştir. Aklı başına geldiğinde zengin bir işadamının konağında iş bulan ve kızı Demet’e plâtonik bir aşkla bağlanan Sebo’nun mutluluğu bir anda bozulur. Bir geceyarısı ansızın müştemilâtın kapısı çalınır, gelen efsanevi kan emici Kont Dracula’dır.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kutsal Damacana: Dracoola yazısına devam et
  • Bisiklet

    İ. Serhat Karaaslan’ın yönettiği Bisiklet (Bisqilet – Bicycle), katıldığı kısa film yarışmalarında ödül kazanmaya devam ediyor. Filmin konusu şöyle: Çöp toplayarak yaşayan baba oğul bir gün çöpte tek tekerlekli bir bisiklet bulur. Çocuk bisikletle mahallede gezerken, onlar gibi çöp toplayan bir adamın torbasında bir bisiklet tekerleği görür ve adamın peşine düşer. Adam çocuğu ve bisikleti görür, tekerleği çocuğa verir. Çocuk da adamın poşetler sarılmış ayakkabısız ayaklarını fark eder. Camiden bir çift ayakkabı çalar ve getirip adama verir. Ancak ne tekerlek bisiklete, ne de ayakkabılar adamın ayağına uymaz.

    Bisiklet yazısına devam et

    Kako Si? (Nasılsın?), 01 Ekim’de Vizyonda

    Yönetmenliğini Özlem Akovalıgil’in üstlendiği Kako Si? (Nasılsın?), 01 Ekim’den itibaren sinemalarda. Daha önce yurtdışında çeşitli festivallerde yer almış olan filmin ön gösterimi 28. İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde yapılmıştı. Filmde gerçek hikâyesiyle kendisini canlandıran ve aynı zamanda yönetmen Özlem Akovalıgil’in annesi olan Semahat Goruşanin, Deniz Çakır, Mesut Akusta, Kemal Okur ve Ayberk Atilla gibi usta oyuncular yer alıyor. Başta Bosna halk şarkılarının yaşayan efsanesi Ömer Pobric olmak üzere Bosnalı oyuncuların ve yerel halkın da oynadığı filmin çekimleri Türkiye ve Bosna’da yapıldı.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Altın Portakal Film Festivali’nde 15 Film Yarışacak

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle, Antalya Kültür Sanat Vakfı’nın düzenleyeceği 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yarışacak filmler ön jüri üyelerinin Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği Platformu’nda yaptığı toplantı sonucunda belli oldu.
    Biket İlhan, Bülent Vardar, Deniz Yavuz, Engin Ayça, Ulaş Cihan Şimşek, Vildan Atasever ve Ziya Öztan’dan oluşan ön jüri 15 filmi ulusal uzun metraj kategorisinde yarışmaya değer gördü. Bu yıl 15 filmin yarışacağı festivalde, 9 film, yönetmenlerin ilk filmi olma özelliğini taşıyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yarışacak filmler hakkında geniş bilgilere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Portakal Film Festivali’nde 15 Film Yarışacak yazısına devam et
  • Büyük Oyun, Kazakistan’da Sansürlendi

    Atıl İnaç’ın yönetmenliğini yaptığı Büyük Oyun, Kazakistan’da bu yıl 7.si düzenlenen Astana Avrasya Film Festivali’nde Kazakistan Kültür Bakanlığı’nın sansürüne uğradı. Festival yöneticileri tarafından yarışma filmi olarak festivale kabûl edilen film, bir süre sonra Kazakistan Kültür Bakanlığı tarafından yasaklandığı gerekçesiyle programdan çıkarıldı. Festival yöneticileri bakanlığın festivalin ana sponsoru olması sebebiyle filmin yarışma programından çıkarılması kararına müdahele edemediklerini bildirdi.

    Paris’te Son Konser

    Radu Mihaileanu’nun yönettiği ve Alexei Guskov, Melanie Laurent, Dimitri Nazarov ile François Berléand’ın oynadığı Paris’te Son Konser (The Concert), 17 Eylül 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından vizyona çıkarıldı.
    30 yıl önce, Bolşoy orkestrasının şefi Andrei, Yahudi müzisyenleri çalıştırdığı için kovulur. Şimdi ise Bolşoy’da bir temizlikçidir. Bir gün, Chatelet Tiyatrosu’nun Bolşoy’u Paris’e davet ettiğini öğrenir. Andrei, eski müzisyenleri biraraya getirip Paris’te Bolşoy Orkestrası’nın yerine çalmaya karar verir. Eğer hepsi bu zor durumun üstesinden gelebilirse, onlar için bir zafer olacaktır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ali Ulvi Uyanık Yazıyor
  • Diğer haberlere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Paris’te Son Konser yazısına devam et
  • 17 Eylül 2010 Haftası

    “Camino”, 11 yaşında yaşam dolu bir kızın ölümle buluşmasına çıkacak ve yoğun bedensel acılar çekeceği zorlu yolda, kıpırdayamadan yattığı yerden, hem yaşıtı İsa’ya, hem de ‘Oğul İsa’ya aşklarıyla yüreğinin savrulduğu serüven. Anahtar cümle, “güzelim bir kızın ruhunun, ‘en mutlu olduğu anda’ özgürleşmesi”! Ölmenin bir armağan da olabileceğini objektif biçimde (fakat bağnazları eleştiren) iki bakışla anlatan yönetmen, filmini, her seyircinin kendi yakın çevresindeki deneyimlerini gözden geçireceği bir etkiye ulaştırmış. Yaşamak ve ölmekle ilgili neye inanırsanız inanın izleyin, farklı bir film.

    “Ejderha Dövmeli Kız: Millennium Üçlemesi I”, üç ay hapis yatacak olan deneyimli gazeteci adam ile şartlı tahliye edilmiş eksantrik ‘hacker’ kızın bir şekilde işbirliği yaparak, köklü / varlıklı bir geniş aile içindeki seri katilleri açığa çıkarmak ve yıllara yayılmış cinayetleri çözmek için tehlikeye atıldıkları gerilim: Ortalama bir Amerikan filminde sunulan suç öyküsünden hallice. Popülerliği ve önemi, sosyolojik referanslarında: Dünyanın en gelişmiş / ‘medeni’ toplum modelinde çözülemeyen iki sorundan biri olan kadına yönelik -ırkçılıkla da beslenen- şiddet (diğeri intiharlar), eserin temelde ilgilendiği mesele. Tam da bu noktada, bilgisayarlar aracılığıyla erkeklerin kirli dünyasını ele geçiren kızın, uğradığı şiddeti misliyle iade etmesi ve erkeği ‘bir arzu nesnesi’ olarak kullanması, -bence- her kadının gururunu okşamaktadır. Zaten film de, bu bağlamda değer kazanmaktadır… Bu İsveç ağırlıklı filmin, 2011’de, David Fincher imzalı versiyonunu bekleyiniz.

    “Garip Bir Aşk Öyküsü”, “aynı evi paylaşan liseden arkadaş genç kadın ile erkek, parasızlıktan iyice sefil duruma düştüklerinde porno film çekmeye ve de birbirleriyle hiç cinsellik yaşamadıkları halde kamera önünde sevişmeye karar verirlerse neler olur” sorusunun komik yanıtlarıyla gayet müstehcen biçimde eğlendiren, ‘gelişmiş ülke’nin konjonktürüyle de dalgasını geçen muziplik! Uyaralım, aşkın ve dostluğun her tür engeli aşabileceğine dair ‘akıllı uslu’ sayılabilecek finali, kimileri için düş kırıklığı yaratabilir.

    “Paris’te Son Konser”, otuz yıl önce, SSCB döneminde ırkçı bir yaklaşımla haksızlığa uğrayıp ‘dağıtılmış’ orkestra üyelerinin, şimdi, yeniden bir araya gelip yarım kalan son konserlerini tamamlamak için karşılarına çıkan fırsatı değerlendirmeleri ile gelişen, ilâhi adaletin tecellisine ve müziğin mucizevî gücüne dair bir ışıltı; değişen dünyanın, yaşam coşkuları değişmeyen insanlarının mizahi zenginlikleriyle yüzlere yerleştirilen tebessüm. Tchaikovsky’nin “Keman Konçertosu”nun seslendirildiği son bölüm, sinema ile müziğin bir araya gelmesiyle oluşan o müthiş kimyada seyirciye duygusal patlamalar yaşatıyor: Çok esaslı, çok!

    “Şeytan”, gökdelen asansörünün ‘talihsiz bir yükseklik’te arıza (!) yaparak durmasıyla, içlerinden biri kötülük meleği olan beş kişinin kapana kısılmasını ve her tür melâneti ruhlarında zaten barındıran insanların kendileriyle yüzleşememeleri sonucu korkularının içten içe kemirmesiyle kolayca canlarının alınmasını, sinemada en zor meydan okumalardan biri olan ‘dar alan gerilimi’ ile öykülüyor. ‘Bir vicdan hesaplaşması hikâyesi’ olarak da tanımlanabilecek film, sinemaya özgü keyifleri almasını bilenler için ideal.

    (16 Eylül 2010)

    Ali Ulvi Uyanık

    ali.ulvi.uyanik@gmail.com