Otuz altı yıl geçmiş, dile kolay. Sinemaseverlerin unut(a)madığı bir karakter, hâlâ dillendirdiği bir film… Aradan geçen bunca yıl sonra aynı duyguyu yaşatacak mı?
Film başlamadan herkesin gözlerinden yansıyan o kocaman soru işaretleri salon kararıp da ilk görüntüler perdeye yansıyınca yerini meraka bıraktı: Nerede bırakmıştık, ne olacak?
Yine komik, yine akıcı ama eski tadı yok. Sahi, bana göre tadı eksik(ti), arkadaşlarımdan bazıları çok beğendi. Zevklerle renklerin tartışılmaması gibi… Ancak onca ünü dağların doruklarını tutmuş oyuncuya (Jenna Ortega, Michael Keaton, Winona Ryder, Monica Bellucci, Willem Dafoe, Catherine O’Hara, Justin Theroux), onların tek tek çok da başarılı olmasına rağmen bir şeyler aksıyor sanki. Yönetmen Tim Burton’un ünü de var, aslını sorarsanız unu da, ama beklentiyi karşılamıyor ne yazık ki.
Filmin konusu, “Beklenmedik bir aile trajedisinin ardından, Deetz ailesinin üç nesli Winter River’daki evlerine geri döner. Beterböcek’in hâlâ peşini bırakmadığı Lydia’nın hayatı, asi genç kızı Astrid’in tavan arasındaki gizemli kasaba maketini keşfetmesi ve Öteki Dünya’ya açılan kapının kazara açılmasıyla altüst olur. Her iki dünyada da sorunlar baş gösterirken, birinin Beterböcek’in adını üç kez söylemesi ve hayaletlerin hayaletinin kendi tarzında karmaşayı ortaya çıkarmak için geri dönmesi artık an meselesidir.” cümleleriyle özetleniyor. Aynı haftada gösterime giren Hellboy’da, büyüler ve cinler öne çıkarken Beterböcek Beterböcek’te (filmin adı neden ikileme bilemedim), onun için de zombiler ve öbür dünyaya gidenler kol geziyor. Giden gelir mi, bilmiyorum, görmedim ama sinema bu, götürür de getirir de, hatta içinden bile geçirir.
06 Eylül’den başlayarak gösterimde…
(04 Eyül 2024)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com