Sanırım bir galada film izlemekten daha fena bir şey yok… Kokteyl zamanı olan kalabalık ve felâket gürültü bir nebze çekiliyor da, film başladıktan sonra da devam etmesi çekilir dert değil… Yine de haksızlık etmeyeyim, her seferinde yaşadığım bir şey değildi, İncir Çekirdeği filminin galasında başımıza gelenler…
Filmin vaad edilen saatte başlamaması zaten alışılmış bir durum ama film boyunca salonda gezinen insanlara pek alışık değildim şahsen… Salonun kapısı bir türlü kapanmak bilmedi. İnsanlar içeri girip, dışarı çıkmaktan yorulmadı. Amaç neyse, onu da çözemedim… Sanki kocaman kocaman kadın ve erkeklere değil de, ilköğretim öğrencilerine bir gösterim yapılıyor gibiydi. En fenası da, tam da benim oturduğum sırada bir adamın horul horul uyuması oldu. Hem de ne horlama, bütün salon inledi… Üstelik bir türlü de dışarı çıkarılmadı. Filmin yönetmenine, oyuncularına, ekibine ve aklı sadece sessiz bir şekilde filmi izlemek isteyen izleyicilere ne büyük bir işkence, nasıl büyük bir ayıp siz düşünün…
Bir de ben, bir film ne kadar kötü olursa olsun -ya da bu filmde olduğu gibi şartlar kötü olsun- asla salonu terk edemem. Bir şekilde sonuna kadar izlerim. Tüm bu olanlar beni filmden haliyle kopardı. Yine de filmi sonuna kadar izledim. Bu yüzden filmle ilgili sağlıklı bir eleştiri yapabileceğimi sanmıyorum. Filmden kötü çıkmamın sebebinin film kötülüğü değil, ortamın kötülüğü olarak görüyorum. Ancak yine de çok da beklediğim gibi bir filme karışlaştığımı söylemeyeceğim.
Taşra hayatı, son yıllarda özellikle genç yönetmenlerin eğildiği konularda başı çekiyor. Seyfi Teoman’ın Silifkeli bir ailenin girdabını anlattığı Tatil Kitabı; Mardin’deki kadın intiharlarınının gerçek yüzünü gösteren Mehmet Güleryüz’ün Havar’ı ve Murat Düzgünoğlu imzalı Hayatın Tuzu taşrayı anlatan başarılı yapımlardan…
Tüm bunların yanında İncir Çekirdeği’nin zayıf kaldığını düşünüyorum… Özgü Namal ve diğer oyuncular rollerinin hakkını veriyordu ancak salt iyi oyunculuk filmi kurtarmıyor.
Özellikle de bir filmde bir çocuğun da ağırlığı varsa, birçok mesaj onun aracılığıyla veriliyorsa, -küçük kızın kadınlar ile ilgili söylediği sözler özelliklle- role daha uygun bir çocuk seçilmesi daha inandırıcı olurdu diye düşünüyorum. Küçük kızın ezberden okuduğu replikler beni bir türlü içine alamadı.
Nihayetinde derdi ve tasası itibariyle önemli bir konuyu ele alıyor İncir Çekirdeği… Yönetmen Selda Çiçek’in ileride çok daha güçlü filmler yapacağını umuyorum…
(08 Kasım 2009)
Gizem Ertürk