Bu topraklarda doğduğum için Allah’a şükrettiğim anlardan birini dün, 24 Mayıs 2024 günü Beyoğlu Sineması’nda SESAM’ın Yeşilçam’ın Unutulmayan Filmleri 2 etkinliği kapsamında izlediğim Son Osmanlı: Yandım Ali filminin sonunda yaşadım. Aynı duyguyu büyük bir Türk senfonisi dinlediğim veya operası izlediğim, benzersiz müzelerimizi gezdiğim, Anadolu’nun büyülü doğasını ve tabii anlatım, ifade ve temaşanın zirvelerini yakalamış bir Türk filmi izlerken de yaşıyorum.
Filmde Mustafa Kemal Atatürk’te sembolleşen, uğruna seve seve can verilecek ülke sevgisi, vatan aşkı, sarsıcı, yoğun bir duygusallıkla seyirciye geçiyordu. Uzun seneler sonra bir filmi izlerken yüreğimin titrediğini hissettim. Gururdan gözlerini yaşarmaması ise nerdeyse olanaksızdı.
Etkinlik afişinde yazıldığı gibi, aynen unutulmaz bir filmle karşı karşıya idik ve salonda bir düzine izleyici. Bu filmi izlemeye gelmemek, üniversitelerin sinema öğrencileri, hocaları, sinema yazarları, akademisyenler için bence bir utançtır.
Filmin yapımcısı Mehmet Soyarslan, yönetmen Mustafa Şevki Doğan ve kameraman Zekeriya Kurtuluş hiç alışık olmadığımız bir alçakgönüllülükle tebrikleri kabul ettiler. Ortaya çıkardıkları eserin değerinin farkında olarak ama asla kibre kapılmadan olağanüstü bir tevazu ile.
Yurtdışında ödül kazanmak için ülkesini karalayanların aksine bu filmde Anadolu insanının cesareti, adaleti, cömertliği, ez cümle müstesna insanlığı, yani gerçeği ortaya çıkarılmıştı. Hem de sinema sanatının, yönetim, oyunculuk, kostüm tasarımı, mekân seçimi, aksiyon gibi güçlü yaratıcılık, ustalık, özel yetenek gerektiren sanatsal dokunuşunda zirveleri zorlayarak. Hepsi şiirsel bir ahenkle bir araya gelerek.
Sovyetlerin devlet desteği, batının sermaye gücüne sahip olmayan Yeşilçam Sineması; yalnız seyircinin ilgisi, yani gişe hasılatı ile ayakta duran, işçisinden oyuncusuna, yönetmenine kadar tüm ekibin tek yürek olarak sadece güzel bir film yapmak için, büyük çabalar, fedakârlıklar, insan üstü emekler ve sinema aşkıyla yaratılan bir mucizeydi ve bu özelliği ile dünyada biricikti. Müziği konunun ruhuyla böylesine örtüşen kaç sinema örneği vardır?
Bu anlamlı etkinlikte izlediğimiz birbirinden çok farklı filmler ve değişik anlatımlarla Yeşilçam’ın zengin sanat yelpazesi de sergilendi. Hepsi de etkileyici ve ustalık eseriydi.
Bir araya gelip birlikte şarkı söylemek istediğimizde, hatırladığımız ilk örnekler Yeşilçam filmlerinin şarkılarıdır. Aynen Son Osmanlı: Yandım Ali filminin müzikleri gibi.
Atatürk’ü yüzünün aydınlığı, gözlerinin ışığı ile bizlere umutla gülümserken görmek de bir ilkti sanıyorum. Emeği geçen herkese ancak şükranlarımızı ifade edebiliriz.
Büyük bir teşekkür de anlı şanlı festivallerimizde adı bile geçmeyen Türk Sinemasının büyük yönetmenlerine, filmlerine kahramanca sahip çıkan, bu etkinliğin cesur yüreği, planlayıcısı Nil Gürpınar ve SESAM’ın değerli çalışanlarına. Gelecek için umut ve rehber olmaları dileğimle.
Gülper Refiğ
(25 Mayıs 2024)