Christopher Landon’un yönettiği ve Meghann Fahy, Brandon Sklenar, Violett Beane ile Jacob Robinson’un oynadığı Drop: Kabul Et Veya Reddet (Drop), önümüzdeki aylarda UIP Filmcilik dağıtımıyla ????? tarafından vizyona çıkarılıyor.
Violet, beklediğinden daha yakışıklı ve çekici olan randevusu olan Henry ile şık bir restorana geldiğinde rahatlar. Ancak Violet, telefonuna gelen anonim mesajlarla önce sinirlenmeye, sonra korkmaya başlar ve ikilinin kimyaları bozulmaya başlar. Violet’a kimseye söylememesi ve verilen talimatları takip etmesi söylenir, yoksa evinin güvenlik kameralarında gördüğü kapüşonlu kişi, Violet’ın küçük oğlunu ve bakıcı kız kardeşini öldürecektir. Violet, sevdiklerinin hayatlarını kurtarmak için tam olarak verilen talimatları yerine getirmek zorundadır. Görünmeyen zalim son talimatını verir: “Henry’i öldür”.
Günlük arşivler: 17 Ocak 2025
Flow: Bir Kedinin Yolculuğu
Gints Zilbalodis’in yönettiği animasyon film Flow: Bir Kedinin Yolculuğu (Flow), 24 Ocak 2025’de Başka Sinema dağıtımıyla Mars Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Evi harap olunca bir tekneye sığınan bir kedinin hikâyesi. Kedi, yalnız yaşayan bir hayvandır ancak evi büyük bir sel felâketiyle harap olduğunda kalabalık bir tekneye sığınmak zorunda kalır. Bu hiç bilmediği araçta farklılıklarına rağmen birbirlerine bağlı kalmayı öğrenen türler yaşamaktadır. Ancak kadife pençeli yalnız biri için bu hiç de kolay değildir. Birlikte sular altında kalan manzaralarda gezinip, yeni hayatlarında yollarının bulmaya çalışırlarken, değişen dünyanın zorluklarıyla yüzleşirler.
29. Türkiye Almanya Film Festivali 2025 Yılı Onur Ödülleri Nur Sürer ve Osman Okkan’a Verildi
29. Türkiye Almanya Film Festivali, 07 Mart 2025 Cuma günü Nürnberg Tafelhalle’de düzenlenecek gala gecesiyle başlıyor. Gala gecesinde Onur ödülüne layık görülen isimler Nur Sürer ve Osman Okkan’ın yanı sıra Almanya’dan Kültür Bakanı Prof. Dr. Julia Lehner, Türkiye’den yönetmen ve oyuncu Ercan Kesal, Almanya’dan gazeteci Can Dündar ve İsviçre’den yönetmen Xavier Koller yer alacak. Açılış galasının ardından, 61. Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan Mukadderat yönetmen Nadim Güç ve senarist Erdi Işık’la birlikte izleyicilerle buluşacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Hangisi Sahte, Hangisi Gerçek
81. Venedik Film Festivali’nin ana yarışmasında dünya prömiyerini yapmış olan ‘Babygirl’ orta yaşlardaki bir çiftin ateşli sevişme sahnesi ile başlıyor. Film her ne kadar kadının orgazmın eşiğindeki yüzüyle açılsa da, çok geçmeden numara yaptığını anlıyoruz. Romy (Nicole Kidman) sevişme sonrası kaçtığı başka bir odada MacBook’undan açtığı porno video ile gerçek bir doyuma ulaşıyor. Parlak bir akademik kariyer sonrası Ceo’su olduğu kendi robotik şirketini yöneten Romy, 19 yıldır evli olduğu saygın tiyatro yönetmeni kocası Jacob (Antonio Banderas) ve yetişmekte olan iki kızıyla kusursuz bir aile imajı çizmektedir oysa. Yakışıklı stajyer Samuel (Harris Dickinson) ile karşılaştığında, konforlu yaşamı beklenmedik bir biçimde kontrolden çıkacaktır.
İlk uzun metrajını çeken Halina Reijn, çeyrek asır öncesinin ‘Eyes Wide Shut’ karesine atıfla Kidman’ın aradan geçen yıllara direnen güzel poposunu fonda ünlü Şostakoviç valsini anımsatan bir ezgiyle sergileyerek başlıyor hikâyesine. Sokak ortasında saldırmak üzere olan vahşi köpeği cebinden çıkardığı kurabiye ile sakinleştiren genç Samuel’in kararlı baskın bakışı, Romy’nin botoks seansları, buz banyoları ve her türlü terapi ile oluşturduğu kusursuz kimliğini sarsalarken, nicedir bastırdığı cinsel fantezilerini tetiklemiştir. İlerleyen bölümde küstahlığı ve vurdumduymazlığı ile
gerçek yaşamda kendini anında kapı önünde buluverecek olan genç adam, Kidman’ın 25 yıl önce hayat verdiği Kubrick karakterinin rüyalarını işgal eden arzu nesnesinin kanlı canlı tezahürü haline geliyor ve Romy, Dr. William Harford’un karısı Alice’in aksine özgürce duygularının izini sürmeyi seçiyor. Fırtınalı ilişki tüm hızıyla yaşanırken, ucuz otel odalarındaki buluşmalarda güç dengesi Samuel’in lehine değişecek, Romy genç adamın -filme adını veren- küçük bebeği, önünde diz çöktüğü köpeği haline gelecektir.
‘Babygirl’ kadın cinselliği ve güç oyunları üzerine ilginç gözlemler içeriyor. İnsan emeğini ve müdahalesinin üstlenen robotlar varoluşunun her alanını kusursuz bir biçimde örgütlemiş olan Romy’nin metaforu olarak çok güzel çalışırken, neyin gerçek, neyin sahte olduğu sürekli sorgulanıyor. Hollanda asıllı genç yönetmen, bir kadının erotik yolculuğunu sergilerken ahlakçı bir bakış
açısından özellikle kaçınıyor, hali vakti yerinde Romy’nin, ‘Gündüz Güzeli / Belle De Jour’ esinli fantezi arayışını yargılamıyor. ‘Normal’in ne olduğunun canı cehenneme diyebilen sinemacı, Romy’nin erotik yalpalayışlarını özünü arayış olarak yorumlamayı seçiyor, gerçek özgürlüğün cinsel dürtülerimize kayıtsız kalmamaktan geçtiğini hatırlatıyor.
Reijn’in bu ilginç gözlemi son bölümde yara alıyor. Otel odasında George Michael’ın ‘Father Figure’ parçası ile üstü çıplak dansettirdiği Dickinson’ın geçmişi hakkında hiçbir veri sunmuyor. Bunu, hadi Romy’nin erotik serüveninde arzu nesnesi olarak yer alıyor diye sineye çeksek bile, Banderas’ın tek boyutlu karton bir karakter olarak çizilmesi, hele son bölümde o ucuz diyaloglara layık görülmesi filmin başta uyandırdığı ilgi ve heyecanı dizginliyor.
(25 Ocak 2025)
Ferhan Baran