Sinema diğerlerinin arasında en zorlu sanattır, çünkü işin içine endüstri girer ve birçok ucu aynı potada eritmeniz gerekir. Bu, sadece bizim ülkemizde değil, dünyada da böyle. En tam da o nedenle sinema hem zorluğu hem de izleyiciye ulaşmanın kendine has coşkusuyla seyircisini etkiler.
Belki de bu gücü nedeniyle en korkulan sanattır sinema. Yasaklar ve sansür en çok da filmlerin tepesinde “Demokles’in kılıcı” gibi sallanır durur. Hep daha iyisini isteyen sinemacı (senarist, yapımcı, yönetmen) tüm baskılardan kurtulmanın yolunu da bulur/bulmaya çalışır.
Festivaller ve filmler…
Bizim ülkemizde sosyoekonomik, sosyopolitik ve sosyokültürel sorunlar nedeniyle sanatın yapılması engelleniyor; yapılacaksa da sadece egemenin görüşüyle doğru orantılı olanların üretilmesi destekleniyor. Zorlu koşullar altında film yapan, mesajını izleyiciye iletmeyi amaçlayan sinemacı doğal olarak her fırsatı değerlendirmek istiyor. Bunun tek yolu da festivaller. En tam o nedenle de Antalya Altın Portakal, Adana Altın Koza gibi köklü ve gelenekselleşmiş festivallere yolluyor. Yarışmacı olmasa da festivalde filminin izleyiciye ulaşmasını istiyor.
Egemen erk ise yasaları hiçe sayıp -ki, artık Anayasa da uygulan(a)mıyor- yasaklarla, sansürle filmlere yaşama hakkı tanımıyor. En son örneğini “Kanun Hükmü” belgeselinin engellenmesinde gördük, yaşadık. Altın Portakal Festivali’nden jüri başta olmak üzere yarışmacı filmler de çekildi, sonunda festival yapılamaz hale geldi. Festivallerin küçük (ve aslında bir anlamda bağımsız) yapımcıların kendisini gösterebilme (salon bulamıyor birçok film ve izleyiciye ulaşamıyor) imkânı yarattığını ileri süren İsmail Güneş, filmini çekmedi sadece. Bana göre de doğru yapmadı, ama haksız da sayılmaz. Onun farklı düşüncesi vardı, başka yollar bulmak gerektiğini ileri sürdü. Sonuçta sinemamızın gelenekselleşmiş bir festivali bitti.
Suç ve Ceza Filmleri Festivali
İsmail Güneş’in, Altın Portakal’dan çekmediği Kurban filmi, 17 – 23 Kasım tarihleri arasında yapılacak 13. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde yarışacak. Güneş, sosyal medyadan, belki de izleyiciye başka ulaşma şansı bulamayacak bu filmi için izleme çağrısı yapıyor.
Bu, acı bir şey… Sadece Güneş’in Kurban filmi için değil, sinemamız ve film yapmak için olağanüstü çaba harcayan insanlar için de çok acı. İçeriği, konusu ne olursa olsun bir filmin ne meşakkatli bir süreç sonucunda tamamlandığını bilenler o filmin izleyiciye ulaşmasının ne denli önemli olduğunu kabul ederler. Muhakkak ki başarılı ya da başarısız bulunabilir, ama bu, her ne olursa olsun o meşakkatin çekilmediği anlamına gelmez. Her filmin izleyiciye ulaşma hakkı vardır ve olmalıdır.
Kurban…
İsmail Güneş’in filmografisine baktığınızda, Kurban, belki de en başarılı filmi. Daha önce sansüre uğrayan, sansürle sürekli boğuşan Güneş, belki de Altın Portakal’dan çekilmeme kararının tartışılmasını bu filmi izleyiciye ulaştırarak sonlandırabilecek.
Yoksul bir orman köylüsü, oğlunun tezkere bırakarak, hiç değilse kendisiyle birlikte ailesini de kurtarabileceği inancındadır. Güneydoğu sınırındaki oğulun ölümle burun buruna olması bile babayı bu kararından caydıramaz. Gelir olarak sadece hasta ve bir ayağı çukurda babasının emekli maaşı vardır ailenin. Hem babanın maaşını çekmek hem de hastaneye götürmek için indikleri kasabada kalp krizi geçiren birinin para dolu cüzdanı kendi çantalarına düşer… Doluya koyup aldıramayan boşa koyup dolduramayan babanın -ve ailenin tabii ki- çelişkisiyle komşularının bakışı filmin temel izleğini oluşturuyor.
Kurban, Atlas 1948 Sineması’nda, 18 Kasım günü 16:30’da;
Kadıköy Sineması’nda, 19 Kasım günü 16:30’da izleyiciyle buluşacak.
(11 Kasım 2023)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com